MASKE DÜŞÜNCE, KELLİKTE GÖRÜNDÜ.
100 YILDIR, BOZUK PLAK GİBİ, TEKRARLANAN SAHTE KAHRAMANLARIN, ASLINDAN YÜZÜNE TÜKÜRÜLEMEYECEK KADAR AŞAĞILIKTIRLAR
Yazıma başlamadan önce, bir hatırlatma yapmak istiyorum, Balık bastan kokarmış, Bu topluma katilleri, katliamcıları, tecavüzcüleri, çeteleri, mafyacıları, tetikçileri, kafa kesenleri, kahraman olarak anlatılar, Örnek, Tansu Çiller, ”Devlet için kursun atanda, yiyende kahramandır,” Bu çete katil, katliamcı kültür ne zaman başladı? Mustafa Kemal, Samsuna gidecek, İstanbul’daki yetkili İngiliz komutan, Vize çıkarıp gemi temin edip yine gemi güvenliğini İngilizler güvenlik kuvvetleri ile sağlayarak, Gemi samsuna doğru yola çıkıyor ve Havzaya gidiyor. M. kemal, görüştüğü adam, İttihat terakki döneminden Pontus ve Ermeni halkını katletmekte ün yapmış olan çete başı Topal Osmanidir. İste aklıma takılan soruda buradan başlamıştı, Her şey İngilizlerin kontrolünde yapılıyor, Yunanlılarda bunlara destek veriyor, Neden İngilizler, bu zatin Topal Osman’la görüşmesine müsaade ediyor ve görüşmesi için gemi tehmin ediyorlardı?
M. Kemalin Sivas kongresinde ABD ye yazdığı mektubu okuyunca, bu soruların cevabini bulmaktan zorlanmadım. Yani Pontus ile ermeni halkın Hristiyan olması, bu güçlerin neden kendi dindaşlarına yârdim etmedikleri sorunuydu. Sivas kongresinden M. Kemal tarafından ABD senatosuna yazılan mektupta, anlaşılıyor ki, Emperyalist güçler, Pontus ve Ermenileri gözden çıkarmışlardır. Emperyalist çıkarları sebebi ile Anadolu’da, kurulacak yeni devletin, tek dil, tek din, tek irk üzerinde olup, bu kavramları oldukça pompalayarak, ortaya çıkan manzaradan yararlanılarak yeni devleti şekillendirmek olacaktı. M. Kemal, İttihat terakki cemiyeti içinde yer alan bir işbirlikçi subay olarak, yeni kurulacak cumhuriyet devletine aday olması için azda olsa halkın desteğinin olması gerekiyordu, belki iyi bir işbirlikçidir, emperyalistlere bu yeterli değildir, yarın bürgün halk ayaklandı bu zati astıklarından, emperyalist planda zaman kaybına uğrayacaktır. Onun için halk desteğini almak için, 3 kongre düzenlemişlerdir. Peki, Sivas kongresinde kaç kişi vardı? Çok gülünç bir rakam, M. Kemalle oraya gelen 9 kişi var, kongrede toplam bulunan kişi sayısı 17’dir. M. Kemal sanki büyük bir kongre yapmış TR’nin yarısı oraya gelmiş gibi, bide orda ABD ye mektup yazıp kongrede alınan kararları bildirerek ABD de askeri ve ekonomik yardım talebinde bulunmaktadır. Her tür işbirliğine ve sizlere hizmet etmek için hazırım demektedir. Sözde birde İzmir kurtuluşu vardır, onu da biraz aydınlatmak istiyorum. İzmir’de, bulunan Yunan ordu birlikleri, kendiliğinde dağılmaya başladılar.
Bu savaş bize zarar veriyor, yani emperyalist bir savaşta biz yokuz dediler, bir kısmı silahını bırakarak İzmir’deki akrabaların yanına gitti bir kısmı geri yunana gitti, Yunan birlikleri kendiliğinden dağıldılar. Bunu yakından izleyen M. Kemal, bu gelişmelerin ardından kendi adamlarını İzmir’e göndererek her yeri yakın emrini verdi, tarihe geçen en büyük yangın oldu İzmir’de o zaman, yangının ardından, M. Kemal adamlarını gönderdi İzmir’e evlerdeki çocuk kadınları toplamaya başladı, sokak ortasından topladıkları sivil, çocuk ve kadınları kurşunladılar. İzmir’i yakmasının sebebi ise, eyer dükkânları malları kalırsa, Rumlar Ermeniler sonra geri gelirler. Amaçta buydu. Her şehirde olduğu gibi İzmirlerde, sanayi esnaf, Rum ve Ermenilerin elindeydi, İzmir öyle olunca, ayakkabıya çivi çakacak bir Türk yoktu. Bu olayın ardından M. kemale en büyük tepki İzmir’de Türklerden gelmiştir. Her şeyimiz durdu, simdi ne yapacağız?
Gelelim Kurtuluş savaşı hikâyesine; Bir halk, ancak kendi geçmişi ile var olur, Geçmişi olmayan, bir halkın geleceği hiç olmaz, M. kemali bir şekilde kahraman yapma hikâyesi ta işin başından düşünülmüştü, bu is nasıl ve ne ile kahraman yapılacak devleti şekillendiren erkân onla meşguldü. M. Kemal ilk çıkış olarak ayet yazmaya başladı, çok ucuz ırkçı ayetleri okuyan akil danışmanları ilk bu zatla dalga geçenlerdi. Bir kurtuluş savaşı hikâyesi uydurulmaya başlandı. Sözde öküz arabalarına konulan topları yerlerine ulaştırmak için kadınlar çıplak ayakları ile çoluk çocuğunu evde bırakıp aç susuz Çanakkale’ye cephane yetiştiriyorlar. Okulda, halen kerizler tarafından bu hikâye ile kurtuluş savaşı anlatılır, bunu anlatan öküzde o çocukların önünde ağlayarak zırlayarak, ne fedakârlıklarla bu memleketi kurduklarını anlatmaya baslar. O öküz öğretmenin araştırma kabiliyeti yok çünkü din gibi bu ezberlere inandırılmıştır. Cumhuriyetin kurulması ile sözde temiz bir sayfa açalım tarihi buradan başlatalım, Sizler hiç gerisi olmayan, bir devlet, millet gördünüz mü? Neden her şey 1920 de başlasın? Onun öncesine ne oldu? Akli az çalışan bir insan burada yola çıksa bile kısa zamandan gerçekleri öğrenmeye başlayacaktır. En iyi arkadaşı bir çete olan bu ülkenin hem cumhurbaşkanı hem de bütün gücü elinde bulunduran bir insanda ne beklenirdi? Topal Osman çete reisi, M. Kemalin en iyi dostu ve her aksam içki arkadaşıydı. Kimleri katledecekleri her aksam içki masasından konuşurlardı. Kurtuluş savaşı için Çanakkale’de yapılan savaş gösteriliyor, Kısaca değinelim oraya, Çanakkale’de yapılan savaş, iki emperyalist güç arasından geçmiştir, bu boğazın kontrolü hangi emperyalist güç tavafından kontrol edileceği ile ilgili bir savaştı. Türkiye’de o dönem iktidarı elinden bulunduran ittihat terakki sahip olduğu bütün toprakları alman emperyalizmin hizmetine sunmuştur. Hem de kayıtsız şartsız. Boğazlardan İngiliz ve Fransızlara karşı çarpışan güç Alman emperyalizmiydi.
Türk genelkurmay başkanı bir alman generaldi. 1915 te Rusya’ya karşı savaşan Almanların ikinci bir cephe açıp Rusları ikiye bölmek için, Kars Kağızman’a 120,000 Türk askeri göndermişlerdi, 100,000 e yakın asker tek kursun atmadan donarak öldü. Hani nerde kaldı çıplak ayaklı annelerin cepheye top mermi yetiştirmek için gösterdiği fedakârlık? Sahte kahramanlar yaratılınca, tabi ki duygu sömürüsünde yapacaksın ki bu halk ağlayarak aklındaki soruyu da unutsun. Ermeni ve Rum katliamlarına göz yumman büyük güç Alevi’ye, kürde acır mı hiç? T.C.yi yönlendirenler ve akil adamları o kadar ustaca hareket etmişler ki, her katliama, her olaya bir kılıf geçirmişler, Her şeyi tersten hâkim kıldırmışlar, Bir zavallı alkolik diktatör, demokrasi havarisi oluyor, Dersimde 100,000 masum Kürt Alevi katlediliyor, Bu demokrasi havarisinin haberi olmuyor, Gerçeğe bakıyorsun, o katliam için, mecliste yargıda, orduda, onlarca karar alınmış haberi olmayan adamın imzası en basta duruyor. Sen bir ülkede hem tek partinin başkanı olacaksın, hem cumhurbaşkanı olacaksın, bütün gücü elinde tutacaksın ve birileri çıkıp yaw bu adam o gün hastaneye yattı haberi yoktu sanki her şey bir dakika içinde oldubitti, bunu yutacak insanlar arıyorlar. Irkçılığın daniskasını yapan, katliamda, elinde geleni arkasına koymayan, bir diktatörü yıllarca kahraman olarak, bide katliamları yaptıkları halklara söyletiyorlar. İsin acı tarafı kendi katliamcısına kahraman gözü ile bakıp daha bu zatin arkasından durarak, devrimcilik yapmak oluyor.
Bu ülkede bugün biri çıkıp halkları katlediyor, devlet tarafından bu katil kahraman ilan ediliyor, halklar şaşkınca bakıyorlar, Böyle bir is olur mu? Anlamakta zorluk çekiyorlar, iste bu cumhuriyetin ilk çıkışına dikkat edersen simdi olanları anlamakta hiçte zorlanmayacaksın. Ermeni soykırımından sonra, yatılı okul dedikleri yerlere, Ermeni ve Rum kız çocuklarını topluyorlar, ilk düşüncesi bu çocukları kendi ırkına karşı düşmanca bir şekilde yetiştirmek oluyor, ama TC kurulunca, bu çocukları sex kölesi haline getiriyorlar ve umumi yerlere satıyorlar. Osmanlı bu uygulamanın çok benzerlerini balkan halklarına yap misti torunları aynı uygulamaları devam ettiriyorlar, Dersim soykırımından yine geride kalan küçük yastaki bütün kız çocukları toplanarak, direk ırkçı Türkçü subaylara birer ikişer verilerek alin kölelerinizdir ister kullanın ister satın. Mantık uygulama ayni.
Enel Hak
İlk yorum yapan olun