ALEVİ OLMAK VE KOŞULLARI

ALEVİ OLMAK VE KOŞULLARI
Alevî Olmak için uyulması gerekilen Koşullar…
“Kendini bilmek” öğretinin Alevi toplumundaki kurallar doğrultusunda, kendi gerçeğini bulma mücadelesini veren Taliblerin en çok sıkıntı çektiği soru, “Nasıl Alevi Olunur?” karşıdaki, nasıl bir yanıt beklentisi dir. Semavi dinlerin baskısı ile kendini kamufle eden Alevi toplumu sürekli hafıza boşluğu ile karşıkarşıya kalmıştır. İstenmedende olsa yaratılan boşluklara bazıları Hıristiyanlığın gölgesine alırken, bazılarıda Müslümanlığın içine sokmaya çalışmıştır.
Alevî bir aileden dünyaya gelmiş olmayı, Alevî olmak için yeterli görenler kocaman bir eksiklik yapıyorlar.
Her kimki bu anlayışla, ” Müslümanın/İslamın Özüyüz” ve Alevî’yız” der kendini böyle görmesi sadece onu ilgilendirir.
Bunlar Alevî aileden gelmeyi yeterli ve açıklayıcı sayarlar.
Böyle bir anlayış ve yaşayış içinde olanların, ne gerçek Aleviliği nede Müslümanlığın şartlarına uygun yaşadıkları söylenemez. Bunlar çocuklarına aktarabilecekleri bilgileri de yoktur. Kendilerinin buldukları Müslüman-Alevilik diyen bu Müslümanlığın özü olan insanlar topluluğu, Selçuklunun, Osmanlının ve TC Devletinin dayattığı, devlete bağlı yeni bir oluşum. Ne Müslüman nede Alevi olanlardır.
Özünden Uzaklaştırılmış/uzaklaşmış İnsanlar topluluğu durumuna düşürdüler Canları.

Alevî aileden gelmek anlamlıdır tabiiki. Bu sadece köken itibariyle aidiyeti gösterebilir. Geçmişle bir bağın kurulması, maddi ve manevi olarak önemlidir.
Fakat ne inanç, ne millet, ne dil, ne de kültür genetik ve biyolojik bir olgu olamaz. Bunları, insan sonradan, bulunduğu çevreden, ilişkilerden pıratikte öğrenir. Buda tarih içerisinde sürekli değişkenlik göstermiştir ve göstermeye devam edecektir.

Bununla bir yere ait olma, yada onun bir ferdi, üyesi olma isteği bir kısım kural, kaide ve koşullarla olunur. Doğal olarak dünyaya gelinen yer hangi inanç veya dine mensup olan Aileyle birlikte küçük yaştan itibaren aile terbiyesi, toplumun kural ve kaideleri öğrenilir, inacı, dinide öğrenilmiş olunur.
Sonrası ise okullardan ve doğal çevre ilişkilerinden öğrenilir.

Böylesi durumlarda, öğrenilen, bir doğal süreç gibi ortaya çıktığı için. Doğuştan gelen bir durum yanılgısını yaratır. Kuşkusuz bu bir yanılgıdır. Doğal olarak öğrenilmiş özelliklerdir. Bu doğallık hiç kimseyi bir inanç mensubu olmasına yetmesi için yeterli olmaz.
İnsanlar belli bir olgunluğa ulaştığında, doğal olarak öğrendiklerinden ve inandiklarından vaz geçebilir. Çünkü önüne yeni tercihler çıkmış, başka şeylere meyil etmiş olabilir. Bunun çok örnekleri vardır.
Bu genel durumu göz önüne tutarak, ifade etmek gerekir. Alevi-Yoluna inananların yola girmeleri için olmazsa olmaz kuralları, kaideleri var. Bu kurallar yerine getirilmeden, Alevi olunmıyacağını da bilmek gerekir.
İkrar verip, Aleviliğin EDEB-ERKAN’INA göre yaşayan ve gereklilikleri yerine getirilen an Alevi olur. Alevi toplumunda pratik bir gerçeklik kazanır. Gerekli olanlar yerine getirilmeden ifade edilen Alevilik olmaz, sadece ortaya çıkan boş bir oyalanma seremonisi olur. Böylesi bir yaşam tarzında, üretilen yaşam, Alevilik dışında başka bir şey olur. Fakat asla Alevilik olamaz.
Günümüzde Alevîler kendi yaşamlarında sergiledikleri realite de tamda buna yakın, yeni bir Aleviliktir, amma Hak Yolu değildir.
Ezici çoğunluk, Alevi olmak için üyelik koşullarını yerine getirmekten uzaktır. Tabiiki burda istisnalar var onlar Hakkikatçı olanlardır.

Günümüzde uygulana gelen Alevilik şu veya bu çıkarın, rantın öngördüğü koşulların “Alevi’liğidir” .
Ne bu, nede ötekisi Alevi-Yolunu yaşamda durdurmaya güçleri yetmeyecektir. Önemli olan Hakkikatçı Aleviler için budur.
EDEB’e uygun olmayan Alevilik, erkânsız Aleviliktir.
İkrarı, Darı, Edebi-Erkanı, Rızalığı olan ve yaşamada uygulanan Alevilik. Yaşamda durmanın en önemli koşuludur. Alevilik “Yol-Hukuku ile. İkrar Erkanı ile. Ariflerin Marifeti ile. Hakikatın Sırrı ile” belirlenen eğitim ve öğreti kademesinde öğrenilir ve Yol Ehli, Rehber, Pir, Da-Pir, Murşid olur.
Toplumun Kural ve birlikte yaşam kaideleri Hukuk/Şeriat kapısında öğrenlir ve söz konusu kural ve kaidelerin kabul etmesidir. “Şeriat” (Hukuk) sözcüğünü duyan, “duymayan sağırlar yakıştırmış” zan ediyorlarki Müslümanlığın şeriatından söz ediliyor. Bazısı dışlıyor bazılarıda İslam şeriatına doğru gidiyor. “Oysaki ilk olarak ait olma kapısı toplumun yaşam şekli, kural ve kaideler yani Hukuk/Şeriat kapısıdır. Bu kapıda öğretilenler mutlaka öğrenilmelidir.” Öğrenemeyen veya öğrenmek istemiyenler Hak-Yolunu terk ediyor, ama yine de kendisini Alevi sanıyor!
Alevî yoluna girmenin ve ona üye olmanın kuralları vardır.

Alevilik Olmak.: Yedi adım yolun hakkını bileceksin.
Yedi kapı komşunu kendin gibi bilecek ve kendine nasıl davranıyorsan onlarada öyle davranacaksın.
Yedi kalem şartla Aleviliğe üye olmayı belirlenmiştir.
Alevilikte hiç bir kural, hiç bir kaide biri şöyle olsun diyerek olmamıştır. Edeb-Erkan-Rızalık ta dahil. Tüm kural, kaide ve değer yargılar binlerce yıl denenerek süzgeçten geçtikten sonra kabul görmüş ve toplum birlikte karar vermiştir. Doğal olarak bu kural ve kaideler vede değer yargılar zaman ve zemine uyarlanmış ve yenilenerek gönümüze kadar süre gelmiştir.

Bu ilk yedi belirlemeler öğretinin ana hatları ve olmazlarsa olmazlarıdır.
Bu şartlar Alevilik Yolunda yürümek için konulmuştur.
Bu şartlar eksiksiz yerine getirilmeli, yoksa Yol yürünmez ve yolcu da olunmaz, yani Alevi olunmaz.
Birincisi: Hakkı tek görmek. Bütün görmektir. Hakkı “teklik içinde çokluk” olarak bilmek. Bilmenin şartı; “kendini bilmek”, onun şartı da, Hakkı / Kainatı/ Evreni ,Alemleri bir görmektir.
”İnsan bir kainattır ancak kainat da insandır. Tek tek bakarsan çok görürsün, bütün bakarsan tek görürsün. ” Hallacı Mansur

İkincisi.: Kemerbest olmaktır. Onun da şartı; “masumu pak olmaktır”. (7 ile 16 yaş arasında, ailenin sorumluluğunda, kemerbest olarak. Kendine, Ailene,Yola, Ocağa , Pire ikrar vermiş olur. Bu böyle kabul edilir) ( Yetişkinler eğer kemer bağlamaış ise , Pire gidip durumu anlatması ve kemer bağlama erkanında geçmesi gerekir.)
Üçüncüsü.: Kemerbest olan biri ikrar vermiştir. Bir İkrardan daha geçmektir. Bunun şartı, birbiriyle birlikte dar olup ikrar bağlamak için eşinele birlikte Pirin Eşitler ikrarında geçip, eşitler ikrarını bağlayarak, yar olmak tek beden “tek can tek nefes” Eşit olmaktır. Bununla Yol içinde Yola girmektir. Bu olmadan Müsahipli olunmaz. Musahib İkrarı olmadanda dört kapının hiçbirisine varılmaz.
Dördüncüsü.: Bir Pirin talebesi talibi olup ona ve Murşide bağlanmadır. (Bu bir biat değildir, sevgi ve aşk la bağlanmaktır)
Beşincisi.: Musahibinle yoksa Eşitinle her yıl görgüden geçmek. Eşitinle, Musahibinle, Çocuklarınla yar, yaren olmaktır.
Yedi komşu kapısını hak bilme ve onlarla yar olmak.
Tüm Alevi-Yol hanelerini kendi hanenden saymak ve kendi haneni de bütün yol evlatlarına açık tutmak.
Altıncısı.: Dört Kapı Kırk Makam öğretisine Rızalıkla teslim olmak. Teslimi Rızalıkla iyi bir talebe/ Talib olmak.
Emekle, Rızalıkla kazandıklarından bir kısmını ihtiyacı olanlarla paylaşmak, Düşeni kaldırmak.
Buda “kendini bilmektir”. Onun da şartı, Edeble, bilimle ve irfanla yol yürümek. Hakkı savunmaktır, kimsenin Hakkını yememek ve Hakkı yenilen biri varsa onunda hakkını savunmaktır.
Yedincisı.: Yedi Meydanla, Yedi Komşuyla, Hefte-Mallarda Matemi bilmek, Ma-Tem tutmak, on iki komşuya Aşura dağıtmak. Xızır orucu tutmak, ve fakirlere Xızır olmak. Çıle Çekmek, Gağanda fakir komşuyu bilmek ve yardım etmek. Ziyaretleri hak bilmek. Buda Hak bildiğin ne varsa Hakkını vermektir.
Kimse demesin ki.: Alevilik bir yol geçen hanı. Kimse demesinki Alevî’deki engin insan sevgisi ve hoşgörüsü “gelene ağam gidene paşam” der.
Eğer öyle olsaydı Analarımız/ Pirlerimiz, Murşidlerimiz:
“Gelme gelme, dönme dönme!
Gelenin malı, dönenin canı gider.
Bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir.
Bu yol demirden leblebi, ateşten gömlektir.
Ancak teslimi rızalık ile bunlar yerine gelir,
Yerine getirebileceksen gel.”
diyen çağrıda bulunurlar mıydı!
İster “Müslüman’ım” densin isterse “Hıristiyan”, Alevinin yol şartları bunlardır. Birinin “ben Alevî’yim” diyebilmesi için bu şartları bilmesi, kabul etmesi ve yaşaması gerekir.
Bunlar Alevilik-Yolu süreğinin olmazsa olmazlarıdır. İnancımızın Edebi, Erkanı, Kural ve kaideleri tabii ki ikrar vererek ikrardan durmaya bağlıdır. Böylece Alevi olmak için ikrar vermenin şart olduğunu öğrenmiş olduk.
Alevinin sözü, verilen İKRAR’a bağlılıktır. Ona teslimi rıza olmaktır. Eğer verilen söze bağlılık ve sadakat yoksa Alevilik yoktur. İkrarlı olmanın şartı usulen yerine getirmek olmamalı, gerçek olmalı, yoksa hak olmaz. Bu iki yüzlülük olurki, buna Yoldilinde düşkün derler. Alevilikte “dua” yoktur. Tabii ki olmayan duaya “amin” de yoktur. Gülbank vardır. Hakk bildiğine tertemiz nefesle, sıtkı bütünle ulaşma niyetidir, Niyetler kabul ola. Tertemiz nefes ancak doğru özle mümkün olabilir. Gerisi gösteriş olur ki bunada tiyatro denilir.
Özün doğru yani pir u pak olması için Hakk meydanında Canlar huzurunda özüne ayna tutarak, dar olup gerçekleri anlatmaktan geçerki Dar u didar olmak gerek. Nefes Pirden dir ise Gülden nefestir (gulbank) “gül” olması “Arınmış Söz” olmasıdır. Nefesten gelen söz, özün yıkanmasıdır. Gülbank’a başlayan her Yol Ehli özüne dönük olarak “Gerçeğe Hü” der ve nefes sunar.
Buda “Biz gerçeğe inanırız ve ona bağlı kalırız” demektir. Bunun içinde “Aşk ola, Aşk ile” diye biter. Ve niyaz olunur niyazda yapılanların kabulu ve mühürüdür. Nıyaz olmadan olmaz.
Böylece “gerçek bilinir ve onaylanır ve her kimde inkârcılık ve iki yüzlülük varsa kahr olur!” İşte Alevilkte İkrarlı olmak budur.
Ayrıca Alevi-Yol evladlarının bilmesi gerekli olan, Yolun Edeb ve Ahlaki öğretisinin özü;
On iki Erkânda oluşur.:
1) Nefsini bil ona, ihtiyacına göre tüket. Kanaat ehli ol.
2) Alevi-Yolu.. Edeb-Erkân ölçülerine göre davran. Sabırlı ol. Bed emellerden uzak dur.
Hak ve adalete sahib ol. Emeğin, hakkın yanında ol. Hak darası ölçülerinle uygun hareket et. Haksızlığa karşı dur.
3) Yumuşak huylu ol. Hal dilini elden ve dilden bırakma. Kimseyi incitme. Haklıyı haklı gör, hakkını ver.
4) Cömert ol. Yol kardeşine, nefisine göre değil, Yolun gereklerine uyarak kardeşçe davran. Paylaşıcı ol. İhtiyacı olana sende olduğu kadarı ile paylaş. Yaptığın iylikle övünme ve başa kakıcı olma.
5) Gözünün gördüğüne gördüm de. Kulağın duyduğuna duydum de. Kimsenin hakkını, canını, malını; dilinle, kulağınla, gözünle, elinle, belinle incitme. Güzelkten yana, güzel gönül okşayıcı sözlerle gönülleri hoşnut et.
6) İkrar verdiğn meydandan, pirden, rehberden, musahibinden Rızasız ve habersiz onları incitecek hiç bir iş yapma.
7) Zalime, despota kul olma. Haksız kapısına varma. Zalim kapısından adalet dilenme, sofrasına oturma.
Yolun sırrını yol da olmayanlarla konuşma. Yolsuzun dilinde ve gittiği yolda uzak dur.
9) Yalan söyleme, yemin etme, yalncı şahitlik yapıp iftira etme.
10) Mutlaka bir işin ve bir mesleğin sahibi ol. Çalışan üreten ol. Hünerinle üret. Rızalıkla tüket. Yaşamak için çalış, çünkü çalşan, çalıştığnın karşılığını hak etmiş olur. Sende hak için çalış.
11) Bildiğini biliyorum de. Bildiğini, öğrendiğini bildir. Öğrenmek istiyene öğret. Bilgi paylaşılrsa çoğalır. Bilmiyorsan sakın biliyorum deme. Bildiğinin Alimi, Piri, bilmediğinin Talibi ol.
12) Yola karşı her hangi bir saldırı bir yönelme olursa canı başı hak yoluna koy. Tereddüt etme. Zalimi onun araçlarıyla vurma.
En zor şartlarda bile hak ve adalet yolundan ayrılma.
Her zaman Yol dilinde ve yolun Edebine uygun bir cevabın olmalı.
Ve Her başlangıcın ya Xızır, Gerçeğe Hü. İle olmalı.

Gelin özümüze sitem edelim
Hile ile hurd’a ile hal olmaz
Hakkın divanına biz de gidelim
Hak katında yalan söze yer olmaz
Yine gerçeklerden açtık kapıyı
Bir pirin önünde kıldık tapıyı
Arı birlik ile yapar yapıyı
Birlik ile bitmeyende bal olmaz
Erenler gafletten kalktı uyandı
Gerçeklerin hünerine boyandı
Bu yolun içine girdi de kandı
Gaziler bu yolda hiç vebal olmaz
Ali kulu olan Hak’tan utana
Var pazarlık eyle cevher satana
Bu yolun içinde riya tutana
Sürün gitsin dört kapıda yer olmaz
Pir Sultan’ım eydür; Kalbimiz nurdur
Müminler gözlüdür münafık kördür
Erenlerin yolu kadimdir, özdür
Her tepenin başında bir yol olmaz.

Aşk ile Ali Koçak Eliye Masor. 12 Şubat 2022 Berlin