DOST’LUK VE İHANET
Rivayet odur ki: Pir Sultan Abdal, idam
edileceği darağacına doğru yürümeye başlar.
Hızır Paşa emir verir: “Herkes Pir Sultan’ı
taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak,
bilsin.” Uğruna mücadele ettiği halk, Pir
Sultan’ı taşlamaya başlar. Taşlar Pir Sultan’a
kadar gelmekte, ama ona değmeden yere
düşmektedir?. Pir’in musahibi (can yolda- şı)
Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan
Pir’e bir gül atar. Gül, Pir’e değer ve yaralar.
Can dostunun bu hareketinden incinen Pir’in
dudaklarından şu nefes dökülür:
Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle de dostun bir fiskesi yaralar beni.
Dar günümde dost düşmanım belli oldu.
Bir derdim var idi, şimdi elli oldu.
Ecel fermanı boynuma takıldı.
Gerek asa, gerek vuralar beni.
Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz.
Haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.
Şu ellerin taşı hiç bana değmez.
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni
Bu soylence, Alevilikte derin bir felsefi, insani ve toplumsal mesaj taşır. Pir Sultan Abdal’ın darağacına giderken yaşadığı bu trajik olay, insan doğası, ihanet, sadakat, can korkusu ve dostluk üzerine düşünmeyi gerektirir. Şimdi bu soylenceyi adım adım yorumlayalım:
1. Zorbalığın ve Halkın Tavrı
Hızır Paşa’nın halkı zorla taş atmaya mecbur bırakması, despotizmin ve zulmün bir sembolüdür. Halk, can korkusuyla Pir Sultan’a taş atar. Ancak bu taşlar ona değmeden yere düşer. Bu, Alevi inancındaki “Hakk’ın adaleti” anlayışını çağrıştırır: Hak ve Hakikat yolunda olan, zalimin zulmünden etkilenmez. Taşların Pir Sultan’a değmemesi, onun manevi olarak güçlü ve dokunulmaz olduğunu simgeler.
Mesaj: Zorbalıkla yapılan baskılar, maddi zarar verebilir ama manevi saflığa ulaşan kişi, bu tür zulümlerden etkilenmez. Halkın tavrı ise insanın korku karşısındaki zayıflığını ve çaresizliğini gösterir.
2. Ali Baba’nın Gül Atması
Pir Sultan’ın musahibi Ali Baba’nın taş yerine gül atması, can korkusunun dostluk ve sadakati gölgelediğini gösterir. Ali Baba, dostuna taş atmamış ama gücü yettiğince bir zarar vermekten de geri durmamıştır. Ne yazık ki, bu “hafif zarar verme” bile Pir Sultan’ı yaralar. Bu, en büyük acının düşmandan değil, dosttan gelen ihanet olduğunu simgeler.
Mesaj: İnsanın en çok değer verdiği kişilerden gelen ihanet veya vefasızlık, düşmanın yaptığı kötülükten daha fazla yaralar. Dostluk, sadece fiziksel bir yakınlık değil, aynı zamanda ahlaki bir duruş ve sadakattir.
3. Pir Sultan’ın Nefesi
Pir Sultan Abdal’ın nefesi, onun yaşadığı manevi kırgınlığı dile getirir. Özellikle şu dizeler:
“Şu ellerin taşı hiç bana değmez,
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.”
Bu sözler, gerçek dostluğun sınandığı zor zamanlarda ortaya çıktığını vurgular. Düşmanın zulmü, adalet arayışında olan kişi için bir mücadele alanıdır. Ancak, dosttan gelen küçük bir darbe bile, manevi olarak derin bir yara açar.
Mesaj: İnsan, yaşamında en çok dostluğa ve güvene ihtiyaç duyar. Gerçek dost, zor zamanda belli olur. İhanet eden ya da zayıflık gösteren dost, kişinin ruhunda derin yaralar açar.
4. Hakk ve Hakikat Yolunda Kararlılık
Pir Sultan Abdal, idama giderken bile Hakk yolundan sapmaz. Ölümle karşılaşmış, ama davasından ve Hakikat’ten vazgeçmemiştir. Bu, Alevilikteki Hakk’a teslimiyet ve zalime karşı direnç ilkesinin güçlü bir ifadesidir.
Mesaj: Ölüm korkusu bile Hakikat yolunda olan bir canı yolundan döndüremez. Hak ve adalet için mücadele eden kişi, yaşamını feda etmeye hazırdır.
5. Toplumsal Mesaj
Bu hikaye, toplumların baskı altındayken nasıl zayıflayabileceğini ve bireylerin kendi canını kurtarmak için değerlerinden ödün verebileceğini anlatır. Ancak bu aynı zamanda bir özeleştiridir: Zorbalığa boyun eğmek, bireyin ve toplumun manevi çöküşüne neden olur.
Mesaj: Toplumlar, despotizm ve baskıya karşı cesaretle direnmelidir. Aksi takdirde, adalet arayışında olan öncüler yalnız bırakılır ve büyük bedeller öder.
Genel Yorum
Bu soylence, Alevilikte hem bireysel hem toplumsal düzeyde derin ahlaki ve manevi dersler sunar:
Dostluk ve İhanet: Gerçek dostluk, zor zamanda belli olur; dostun vefasızlığı en büyük yaradır.
Adalet ve Direniş: Hakk yolunda olan kişi, zalimin zulmünden korkmaz ve haklı mücadelesinden vazgeçmez.
Toplumsal Sorumluluk: Bir topluluk, cesaretle dayanışma göstermezse, adalet için mücadele eden öncüler yalnız bırakılır ve toplum manevi olarak zayıflar.
Bu soylence, hem bireyler hem de toplumlar için güçlü bir öğüt niteliğindedir. Manevi değerlere sadakat, dostluğun önemini ve zalime boyun eğmemenin erdemini hatırlatır.
Aşk ile Mehmet Yapıcı ( DEVRIMI )