HAKİKAT ÂŞKI (Mehmet Kabadayı)

HAKİKAT ÂŞKI

“Her şey ama her şey kendinizi bilmekle başlar, kendini bilmek ise ancak ve ancak bilinç ve özgür akılla olur.” DERVİŞ

Hakikat Yol’u (Alevilik); insanın insanla ve insanın cümle varlıkla ilişkilenme biçimi rızalık ve ikrar anlayışına dayanan toplumcu bir çizgidir. Hakikat Yol’unda “sen ve ben” yoktur, “biz ve bizler” vardır. Hakikat Yol’u (Alevilik), rıza ve ikrar esasına dayanır, öğretisi bilim, sevgi ve aşktır. Açıkçası Alevilik, öğretisi kendi başına bir aşktır. Alevilik bir aşk olmasaydı, bin bir türlü zulme, acıya ve baskıya katlanır mıydık ya da katlanabilir miydik? Hakk Yol’unu bu anlam dünyasıyla anlayabilir isek bu günümüze, geleceğimize, kendimize ve insanlığa küçükte olsa bir katkı sunabiliriz.

Hakikat Yol’u (Alevilik); varoluş felsefesine dayalı, doğayı insanı, bilimi, sevgiyi, eşit paylaşımı, rıza şehri ilkesini ve özgürlüğü kendine rehber edinmiş, ezmeden, ezilmeden dünyada barış içinde, insanca mutlu ve huzur içinde yaşamayı kendisine YOL edinmiş, kadim bir inanç, felsefe, kültür ve yaşam öğretisidir. Alevilikte din, dil, ırk, cinsiyet, sen ben ayrımı yoktur, 72 millete (âleme) aynı nazarda bakar. Alevilik, kadim inanç, kültür ve yaşam felsefesiyle ve tüm uygulamalarıyla ikrar ve rızalık esaslıdır! Hakk ve hakikat âşığı DEVRANİ, HakkYol’un kadim bir inanç olduğunu aşağıdaki Şiir’inde bizlere şu şekilde anlatıyor;

“Sorma ne hacet bizlere sofu

Ta evvel künyede ismimiz vardır

Dünya kurulmadan yüz bin yıl evvel

Şu yeşil kandilde cismimiz vardır.”

Oysaki semavi, dinlerin, tarihi üç bin yılı geçmemektedir. Hakikate yabancılaşan insan, yaşamın, doğanın, kâinatın akışkanlığına, enerjisine, aklına, kemâletine, doğruluğuna, zihnine, özgürlüğüne, sevdasına, aşkına dokunmayan, hakikatin tadına varamayan, bakan ama göremeyen batın manada kör olan insandır. Alevi öğretisine göre  “yol cümleden uludur”, bizim ağzımız çiğ söze, midemiz ise çiğ lokmaya mühürlüdür. Yani Pir Sultan Abdal’ın deyimiyle “bizim itlerimiz” bile haram lokma yemezler…

Hakikat Yol’u (Alevilik); rızasız lokmayı, yalanı, riyayı (ikiyüzlülüğü) kabul etmez! Öğretisini; “En-El Hakk” diyen Hallac-ı Mansur’dan,“bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” ve “düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu!” diyen Pir Hünkâr Bektaş Veli’den,  mazlumdan yana zalime karşı, “gelin canlar bir olalım” ve “dönen dönsün ben dönmezem Yol’umdan” diyen Pir Sultan Abdal’dan ve daha sayamadığımız bu öğretiye ve felsefeye öncülük etmiş onlarca mürşid ve pir’lerden alır!

Seyid Nesimi; “Sorma be birader mezhebimizi / Biz mez-hep bilmeyiz yolumuz vardır” diyor. İnancımızı Yol olarak görürüz ve “Yol bir sürek bin bir” olarak tanımlarız. “Yol bir, sürek bin bir” sözü Alevilik öğretisinin yüceliğini ifade eder. Yol içindeki farklılıklarımız (yol süreklerimiz) bizim zenginlik, güzellik ve renklerimizdir. “Eline, beline, diline sahip olmak” temel ilkemizdir! Alevilikte okunacak, en büyük kitap, kâinat ve onun tüm özünü, kendisinden barındıran insandır. Hakk ve hakikat âşığı HÜSNİ bu manada şöyle diyor;

“Dört kitapta yoktur bu ilim inan

İlm-i devriyedir bu bir sırr-ı kan

Bulup bir mürşid-i kâmil ü irfan

Okuyup bu dersi âyana geldim.”

Aleviliğin kültürel yerleşik kimliğinin ve tarihselliğinin ana kodları vardır. Bu manada yerleşik kadim yurt ve mekânlarıyla, ocak, dergâh, cem ve ziyaretgâhlarıyla somutluk kazanmıştır. Aleviliği nerede ararsan ordadır, her mekân ve zamanın ruhunda bu hakikati görmek mümkündür. Bütün evren bu hakikatin mekânıdır. Bu manayla hakikatin kapısı evrenseldir! Her dem ve devran bu kapıdan nasiplenir. Alevilik;inancı, öğretisi gerçek manası itibarıyla evren bilgisidir, cümle varlık ile ikrar’laşan ve bir can bilen Hızır hakikatidir.

Hakk ve hakikat âşığı Sıdkı Baba, cümle varlık ile ikrar’laşan ve bir can bilen Hızır hakikatini şu şekilde açıklıyorlar; “Kudret kandilinde bir ışık iken / Ta ol zaman âşık oldum nura ben” (kandil=  yıldız =nur = ışık)  Hakk Yol (Alevilikte), ışık = nurdur, delildir, çerağ’dır, ocaktır, aydınlanmadır, bilimdir! Osmanlı kaynaklarında Alevilerle ilgili ferman ve fetvalarda ‘Kızılbaş-ışık taifesi’ terimi kullanılmıştır. Işık ve ateş kültünün izlerine, Aleviliğin her alanında, rastlayabiliriz. Alevi cemlerinde, Çerağ uyandırma ritüeli (hizmeti), bu örneklerden biridir. Cem’de, yani hakikat meydanında çerağ (delil) uyandırılmadan, cem başlamaz!

Hakk Yol (Alevi) öğretisinin rızalık, ikrar, cem erkânı, semah, gülbank, müsahiplik, bağlama, deyiş ve nefes gibi kendisine özgün kavram ve kelamları vardır. Aleviler; rızalık esaslı, ikrarlı, müsahipli (yol kardeşliği) bir toplumudur! İkrar; Hakk Yol (Alevi) inancının temelini oluşturur. İkrar; “söz vermek, kabul etmek” anlamına gelmektedir. İkrar vermek, “Yol”a girişi sembolize eder. İkrar vermek, “ölmeden önce ölmektir!” Yol uluları; “öl ikrar verme, öl ikrarından dönme” derler, bu söz çok derin anlamlar içermektedir. Toplumsal kontrol, yol kardeşliği ile (musahiplik kurumu) ile sağlanır. Hakikat âşığı ve gönül dostu Hüdai, Hakikat Yol’u taliplerine şöyle sesleniyor;

 

“Hakikat şehrine yolcu değilsen

Ne yolcuyu eğle ne Yol’u incit

Eğer çekmezsen Gül’ün nazını

Ne dikene dokun ne Gül’ü incit.”

Sonuç: Alevilik; gerici ve şekilci değil, özgürlükçü ve eşitlikçidir. Alevi toplumu için laiklik ve demokrasi, ön koşuldur. Alevi hakikati yeryüzündeki tüm canlılarının eşit yaşam hakkına sahip olduğunu savunur. Alevilikte cehennemle korkutma, cennetle mükâfatlandırma yoktur. Alevilik, yeryüzünü cennet kılma derdindedir. Dini dogmaları cesaretle yorumlamak ve sorgulamak, Aleviliğin karakterinde vardır. Semavi dinlerin katı ve aşılmaz kurallarını kırıp-parçalayan; kulluğu ve ümmetçiliği ret ederek kâmil insana ulaşmayı hedefleyen; “her ne arar isen kendinde ara” ve “İnsan Hakk’ta Hakk insanda” diyen, insan yaşamına aklı egemen kılan, bir yaşayış biçimi, yaşama kuralı, kültürü ve felsefenin adıdır Alevilik!

Biz Hakikat Yol’una ikrar veren Aleviler, topyekûn olarak başka dinlere, inançlara benzemekten vaz geçip kendi değerlerimize döndüğümüzde ve bunu eğip bükmeden açıkça söylediğimizde kendimiz olup, Aleviliğimizi yaşamış olacağız. Unutmayalım ki; birilerine benzeme, birilerini memnun etme adına yapılan her eylem ve söylem kendi değerlerinden uzaklaşmayı ve başkalaşmayı beraberinde getirir. Birilerine şirin görünme ve birilerini memnun etme yaklaşımı, toplumsalımıza zarar veren bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım derhal vaz geçilmesi gereken bir yaklaşımdır. Ne kendi hakikatimizden kopma, ne de kendi değerlerimizden uzaklaşıp, başkalaşma Alevilere ve de Aleviliğe hiç bir faydası olmayacaktır.

    Değerli Canlar; hep beraber bir can olup birbirimizle rızalaşıp, ikrarlaşalım ki; Yol yaşam bulup yürüsün, zira aşksız, rızasız ve de ikrarsız Yol yürümez… Aşk olsun ikrarına aşk ile bağlı kalanlara ve hakikat aşkıyla; onurlu ve erdemli yaşamı kendine ilke edinip, zalime karşı dik durup Yol’undan dönmeyenlere.  Aşk olsun baskının, sömürünün, çürümenin ve zorbalığın son bulması için ve tüm dünya insanlarının insanca yaşayacağı bir dünya için mücadele edenlere. Aşk olsun Hakikat (rıza) şehrine yolcu olanlara ve Hakikat âşkına Yol’u yürütüp sürdürenlere. Gerçeğin demi devranına Hü!

 

Mehmet KABADAYI.

İletişim: Mehmet_k.34@hotmail.com