2 TEMMUZ 1993, SİVAS MADIMAK OTEL’İ KATLİAMI

2 TEMMUZ 1993, SİVAS MADIMAK OTEL’İ KATLİAMI     (Mehmet KABADAYI.)

“Dünya çok acı çekiyor. Ama kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden.”  NAPOLEON

    4 EYLÜL 1978 SİVAS!

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yaşanan Madımak Oteli Katliamı, 1980 öncesi yaşanan Sivas Katliamı’nı “gölgede” bıraktığı için, Sivas Katliamı denince, akla ilk olarak, Madımak Oteli katliamı gelmektedir. “Bütün toplulukları dağıtıla, bütün malları talan edile, bir tek ferdi canlı bırakılmaya…” denilen 1514 Tarihli İbni Kemal Fetvası uygulanmaya sokularak, 4 Eylül 1978 sabahı; “Ey Müslümanlar ne duruyorsunuz, Aleviler, komünistler namazdan çıkan Müslümanlara saldırdı, Müslümanlar katledildi” anonslarıyla Aleviler üzerine saldırılar başlar. Bu saldırılarda, ilk olarak yaşlı bir kadın, katledilir. Çok sayıda da insan yaralanır. Saldırganlar tarafından pazar yeri ve sokaklar, yıkılır, tahrip edilir, evler yakılır, yıkılır. Halk, şaşkınlık ve panik içindedir. Sıkılan kurşunlar altında, sığınacak yer için, sağa sola kaçar. Megafonlarla slogan atarak dolaşan saldırganlar, “Aleviler camiyi bombaladı, 300 dindaşımız katledildi, gün cihat günüdür” propagandasıyla, saldırılarına destek aramaya çalışırlar.

Bu yalan ve kışkırtıcı anonslara karşı çıkan bir Cami İmamı, saldırganlar tarafından dövülüp etkisizleştirilir. Saldırılarda 10 Can katledilir, 100 Can’da yaralanır.  Saldırılar, 1000’e yakın işyerinin tahribi, talanı ve çok sayıda evin yakılıp yıkılmasıyla sonuçlanır. Saldırılarda Alevi mahallelerine (Alibaba Mahallesi) ambargo uygulanır, mahalleye giriş ve çıkışlar engellenir. Bu saldırılar yaşanırken, güvenlik kuvvetleri, ya etkisizdirler veya saldırganların işini kolaylaştıran bir tutum içindedirler. Bu arada suçlular izlerini kaybettirmişler, bunların yerine, her zaman olduğu gibi, evleri ve işyerleri yıkılan yakılan, talan edilen ve saldırıya uğrayanlar gözaltına alınmışlardır. Yapılan sözde yargılamalarda, hiçbir sonuç çıkmadığı gibi, saldırılar, Alevilerin ve devrimcilerin üzerine yıkılmak istenmiş, mağdurlar suçlanmıştır.

   1 VE 2 TEMMUZ 1993’TE SİVAS’TA YAŞANANLAR

Dönem 1991’de kurulan DYP-SHP koalisyon hükümeti dönemidir! Sivas’ta,  1–4 Temmuz 1993’te, Pir Sultan Abdal etkinliklerinin dördüncüsü düzenlenecektir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği yöneticileri, etkinlikleri demokrasi ve özgürlük yanlısı kesimlerin temsilcileriyle ortaklaşa yapma kararı alır ve bu amaçla, çeşitli demokratik kitle örgütlerine, yazarlara, ozanlara, sanatçılara çağrı yaparlar. Derneğin çağrısına çok sayıda örgüt, yüzlerce yazar, ozan ve sanatçı olumlu yanıt verir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yöneticileri, Kültür Bakanlığı’nın ve Sivas Valiliğinin katkılarını da ister. Kültür Bakanlığı ve Sivas Valiliği, bu istemi olumlu karşılar ve mali katkı yanında, konaklama ve ağırlama konusunda da katkıda bulunulacağını bildirir. 4 günlük etkinlik programına katılmak için, 30 Haziran 1993 akşamı, ozanlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan yüzlerce kişi otobüslerle Ankara’dan Sivas’a hareket eder ve ertesi gün Sivas’a gelirler.

Sivas Kültür Merkezi’nin konferans salonunda yapılacak olan 1 Temmuz’daki program oldukça yoğundur. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Genel Başkanı Murtaza DEMİR bir açış konuşması yapar. Devamında Sivas Valisi Ahmet KARABİLGİN ve yazar Aziz NESİN’de birer konuşma yapar. Saat 17.00’de Kültür Merkezi’nde Hasret GÜLTEKİN’in dinletisinden sonra, “Çağların Pir Sultanlarından Günümüz Pir Sultanlarına” başlığıyla düzenlenen panel başlar. Yazar – Gazeteci Sami KARAÖREN’in yönettiği panele, Asım BEZİRCİ, Prof. Dr. Afşar TİMUÇİN, Aydın ÇUBUKÇU ve Hüseyin GÜLKANAT panelist olarak katılırlar. Pir Sultan Abdal etkinliklerinin birinci günü, halkın ilgisi ve coşkusuyla noktalanır.

2 Temmuz Cuma günü program saat 10.00’da başlar. Etkinliği düzenleyen ekip, gün içindeki çalışmaların daha başarılı ve coşkulu geçmesi için hazırlıklarını tamamlamaya çalışır. Buruciye Medresesi’ndeki fotoğraf ve kitap sergilerine gösterilen ilgi aynı yoğunlukta sürer. Saat 14.00’de Kültür Merkezi’nde Arif SAĞ’ın dinletisinden sonra, “medya ve emperyalizm” paneli yapılacaktır. Hasan UYSAL’ın yöneteceği panele, Sami KARAÖREN, Raif TÜRK, Şükrü GÜNBULUT, Mustafa YALÇINER ve Soner DOĞAN da panelist olarak katılacaktır. Etkinlik programı devam ederken, bazı Cami önlerinde ve yakınlarında bir takım gruplaşmalar görüldüğü ve bir saldırı olabileceği haberi fısıltı halinde yayılır.

Sivas halkının dini duygularını “tahrik” etmek amacıyla katliamdan iki gün önce bir bildiri dağıtılmış! Katliamdan iki gün önce dağıtılan bildirilerden biri şöyledir: “Müslüman Kamuoyuna, Bismillâhirrahmânirrahim, Peygamber, müminlere kendi canlarından ileridir. Onun hanımları da müminlerin analarıdır.” (Ahzâb:6) “Müminlere öz canlarından daha ileri olan Allah Resulü (S.A.V.)’ne ve O’nun temiz zevcelerine, Allah’ın beytine (Kâbe’ye) ve Kitab-ı Kur-an’a alçakça küfredilmekte ve müminlerin izzet ve namuslarına saldırılmaktadır. Dünyanın bazı bölgelerinde şeytan ve onun yandaşları olan emperyalist kâfirler, dinimize ve mukaddes değerlerimize dil uzatmaktadırlar.  Bunun başını ise satılmış, mürtet Salman Rüşdi köpeği çekmektedir. Bu şeytanî oyunlara karşı, izzetli ve duyarlı Müslümanlar yiğitçe mücadele ortaya koyarak, bu uğurda canlarını feda etmekten çekinmemişlerdir. Bu iğrenç oyunların bir uzantısı olarak ülkemizde de; Aydınlık gazetesi denilen bir paçavrada, mel’un Rüşdi’nin figüranlığına soyunan, dünya emperyalizminin gönüllü uşağı Aziz NESİN, aynı şekilde, Kur’an’ın korunmuşluğuna dil uzatmış, Hazret-i Peygamber (S.A.V.)’in aile hayatını (hâşâ) bir genelev ortamına benzetmiş ve ümmetin anaları olan hanımlarına (hâşâ) fahişe deme cür’etinde bulunmuştur.   Bu olay, dünyanın değişik yerlerinde kâfir devletler tarafından dahi kabul görmezken, basımına müsaade edilmezken, ne yazık ki laik ve ikiyüzlü T.C. Devleti tarafından yayımlanmasına izin verilmiş, ayrıca bunu kabullenmeyip protesto eden izzetli Müslümanlar, devletin polis ve jandarması tarafından coplanmış, kurşunlanmış, bir kısmı da hapishanelere atılmıştır. Salman Rüşdi köpeği Müslümanlar’ın çok az olduğu kâfir bir ülkede korkudan sokağa çıkmaya bile cesaret edemezken, onun yerli uşağı Aziz Nesin köpeği, yanında kendisiyle beraber bir ekiple birlikte, şehrimiz Valisi tarafından davet edilip, şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir. Kâfirler şunu iyi bilmeli ki: İslâm’ın Peygamber’ini ve kitab’ın izzetini korumak için, bu uğurda verilecek canlarımız vardır. Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür. Gün, Allah (C.C.)’ın vahyi Kur’an-ı Kerim’e, Allah’ın meleklerine, Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (S.A.V.)’e, o’nun ailesine ve ashabına yöneltilen çirkin küfürlerin hesabının sorulması günüdür. İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler de tagut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır.’ (Nisa:76) Galip gelecek olanlar, şüphesiz ki Allah taraftarı olanlardır.” Müslümanlar! Aslında bu bildiri ileride olacakların da habercisidir.

   BİRİNCİ BİLDİRİYE EK OLARAK, 1 TEMMUZ GECESİ DE BAŞKA BİR BİLDİRİ DE EVLERE DAĞITILIR:

“Halkımıza Çağrı; “Müslüman halkın yaşadığı bu ülkede, İslam için binlerce şehit verilmiş bu topraklarda, bir kesim tarafından, ‘basın özgürlüğü, düşünce hürriyeti’ adı altında, Müslümanların kutsal değerlerine sözlü veya yazılı olarak kimse saldıramaz. “Biz Müslümanlar, canımız pahasına da olsa, bu değerlerimizi korumakta kararlıyız.” Müslüman halkımızdan bu konularda duyarlı olup, İslam’ın değer yargılarını alaya alanlara izin vermemelerini, ne pahasına olursa olsun bunu engellemeyi dini bir görev olarak bilmelerini, bu alçaklar karşısında susulduğunda, yarın mahşerde Allah’a nasıl hesap vereceğimizi düşünmelerini istiyoruz. ‘Müminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeyi gerekir. O’nun eşleri, onların anneleridir…’ (Ahzâb Suresi, Ayet: 6) ‘Ve kâfirlerin hesapları varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır. Allah hesabı çabuk görendir.’ (Enfal Suresi, Ayet: 30) “Kâfirler istemese de, Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff Suresi, Ayet:8) “Not: Bu yazıyı okuyan, Allah rızası için çoğaltarak dağıtsın.” Müslümanlar! Dağıtılan bu bildirilerin yanında, etkinliklerin ikinci günü, Sivas’taki sağ eğilimli yerel basında (Hürdoğan, Bizim Sivas, Hakikat, Anadolu, Yeni Ülke, vb. Gazetelerde) halkı “tahrik” edici başlıklarla donatılmış haberler çıkar. Dağıtılan bu iki bildiriye ve sağ eğilimli yerel basında çıkan haberlere rağmen, devlet yetkilileri gerekli güvenlik tedbirlerini almamışlardır!

Bu kışkırtıcı bildirilerin ve ‘tahrik edici’ yayınların ardından, 2 Temmuz Cuma günü saat 13.00 sularında değişik camilerden çıkan yüzlerce kişi öncelikle etkinliklerin yapıldığı Kültür Merkezine doğru “tekbir” sesleriyle ve önceden hazırlanmış, sopalar ve çeşitli saldırı aletleriyle donanmış bir şekilde “Sivas laiklere mezar olacak”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu”, “Sivas’ta yıkılacak”, “Şeriat gelecek”, “batıl zail olacak” sloganlarıyla saldırmaya başlarlar. Kültür Merkezi önünde yeteri sayıda güvenlik gücü yoktur, var olanlarda saldırıyı engelleyecek güçte değildir. Kültür Merkezi’nin camları, kapıları ve pencereleri kırılır. Ve nihayet Kültür Merkezi boşaltılır, içerdekiler güvenli yerlere götürülürler. Bu arada, yeni katılımlarla saldırganların sayısı on bine yaklaşır.  Saldırgan kitle, büyük bir hırsla Kültür Merkezi’nden Valiliğe yönelir. Valilik önünde toplanan binlerce saldırgan, “Vali istifa, Sivas size mezar olacak, şeriat gelecek, zulüm bitecek, yaşasın şeriat, Muhammed’in ordusu kâfirlerin korkusu, yaşasın Hizbullah, kahrolsun laiklik, şeriat isteriz…” sloganlarıyla valilik binasını taşa tutarlar.

Saldırganlardan bir grup da Halk Ozanları Heykeli’ne yönelir ve heykeli, kazma ve balyozla parçalayıp yerlerde sürüklemeye başlar. İlerleyen saatler de sayıları 15 bine yaklaşan saldırganlar, oradan da kent dışından etkinlikler için gelen, yaklaşık 150 insanın kaldığı Madımak Oteline yönelirler.

Oteldekiler büyümekte olan tehlikeyi fark etmiş ve telefonla Sivas Valisini, Emniyet Müdürünü ve diğer siyasi yetkilileri arayarak önlemlerin arttırılmasını talep ederler. Ulaşılan her yetkili, “korkmayın, her türlü önlem alınmıştır” yanıtını verir! Ellerinde benzin bidonlarıyla Otel’in önüne gelen saldırganlar Otel’in camlarını kırarlar. Saatler 18.00 civarıdır. Madımak Oteli’ne sığınmış yüzlerce kişi, pencerelerden saldırganların Oteli yaktığını izlemekte, korku içinde kurtarılmayı beklemektedir. Karanlık çökmek üzeredir, elektrikler de kesilmiştir. Saldırganlardan kimileri, otelin önündeki arabaları ters çevirerek ateşe verirler, kimileri de lobinin olduğu ikinci kata çıkarak, gaz ve benzin dökerek sloganlar eşliğinde Otel’i ateşe verirler.

Alevler, otelin giriş ve alt katlarını sarmaya başlar. Sivas itfaiyesi gecikmeli de olsa yangın yerine gelir, ancak saldırganlar itfaiyecilerin çalışmasını engel olurlar. İtfaiye araçlarının su hortumlarını keserler, lastiklerinin havasını boşaltırlar. Bu engellemeler sonucunda, yangın Otel’i tamamen sarar. 8 saattir Otel içerisinde kurtarılmayı bekleyenlerin umudu tamamen tükenmeye başlamıştır. Yangın bütün Otel’i sararken, dışarıda gözlerini kan bürümüş canilere, güvenlik kuvvetleri tarafından müdahale edilmedi. Televizyon kameraları eşliğinde tarihin en vahşi katliamlarından birisi bizlere ve tüm dünyaya canlı yayınlarla izlettirildi.

İnsanlık düşmanı caniler tarafından Madımak Otel’inin yakılması sonucu Asım BEZİRCİ, Nesimi ÇİMEN, Muhlis AKARSU, Metin ALTIOK ve Hasret GÜLTEKİN’in içinde bulunduğu ikisi otel çalışanı olmak üzere 35 Can, devletin gözü önünde canice yakılarak katledildiler. Katledilen 33 Can’ın en yaşlısı 66 yaşındaki Asım BEZİRCİ, en genci ise 12 yaşındaki Koray KAYA’ydı! Aralarında Aziz NESİN’in, Lütfü KALELİ’nin ve Arif SAĞ’ında bulunduğu 60 kişi  (Can)  Madımak Otel’i katliamında ağır yaralı şekilde kurtuldular.

2 Temmuz 1993 tarihi, o dönemin siyasi iktidarı için utanç verici bir tarihtir! Sivas, Madımak Otel’i katliamı da dâhil, Maraş, Çorum, Gazi vb. tüm katliamların sorumlusu devlettir! Devlet, tüm bu katliamlarla yüzleşmelidir.

 

EKLER: 

   Gözü dönmüş insanlık düşmanı caniler, Oteli yakmak için ellerinde benzin bidonlarıyla ve molotof’a benzeyen bir şeyle yürüyorlar. Bu insanlık düşmanı canilere göz yumanları, seyredenleri ve aklayanları unutmadık unutmayacağız!

   Azgın güruh, Madımak Otelini ateşe veriyor! Yakma bir savaş yöntemi olarak en eski devirlerden beri hep işgalciler tarafından yurtları işgal edilenlere, emperyalistler tarafından mazlum uluslara, faşistler tarafından devrimcilere ve aydınlara, karşı uygulanan aşağılık bir eylemidir…

      Sivas Madımak Otel’inde katledilen canlarımız! Sivas’ta, Madımak Otel’inde insanlık düşmanı zalimler tarafından katledilen CANLARIMIZI sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.  Devirleri daim, mekânları gönüller olsun.

 

KAYNAKLAR:

1- Pir Sultan Alevi Kültür Derneği Arşivi.

2- Sivas Kitabı, Edebiyatçılar Derneği Yayını.

3-  Lütfi Kaleli, Sivas Katliamı.

4- Mehmet Kabadayı, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitle Katliamları, Vesta Yay, 2015.

Mehmet KABADAYI.

İletişim: Mehmet_k.34@hotmail.com