HAK YOLU KADİM GELENEĞİ
Bizler Dünyanın Kuzey yarım küresinde yaşadığımız için Kuzey Yarım Kürenin İklim şartlarına Güneş ışınlarının Kuzey yarım küreye gelişine göre Hak Yolu Takvimini/ Yaşam şeklini belirlemişizdir.
Kuzey Yarım Kürede Özelikle İran Platoları, Mezepotmya, Anadolu, Kafkas ve Balkanlardaki zorlu yaşam şartları Uzun ve Karlı Kış günleri bizleri Hak yolunda İnsanlığın varoluşunda buyana Eşitlikçi, Paylaşımcı bir Rıza topluluğu olmaya zorlamıştır. Doğaya uyum sağlıyarak yaşam şartlarını daha çok yaşanabilir hale getirmek için, özelikle kış günleri yiyecek tüketimini idareli kulanma ve gerktiğinde güçlü insanların günde bir öyün yemelerini yılın elirli günlerinde, belirli kural ve uyum törelerine ve yasalara bağlamışlar ki, toplumun ahang içinde yaşayabilmesi için zorunlu olarak ortaya çıkmış ve binlerce yıl uygulanarak ihtiyaca ve zamana göre değişim göstererek bir Yaşam-Yol’u ( HAK YOLU / REA HEQ ) şekline dönüşmüş olarak günümüze ulaşmıştır.
İlk Mağarada yaşayan topluluklar Ateşi bulduktan sonra ve küçük bir topluluk olarak Kılan/ Qılan lar Aynı andan doğan aynı ana soyunda olan bir topluluğa verile addır. Yöneticisi bilge bir kadın olan en yaşlı Kadın / Dapir tarafında yönetilirdi.
Dapir.: Toplumdaki her şeyden sorumlu söylediği herşeyin harfiyen yerine getirilen saygın bir yönetici idi. Hem Hakim Hemde Hekimdi.
Hekim oluşu. Toplumun toplayıcı ve avcı omalarından dolayı yırtıcı hayvanlar tarafında yaralanan avcıları, yabani meyva toplarken ağaçlarda düşen toplayıcıların yaralarına dağlarda topladıkları ağaç veya ot köklerinde yaptığı şifalı merhemlerle, ağaçlarda düşen kırığı ve çıkığı olan toplayıcıların kırıklarını, çıkıklarını sarmaları ile Dapirleri/ Yaşlı Bilge Anaları ilk Hekim olarak tarihteki yerlerini pekiştiriyorlar. Bu Hekimliklerinden dolayı Dapir’i daha çok saygın durumuna getirmiştir. Ayrıca bu köklerde yapılan merhemlerin gelecek kuşaklara aktarılması için genç kedınlarıda yetiştiriyor ve onlarında ilaç yapmalarına olank sağlıyarak kadın yönetiminin pekişmesi içinde idari anlamdaki bilgileride genç kadınlara öğreterek toplumun ideresini sağlıklı yürütülmesinide sağlamış oluyorlar.
Hakim ve İdareci oluşları toplum içinde çıkabilecek tartışmaları, kavgaları önlemek için belirli kurallar koyarak toplumun sosyal yaşamının kordineli yürümesini sağlamış oluyorlardı. Toplumda iş dağıtımı / Çalışma şekillerini belirleyen Dapir güçlü gençleri kadın erkek ayrımı yapmaksızın kış hazırlıklarının yapılmasını kordineli bir şekilde çalışmalrını sağlıyarak ne kadar çok yiyecek depolarlarsa meyva toplaması ve kurutulması avlanılan hayvanların etlerinin kurutulması için gerekli planlar organzeler yapılırdı, ayrıca kışın yakabilecekleri kuru odunlarıda ormanlıklarda topluyarak tedariklerini tamamlamk zorunda idilerki o kış rahatlıkla bahara çıkıabilsinler.
Özelikle Karlı Fırtınalı Kış günlerinde her Kılan içinde yaşadıkları Mağara ve ya yapabildikleri baraınaklarda tek Ateş yakıyorlar ve o ateşin etrafında kümelenerek soğuktan korunuyorlardı. İşte bu ateşin yakıldığı yere Ocak deniliyordu. Ocağın başında İdareci, Hakim, Hekim olan Dapir ve etrafındaki bulunan Yaşlılar ve etrafında bulunan hizmet eden gençlerle ve toplumun diğer fertleri ile bir OCAK oluşmaya başlamıştır.
Yaşlı Bilge Kadınlar/ Dapirler Ocağın Başında hem İnanç bazında hemde toplumun diğer sosyal, siyasal, hukuksal işleri ile de ilgilenen ve eksiklikleri Kılanı toplayarak onlara danışarak, sorarak, soruşturarak adaletli, eşitlikçi kararlar vermeye başlayınca,; giderek Ocak yöneten, idare eden bir kutsiyete kavuşmuş oldu.
Kışın Barınağın veya mağaranın ortasında yakılan ateşin etrafında toplanan bir OCAK ve Kılan bireyleri giderek büyükten küçüğe doğru sevgi ve saygı örgütlenmesine dönüşür. Yaşlı bilgeler geçmişlerde yaptıkları tecrübeleri gençlere analtarak onları hayat ve yaşam hakkında bilgilendirirken OCAK aynı zamanda okul ve bir eğitim kurumu haline gelmiş oluyor.
Ana / Pir / Dapir kültürü giderek yerine otururken Kılanın sevk ve idaresinde karar sahibi de Ana/ Pir / Dapir oluyor. OCAK sistemni böylece kurumlaştırmış oluyor.
Ananın/ Pirin/ Dapirin veya Kılanın ismi neyse OCAK’a o isim verilir ve o OCAK’a Falanca … … OCAK denilirdi. İşte Ocak sisteminin başlaması ve kurumlaşması yerli yerine oturması. Paylaşımcı, eşitlikçi ve özel mülkiyetin olmadığı bir sisteme dönüşmüş oldu. ((Sozialismus vor 5000 Jahren. Helmut Uhlig Die Sumerer (Volk am anfang der Geschichte) Sazfa 48 / 49 / 50 ))
İş bölümünde güçlüler gençler daha çok avcılık , toplayıcılıla uğraşırken. Yaşlılar daha çok tecrübeleri ile toplumun idari, sosyal, inaçsal gibi işlerle meşgul oluyorlardı.
Kıştan Bahsettik soğuk, zorlu ve uzun geçen kış aylarında baharı getirmek için belirli yöntemlere baş vurulur. Az kalan yiyeceklerin yetmeyeceğini farkeden tercübeli yaşlılar Kılanı toplayarak, onlarla konuşarak Kışı nasıl çıkaracakları hakkında fikir üretmelerini İsterler. Toplumda ortak bir fikir olarak günde bir sefer yiyecek tüketilmesi idi. Bu toplum tarafında istinasız kabul edildi. Tecrübeli bilge yöneticiler Analar / Pirler/ Dapirler karar verirler Güçlü, Hasta olmayan özelikle gençler arasında rızalıkla günde sadece bir sefer yiyecek tüketmek istiyenler varmı diye soruldu rızalıkla kabul gördü.
Başalndı Aralığın sonlarından Martın Bazende Nisanın sonuna kadar 120 güne yakın ( 4 aylık aynı zamada 3 x 40 gün yani 3 Çıle ) zamanda günde bir sefer yiyecek idareli tükettiler. Bu hersene tekrarlamnaya başlandı. Bilge yöneticiler baktıki günde bir sefer yiyecek tüketenlerle, diğer Kılan bireyleri arasına pozitif bir farklılık var. Bir sefer yiyecek tüketenler daha sağlıklı,dinç, çevik ve dahada çalışkanlar vede güçlüler. Giderek böyle günlere kutsiyet kazandırarak ORUÇ Tutmanın bedeni sağlıklı tutmak için yapılması gereken bir gelenek haline getirdiler.
Pirlerimiz / Kamil insanlarımız / Murşidlerimiz Kış aylarında toplumdan uzaklaşaran bedenen ve ruhen çıle çekerler buda bu zamanda günümüze kadar gelen bir kutsiyet olarak kalmıştır.
Ana / Dapir Ocağın sahibi olması ise. Ocağın yanına serilen bir postta oturmasıda o Postun sahibinin Ana / Dapir oturuyordu yani o Ocak’ın Postunun sahibi o Ocak’ın anasıdır. Onuniçin diyoruz ve idda ediyoruz ocakta postta ananındır.
Alev-i Hak Yolunda Gağand la başlayan kutsal günlerde. 1 Çıle Gağanla başlayan, Gağan-Çılesi. 2. Çıle Xızırla başlayan Xızır Çılesi. 3. Çıle Nevruzla başlayan Nevruz Çılesi ile 5 / 6 Mayıs Xıdır-İlyas’la son bulması ile 3 çıle günleri sona erer.
Onun için Alev-i ler Gağan için 3 Gün oruç tutarlar, Xızır iiçin yöresel olarak 3 – 5 – 7 gün oruç tutulur. Heftemallarda / Cemrelerde 5 – 7 ve 12 gün oruç tutulur’du. Bunların çoğu unutulması ile beraber tek tükte olsa yaşlılarımız bu oruçların hepsini tutarlar.
Dönelim konumuza Kılanın baharı çıkarabilmesi yaşlıların, çocukların, hamile kadınların daha düzgün yiyecek tüketmeleri için güçlü, iradeli Kılan bireyleri günde bir sefer yiyecek tüketmeleri, oruçları ve fedekarlıkları için orucun sonunda bir bayram yapılmasına karar verlilir. Buda Kalo Gağan, Kalo Xızır, Nevruz ve Xıdır-İlyas Bayramları olarak ortaya çıkmış olur.
Bu bayramlarda oruç tutanlara hediyeler verilir, ödüllendirilirler. Toplayıcı / Avcı toplumların yaşam şartlarının zorlukları İnsanlığın bu zorluklarla mücadele etmeleri belirli kural, kaide, örf ve adetleride zorunlu olarak ortaya çıkarmıştır. Buda toplumun hukuk sistemini oluşturmuştur. Klan içinde herhangi biri toplum kurallarına ters düşen bir fiilde bulunmuşsa Bilge insanlar gelen bilgiler doğrultusunda hata veya eksiklik yapan bireyin o konuda ki fikrine ve söylemine baş vurulur eğer bilgeler yapılan yanlışlık toplumun tamamını veya bir kısmını ilgelendiren bir yanlışlık ise. Kılanın tüm bireylarını toplayıp Cem olurlar ve Cemde Yanlışlık yapanın ne yaptığını topluma anlatmasını söylerler. O da yaptığı eksikliğini tüm çıplaklığı ile Toplanmış olan Cem olan Kılan bireylerine anlatır ve eğer toplum onun hatasını bir suç olarak görürlerse toplumun uygun gördüğü bir cezayı Dapirler / Pirler toplumun rızalığını aldıkltan sonra karar verirler. Örnek bir Ceza 3 yabani Hayvan avlayıp Ocağa getirecek ve toplum tekrar toplanaıp onu bu suçunda azad etmiş olurlar. Burda Rızalık ve toplumun birlikte karar vermeleri, Günümüzde Cemlerdeki Dar daki sorgu, Görgü ve dardan indirmenin ilk belirlemelridir.
Burdada görülüyorki Pirlerimizin Cemlerde yürüttükleri Görgü, Sorgu, Dar ve Ceza durumları ile aynı olmaları Cem-Cıvatın ilkeli toplumdan günümüze evrimleşerek, güncellenerek gelmesidir.
2. Çıle Xızır Çılesi demiştik. Xızır Darda, zorda, sıkıntıda , karda , tipide olanlaraın, Hasta , Ameliyatta , aç ve açıkta olanların imdadına yetişen herzaman her yerde yetişen var olan bir ışık bir Can veya bir kurtarıcıdır. Bunu da bir tarihi kökeni, var oluşu insanlar tarafında kabul edilişi olmalı.
Xızır Havadaki serin Nefes, yaşamın varlığı. Ateşteki Işık yolu aydınlatan, ilmin yolunu gösteren, ısıtan ve hayat enerjisi veren. Sudaki Abuhayat, temizlik, paklık ve hayat veren. Topraktaki Ana, bereket hem nur kapısı hemde sır kapısında Xızır vardır. Bu Varlık insanlığın kendini bilmesi, anlamasından bu yana sürüp gelmektedir.
Gılgamış Destanında Gılgamış Hayat suyunu aramaya çıkmış bulup içerse ölümsüzleşeceğine inanıyordu. Ormanlar arasında geçerek bir çöle gelir, sıcaktan rüzgardan, kum fırtınasında üstü başı parçalanır çırıl çıplak çölün ortasında yorgunluğunda uyuya kalır. Uyumadan önce Göklerin, Yerin varlığına çağırır ve uyur. O sırada yarı uykulu yarı gözü açık bakıyorki gökte kızıl yeleli atları ile bir Altınaraba içinde aksakallı bir bilge yanına varır. Gılgamış daha tam uyanmadan bakarkı bir vahada yanında bir kaynak berak bir su yukarda meyva ağaçları türlü envayı meyveler var. Gılgamış uyanıyor soruyor sen kimsin bana bu iyliği yapıyorsun diye soruyor ? Xızırda diyor sen beni çağırdın, Darda , zorda olduğunu söyledin bende geldim. Ben darda ve zorda kalanların çarına yetişenim der ve tekrar göklere doğru yükselir. Gılgamış bu mucizeden sonra teşekür oruçu tutar ve lokmalarla sunumlar yapar. Xızırdan sonra sunulan Lokmalar da Summerlerden günümüze kadar gelmiştir. Dardakine , zordakine çare olan Xızırı burdada görmüş oluyoruz.
Devamı var.
Bu gün Xızır Orucumun 3. Günü 7 gün tutanlardanım.
Ya Xızır sen varsın sen gerçeksin. Darda kalanlara elini uzat. Fakir fukaranın evine uğra boluk bereket ver. Hastalara yetiş şifa ver. Kazaları belaları önle. Savaşları durdur, yatimlere, kimsesizlere kol kanat ger. Yardıma ihtiyacı olanlara yetiş. Çoluk çocuğumuzu, yaşlılarımızı ve bizleri de unutma.
Dil bizden deman Haktan, çare Xızırdan, nefes ceddimiz BaMaSor dan ve Pirimiz Hünkarımız Hace Bektaşı Veliden olsun.
Ya Xızır sen Gerçeksin Gerçeğe HÜ
10 Şubat 2019 Berlin Ali Koçak
İlk yorum yapan olun