ÇEKİM YASASI.
13,7 milyar yıl önce büyük patlama ile var olan evrene, kimimiz çekim yasası, diyoruz, kimi, tanrı diyor, kimi kozmik bilinç diyor, kimi sonsuz bilinç diyor. Çekim yasası evrenin düzeni yasasıdır. Evren, bir takım yasalarla düzenini sürdürüyor. İnsanlar, hayvanlar, evrenden bağımsız değillerdir, bilinçaltına yerleşmiş, kayıtları frekans yolu ile evrene sinyal gönderiyoruz. Evren canlılık demek, titreşim demek, hayat yaşam demektir. Öldüğün andan itibaren sıfır yaşamdır. Evren ‘action’dur. Biz bu evrensel yasalara uyumlu olduğumuz sürece, başarılı ve mutlu oluruz.
İnsanoğlunun eskiden beri geliştirdiği dinler, inançlar, bunla ilgilidir. İnsanoğlu evrenin yasalarını anladığı ölçüde sorulara cevap bulmaktadır. Dinlerden geçen kutsal ”RUH” bunu günümüzden cevaplamak hiçte zor değildir. Frekans yolu ile evrene yaydığımız enerjidir. Bunu şimdi bazı ölçü aletleri ile rahatça ölçüp kanıtlayabiliyoruz. Demdeki evrene Yaydığımız enerjiyi eskiden insanlar bilmediği için ruh olarak adlandırmışlar Şimdi çok önemli bir konuya gireceğim, Başlık olarak yazdım çekim yasası, Nedir bu çekim yasası?
Doğuştan, şimdiye kadar, bilinçaltına yüklenen kayıtlardan oluşan bilgi ve tecrübe, bizi biz eden makro farkındalık, Bizim istediğimiz bir şeyi yani frekans yolu ile evrene gönderdiğimiz, enerji, yani istek dönüp geri bize geliyor. Sen içtenlikle, birey olmak istiyorsun, müzikçi, yazar, sürekli beynin evrene sinyal yolluyor, bilincin seni buna hazırlıyor, bir gün kendini onun içinde buluyorsun. Dinlerdeki istekler ve dualar bu yasaya dayanıyor. Günümüzden, kozmik bilinci her kişi öğrenebilir, makro bilinçle hareket edebilir. Dinlerdeki bazı kuralar kabaca bu evren yasaları ile ilgili olsa da, çoğu kuralları kozmik bilince terstir. Yani evrenin düzeni ile uyumlu değildir. Onun için hep başladığı noktaya dönmek istiyorlar. Evren hep hareket halindedir, titreşim, canlılık, hep ileri doğru ilerleme vardır. Vücuttaki kan bile sürekli ciğerlerden temizlenerek tazelenerek yeniden vücuda pompalanıyor. Ciğerler filtreleme görevi yapıyorlardır. Yağan yağmurlar, toprağa düşüyor, temizlenip, tazelenerek yeniden yeryüzüne çıkıyor. Toprak bir çeşit filtreleme işi yapıyordur. Biz insanlar, yeniliklere açık olduğumuz, müddetçe, başarılı ve mutlu oluruz. Çağın getirdiği yeniliklere şeytan işidir, diyenler, faşistleşip eskiye yapışıp duruyorlar.
Buradan bir örnek vermek istiyorum, ABD de bir bölgede, Hristiyanlar, dini daha iyi yaşamak için, ortaçağda olduğu gibi, topraklarını at ve öküzle sürüyorlar, taşımacılıkta, at arabaları, telefon, elektrik, yani hiçbir şey kullanmıyorlar. Dinin ilk başladığı noktada duruyorlar. Dinlerin evrensel yasalarla nasıl çeliştiğini buradan rahatça görüyoruz. İster kozmik bilinç deyin, isterse Allah deyin, isterse sonsuz bilgi deyin, her kim evrenin yasaları ile uyumlu olmadığı sürece gelişimi de olmaz. Olduğu yerde sayar, Herhangi bir yerinden kemik kırığı olduğu zaman, bir kaç ay hareketsiz kalıyor, hemen kireçlenme meydana geliyor, eyer sürekli hareket ettirmeseniz, sakat kalıyorsunuz. Vücuttaki kan gibi, toprağa düşen yağmur gibi, evrenle, çağla, yeniliklerle, uyumlu olmadığınız sürece, bataklık suyu gibi, akıntısız göl gibi, cansız ve hareketsiz kalırsınız. Engel oluşturmaktan başka işe yaramazsınız.
Enel Hak 25.12.2013
İlk yorum yapan olun