Halifelik kavgası/bayramınız kutlu olsun diyelim artık..

Ramazan-Şeker Bayramı Kutlaması, İslam’da
> Halife Osman’ın Öldürülmesinde sonra
< Ali ile Muaviye > arasında
Sıffın Savaşı Halifelik kavgasıdır. (((“Çok ŞÜKÜR Ali’den kurtuldum!” Bayramıdır.))
Sıffın Savaşında Ali ile Muaviye Savaşın sonucuna “Kuran ayeti Heyeti HAKEM karar versin diye anlaşır. Bu antlaşmaya Ali’nin ordusundan bir grup karşı çıkar. Ali daha sonra bu “Haricler’den” binlerce kişiyi katleder.
Onlardan 2 kişide, Ali ve Muaviye’yi zehirli kılıçla yaralar. Ali 21 Ramazan’da ölür, Muaviye yaşar.
Muaviye ramazan ayının sonunda iyileşince “Çok ŞÜKÜR Ali’den kurtuldum!” diye bayram ilan eder, çocuklara kamış-şekeri vs. dağıtır. Muaviye daha sonra da Ali’nin oğlu Hasan ile anlaşıp Halife olur.
Ondan sonra, her yıl Ramazan orucundan sonra, Ramazan Şeker bayramı kutlanmaya başlanır.
(Kuran’da Ramazan Bayramı geçmez.)
:::::::
Halifelik kavganız bayramınız kutlu olsun diyelim artık..????
_______________________
((( NOT: Bektaşi’nin “Neden oruç tutmuyorsun?” Sorusuna. Bektaşi: “İyi bir şey olsaydı tutanlar bitti diye bayram yapmazdı. Mizahı bir yana. >>>
Burada Oruç konusunda da kısa bir not düşmekte yarara var. ORUÇ özelikle Ekvator bölgesi dışında, kış sonu 15 Şubat – 21 Mart arası, bitki hayvan doğanın kış uykusuna yattığı, geçmişte insanların kışlık erzaklarının azaldığı dönemlerde hayatta kalabilmek için, doğal zorunluluk olarak oruç tutmasına dayanır.
Hıristiyan Yahudi Alevi vs. birçok inançta bu dönemde oruçlar tutuluyordu. 21 Mart gün dönümü baharın gelişi de Güneş takvimi yeni yılın başlangıcı da çeşitli tatlı çorbalar Aşüre üleşerek ve eğlencelerle halen kutlanıyor. Bugün teknolojinin vs. gelişmesi ile 4 mevsim üretim yapıldığı için, bu oruçların çoğu kalmıştır. Ramazan Orucu da asılında bu doğal orucun bir devamıdır sonra dini kispete büründürülmüştür, İslam Hicri Ay takvimine dayandığı için her yıl 13 gün kayarak tutulmaktadır. (Burada sorun İslami asimle altında sokak baskısıyla vs. bazı Alevilerinde Ramazan orucu bayramı tutması, uyarımız daha çok onlara.)
Yoksa İnsanların inanç kültürlerini yaşatmasına kutlamasına bir sözümüz yok, özelikle ÜCRETLİ resmî tatil olması da olumludur en azından insanlar biraz tatil yapar eş dostları ile birlikte olur. Türkiye’de başka inanç kültürlerin, halkların özel günlerinin, resmi ücretli tatil yapılmaması adaletsizliktir. Örnek Alevilerin 14-15 Şubat Hızır, 21 Mart Newroz, ve genel olarak 8 Mart, 1 Mayıs gibi geniş kitleleri çok yakından ilgilendiren önemli günler Resmi ücretli tatil olmalıdır.)))
Feramuz Acar  11.4.2024
:::::::::::::::
___________

‘Aleviler Ramazan Orucu’nu neden tutmazlar’

Yayın Tarihi: 18 Haziran 2018 – PİRHA- Haber
PİRHA- Hıdır Abdal Ocağı dedelerinden Muharrem Erkan, “Aleviler Ramazan Orucu’nu neden tutmazlar” başlıklı bir yazı yazarak, bu konuya açıklık getirdi. Erkan, “Biz Aleviler Ramazan ayında bayram yapmayız. Ramazan ayı içerisinde kuran inmeye başladığı için oruç tuttuklarını söyleyenlere şunu sormak gerek: Vahi bir rahmetse, rahmet de bilim ilim olarak yeryüzüne zuhur ediyorsa, öyleyse günümüz koşullarında her bir buluş, yeniliği bir anlamıyla da vahi olarak Aleviler kabul etmektedir” dedi. Hıdır Abdal Ocağı dedelerinden Muharrem Erkan, “Aleviler Ramazan Orucu’nu neden tutmazlar” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
tokatpirsultan.com internet sitesinde yayınlanan yazıda Muharrem Erkan Dede, Hz. Ali’nin saldırıya uğradıkatn 2 gün sonra yani Ramazan ayı 21. günü hakka yürüdüğünü belirterek, saldırıyı şöyle anlattı:
“Tarihe Hakem Olayı diye geçen bu ihanet vakası ardından Hariciler bir araya gelerek, Muaviye ve Hz. İmam Ali’yi öldürmeye karar verdiler. Berk bin Abdullah, Amr İbn-ül As’ı da öldürmeleri gerektiğini, fitnenin başının o olduğunu söyledi. Böylece sıra suikastları gerçekleştirecek kişileri seçmeye gelmişti. Muaviye için Amr bin Bekir, Hz. İmam Ali’ye suikast yapması için kendi isteği ile Abdurrahman bin Mülcem, Amr İbn-ül As için Berk bin Abdullah görev aldı.
Muaviye suikastçısından ufak bir yara alarak kurtulmuş, lakin kılıcın zehirli olması nedeniyle yatağa düşmüştü. Amr İbn-ül As yerine suikastçı yanlışlıkla bir mahsumu öldürmüş, o da böylelikle kurtulmuştu. Mülcem çocukken annesi ve babası ölünce yetim kalmış, Kufe’de Hz. İmam Ali’nin yardım ve şefkati ile büyümüştü. Yapacağı bu suikast sonucu alacağı altınlar, ekmeğini yediği İmama ihanet etmesini engelleyemiyordu. Ramazan ayının 17. günü Kufe’ye gelmiş, halktan bilgi alabilmek için girdiği mescitte gördüğü Kuttema’ya aşık olmuştu. Mülcem kapıldığı bu kadına evlenme teklif etmiş, Kuttema bu teklife karşılık üç istekte bulunmuştu. Birinci isteği; üç bin dirhem altın, ikinci isteği; biri erkek biri kadın iki köle, üçüncü isteği; Hz. İmam Ali’yi öldürmesi idi. Mülcem son isteğini duyunca bir adım geri çekilmiş, Ali’yi öldürürse kendisini de öldüreceklerini, bunu yapamayacağını söyledi. Kuttema, Ali’yi öldürmek cennete gitmektir diyince Mülcem asıl niyetinin zaten onu öldürmek olduğunu söyledi. Kuttema’nın babası, kardeşi ve kocası Uhud savaşında Hz. İmam Ali tarafından öldürülmüştü. Olan kini de bunun içindi. Kuttema’nın evine yerleşen Mülcem Ramazan ayının 18. günü yanına aldığı iki kişi ile Hz. İmam Ali’nin evinin etrafında planlar yapmış, ertesi gün sabah şafak vakti evinden dışarı çıkan Hz. İmam Ali’yi evinin kapısı önünde ağır şekilde yaralamıştı. Devesine binip kaçarken Hz. Celal Abbas tarafından yakalanmış ve bir odaya hapsedilmişti. İmam Ali yaralanmasından iki gün sonra Ramazan ayı 21. günü hakka yürümüştür.”
Bu olayın ardından İslam aleminin üçe bölünerek yasa büründüğünü içinden çıkılmaz bir durum aldığını belirten Muharrem Erkan Dede, Ramazan Bayramı’nın nasıl ilan edildiğini ise şöyle yazdı:
“Mervan hasta yatan Muaviye’ye gelerek; “Ey Efendimiz, size sevineceğiniz bir haber vereyim, düşmanınız Ali bin Ebu Talib’in öldüğü haberini aldım. Bu ulu günü bayram ilan edelim mi? Dedi. Muaviye hasta yatağından sevinerek başını doğrulttu; “Şuan bayram etmeyin, daha iyileşmedim, eğer iyileşmez de ölür isem Ali’nin taraftarları da arkamdan bayram eder” diye ikaz etti Mervan’ı.
Ramazan ayının 29. günü iyileşerek hasta yatağından kalkan Muaviye bayram ilan etti. Şeker kamışından yapılmış şekerleri çocuklara dağıttırdı. Günlerce eğlenceler tertip edildi. Şarabın olup oluk akıtıldığı, dansözlerin oynatıldığı gecelerde Hz. İmam Ali’ye ve ailesine lanetler ve küfürler edildi. Etmeyenler öldürülüyor, işkencelere tabi tutuluyordu. Her yıl günü geldikçe bu katillik bayramı kutlanıyor, Ehli Beyt’e duyulan kin pekiştiriliyordu.”
Ramazan Bayramı’nın Emeviler döneminde aksatılmadan devam ettiğini, Abbasiler döneminde de dini bir zorunlulukmuş gibi kesintiye uğratılmadan yapıldığını ifade eden Muharrem Erkan Dede, “Biz Aleviler Ramazan ayında bayram yapmayız. Ramazan ayı içerisinde kuran inmeye başladığı için oruç tuttuklarını söyleyenlere şunu sormak gerek. Vahi bir rahmetse, rahmet de bilim ilim olarak yeryüzüne zuhur ediyorsa, öyleyse günümüz koşullarında her bir buluş yenilik, bir anlamıyla da vahi olarak Aleviler kabul etmektedir. Bazıları Osmanlılar zamanında şeker bayramının başladığını söylenmektedir. Gerçeğin hiç de öyle olmadığı görülmektedir” dedi.