Sözü ile meşhur derviş Baba Tahir Üryan’ın doğum ve hakka yürüme tarihleri tartışmalı olsa da genel kanı 940-1020 yılları arasında yaşadığıdır. İran’ın Lorîstan – Hemedan şehrinde doğmuş, yaşamış ve orada hakka yürümüştür. Türbesi Hemedanda kendi adıyla anılan bir tepede bulunmaktadır.
Baba Tahir Üryan bir Yarêsan (Ahle Haq – Taife-i San ) şairidir. Şiirlerini Kür…tçenin Lor (Lûrî, Lorî – Goranî) lehçesinde, diyalektiğinde yazmıştır. Bazı şiirleri Yarêsanların kutsal kitabı da denen “Serencam”da yer almıştır.
Her ew ku aşiqê ji can natirse
Aşiq ji zencîr û zîndan natirse
Dilê aşiq weke gurê birçî ye
Ku ew ji heyheya şivan natirse
-Bavê Tahêr Ûryan-
Âşık olan canından korkmaz
Zincirden, zindandan korkmaz
Âşığın gönlü aç bir kurt gibidir
Çobanın heyheyinden korkmaz
(Çeviri: Kul Seyyid)
Kürt Geceledim Arap Uyandım
Baba Tahir Üryan’ın bu sözü neden kullandığı çok tartışılmıştır; fakat kesin olan bir şey var ki hakim kültür, egemen güç ne ise yaşadığınız coğrafyada sizde o gücün, egemenin argümanı ile kendinizi ifade etmek zorunda kalıyorsunuz. Baba Tahir Üryan bence bunu vurgulamıştır. Gece Kürt uyumuş sabah uyandığında Araplar tüm coğrafyayı ele geçirmiş, hakim güç olmuştur.
Peki bunu nereden anlıyoruz? Zerdüştiliğe mensup olduğu anlaşılan bir şairce 7. yüzyılda ceylan derisi üzerine Hewrami (Gorani) lehçesiyle yazılan bir şiir, dini temalı en eski şiirlerden biridir. Bu şiirde, İslâm Halife ordularının Zerdüşti topluluklara karşı yaptığı katliam anlatılmakta ve lânetlenmektedir.
Kutsal yerler yakıldı, kutsal ateşler söndü
Herkesten saklandı namlı büyükler
Zalim Araplar girdi ta Fırat’a dek
Köylerden tut da ta Şehrizor’a kadar
Esir alındı bütün kızlar ve kadınlar
Kendi kanında boğuldu özgür adamlar
Kimsesiz kaldı Zerdüşt’ün töresi, dini
Yüce Hürmüz affetmeyecek hiç birini.
Görüldüğü gibi islam orduları gelmeden önce bölgede yaşayan insanların islami bir inancı yoktur ve islamı kabul etmenin hiçte kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Yüz yıllar boyu bu sancı devam etmiştir. Baba Tahir de bu sözüyle egemen dilde veli, ruhani olunabileceğini ifade etmiştir. Öyle ki tıpkı Alevî inancının islamî zahiri kisvelere bürünmesi gibi, Ahle Haq Alevîleride inançlarını sırlamışlar, bir zahirî kabuğa büründürmüşlerdir. Belki de inanca giriş törenleri sırasında Hindistan cevizi dağıtmalarının sırrı da budur “ Kabuğa aldanma, kabuk gizdir, aslı içindedir, iç’dir, ulaşman için kabuğu kırman gerekir; hazine kabuğun ardındadır” demek isteniyordur.
Sufi-batini manada Kürt – Qord anlamında eski Mısırın Qor yolu ile geden Türk begi demekdir. Bu begler ölümsüz Qor Allahının töremeleridir. Onlar ölende Ba ruhları göye qalxıb orada, Ra ulduzları ile birləşir ve Ra-Ba, yani araba/arapa çevrilir. Bu elmi-Billahdır, bunu sadece arifler bilir.