GRİ PASAPORTLU DEDELER!
Tarih kendi halkına ve inancına ihanet edenleri daima lanetlemiştir. Kişiliğini satanlar, değerlerine ihanet edenler, kendi aslını inkâr edenler, haramzadeler, Hınzır paşalar tarihin her döneminde sahneye çıkmışlardır.
Dünyanın en kirli işi olan ihanetçilikle yaşamlarını idame ettirip ihtiyaçlarını bu şekilde tatmin eden ajan-işbirlikçiler, günün birinde halkın adaleti yakalarına yapışarak, hesap soracağı o tarihsel andan kurtulamazlar. Bu iğrenç yaratıklar tarihin çöplüğüne er veya geç gömülecektir. İhanet; ortaya çıktığı her yerde, tarih onu mahkûm edip halkların lanetine uğrayan, gelişmeye karşı işlenmiş iğrenç bir suç olarak halk adaletinin önünde er ya da geç dize getirilerek cezalandırılan büyük bir alçaklıktır.
Anadolu’da bir söz var: “Ya av ol ya da avcı. Hiçbir zaman avcıya hizmet eden köpek olma.”
Her kelimesi ayrı bir kavramla yüklü olan bu sözcükler, insanlığını satılığa çıkarıp pazarlayanların “hayal öyküsü” nü ne kadar güzel özetliyor. İğrençliğin, kokuşmuşluğun, asalaklığın sahip olduğu bu “beyinlerde” nasıl doğru ve güzel şeyler beklenebilir. Yazdıklarınız, yaydıklarınız, oynadığınız oyunların hepsi, sahip olduğunuz bu satılmışlığın doğal sonucudur. İnanılan, savunulan değerleri birer birer ayaklar altına almak.
Egemen-sömürücü sınıflar ve onların satılık uşakları tarih boyunca “4 Kapı 40 Makam” öğretisine gönül verenlere, bu ışıklı yola uzanan yolda öncülük yapan kişilere karşı her türlü araç ve yöntemle saldırmışlar. Tarihte Alevilerin katledilmesinde Hızır paşalar rol alırken, bugün ise devletin özel olarak yetiştirmiş olduğu modern “gri pasaportlu çakma dedeler” ihanet ediyorlar.
Cemevlerimizi ibadet yeri olarak tanımayan devlet, Muharrem ayında 65 çakma Alevi Dedesini Avrupa’ya gönderdi. Amaçları; Avrupa’da örgütlü olan devletin güdümünde olmayan Alevileri bölmek, parçalamak… Gri pasaportlu maaşlı çakma dedeler gittikleri birçok yerde Alevilerin yoğun tepkisiyle karşılandılar. Kurumlara alınmadılar. Protesto edildiler, birçoğu yuhalandı.
Muharrem ayında Paris’te federasyon tarafından düzenlenen sohbet toplantıların bazılarına katıldım. Fransa Alevi Federasyonu tarafından bölgelere gönderilen yöneticiler, dedeler ve yazar arkadaşlar, Muharrem sohbetlerinde devletin Avrupa’ya göndermiş olduğu gri pasaportlu dedeleri eleştirirken, takiyecilikte sınır tanımadılar. Gri pasaportlu çakma dedelerden daha çok federasyon adına hareket eden yöneticiler, dedeler, Alevilere daha çok zarar verdiler.
Fransa Alevi Federasyonu adına konuşan konuşmacılar “biz Müslüman değiliz, Aleviyiz” demelerine rağmen on iki imamların yolunda olduklarını söylediler. Hem Müslüman değiliz diyeceksin, hem de on iki imamların peşinden gideceksin. On iki imamlar Müslüman değil miydi? Bu ne lahana bu ne perhiz… İnanın söylediklerine kendileri bile inanmıyorlardı.
Yaklaşık bir haftadır Almanya’daydım. Bulunduğum alanlarda Alevi gençleriyle sohbet etme fırsatım oldu. Alevi gençleri kurum yöneticileriyle asla hem fikir değiller. On iki imamların Alevi olmadıklarını açıkça dile getiriyorlar. Yöneticiler ise kulaklarını tıkamışlar mevcut statükoyu korumaya çalışıyorlar.
Alevi kurumların tümünde “4 kapı 40 makam “öğretisini savunanlarla takiyye yapan yöneticiler arasında kıyasiye bir çatışma yaşanmaktadır.
Bu çatışma bir arınmadır. Aleviliği İslam gericiliğinden ayrıştırma hareketidir.
Bu çatışma kendi özüne dönme harekatidir.
Bu çatışma kendi kökleri üzerinde yükselme harekâtıdır.
Bu çatışma Aleviliği hurafelerden ve Arap gericiliğinden arındırma harekâtıdır.
Bu çatışma kendi aslını inkâr eden haramzadelerle, Anadolu Alevi’sinin kendi inancına sahip çıkma harekatidir.
Bu çatışma doğası gereği bir ışık harekâtıdır.
Bu çatışma Aleviliği yarınlara taşıma harekâtıdır.
Bu çatışma 4 Kapı 40 makam öğretisine sahip çıkma harekâtıdır.
Bu çatışma kendi inancına sahip çıkma, örgütlülüklerini yeniden yaratma harekâtıdır.
Ey Alevi gençliği, Alevilik korkakların, namertlerin, takkiye yapanların savunacağı bir inanç değildir. Atalarımız inançları uğruna bedel ödemekten asla kaçınmadılar. 1200 ile 1700 yıları arasında 650 bin Alevi Müslüman oldukları için değil, Alevi oldukları için, Müslümanlar tarafından katledildiler. Atalarımız korkuya kapılıp takkiye yapıp Müslümanlığı kabul etselerdi asla katledilmezlerdi. Geleneğimizde takkiye yapmak yoktur. Takiyye yaparak bu inancı yarınlara taşıyamayız.
Ey Alevi gençliği tarih Alevilerden bir kez daha tekerrür istiyor. Bilge insanlarımızın yarattığı doğa ve insan eksenli Alevi inancını çölleştirmek isteyenlere karşı canı pahasına direnen, Pirlerimiz bizden yeniden dirilişler yaratarak, inancınla yüzleş, takiyye yapanlarla hesaplaşarak ışık, nur ve aydınlık saçan inancını karartmak isteyenlere fırsat verme.
Bariş Aydin
Sayın yazar,söylediklerinize katılıyorum :ama söyleyiş biçiminize asla katılmıyorum.Alevi olan sıradan bir insan, yazdıklarınızı okuyunca derhal savunmaya geçer.Başka bir nokta da şu:Yıkmak istediğiniz ögenin alternatifini göstermeniz lazım. 4 kapı 40 makam dediğiniz nedir? Şeriat,tarikat,marifet,hakikat olamayacağına göre nedir?Bu keskin üslupla devrimcilikte ne kadar yol aldıysak Alevilikte de o kadar yol alacağız gibime geliyor.Daha yumuşak bir üslupla yazılmış yazılarınızı okumak dileğiyle saygılar sunarım.