Alevilik tarihsel olarak, kendisini kaide, kural ve kitaplarla ortaya koyan inançların aksine, aydınlanmayı, paylaşımı, dayanışmayı, özgürleşmeyi, kadın-erkek eşitliğini esas alır, ve benim kabem insandır der ve olayların akıl yoluyla sonuçlar üretmesine,bağlı kılar felsefesini.
“Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyen Hacı Bektaş’tan, “yarin yanağından gayri her şey ortak” diyen Şeyh Bedrettin’den, Hallacı Mansur’un “yeryüzündeki insan, tanrıdır” diyen enel hak felsefesinden, “ mazlumdan yana zalime karşı, gelin canlar bir olalım” diyen Pir Sultan’dan ve daha sayamadığımız onlarca bu felsefeye öncülük etmiş mürşit ve pirlerden alır yol geleneğini.
Alevilik bir akarsu gibi sürekli akış halindedir asla durağan değildir. Düşünceye ve düşünmeye ket vurmaz, şartlarla ortaya koymaz kendisini, temel ilkelerle açıklar. “ Eline, beline, diline sahip ol” ilkesidir ki bu yanıyla da dünyevidir. İnsani-kâmil in ulaşması gereken kriterdir. Diğer inançların kendisini tarif ettiği gibi ahiretçi değildir asla. Toplumsal önermesi, hakkaniyet üzerinedir ki, adaleti, eşitliği bir görev olarak koyar önüne. Bunları yaşarke
n hesaplaşmaktan yanadır. Başka güç ve ilahlara havale etmez.
Alevilik felsefesi sol sosyalist değerlerin ortaya henüz çıkmadığı o dönemlerde toplumsal tarihe ışık tutmuştur. Ezilen sömürülen horlanan toplumsal kesimlerin kendilerini ifade etmelerine kaynaklık etmiş hem de yol göstermiştir. Anadolu’ya bu kadar kolay yayılmasının başlıca sebeplerinden biri hilafetçi, bağnaz, saltanatçı zihniyetlerin eleştirisi üzerine kurar anti-tezini. O’nu diğer inançlardan farklı kılan kadının ve erkeğin bir arada ibadet edebilmesidir. Kadının toplum ve aile içindeki konumunu güçlendirmiştir. Haremlik selamlık yoktur orda. Şekilci ibadeti de reddeder. İbadet tanrı ve insan arasındaki bir muhabbet ise onun şartı, biçimi ve koşulu da olmaz elbette. Çalışmak, üretmek, insanlığa dair her türlü hizmeti ibadet sayar bizim felsefemiz. .Hırsızı, yolsuzu, düşkünü, oluşturduğu toplumsal kuralla yargılar ve burada ortak akıl egemendir. Çünkü Alevilikte cemler, tarihsel içeriği bakımdan bir h
alk mahkemesi niteliğindedir. Bu geleneği, bellekten belleğe semahlarıyla, sazıyla, deyişleriyle ve beyitleriyle taşımıştır.
Aleviler bunca farklılıklarından dolayıdır ki hiçbir zaman sol düşünceye yabancı kalmadılar. Sol ideolojiyle olan bu kan bağı uyumu, tarihten devraldıkları o paylaşımcı ve özgürlükten yana olan kültürlerine çok benzediği için Anadolu’da alevi felsefesi tarihte solculuğa babalık etmiş dersek hilaf olmaz sanırım. Sol fikirlerin örgütlenmesine hep kaynaklık etmiş bir toplumsal zemindir Alevilik. O’nu hiçbir şekilde İslam’ın bir koludur teziyle açıklayamazsınız. Çünkü bu felsefe İslam’ın ve günümüz sünniliğin anti tezi üzerinden örgütler ve ifade eder kendisini. Bütün bunlardan dolayıdır ki Alevilerde Müslüman dır tezi ve propagandası kocaman bir yalandır. Çünkü Alevilerin uzaktan ve yakından bu inançla hiçbir ilgileri olmamıştır. İslam’ın bilinen o beş şartını hiçbir alevi yerine getirmez. Buna rağmen siyasetçisi, yazarı, akademisyeni her tartışmanın başında ülkemizin %99’u müslüman dır tezini boşunu kullanmazlar aslında! Çünkü alevi inancının asimilasyonu üzerine kendisini kurgulayan cumhuriyet ideolojisi, kadrolarını ve siyasetçilerini de böyle yetiştirip, bununla Alevileri ciddi oranda asimile etmeyi başarmışlardır. Aslında aleviler kendilerini yeniden gözden geçirip, bu tuzaklı yollara düşmemeyi bilmelidirler.
Anadolu Rönesans’ı diyebileceğimiz bu aydınlanmacı Alevi hareketi, bu güne ve dönemimize gel
indiğinde çok da güdükleşmiş, sindirilmiş, kabuğuna kapanmış ve öğretisini tanımlayacak ve örgütleyecek konumdan uzak kalmış durumdadır. Burjuva partilerinin ve politikacılarının arka bahçesi olmaktan kendisini kurtaramayan bir Alevilik, ne içinde yaşadığımız çağın, nede tarihsel mirasının ruhuna uygun davranmamış olur. Yozlaştırılmış, değerleri elinden alınmış, her türlü baskı ve kuşatılmışlığı yaşayan bu toplumsal kesim kendisi gibi horlanan, dışlanan ve ötekileştirilen kesimlerle de bağını ve politikasını birleştirebilmelidir. Oy deposu görevini terk etmeli, müdahil duruma taşımalıdır politikasını. Çünkü yıllarca sırtında taşıdığı parti ve politikacıların, kendisine zulüm, katliam, sömürü ve göz yaşından başka bir şeyin getirmediğini artık görülmelidir.
Bunların en bilineni Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliamlarıdır. Kürtler ve Alevilere reva görülen bu katliamların, günümüzdeki alevi ve kürt halkının toplumsal taleplerine düzen partilerince önerilen çözümler faşizan yaklaşımları aşabilmiş diğildir halen, asimilasyon ve kimlikten düşürme girişiminden ibaret. onun için kürt halkı ve aleviler kendi çözümlerini kendi özgün iradeleriyle örgütliyebilmelidir ve düzen güçleriyle bir yere gidilemiyeceği ap açık ortadadır.
Özellikle alevilerin milliyetçi faşist partilerle arasında ki ilişkiyi, açıklıyabilmenin yolu insanın celladına hayran olmasıyla açıklanabilinir ancak.Faşizmi bize meşru bir siyasetmiş gibi kabul ettirdiler ve kanıksattılar adeta. Oysa bu barbar zihniyet diğer kültür ve farklılıkların kültürlerini yok sayma ve asimile etme siyasetidir faşizim. İşte aleviler farkında olmadan bu gerici ve ırkçı parti ve politikacıları sırtlarında yıllarca taşıdı ve taşıma
ya devam ediyor. İşte buna dur demenin zamanıdır. Ancak bu gerçekliğin farkında olan bir Alevilik kendisinin ve başka grupların özgürleşmesinin yolunu açabilir.
Aleviler ve Sünniler ancak devletin din ve diyanet üzerinde ki hakimiyetini kırabildikleri oranda özgürdürler. yani bugün var olan sahte laikliğin yerini evrensel değerlere dayalı gerçek bir laik rejime evriltemezsek hiç bir toplumsal yapının özgürlüğünden söz edemeyiz ne yazıkki, çünkü laik bir devletin görevi bütün farklı kimliklerin ve inançların kendisini özgürce yaşayabileceği siyasi bir ortamı hazırlamaktır. Bizde tersi bir durum söz konusudur. Yani dinin devlet eliyle örgütleniyor olması, finansının devlet eliyle yapılıyor olması ve bunun da taraflı bir konumla yürütülüyor olması bunun en önemli göstergesidir. Sadece Sünni Hanefi mezhebi ihtiyaçlarını karşılayan bu yanlı ideoloji, aynı zamanda Alevilerden toplanan vergilerle de kendini finanse etmektedir. bu taraflı politik tutum demokrasi, ve insan haklarının eşitlik ilkesinin ihlalidir. Alevilerin itirazı sünnü inancına esaslarına dayalı bu hizmet kurumunun lav edilip yerine devletin denetiminde ve finansında olmayan her farklı inancın kendisini ifade ettiği ve inancını yaşayabildiği gerçek laik bir düzenin kurulabilmesi ve devletin bütün inanç gruplarına eşit mesafede o
lduğu bir devlet politikası benimsetilmesini sağlayabilmektir.
KISACASI;
Aleviliğin tarihteki toplumsal ideali ezilen ve sömürülenlerin kurtuluş umudu niteliğinde iken günümüz Alevileri ve örgütlerinin ortaya koyduğu talepler bu felsefenin özüyle tezat bir haldedir çünkü Alevilik cem evlerinin ibadethane olması ve din derslerinin kaldırılmasıyla özgürleşir diyen mantığın anlaşılır ve izah edilir yanı olamaz. Çünkü bu yaklaşım hem felsefemize hem de onun özgürlükçü geleneğine ket vurmak demektir. Oysa bu öğreti çağımız sorunlarına ışık tutacak kadar aydın ve özgürlükten yana taviz vermeyecek kadar ASİ ve İSYANCIDIR.
YAŞASIN BU GELENEĞE ÖNCÜLÜK EDİP SER VERENE…. (Sabri Karman)
Öncelikle Alevilikle HİÇ ilginiz, bilginiz olmadığını belirtelim.
1. Aleviler 72 millete aynı nazarla bakar, ve he milleten Alevi olabilir.
2. Alevi türkmenler olduğu gibi Alevi olmayan türkmenlerde vardır.
3. Şafilik İslamın bir mezhebidir. Şafiliği bırak, Biz İslamı Alevilik dışı görüyoruz.
4. Siz Öz Türkmen veya Alevi değil, IRÇISINIZ.
Biz aleviler öz türkmeniz siz şafiisiniz
(Alevilik : İnsanlığın doğuşundan beri gelen ve menzil nerede bilinmez ama menzile kadar gidecek olan kadim bir yoldur. Bu ne demek? Alevilikte yaradılış yoktur doğuş vardır. Doğuş ilk ne zaman olmuştur? Alevi öğretisi buna cevap veremez. Çünkü bu bilimin işidir. Fakat insanlık tarihini güruhu Naci Naciye ile yani doğuşla başlatır. Neden Adem ile Havva değil? Çünkü Adem inanç söylencesine göre, çamurdan yaratılmıştır, Havva kaburgasından ve şeytan vardır hikayesinde.
Oysa Alevilikte şeytana yer yoktur. Nereden biliyoruz? Şeytan kötülüğün aldatmacanın simgesidir. Kötülük ve aldatmacanın yolumuzda yeri yoktur. Şeytan ikiliğin simgesidir. Alevilikte ikiliğe yer yoktur. O yüzden Cemlere şeytan, herkes giremez. Cemde sorgu sual vardır. Hakk yolundan çıkanlara hesap sorulur. Şeytan insanları yoldan çıkarmak için vardır. Yoldan çıktım şeytana uydum Alevilikte yoktur. Çünkü akıl devreye girer. Yol öğretisi devreye girer. “Hakk Erenlerinin ise dini ve mezhebi yoktur. Yol vardır. Yol din değildir. Hakk Erenlerinin Yol’u Allah’a bağlı değildir. Hakk Erenlerinin Yol’u Hakk’a bağlıdır. Hakk Yol’unda dinin ne işi var? Hakk Erenlerinin Yol’unda Şeytan’ın ne işi var? Hakk Erenlerinin Yol’unda doğruluk vardır. Yani doğruluk Hakk’tır”
Doğru, iyi, güzel, gerçek olan haktır.
Hakk yolunda yürümekle sorumlusundur. “Hakk, evrenin hakimi doğrudur. Hakk ikrardır”. . (eğilip doğrulmak ile, aç kalmakla, iki yardım etmekle olmuyor) Rızalık razılık öğretisi bireylerin birbirinden razı gelmesi ve rızalık vermesini şart koşar. Bu ne demek kişinin hem kendini hem de toplum içindeki bireyleri denetlemesi demek kötü birine razılık verebilir miyiz? Her zaman yazıp söylerim. Aleviliğin nerden geldiği, tarihsel köklerinin, ne olmadığının zerre kadar önemi yok. Çok basit gibi görünen yol öğretisinin özün dışa yansıması olan sözlerini yani felsefesinin derinliğini doğru kavramak gerekir.
Bunun içinde öncelikle bize verilmiş öğretilmiş değerleri kendi içimizde yıkmalıyız. Araştırmalıyız. Araştırmalarımızı, okuduklarımızı yaşam kültürümüzle karşılaştırmalıyız velhasıl sentez-analiz sentez doğruları alıp yanlışları atabilmeliyiz. Alevi yaşam zor zanaattır. Herkesin harcı değildir. Mangal gibi yürek ister. Bu yüzden Alevilikte yola çağrı yoktur, yola duruş vardır. Kendisine güvenen, gönülden yürekten yolu yürümek isteyenler, ikrar verip, talip olup, yola dururlar.
Aleviliğin doğuş ve birlik yol öğretisi çok doğru kavranılmalı. Yolun özü ve temelidir. Neden Irk,millet, din, inanç-inançsızlık, cins ayrımı yok ? Neden 72 millete aynı nazarda bakarız. Yine söylenceye göre neden eşit.? Neden kırklar cemi büyüğümüz, küçüğümüz bir. Neden sadece insan? Neden bir gömlekte ikiliği, birbirini yemeyi kabul etmez. Yolumuzun temeli üzerine oturmayan hiçbir görüş teori yaşam biçimi alevi öğretisinde uzun süreli olamaz. Popülist ve geçici olmaktan öteye gitmez. (Hayat).)
Sonuc olarak Alevi Yasam Felsefesi tarihler boyunca Haklinin, Dogrunun ve Guzel olan her olusumun yaninda yer almis, gendisini gelistirmek ve yenilemek adina insanlik icin dogru olan ve insanliga hizmet eden butun guzellikleri alarak insanliga hizmet etmeyi kendisine amac edinmis bir yasam felsefesidir.
Ne Cennet hevesine nede Cehennem korkusuna kapilmistir, elinin tersi ile itmis,
Cennet denen yerin hayali ve gercekle bagdasmadigini, varsa oyle bir yer Edep ve Erkandan uzak insanligin kabul edemiyecegi bir yasam olup, uckur duskunlerin ve cinsi sapiklarin ihtiyac duydugu bir yer oldugunu…. Eline, Beline ve Diline sahip olanlarin boylesi sapik bir iddadan medet ummasi ve umut bagliyarak hayali bir dunya aramasi INSANLIK ISI olmadigini kavramis olup, Cinsi sapik ve uckur duskunlerine meydan okumustur……
Cehennem denen Iskence haneyi yine elinin tersi ile itmis, Ben zaten senin zulumunden, adaletsizliginden, insanliga yonelik butun haksizliklarindan gerektigi kadar iskence cekiyorum, senin Cehenneminde gorecegim iskence bana viz gelir.
Iskence Insanlik Sucudur. Insanlik Onuru Iskenceyi Yenecektir… slogani ile sozde var olan O Allah`a meydan okuyorsa, Insanlik Kendisini hem Cennetinde hemde Cehenneminde yargilayip hak ettigi yere gonderecektir…..
Yukarida saydiklarimiz ve sayamadiklarimizi goz onunde bulundurursak….
Alevi Yasam Felsefesinin;
Tarihi ve Dogusu Savaslarla Ortaya Cikmis, Kendi Inancini Zorla Baskasina Kabul Ettirme Adina, Nice Soykirim ve Katliamlara Imza Atmis, Sozde Allah Adina, Bas Kesen, Kol Kesen, El Kesen, Bogazliyan, Kucuk Cocuklara Tecavuz Eden, Yagmaliyan Talan Eden Yakan, Yikan ve Insanligin Kabul Edemiyecegi Haksizliklara Imza Atan, Islam Denen Suc Makinasi ile Ne Ilgisi Olabilir?
Suc makinasi, tarihin en barbar dini ve inanci olan islamin vaz gecilmezlerinden olan 5 Sartinin hic birini yasam felsefesinde barindirmiyan,
Alevi Yasam Felsefesinin Islamla bir arada gormeye calismak ve Islamin bir kolu, mezsebi inanci olarak gormeye calismak, tarihi bir yanilginin yani sira, basli basina insanlik sucudur….
“ALEVILIK” BIR YASAM BICIMI VE YASAM FELSEFESIDIR.
Baskoylu
Çok doğru söylüyorsunuz ama malesef en iyi müslüman bisiz diyen aleviler tanıyorum . işte en açı tarafıda bu . sizin anlayaçağınız işimiz çok zor.saygılar