AUSTURYA’DA ALEVİ – İSLAM DAVASI?

AVUSTURYA’DA ALEVİ – İSLAM DAVASI?
Aleviliğin kendine özgün resmi inanç toplumu olarak kabul başvurusu ve bunun Avusturya’da mahkemelik olması üzerine. (Feramuz Acar)

DİN İNANÇ KANAAT ÖZGRÜLÜĞÜ: 
Birleşmiş milletler insan hakları beyannamesi 18’ci ve AB insan hakları konvansiyonu 9.1.2 ci maddesi uyarınca;

1. Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek (inanıp inanmama) hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetine sahiptir.

2. Devletler bu özgürlüğü ancak; Demokratik isleyişe, kamu güveliği, insan sağlığı, genel ahlaka aykırı, veya başkalarının özgürlüklerini ihlal durumunda yasa ile kısıtlayıp sınırlayabilir. Ve devletler inançlar konusunda bir karar alacağı zaman nötr, tarafsız ve yasalar önünde eşit davranmak ve farklı gruplar arasında gerginlik oluşursa karşılıklı hoşgörü “toleransı” sağlamaya çalışmak zorundadır.

Birincisi tam inanç kanaat özgürlüğü, ikincisi madde hangi durumlarda devletin yasal kısıtlama yapılabileceği ile ilgilidir. Yani ana prensip, temel insan hakkı olarak “kendine reva görmediğini başkasına görmeden”, inancını veya inançsızlığını hiç kimseye, danışmadan devletten vs. izin almadan özgürce yaşayıp yaşatabilirsin.

Fakat dinler inançlar genelde hakim sınıflar veya siyasi görüşler tarafından, ulusal kimlik oluşturmak veya kapitalist pazar, oy deposu, olarak görüldüğü için genelde inançlar arası çelişki yaşanır. 
Devletler üsteki 2 prensibi dikkate alarak, din inanç çeşitli felsefi kanaat görüşler hakkında ve onları kontrol atında tutmak için yasa çıkarır. Din ve inançların yasal faaliyet yürütmesi için, resmi yasal inanç toplumu olarak kabul edilmesi şartı getirilir.

DİN, İNAÇ ve KANAATLER GENELDE 2 GRUBA AYRILIR:

1. Semavi (Yahudi, Hıristiyan İslam) üç semavi dinde olduğu gibi ilahi yoktan yaratıcı, hayır şer, kaderi belirleyen, cennet cehennem anlayışı, ilahi tek bir tanrı anlayışı, kitap ve peygamberi olan dinler. 
2. Daha çok varoluş felsefesine dayalı doğa ile ilişkili öğreti kanaatler vs. Budizm, Hinduizm, Animizm, Şamanizm, vs. ateizme kadar uzanır, Alevilik bu 2ci doğal felsefi inançlar grubuna girer. Dünyada yaklaşık 4300 din mezhep, inanç kanaat öğreti vardır. Din İnanç kanaat özgürlüğü, Laiklik, Dinin Anayasaya yazılması, dini kurumlara maddi yardım, okullarda din dersi, vs. açısında Dünya ülkelerini 5 gruba ayırabiliriz.

1. Küba, Fransa gibi tam laikliği temel alan devletin din işlerine karışmadı desteklemediği, inanç kurumlarının devlet denetim altında, fakat kendi kendini yönetip, finanse ettiği, din derslerinin seçmeli ve resmi okullar dışında özel okullarda olduğu ülkeler.
2. Dünya ülkelerinin çoğunluğu; Anayasalarında genel olarak laik olan fakat, belirli ŞART koşullarda dini kurumları maddi olarak destekleyen ve okullarda belirli din dersi veren ülkeler .
3. Danimarka gibi Anayasasına belirli bir din yazan, laik olmayan fakat, inanç vergisi ve din derslerinin seçmeli olduğu ve diğer inançlara da eşit bakan ülkeler. 
4. Türkiye gibi anayasasına laik yazan fakat, devletin belirli TEK bir din İslam’ı koruduğu maddi olarak finanse ettiği ve zorunlu din dersinin olduğu, başka inançlara HAK tanımayan ülkeler.
5. İran gibi devlet ismi, anayasası, eğitimi sitemi, toplumun her alanı belirli bir dine dayalı olan ülkeler.

KENDİNE ÖZGÜN İNANÇ TOPLUMU OLARAK RESMEN KABULE EDİLMEK İÇİN ARANAN ŞARTLAR:

Ülkeden ülkeye biraz farklılık gösterse de, genelde kendine özgün inanç toplumu olarak resmen kabul edilmek için aşağıdaki şartlar aranır. İlk 4 madde inancın kendine özgün bağımsız veya başka bir inanca bağlı olup olmadığını belirler. Nasıl bir inanç toplumu olduğunu topluluk kendisi tarif eder, devletler değil. Topluluk kendini Hıristiyan veya İslami olarak tarif ederse, o din altında bir mezhep veya cemaat olarak kayıt edilir. Topluluk kendini; kendine özgün bağımsız tarif ederse kendine özgün bağımsız yeni bir inanç olarak kabul ve kayıt edilir.

1. İnancın evrenin ve insanın yaradılış veya varoluşu hakkında kendine özgün bir anlayış öğretisi, tanrı inancı veya dünya görüşü kanaati olması. 
2. İnanca girmek için kendine özgün belirli bir şart, söylem veya ritüel “İkrarnamesi” olması. Bu 2 maddenin özet olarak kurum tüzüğünde geçmesi.
3. İnancın kendine özgün belirli ritüelleri olması ve inanç ritüel anma gün ve bayramlarının belirtilmesi.
4. İnancın insanlara verdiği TEMEL etik değerlerin neler olduğunun açıklanması.

5. İnancın temel esaslarını tarihi kaynaklarının anlatılması veya var olan kaynaklara referans gösterilmesi. 
6. İnanç esasları ve ritüelleri insan sağlığına zarar veren unsurlar veya başka kişilere yönelik nefret şiddet içermemesi.
7. İnanç önderlerinin (hizmeti sunan kişilerin) eğitimi görev ve yetkilerinin açıklanması.
8. İnanç toplumunun adı adres/merkezi, kurum kayıt no.
9. İnanç toplumunun 18 yaş üzeri toplam üye sayısı, (en az 50 üye olması).
10. İnanç toplumu üst alt kurumunun tüzüğü, ve tüzüklerin demokratik olması.
11. O İnancı benimseyen isteyen herkesin üye olabilmesi ve istediğinde geri çıkabilmesi.
12. İnanç toplumunun son bir yıllık onaylanmış hesapları. (Hesapların her yıl devlet kamu denetimine açık olması)
13. İnanç toplumu adına, yasal sorumlu tutulabilecek bir yönetim ve kontak kişi isim adreslerinin bildirilmesi.
14. İnanç başka ülkelerde tanınmışsa onay belgensin başvuruya eklenmesi.

Bu şartları yerine getiren, bir inanç toplumu tarafından yazılı bir başvuru dosyası, inançlarla ilgili devlet bakanlığa verildiğinde, 3-6 ay içinde kendine özgün resmi inanç toplumu olarak kabul edilip veya gerekçeli neden edilmediğine dair bir belge gönderilir.

RESMİ İNANÇ TOPLUMU OLARAK TANINMANIN GETİRDİĞİ YASAL HAKLARI:

Yine ülkeden ülkeye fark olsa da, resmi/yasal olarak kabul edilen inanç toplumları genel olarak şu haklara sahip olurlar.

1. İnanç toplumu olarak yasal faaliyet yürütme hakkı.
2. Yasal koruma, inanca karşı hakaret şiddet vs. durumunda cezai yaptırım.
3. İnanç merkezi (ibadet yeri) açıp işletme.
4. İnanç eğitimi müfredatını belirleme ve kendi kurumunda inanç dersi verme hakkı. 
5. İnanç mensuplarına ait özel mezarlık.
6. Evliliklerde resmi geçerliliği olan nikah kıyma yetkisi.
7. İnanç vergisi toplama veya devlet yardımı alma, yardım, toplama ve yardım dağıtma hakkı.
8. İnanç kurumlarına yapılan yardımların vergiden düşürülebilmesi.
9. İnanç hakkında okullarda, genel veya özel din/inanç dersi alma veya kendin verme hakkı. 
10. İnanç önderlerine görevlilerine vize veya oturma çalışma hakkı.
11. Yeni çıkacak bazı yasalar öncesinde, görüş belirte hakkı.
12. İnançlarla ilgili çeşitli kurullarda temsil hakkı. 
13. Özel inanç gün bayramlarda, ücretli veya ücretsiz tatil hakkı.
14. Mahpushane, hastane vs. topluluk üyelerine her alanda inanç hizmeti sunabilme hakkı.

Kendine Özgün inanç toplumu olarak kabul olunmanın şartları ve elde edilebilecek yasal haklar GENELDE bu şekildedir,, fakat somut ülke yasalarına bakmak gerekir. Avrupa Birliği AB bu konuda ortak bir yasa çıkarmaya çalışmaktadır, fakat bildiğim kadarı ile halen ortak bir yasa çıkmış değildir.

ALEVİLİĞİN KENDİNE ÖZGÜN İNANÇ VE ALEVİLİĞİ AVUSTURYA’DA MAHKEMELİK OLMASI KONUSU.

“Daha Allah ila Cihan Yok iken” diye, kendi tarihini VARLIĞA, VAROLOŞ felsefesine dayandıran Aleviliğin, somut inanç öğreti köklerini, yukarı Mezopotamya/Anadolu’da 12 bin yıldan bu yana Urfa Göbeklitepe ’den bu yana, Aleviliğin diyalekttik evrimini adım adım sürmek mümkündür. Fakat bildiğim kadarı ile Alevilik tarihte; Danişmendli Beyliği (1071-1178), asimilasyon amaçlı Osmanlının Alevi dedelerine şecere dağıtması, İran Safevilerin Alevileri şiirleştirme çabaları ve Arnavutluk’un bağımsızlığını destekledikleri için “Bektaşiliğin” Arnavutluk’ta resmen kabul görmesi dışında. Alevilik kendine özgün resmi inanç toplumu olarak kabul edilmemiş, bu yönde bir devlete başvuruda olmamıştır. Alevi toplumu kurumları dünde bugünde ‘’DEVLETİN ALEVİSİ OLMAYACAĞIZ’’ görüşünü dile getirmektedir. (Çünkü devlet köleci toplumla birlikte ortaya çıktığı günden buyana sömürücü sınıfların çıkarını gütmüştür.) Aleviler olarak yaşadığımız ülkelerin yasal olarak tanıdığı bazı haklar vardır. Güncel bu yasal hakları almakta genel anlamda bir sakınca yoktur çünkü bizlerde vergi veriyoruz.. Fakat Aleviler olarak sürekli tam laikliği, ve her inancın kendi kendini yönetmesini ve kendi kendini finansa etmesini savunuyoruz ve yaşadığımız her ülkede bunu savunmalıyız.

ALEVİLİK KENDİNE ÖZGÜN BİR İNANÇ OLARAK İLK DEFA 25 EKİM 2007 TARİHİNDE DANİMARKADA KABUL EDİLDİ

Almanya Alevi Federasyonu bir eyalette Alevilik dersleri verilmesi için 2004 yılında başvurmuş, 2 ayrı bilirkişi raporunda Aleviliğin Alman anayasası uyarınca inanç toplumu olduğu vurgulanmış, buna dayanarak 2007 yılında bazı eyaletlerde Alevilik dersleri başlamıştır. (Okullarda Alevilik dersleri ve içeriği ayrı bir tartışma konusu.) Ve bildiğim kadar ile Almanya AABF Aleviliğin kendine özgün bir inanç toplumu olarak kabul edilmek için özel bir başvuru yapmamış ve bu anlamda kabul onay almamıştır. Çeşitli eyaletlerde antlaşmalar olduğunu biliyoruz.
2006 yılında bir AABK toplantısında Almanya’da olduğu gibi diğer Avrupa ülkelerinde de Alevilik dersleri verilmesinin araştırılması başvuru yapılması gündeme gelmiştir.

O zaman başkanı olduğum Danimarka Alevi federasyonu, DABF Danimarka yasalarını araştırmıştır. Danimarka’da din/inanç dersleri seçmelidir. Resmi inanç toplumu olarak kabul edilen inançlar hakkında okullarda GENEL anlamda eğitim verilmektedir, özel eğitimi her inanç kendi kurumunda vermektedir.. Aleviliğin halen resmen tanınmadığı Türkiye’ye baskı yapmak, Danimarka devletinin yasal inançlara tanıdığı haklardan yararlanmak için. Danimarka Alevi Federasyonu Alevi kendine özgün olarak tanınması için yukarıdaki 14 şart maddeye cevap veren başvuru, DABF adına bir kurul tarafından hazırlayıp, HBV dergahına sunulmuş , AABK inanç kurulu yazılı onayı ve DABF ye bağlı AKM’ler ve Federasyon genel kurullarında oy birliği ile onaylanıp, ilgili bakanlığa vermiş ve 25 Ekim 2007 tarihinde; Alevilik Dünyada ilk kez bir ülkede, Danimarka’da kendine özgün bir inanç toplumu olarak resmen kabul edilmiştir.

Danimarka Alevi İnanç başvurusunda özetle; Aleviliğin Vahdeti mevcut varlığın birliği Enel-Hak insanı tüm varlığı HAK olarak algıladığı belirtilmiş. İkrarnamesi “”Elime dilime belime sahibim, kamili insanlık yoluna talibim rıza şehrine girmektir dileğim olsun cemi cümle canlar şahidim””. Ritüeli sazlı sözlü semahlı kadınlı erkekli lokmalı 12 hizmetli Cem erkanı olduğu. Ve Temel etik kurallar olarak Kendine reva görmediğini başkasına görme 72 millete aynı nazarla bakmak 4 kapı 40 makam öğretisi olarak belirtilmiştir. Danimarka başvurusunda ayrıca Aleviliğin sentezi bir inanç olduğu, bazı Ehlibeyt, Muhammed-Ali, Hüseyin Kerbela gibi İslami terimlerin sembolik olarak kullanıldığı fakat Aleviliğin bunlara İslam dışı bir yorum anlam verildiği, yoksa Aleviliğin İslam’ın tanrı anlayışı ibadet ve şartlarının hiçbirine uyulmadığı açıkça belirtilmiştir. Buna dayanarakta Danimarka’da kendine özgün bir inanç olarak kabul edilmiştir.

(Bugün sadece Devrimci Aleviler Birliği DAB bu tür sembolik tüm İslami söylemlerin Alevilikten tamamen çıkartılmasını gündeme getirip savunmaktadır. Çünkü bu söylemler bir arada anılınca doğal olarak İslam’ı çağrıştırmakta ve Aleviliğin temel felsefesi öz değerleri ile çelişmektedir, insanlarda bizi İslam Müslüman olarak algılamaktadır. Alevilik bu İslami söylemlerden kurtulmadan bu çelişki devam edecektir.)

AVUSTURYA ALEVİ İNANÇ TOPLUMU BAŞVURUSU.

Aleviliğin Danimarka’da kendine özgün inanç toplumu olarak kabul edilesinin ardında, istek üzerine Danimarka’nın bu başvurusu diğer Avrupa ülke Alevi federasyonlarına ve Avusturya Alevi federasyonuna gönderilmiştir. Diğer ülkelerde sorun yaşanmazken, Avusturya federasyonuna bağlı Viyana Alevi Kültür Derneğinden sinsi hınzır bir grup, bu başvuruyu çalıp, Aleviliğin kendine özgün inanç olarak tanınmasını engellemek için, başvurunun içeriğini ve başlığını AVUSTURTA ALEVİ İSLAM İNANÇ TOPLULUĞU olarak değiştirip, Avusturya federasyondan habersiz gizlice, 23 Mart 2009 tarihinde Avusturya devletine başvurmuştur. Ardından Avusturya Alevi Federasyonu da “Alevi İslam geçmeyen” “Avusturya Alevi inanç toplumu” adıyla benzeri bir başvuruyu 11 gün sonra 4 Nisan 2009 tarihinde bakanlığa vermiştir. Avusturya devleti, ilk başvuru yapanları dikkate almış, onları İslam inancı altında bir altına cemaat (mezhep) olarak İslam yasası altına almıştır. İlk başvuruyu yapanlar daha sonra isimlerinde “İslam” kelimesini çıkartmışlar “Avusturya Alevi İnanç Toplumu‘ adını almışlardır. Bu şekilde Avusturya Alevi federasyonunun resmi olarak tanınmasının önünü kesmişlerdir, aynı zamanda da İslam kurumu altında kalmışlardır. 11 Mayıs 2015’te Avusturya Federasyonunun başvurusu 2 defa red edilmiştir. Federasyonda buna ihtiraz davası açmıştır, bu dava 25 Ocakta görülecektir. (Bu arada 23 Ağustos 2013 tarihinde‚ “Kadim Alevi İnancı‘ adıyla FEDA’ya bağlı Kürt Alevi Derneği de yasal statüye kavuşmuştur.)

Bu davada temelde usulen bir yanlışlık vardır. Federasyona bağlı Viyana AKM kendi başına gidip Avusturya Alevi toplumu adına bir başvuru yapamaz. Alevi yolu açısından da tüm Alevilerden rızalık alması (genel kurullarda üyelerin başvuruyu onaylaması) gerekir. Aynı şekilde Avusturya ilgili bakanlığının, Federasyon varken ona bağlı bir alt kurumun (Avusturya’da Alevi toplumunun onayını almamış) başvurusunu kabul etmesi de hukuken tutarsızı ve geçersiz olmalıdır. Umarım dava ile ilgilenen hukukçu arkadaşlar bunun bilincindedir. Ayrıca mahkemeler mahkemeye sunulan savunma, tanık, ifade ve somut belge bilgiler ışığında karar verir. Dışarıdan baskı yapmanın alınacak karara pek etkisi olmaz. İlgili hukukçu arkadaşlar avukatlar davaya iyi hazırlanmalıdır. Ayrıca Aleviliğin İslam’dan ayrı bir inanç öğretisi olduğu açık net belgelerle ortaya konulmalıdır. Yoksa ancak İslami bir cemaat olarak kabul edilir. Aleviliğin diğer Avrupa ülkelerinde kendine özgün, İslam’ın vs. dışında kabul edildiğine dair belgeler sunulmalıdır. Doğru olan Avusturya’daki tüm Alevi kurumlarının ortak hareket edip, Ortak bir Alevilik onayı/yasası çıkarmak için çalışmasıdır, fakat İslamcı-Alevilerin buna yanaşacağını sanmıyorum.

Avusturya yasalarını ve mahkemeye sunulan belgelerin tam bilmediğimiz için, 25 Ocakta ne gibi bir karar çıkar öngörmek kolay değil. Mahkeme Avusturya’da Alevileri temsil yetkisini AABF federasyona verebilir. Veya Federasyonu da ayrıca tanıyabilir. Tüm Alevi kurumlarına gidin aranıza anlaşın ortak bir başvuru ile gelin de diyebilir. Bu mahkeme kaybedilirse, AABF tamamen İslam’dan arındırılmış öz alevi değerleri ile yeni bir başvuru yapılabilir.

Ne yana çevrilirse çevrilsin aslında konu; Aleviliğin İslam olmadığı, Alevilerinde Müslüman olmadığı, Alevilerin bunu bilip benimseyip kabullenmesinde, İslam’ı terk etmesinde ve Alevi kurumlarının Alevi toplumunu bu yönde bilinçlendirmesinde düğümleniyor.

Kardeşim 1400 yıldır İslam’ın hiçbir şartına uymamışsın, 1400 yıldır seni katliamlardan geçirmişler, Ne sen camiye gitmişsin, ne de seni zorla camiye götürememişler. Daha ne uğraşıyorsun İslam’la. Kaldır at İslami olan her şeyi bir kenara, kendi hayatını inancını yaşa yaşat.

(Feramuz Acar – 8.1.2019)

1 Comment

  1. Degerli Feramuz Acar can bu denli ciddi uyarını ve çabanı dikkate almalarını gönlüm arzeder.Bu dava oldukça tarihi bir gerçeği açıklığa kavuşturacak.Aleviler de alınacak olumlu kararla asırların yanılgısından kurtulmuş olacaklar. Mehmet Turan Pirin İzmirdeki konuşmasıda, alevilerin manifestosunun başlığı olacak ümüdündeyim. Emeklerin HAK :Hızır kabul eylesin.aşkile erenler.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.