Büyük İskender, felsefenin duayeni sayılan Aristo ya bir mektup yazar. Zapt ettiğim topraklarda insanları tahakkümüm altında tutabilmek için ne yapmalıyım? diye şu soruları sorar.
1. Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?
2. Ülkenin ileri gelen insanlarını hapse mi göndereyim?
3. Ülkenin ileri gelen insanlarını kılıçtan mı geçireyim?
Aristo cevap gönderir.
1. Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.
2. Hapishaneler militan yuvası olur kontrolden çıkar.
3. Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür tahtını sallar.
Aristo çözümü şöyle anlatır:İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin, birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettireceksin, ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.
Anadolu toprakları halkların kardeşçe yaşadığı bir cennet ülke olabilecekken, Osmanlılar ve onların torunları bu güzelim ülkede yaşayan halkları, cehennemde yaşamaya mahkûm etmeye çalıştılar. Bunun için önce halkların kardeşliğine, dostluğuna saldırdılar. Anadolu’nun zenginliği olan farklılıkları kullanarak halkların arasına kin ve nefret tohumları ekerek dökülen kardeşkanı üzerine saltanat sürdürdüler.
1239 Baba İshak’lardan bugüne kadar defalarca tekrarlanan imha ve katliamlara rağmen yok edilememiş, her türlü Osmanlı oyunlarına rağmen bugünlere gelmiş Alevi toplumu ne yazık ki, Alevi katliamların tarihine baktığımızdan en büyük darbeyi Aleviler kendi içinden çıkan Hızır Paşa’lardan, görmüştür. Ne zamanki Aleviler güç haline gelmişse, gerici faşist sistemden beslenen, bu güzel inancı kendi çıkarlarına alet eden haramzadeler devreye girmiştir. Bugün ise tarih tekerrür etmektedir.
Aleviliği, kendi kişisel çıkarları için pazarlayan, faşist T.C. ve yobazların katlettiği canlarımızı ranta dönüştüren, Aleviliği bir çıkar kapısı olarak gören, kendi çıkarlarına zarar gelmesin diye faşist Kemalist sistemin borazanlığını yapan, düzenin zalim Alevileri, sosyalist alevi gençliğinin kendi inancıyla, tarihiyle ve faşist Kemalist sistemle yüzleşmesinden rahatsız olmaktalar.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
‘’Alevi kitlesinin gerçek dostlarının devrimciler olduğunu, devrimci sorumluluğumuz gereği Alevi canlarımızı dostlarıyla buluşturmak, Anadolu’da yaşayan halklarla birlikte, kurtuluşa giden yolda bir arada olmak, öncelikle onların yaşamında, çektikleri eziyetleri, acı ve sevinçlerini paylaşmak, bugüne kadar yaşanılan katliamlardan ders çıkarmak, bu acıların bir daha yaşanmaması için tarihimizle yüzleşmek ve ona uygun bir örgütlülüğün yaratılmasını’’ söylediğimiz için Alevi tüccarları rahatsız olmaktalar.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
‘’İnanç özgürlüğünü, ya da ulusal kimliğini sahiplenirken bu sahiplenmeyi daha ileri götürüp, inançları zaptı rapt altına alan, ulusal ya da dinsel kimliği yok sayan, düşmanı gösterip ve mağdur durumda olanları ayağa kaldırıp, bu sorunu en radikal tarzda çözüme kavuşturmak için birlikte hareket etmemiz gerektiğini’’ anlattığımız için, Alevi tüccarları rahatsız olmaktalar.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Faşist Kemalist sistemin Kürt halkına uyguladığı insanlık dışı baskıları kınıyor, Kürt halkının demokratik taleplerini destekliyor onların bu uğurda vermiş oldukları mücadeleyi selamlıyoruz.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Mazlum Kürt halkının cezaevlerinde kendi ana diliyle eğitim hakkı için bedenlerini ölüme yatıran özgürlük mahkûmların taleplerini destekliyor, onların taleplerinin bizimde talebimiz olduğunu, açıkça ilan ediyoruz.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Bugüne kadar sistemin yanında yer alan Alevilere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: ‘’Yanlış yapmaktan vazgeçin, zalimden yana olmayın, kan döken zalime ortak olmayın, bizim inancımıza kan bulaştırmayın!’’
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Bizim inancımız, bir kardeş halkın anadilini yasaklayan, Kürt halkını yok sayan, katliamlara maruz bırakan, halkları birbirine düşüren, ırkçı faşist Kemalist sistemin yıkılmasından yanayız.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Haklıdan yana olmayan, zalime karşı çıkmayan, Kürt halkının haklı taleplerini desteklemeyen, Kürt halkına yönelik katliamları kınamayan, dili, inancı ne olursa olsun mazlumun derdine ortak olmayan, sistemin yanında yer alan Alevilerin tutumu Alevi inancıyla izah edilemeyeceğini hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
İnancımız gereği ülkemizde yaşanılan bu kirli savaşta faşist T.C. devletinin Kürt halkına uyguladığı terörü kınıyor, devletin yanında yer alan Alevileri bir kez daha uyararak T.C.’in yanında yer alarak katliamlara ortak olmayın çağrısından bulunuyoruz.
Biz Alevi sosyalist devrimciler olarak;
Tüm Alevilere çağrımızdır; hangi ulusa mensup olursan ol, Kürt Alevisi ol, Türk Alevisi ol hiç fark etmez. İnancımızın gereğini yerine getirmeyen, zalimlerden yana olan, mazlum Kürt halkının uğradığı katliamlara karşı çıkmayan, mazlum Kürt halkının yanında saf tutmayan Alevileri düşkün ilan ediyoruz.
Biz Alevi sosyalistler olarak;
Pirlerimizin bize bıraktığı güzel ahlak ve değerlere sahip çıkarak, dönen dönsün ben dönmezem yolumdan inancımızın gereğini yerine getirerek bundan sonra da mazlum Kürt halkının yanında olacağımızı açıkça ilan ediyoruz. Mazlumdan yana olmayan sistemin yanında olan Alevileri 1419’da Pirimiz Börtlüce Mustafa’nın idama giderken Osmanlı cellâtlarına boyun eğmeyen haykırışını hatırlatmakta yarar var:
“Bana Dede Sultan derler; derviş olmadan, kemal yoluna girmeden önce adım Börklüce Mustafa idi. Bu gördüklerin, benim yoldaşlarımdan sağ kalanlardır. Biz Karaburun taraflarındaki memleketi hepimiz ortak idik. Kadınlarımız dışında her şeyimiz de anca beraber kanca beraberdik. Bizde tımar sahibi yoktu, sahibi arz yoktu. Vüzera yoktu, ümera yoktu. Hepimiz malı ortak, mülkü ortak, keyfi ortak, tasası ortak, kararları ortak bir kardaşlar cemaati idik. Bizim gibi olanlar yahut olmak isteyip de buna gücü yetmeyenler, Huda’nın eseri ya da insan emeğinin eseri malı mülkü kendi uhdelerinde yığın etmiş ve bu yığını kendine hasretmiş mahlûkatı sevmez, onları gerçek insan neslinden saymaz. Öyleleri de insan neslinden hiç kimseyi sevmez. Hele bizim gibilerin güçlenmesinden ödleri patlar. Bizi yok etmek isterler; çünkü bilirler ki biz yeterince güçlenince onları zemin-i arz‘dan yok ederiz. Ve elbette bir gün hepsini yok edeceğiz. İşte anın’cün üstümüze ordu göndermişlerdi‘‘ Börklüce Mustafa (Dede Sultan)
Barış Aydın
İlk yorum yapan olun