Alevi Kızılbaşlık; Şii 12 İmam Hurafelerinden Nasıl Arındırılır? (Cemal Zöngür)

Alevi Kızılbaşlık; Şii 12 İmam Hurafelerinden Nasıl Arındırılır? 

Alevi Kızılbaşlık; bir inanç felsefesi olmasına rağmen, Tek Tanrılı Dinlerden farklı düşünmesinin en büyük nedeni, Sümer Uygarlığı ve semavi dinlerin insan ticareti (Kölecilik) başta olmak üzere, parayı kutsamalarına karşı olmasıdır. Aleviliğin Neolitikten günümüze kadar kadını, insanı yüceltmesi, semavi dinlerin her türlü çıkarına engel teşkşil etmektedir. Örneğin İslam Dini; cahiliye dönemini gerilik görürken, İslam’ın tüm Mezhepleri istediği kadar kadınla evlilik, onlarca cariye ve erkek köle ticaretini, düne kadar devam ettirmiştir. İslam’daki bu anlayış günümüzde farklı şekillerde hâlâ sürdürülüyor.
Kimse incinip gücenmesin, Aleviliğin içerisine sokulan Şii 12 İmam hurafeleri Alevilikte akıl almayacak kadar bilgi kirliğine sebep olmuştur. Alevi Kızılbaşlık insanlık, doğa, bilim, modernizm, akılcılıktan bahsetmesine rağmen, Arap toplumunun zerre kadar değer vermediği 70 kişilik Ehlibeyt Kabilesini yüceltip keramet beklenmesi, Ortodoks İslam’dan daha geriye düştüğünü gösteriyor. Alevilik sorgulanıp bundan arındırılmadığı sürece, Alevilik üzerinde her türlü oyunlar devam edecek demektir.
Alevi Kızılbaşlığı, İslam gericiliğinden kurtarmanın ilk yolu, Aleviliğin tarihi ve geçirdiği aşamalar manifesto şeklinde net tespit edilerek başlanabilir. Ve daha sonra Şii 12 İmam masallarının ne zaman Aleviliğin içerisine girdiği, bunların Alevilik kültürüyle bağının olmadığı netleştirilmelidir. Belirtilen noktalardan hareket edilmezse, Aleviliği kurtarmak hiçte mümkün olmayacaktır. Önce Aleviliğin özet tarihini hatırlayıp, daha sonra Şii 12 İmam hurafelerini sıralamaya çalışalım.
İslami devletlerin baskı ve katliamları sonucunda, Alevilerin kalıcı bir düzen, yeterli imkanlara sahip olmamaları, artniyetli kişilerin Alevilik üzerinde tahribat yapmalarını kolaylaştırmıştır. Son yıllarda Almanya ve Japonya’nın Urfa Göbeklitepe, Diyarbakır’ın Ergani ilçesi Çayönü Höyüğünde yaptıkları kazılarda, 12 bin yıllık tarihsel kaynaklara ulşaılması, Alevilerin elini önemli derecede güçlendirdi. Mezopotamya hakkında derin bilgilere sahip olunmasıyla birlikte, Alevi Kızılbaşlığın tarihini 12 bin yıl öncesine kadar götürmüştür kaynaklar. Şii İslam hayranı Aleviler başta olmak üzere, Müslümanlar açısından bu tarihsel bilgiler, İslamcılara adeta küfür niteliğinde etki etmektedir; çünkü tarihsel somut her kaynak, İslam’a vurulan en büyük darbedir.
Mevcut kaynaklar; Alevi Kızılbaşlığın Neolitik Anatanrıça kültürden doğup Anadolu ve Mezopotamya’da yaşatıldığının da kanıtıdır. Anadolu, Mezopotamya ve Orta Doğu’da Alevi Kızılbaşlıktan başka kadını, insanı yücelten, ortak (Komün) yaşam felsefesine sahip farklı inancın olmaması, insanlık düşmanı İslami devletlerin Aleviliğe saldırmasına sebep olmuştur. Saldırının neden, Aleviliğin tarihsel kayanakları, yalancı İslami masalların ipliğini pazara çıkarmasıdır.
Kronolojik olarak M.Ö.5000’lerde ortya çıkan Sümer Uygarlığı’na kadar, dünyanın tüm toplumları komünal Anatanrıça kültüre göre inanıp yaşıyorlardı. İstisna olumsuzlukların dışında özellikle insanın, kadının ve emeğin sömürülmesi diye bir düşünce söz konusu değildi. M.Ö.4500 yıllarında Sümer şehir devletçiliği, ticaret ve faizin ortaya çıkmasıyla, insan ticareti (Kölecilik) en kutsal kazanç görüldü. Sümerlilerin bu anlayışının insanlıkla alakası olmadığını, dönemin doğacı Anatanrıça kültürünü sürdüren Animist, Totamist Şamanizm, Zervanizm, Zerdüştlük, Hinduizm, Budizm, Brahmanizm, Şintoizm, Manizm ve de Konfüçyüzme inanan topluluklar, hep karşı durmayı sürdürmüşlerdir.
İkinci kronolojik dönem ve insanlığın başa aşağı gidişi ise, M.Ö.1500 yıllarından itibaren Hz. İbrahim’in Tek ve Gök Tanrı masalının ortaya çıkması olmuştur. Arkasından din ve kitaplı peygamberlikler, Sümerlerdeki köleciliği daha da kutsayıp yaygınlaştırmaları, kadın şahsında insanlık onuru ayaklar altına alınmış oldu. Özellikle Alevi Kızılbaşlığın öncüleri Şamanist ve Zerdüştiler, bu anlayışa sürekli savaşarak cevap vermişlerdir.
Şamanist ve Zerdüşt topluluklar önceleri birbirinden uzak bölgelerde oldukları halde, miladi 1000 yıllarında Ebul Baka Baba İlyas Horasani Pirliğinde birleşip, Babailer adıyla inanç ve toplumsal yaşam yeniden güçlendirildi. Bu birlik daha sonra Baba İshak ve Hünkâr Bektaşı Veli ile 1240 yılına kadar yaşatılmıştır. Devamında Türk, Kürt ve diğer halkların desteği ile Pir Musa Çelebi liderliğinde 1411, Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal 1416, Celaliler 1519, Kalender Çelebi. 1527, Pir Sultan Abdal 1570 yıllarında insanlık düşmanlarına karşı savaşanlardır. Ve daha sonra bilinen Alevi Kızılbaş direnişleridir. 1500’den itibaren Alevi Kızılbaşlığın içerisine Şii 12 İmamcı İslami gericilik, özellikle Osmanlı döneminde girmiştir.
Osmanlı Padişahı II. Beyazıt, Hünkâr Bektaşı Veli’nin Kızılbaşlığı yürüttüğü, Hacıbektaş İlçesindeki Tekkeye minare ileve edip, Bektaşilik adıyla tarikata dönüştürmesi. Tarikatın başına Mekondonyalı devşirme Balım Sultan’ı oturtulmasıyla, Şii 12 İmamcı hurafeler hızla yayılmaya başlamış oldu. Bu asimilasyon ve İslamlaştırmaya Alevi Kızılbaşların direnmesi, Osmanlı saldrılarını daha da yükseltmiştir. Güçlerinin yeterli gelmeyeceğini gören Kızılbaşlar, mecburen bölge toplulukları içerisinde destek arayışına girmişlerdir.
Bölgede Alevi Kızılbaşlığa zayıfta olsa tek müttefik olacak yapı İran Fars Şii toplumuydu. Çünkü İranlılar, Osmanlı’nın bölgede hükümran olmasını hiçbir şekilde istemiyordu. İran Şahı Şah İsmail, gerek ata ve dedesinin Zerdüşt kültüründen gelmesi gerekse politik çıkarları gereği, Alevi Kızılbaşları desteklemekte bir sakınca görmedi. İran Şiiliği ile başlayan bu yakınlaşma, Alevi Kızılbaşların Şii 12 İmamları yüceltip sahiplenmelerine sebep oldu. Alevi Kızılbaşların politik siyaset yürütme becerilerinin zayıf olması, Şiiliği etkileyip değiştireceğim derken kendileri değişmeye başlamışlardır.
Şii 12 İmam hurafelerini yücelten Alevi Kızılbaşlar, bu defa kendileride benzer hikâyeler uydurdular. Sonuç olarak bilinçli bilinçsiz Şii 12 İmamlara gösterilen yakınlık, giderek Alevi Kızılbaşlığın özünü belirsizleştirdiği gibi, derin bir bilgi kirliliğine de sebep oldu. Alevi Kızılbaşlığın içerisindeki Şii 12 İmamcı bilgi kirliliğini özet olarak şu şekilde sıralayabiliriz.
1-Aleviler yaptıkları inanç kurallarını 12 Hizmet adıyla, Şii 12 İmam isimlerini anımsayıp bunlardan keramet beklentisine girmeleri.
2-Her inanç rütüelinde 12 İmamların adını çağrıştıran gülbang ve de duaların okunması.
3-Bilimden yana olan bir inancın bilimi ve mantığı geliştirmek yerine, İslam’daki gibi her şeye gülbang okuyup duygusallığın sürekli yükseltilmesi.
4-Hz. Ali’nin kılıçla yaptığı katliamları kutsayıp tapınılırken, benzer şekilde Atatürk’e de bağlılığın gösterilmesi.
5-Aşurenin inanç ve tek tanrılı hiçbir dinle en ufak bağlantısı olmadığı halde, 12 gün susuz oruç tutup kendi kendilerine yas ilan etmeleri.
6-Kendileri için savaşıp canlarını feda eden Alevi Kızılbaş Pirlerini hatırlamayan Aleviler, Şii Arap 12 İmamlara göz yaşı döküp sızlanmaları.
7-Cem Semah ibadetinin, sözde Hz. Ali’nin camide öldürülmüş olmasıyla ortaya çıktığı vb. yalanlara kendilerini inandırmaları.
8-Her toplumun bir dini, peygamberi ve kitabı olduğu duygusuyla aşağılık kompleksine kapılıp, Şii 12 İmamlara sahiplenerek buradan Hz. Muhammed ve Kuranı yarım ağız kabullenmeleri.
9-Alevi Kızılbaşlar ciddi aşağılık kompleksi ve korku neticesinde, yaşadıkları her bölgede Şii 12 İmamları çağrıştıran ziyaret, dergâh ve mesire yerleri icat etmeleri.
10-Alevi Kızılbaşlık inanç, ibadet kuralı olan sazlı sözlü Cem Semahın, tarihsel olarak nereden geldiğini araştırma zahmetine girmemeleri.
11-Sürekli Müslüman egemenlerin topluma dayattığı İslami Şii 12 İmam masallarıyla tatmine çalışmaları.
12-Şii 12 İmam söylem ve alışkanlıkların kaldırılmasına hâlâ sıcak bakılmaması.
13-Dede, seyit, Ocak zade adlarıyla hem kendi feodal yapılarını hem de Şii 12 İmam gericiliğini yaşatmaları.
14-Her dede, pir ve ocakzede kendi çevresini genişletip maddi manevi kariyer peşinde koşarken, Alevilerin birliğini sağlamanın henüz samimiyete dönüşmemiş olması.
15-Alevi cemevleri veya dernekler, bilimsel temelde Alevi Kızılbaşlık ve bölge halklarının gerçek tarihlerini araştırma gibi bir dertlerinin olmayışı.
16-Bilimden yana olunduğu sürekli dile getirilmesine rağmen, bilimle ilgili bilgi yerine daha çok duygusal, küçük kariyer ve popüler uğraşların Alevilik hizmeti görülmesi. Tüm bunlar ve daha fazlası, Aklevi Kızılbaşlıkta bilgi kirliliğinin kanıtlarıdır.
29. Ağustos 2020 Cemal Zöngür Alev-i 
Kaynaklar:
Ali Şeriatı- Dinler Tarihi, Seçkin Yay.
İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Der Yay.
İhsan D. Dağı-Ortadoğu’da İslam ve Siyaset, Boyut Yay.
Kitabı Mukaddes Şirketi- Orhan Matbaacılık.
E. Hamdi Yazır- Kur’an-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali, Huzur Yay.
Felicien Challeye-Dinler Tarihi, Varlık Yay.
Yaşar Nuri Öztürk- İslam’ı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut Yay.
Charles Keiht Maisels- Uygarlığın Doğuşu, İmge Yay.
Willian M. Mc Neil-Dünya Tarihi, İmge Yay.
Alaeddin Şenel- İlkel Toplumdan Uygar Topluma, Birey Toplum Yay.
İlhan Arsel- Şeriat ve Kadın, İstanbul 1995.
Faik Bulut- Alisiz Alevilik, Doruk Yay.
M. İlin- E. Segal-İnsan Nasıl İnsan Oldu, Say Yay.
Misea Eliade-Şamanizm, İmge Yay.
Sigmund Freud- Günlük Yaşamın Psikolojisi, Payel Yay.
Eugene Enriguez-Sürüden Devlete, Ayrıntı Yay.
Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt. Turan Dursun-Din Bu 2 Cilt. Kaynak Yay.
Fuat Bozkurt- İmam Caferi Buyruğu, Salon Yayınları.
Ethem Xemgin- Aleviliğin kökenindeki Ahuramazda ve Zerdüşt Öğretisi, Berfin Yay.
Friedrich Nietsche- Böyle Buyurdu Zerdüşt, İlgi Kültür Sanat Yay.
Musa Şanak-Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu, Aram Yay.
Mircea Eliade- Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Kabalcı Yay.
Cemal Zöngür-Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık, Ozan Yayıncılık.