HAKİKAT AŞKIYLA
“Aklınız ve tutkunuz denize açılan ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir.” Halil CİBRAN
İnsanlık tarihi var oluşundan günümüze dek, çarpık zihniyetlilerin yalan ve talanlarıyla karşılaşmıştır. Bu da savaşların, zulümlerin, katliamların, sürgünlerin, köleleşmenin alt yapısını oluşturmuştur. Bu çarpık zihniyete karşı, uzak ve yakın tarihte, ahlaki dik duruşla mücadele eden ve direnen değerlerimiz var olmuştur. Pirlerimiz ve devrimci yoldaşlarımız, hakikat aşkıyla, her türlü kötü ve çarpık zihniyete karşı; inandıkları toplumsal değerler uğruna bedenlerini-canlarını ortaya koyarak yolundan dönmemenin ve boyun eğmemenin tarihini yazmışlardır. Zalime karşı dik durarak ve boyun eğmeyerek, çürümüşlüğe, kötülüğe, riyakârlığa, yalana bulaşmadan, erdemin, iyiliğin, güzelliğin ve doğruluğun mücadelesini vererek onurlu yaşamın nasıl yaşanılacağını bizlere göstermişlerdir.
Tarih boyunca hayatın bir yanı, yalanlar-talanlar ve zulümler üzerine kurgulanan bir dünya iken, diğer yanı; insanı yücelten direnişin ve özgürlüğün büyük hakikat aşkı ile var oldu. Tıpkı büyük Ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil’in aşağıdaki şiirin dediği gibi: “Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe.” İyiliği-güzelliği, acıyı-tatlıyı, doğruyu-eğriyi görerek yaşarız. İkiyüzlüce çarpıtılıp ters yüz edilirken gerçekliğimiz. İçimize acı dolar, dolu dolu olur gözlerimiz, ırmaklar gibi akar gözyaşlarımız.
Çirkinlikler içinde savaşlar ve ölümler kutsanır, yalanların kap kara çığlıklarıyla. Hakikat âşıkları arşınlar uçsuz bucaksız karanlıkları. Ve bir ipek böceği hamaratlığıyla dokur kozasını. Özlemler uçuşur hayat yolculuğunda. Güneşin sevgi tohumları ekilir yüreklere-ölümler ölür, korku dolu uçurumlarda. Yıldızlardan umutlar damıtılır efsunlanmış rengârenk aşk çiçeklerine ve yanıp tutuşur bedenlerimiz hakikat aşkıyla… Parıldar bir güneş gibi hakikat nehri, bir yüce yol olur! Evet, hakikate ve doğruya ulaşmak çok zordur, bu zorluğu aşmak onurlu ve erdemli her insanın en yüce görevidir
Bugün kendine yalan ve riyakârlığı rehber edinip, meydana çıkan menfaat ve çıkar düşkünleri çamur deryasında yüzüp duruyorlar. Bu kişilikler kendi çirkin dünyalarında vicdanlarını köreltmiş zavallılardır… Toplum düşmanı, kokuşmuş zihniyetli, beyinleri çürümüş zavallılar, karanlıklar içinde, yalanlarla, hilelerle toplumu manipüle ediyorlar. Bu beyinleri çürümüş kişilikler, kokuşmuş zihniyetleriyle ahlaki etik değerleri ayaklar altına aldıkları için, onur ve erdem bunların kıyısında geçmez! Zaten bu kişiliklerin onur ve erdem diye bir dertleri de yoktur. Bunlar çürümüş beyinleriyle günden güne tükenseler de, Yol pirlerinin nice bedeller ödeyerek yarattığı toplumsal değerleri kendi çıkarları için kullanmaktan ve de toplumun değerleriyle kadeh tokuşturmaktan da geri kalmazlar. Gün gelecek hakikat, bu çürümüş ve kokuşmuş beyinleri mutlaka ama mutlaka sorgulayıp, tarihin çöplüğüne atacaktır.
Hakikat aşkıyla; onurlu ve erdemli yaşamı kendine ilke edinip, zalime karşı dik durup yolundan dönmeyenlere aşk olsun. Gerçeğin demi devranına Hü! Aşk ile.
EKLER
Egemen din anlayışına özenerek, asimilasyona en büyük hizmeti içimizdeki bizler veriyor. Belki farkındayız ya da farkında değiliz, ağacı çürüten kendi özündeki kurdudur. Günümüzde Aleviler dört koldan kuşatma altınına alınmış durumdadır. Aleviler üzerindeki 100 yıllık asimilasyona ve Zorunlu Din Dersleri de dâhil günümüzdeki kuşatmaya dur demez isek yarınlarımız bugünkünden daha derin bir çıkmaza girecektir. (Not: Resim kamuoyuna açık kaynaktan alınmıştır! Açık kaynak adresi: www.yerelgazete…) Aşk ile.
Mehmet KABADAYI.
İletişim: Mehmet_k.34@hotmail.com