Alevi-Bektaşi düşüncesin’in felsefi kökenlerin’den ve kurucularin’dan biri’dir Hallac-i Mansur. Bunun en güzel örnegi de Alevi Cem ayinlerindeki en yüksek makam’in adi olan Dari Mansur Divani’dir. Dar-ı Mansur mahkemeleridir. Görgü Cem’lerinin yapildigi makamin adi Dari Mansur divani iste bu büyük insandan kaynaklanir. Hallac-i Mansu…r Alevi düsüncesinin temel taslarindan’dir. Hallac-i Mansur 856 (M.S.) yilinda Beyza’nin Tur yöresinde dogmustur. Beyza kenti Basra bölgesine bagli ve Horasan’a yakin bir yerdir (Iran). Esas adi Ab’i Mugis al- Husayn Bin Mansur ol Bayvaz’dir. Hallac-i Mansur kendisi Fars’lıydı ve babasi Zerdüşt dinine bagliydi. Hallac-i Mansur’un dogdugu yerde hepsi müslüman olmustu ama Zerdüst kökenliydiler.
Araplar zamaninda İran’ı feth ettiklerinde ordaki toplumu silah zoruyla müslümanlastirdi’lar ve araplastirdi’lar. Ordaki yasayan insanlar hem dinin’den hemde kültür ve dillerinden uzaklastirildilar. Yörede sünnilik egemendi. Hallac’in yasadigi kentler’de özellikle hambeli mezhebi bastaydi ve o insanlardan taraf benimseniyordu. Hallac-i Mansur kücüklügünden beri ailesiyle beraber bir cok sehirler’de yasar ve gittigi yerler’de egitim alirdi. 884 yilin’da Hallac Basraya gider ve bir kac ay sonra evlenir. Hallac-i Mansur hayatinda cok büyük seyahatlara cikmistir ve gittigi yerlerde cok bilgi edinmistir. Bir cok degisik din ve kültürlerle karsilasmistir ver onlardan etkinlenmistir. Hallac’in seyahatlari onu taa Hindistan ve Cin sinirlarina kadar götürmüstür. Gittigi yerlerde hem insanlar’dan bilgi edinmistir hemde kendi bilgisini onlara aktarmistir.
Toplum dan taraf Hallac-i Mansur cok sevilmistir ve sayilmistir. Hallac insanlarin sorunlari icin son derece duyarliydi ve köle ayaklanmalarina sıcak bakardı. Hambeli Mezephi’nin düzenledigi bir ayaklanmayi destekledigi ve degisik dinsel yorumlarda bulundugu icin tutuklanir ve 8 yil hapis yatar. Hapis’de düsüncelerin’den vaz gecmez ve sonunda yine yargılanir. Ifadelerin’de ve mahkemede her zaman kendi dini görüslerini dile getirmistir. Bugüne gelmis en ünlü sözcügü’de „ENEL HAK” ‘dır („Ben Tanriyim”). Bu sözcük onun bütün düsünce ve felsefe-sini kisa ve öz sekil’de dile getiriyor. Hallac’a karsi alinan mahkeme karari tam olarak aktariyoruz: „Önce kamcılanmasina; sonra beden’in dilim dilim edilmesine, daha sonra daragacina asilarak teshir edilmesine ve sonra’da kellesin’in bedeninden ayrilarak yakilmasina karar verildi.” Hallac-i Mansur bu fetva ile 922 (M.S.) yilin Mart ayin’da Bagdat’da cezalandirilmistir. Ölüm anin’da „ENEL HAK” sözcügünü yine dile getirmistir ve cezalandirilmasi yoksul halka silah zoruyla seyretildirildi.
HALLAÇ-I MANSUR
Adı: Ebu Abdullah Hüseyin Mansur el Beyzavi el-Hallaç
Kısaca: Hallaç-i Mansur
Doğumu:Miladi 858
Doğum Yeri:Tur
Ölümü: 26 Mart 922
Yaşı: 65
Suçu: Zındıklık
Ceza Süresi: 8 yıl, 7 ay, 8 gün
Ölüm Fermanı: “Kanı Helâl”
Gördüğü İşkenceler: Hapis, sürgün, işkence, sinir tahribi,kırbaç,asma, kılıç, yakma,organların tek tek doğrandıktan sonra asılıp teşhir edilmesi. Taslama. Parça parça olan bedenini yakma.
Maliki kadısı Ebu Ömer Hammadi´nin fetvası ve Abasi Halifesi Muktedir´in buyruğu üzerine 22 Mart 922 tarihinde Bağdat´ta idam edildi.
Hallac-ı Mansur; idama getirilirken önce 1000 kamçı vurularak kamçılandı sonra., darağacında asılarak gövdesi param parça edildi. Halalc-ın gövdesinden kesilerek koparılan her bir parçası, her bir uzvu âEnel Hakâ diyordu. Bu durumu gördükleri halde halen inanmak istemeyen bu caniler bu zulümle de yetinmeyerek, gövdesi param parça edilmiş Hallac-ı Mansur´u halka teşhir için tüm bağdat sokaklarında gezdirip ve halkı Hallac´ın kafasının kesilmesini seyre zorlanmıştır. Hallac´ın kafası gövdesinden koparıldığı zaman seyre zorlanan halkın gözü önünde Hallac-ı Mansur´un kesik başı âEnel Hakkâ diye söylemiştir.
Hallac-ı Mansur´u idama götüren nedenler:
Hallac-ı Mansur´un düşünceleri âinsan-tanrı- evrenâ konularını içeren, varlığın birliğini savunması.
Bu neden şeriat anlayışına aykırı sayılan bir niteliktir. Hallac´a göre; gerçek olan, var olan,Birâdir. Çoklukâ bir görüştür. Bir´in değişik biçim ve nitelikte yansımasıdır. Bu Birâ de Tanrı´dır. Ancak, evren ve insan bu âBir´in dışında değil, içindedir, onunla özdeştir. Bu nedenle insanın Enel Hakâ demesi doğrudur, gereklidir. İnsan konuşan, dolaşan, düşünen, sevinen, gülen, üzülen, öfkelenen bir Tanrı’dır. Tanrının bütün nitelikleri insanda, insanın bütün özellikleri Tanrı´da, evrende bir birlik, bütünlük içindedir. Ölüm gerçek değildir, bir değişmedir, bir görünüştür. Bundan dolayı kişinin ölümü yaşamında, yaşamı da ölümündedir.
Hallac-ı Mansur bu düşüncesini, çevresinde toplanan büyük bir kalabalığa âBeni öldürün. Beni öldürün, yaşamım ölümümde, ölümüm yaşamımdadır.â Sözleriyle açıklamıştır.
Hallac-ı Mansur ; Enel Hak; âBen tanrıyımâ sözünü şöyle açıklar; â Halk´ta yer alan Hak unsuru dolayısıyla Hak, halk´la aynıdır. Bir başka yerde şöyle diyor; â Ben Hakk´ım, zira ben hiç bir zaman Hakk´la hak olmaktan vaz geçmedimâ
Yine başka bir yerde de Allah´a yönelerek şöyle diyor; Seninle benim aramda İllahlık ve Rablik(el-ilahiyye ve´r-rubiyye) yoktur. Ey ben olan O, ve ben O´yum. Zamandanlık ve ezelilik bir yana, benim benliğim ve senin O´luğun arasında hiç bir fark yoktur.â
Büyük mutasavvıflardan Genguhi şöyle der;
Enel Hak diyen Dost´tur, ben değilim!
Bu budala insanlar Hallac-ı darağacına asıp öldürdüler; eğer ben orada olsaydım, onu asla öldüremezlerdi.â
Akibeti bakamında Hallac-ı Mansur ile ayni olan Alevi Ulusu Seyid Nesimi şiirlerinde, deyişlerinde âEnel Hakk´ıâ şöyle işliyor;
Sırr-ı Enel Hak söylersem
Alemde pinhan gelmişem
Hem Hak derim Hak bendedir
Mem batini insan gelmişem.
Şah Latif ise, Hallac için şöyle diyor:
âHallac, yalnız cefakeş aşık değil, ayni zamanda bütün eşyada mevcut bulunan ilahi hakikatin sembölüdür.â
Şah Latif bir şiirinde;
Su, toprak, ırmak: Bir tek feryat!
Ağaç, çalı, bir çağırış: âEnel Hak!´
Bütün eşya ıstrabına layık hale gelmiştir.
Hepsi binlerce Mansur´dur
Hangisini darağacına çekeceksin?
Enel Hakk’ın en şiddetli savunucularından olan Yunus Emre´de
Mansur eydur Enel Hak dil suretun oda yak
Dinüz dara gelsunler ben darı kurup geldim.
***
Yunus’ a Kadeh sunan, Enel hak demin vuran
Bir cur’ a sundu bana, içtim ayrılmazam
***
Ol Hallac-ı mansur ile
Benim gine onun boynuna
Söyler idim Enel-Hakk’ı
Dar urganın takan benem
***
Dar olam, girdar olam, Mansur olam, berdar olam
Ten olam, hem can olam, hem in olam, hem an olam
***
Hüseyin idi, Mansur idi
Nagah döndü o süreti
Kendin hakk’a ısmarladı
Bağdad’a dek kavgada idi.
Pir Sultan Abdal kendisinin idamına karar verildiğini duyduğu zaman âber darâ olmak yani Hallac gibi öldürülmek deyimini kullanıyor.
Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılan kapılar şaha gidelim
Siyaset günleri gelip çatmadan
Açılın kapılar şaha gidelim.
İlk yorum yapan olun