Ermeni soykırımı Anadolu topraklarında yaşanan tarihin en büyük insanlık suçlarından biridir.
Osmanlıların ve bu devletin geleneğinin niteliğini anlamadan ne katliamları ve ne de geleceğe dair doğru bir görüş oluşturmamız pek mümkün değil.
Osmanlı İmparatorluğun kökleri büyük katliamlar üzerine kurulmuştur.
Ermeni katliamı insanlık tarihinin yüz karasıdır.
Osmanlılar yaklaşık bir asır önce tarihin en vahşi soykırımını, Ermeni ulusunu yok ederek uygulamıştır.
Tarihin en korkunç katliamlarından birine uğrayarak fiziki olarak yok edilmiş ama yarattığı maddi-manevi kültür öğeleriyle hala içimizde capcanlı var olan bir ulustur Ermeni’ler.
Yalan üzerine kurulan resmi T.C. tarihine bakılırsa çeşitli Türk devletleri egemenliğinde yaşayan azınlık ve ulusların hayatlarında çok memnun oldukları, onlara karşı saygılı davranıldığı yazılır.
Fakat tarihsel gerçekleri çarpıtıp, kitleleri kandırmayı ilke edinen egemenlerin, resmi ağızları ve kalemşörleri yalan söylemektedirler.
Tarihte en fazla baskı sürgün ve katliama uğrayan ulusların başında Ermeniler ve Kürtler gelmektedir. Bununda baş sorumlusu Osmanlı İmparatorluğu ve onun şimdiki takipcisi T.C”dir.
Ermeni ulusu üç bin yıldan beri yaşadığı topraklar üzerinde 1915’de ulusal devletlerin şekillenmesiyle beraber, kendi kaderini tayin etmeye, yani ulusal kurtuluş mücadelesini vermeye başladı.
Fakat Osmanlı İmparatorluğu, kendinden ayrılıp, uluslaşma sürecine giren Ermenileri tarihte eşi görülmemiş bir şekilde tehcir yasası çıkararak, acımasız bir şekilde katlettiler.
24 Nisan 1915’te tarih sayfasına insan tarihinin en kanlı bir notu daha düşürüldü.
21 Aralık 1915’ten itibaren, Ermeni ileri gelenleri tutuklandı, sürgün edildi, işkence gördü.
Ermeni askerleri kurşuna dizildi.
Bunlar da yetmedi, faşizm kana doymadığını bir daha gösterdi ve zorba Osmanlı “Tehcir sürgün yasası”nı çıkardı insanlar, yerleşim yerlerinden zorla göç ettirildi, yanlarına yiyecek almalarına dahi izin verilmedi.
Evleri, zorba Osmanlı tarafından yağmalandı ve 1,5 milyon Ermeni katledildi.
Hâlbuki bu ülkede tehcire, asimilasyona, zorunlu iskânlara, katliamlara başvurmadan her halk uluslaşabilir ve demokratik bir cumhuriyet kurulabilirdi.
Bu mümkün müdür, tabii ki mümkündür!
Demokratik bir cumhuriyet çatışmaları değil kardeşliği ve birlikteliği sağlar. Anadolu halkları, böyle bir cumhuriyeti halkların kardeşliği temelinde mutlaka er veya geç kuracaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.
Anadolu’da kurulacak demokratik bir cumhuriyet farklı ulus ve milliyetlerden değil, ırkçılıktan şovenizmden arındırılmış olacak.
Bizim Anadolu’muz, ‘zorunlu iskân’ların değil, gönüllü birlikteliklerin yurdu olacak!
Bizim Anadolu’muzda, Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’yla var olacak.
Halkların kardeşçe yaşayacağı bir Anadolu mümkündür.
Ermeni katliamı bilinmeden bugünkü Türkiye-Kürdistan gerçekliği tam olarak anlaşılamaz. Anlaşılamayan şey ise değiştirilemez. Bugün faşist Türk devleti bunun çok iyi bilincindedir.
Bundandır ki İnkârcı zihniyet devam ediyor.
T.C. ve Osmanlı Tarihi katliamlarla doludur.
T.C artık kendi tarihi ile yüzleşmek zorundadır.
Anadolu topraklarında asırlarca birlikte yaşayan, halklar arasında sorun yoktu. Birlikte aynı türküleri söyledik, benzer oyunlarlar, halaylar, horonlar çektik, aynı sofrada yemek yedik, aynı çaydanlıkta çay içtik, aynı sevdaları, hasretleri yaşadık. Birbirimizden kız aldık, kız verdik. Akraba olduk, dayı yeğen olduk, sonra bizi birbirimize düşman ettiler.
Oysa ki bizler değil, bizi birbirimize düşürenler, bizi bize düşman edenlerdi ortak düşmanlarımız.
Osmanlı tarihi, alınan canların, akıtılan kanların, yakılmış- yıkılmış, yok etmek istemiyle ezilen yoksul halkın emeğin gasp edilmesinin üzerine oturtturulmuş kan emici zorbaların, soykırımcı, ırkçı, baskıcı, zulüm düzenidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun, Çin’den, Ortadoğu’ya, Akdeniz’den, Avrupa’ya kadar uzanan, barbarlığın örnekleriyle dolu olan Kuyucu Murat Paşa’nın 40 bin kişinin kellesini vurduğu, Nesimi’nin derisinin yüzdürüldüğü, Pir Sultan’ın asıldığı 1200” lerden bugüne kadar bir milyon Alevi”yi katleden, 1915” de bir milyon beş yüz bin Ermeni”nin katledildiği, bu gerici ırkçı faşist geleneğin TC’nin kurulmasıyla daha da boyutlanıp Hani, Palu, Genç, Şeyh Sait, Dersim, Maraş, Sivas, Çorum, Gazi ve burada adını sayamadığım ve 19 Aralık’ta bir kez daha katliamlarıyla, T.C barbarlığını göstermiştir. İnsanları; insanlık tarihi boyunca sınıflar ortaya çıktıktan beri sömürücülerin sömürülerinin devamı için bir bir ya da toplu olarak akıl almaz zulümler yaşadı.
Diri diri yakıldı.
Derisi yüzüldü.
İşkence hanelerde katledildi.
Darağaçlarına çekildi.
Her bir katliam hafızalara ayrı bir yer etti.
Yüreğin derinliklerinde öfkeyi biledi, fırsat kolladı, insan yüreğine sahip olan herkes bildi ki zulmü unutmak, zulmedeni bağışlamak insanlığa ihanettir.
Bugün de faşist T.C başta Kürt ulusu olmak üzere diğer azınlık milliyetler üzerinde, azgın bir zulüm uygulamaktadır.
Demagoji, sahtekârlık ve iftira üzerine kurulu faşizm, çeşitli çirkef oyunlarla halkları birbirine düşman etmeye çalışmaktadır. Geçmişte Ermeni hareketine karşı Kürtlerden oluşturulan Hamidiye Alaylar vardı. Bunlar o dönem çok kan döktüler. Şimdi de Kürdistan’da “koruculuk” adı altında bir benzer durum yaşanmaktadır.
Bundaki amaç da Kürtleri birbirine düşman etmektir. Bugün toplumun içinde hayali düşmanlıklar yaratılmaya çalışılmaktadır. Zorunlu din dersleri adı altında Aleviler asimle edilmek istenilmektedir.
Osmanlı torunlarında oyun bitmez kâh “filan yerde öldürülen sünnetsizdi” kâh “falan örgütün başı ermeni” diyerek düzenlerini biraz daha devam ettirmeye çalışmaktadırlar.
Bu politikanın savunucuları “Ya Sev Ya Terk et!” sözünü ağızlarından düşürmüyorlar. “Türkleştirme” şovenizmini “bayrak Provokasyonları”yla, linç saldırılarıyla, bitmeyen “sınır ötesi operasyonlarıyla, Bu faşist ırkçı kafa, bu ülkenin yönetiminden alaşağı edilmeden, bu politikalar ve ırkçı saldırılar da bitmeyecektir.
Bugün Türkiye’de bir Ermeni Hareketi yoktur. Ama devrimci hareketi yakından tanıyanlar bilirler ki, devrimci hareket içindeki Ermeni’lerin oranı nüfus içindeki oranları ile kıyaslanmayacak ölçüde yüksektir.Orhan BAKIR, (Ohannes BAKIRCIYAN) Nubar YALIMYAN, Manuel DEMİR, Hrank DİNK enternasyonal komünist hareketin unutulmaz önderleridirler.
Anadolu’da yaşayan genç ve yoksul Ermeniler, tam bir Enternasyonalist kavrayış içinde kendi kurtuluşlarının sosyal kurtuluştan geçtiğini anlamışlardır ve Marksizm-Leninizm bayrağı altında mücadele etmektedirler.
Birçok devrimci hareketin önderleri arasında Ermeniler vardır ve birçok devrim şehidi vermişlerdir. Bugün devrimci düşüncelerinden dolayı sınıf mücadelesinde aktif görev alan ve cezaevlerinde yatan Ermeni ulusundan olan devrimci dostlarımız, yoldaşlarımız vardır.
Diğer taraftan da Ermeni sorunu bugün, Emperyalist hukukla da çözülemiyeceği aşikârdır. Bunun daha çok kan ve gözyaşı getireceği artık ortadır. Daha fazla kan dökülmesi Anadolu halkların yararına değildir. İçersinde bulunduğumuz Emperyalist ve proleter Devrimler Çağında, Dünyada ve ülkemizde yaşayan mazlum ulus ve azınlık milliyetlerin gerçek kurtuluşu proletarya önderliğindeki sınıf savaşımından geçmektedir.
Ülkemizde bu sosyal kurtuluşu gerçekleştirmek için çeşitli milliyetlerden emekçi halkın, bir araya gelerek proletarya partisi çatısı altında birlikte hareket ederek, faşist sistemi yerle bir ederek halkların kurtuluşunu sağlayabiliriz.
Proletarya partisi, ülkemizde yaşayan, ezilen ulus ve azınlıkların her türden haklarını güvence altına alacak ve onları kurtuluşa götürecek bir programa sahiptir.
Bugün proleterya ideolojisi önderliğinde ezilen halkların emperyalizme ve yerli uşaklarına karşı yürütüğü halk savaşları yükselmeye devam ediyor.
Yeryüzü proleterya önderliğinde insanlığın altın çağa doğru fırtınalı yürüyüşüne tanık oluyor. Çeşitli milliyetlerden Türkiye proleteryası dünya devriminin bir parçası olan devrimimizin klavuzuna ve öncü örgütüne sahiptir. Kurtuluş İbrahim Kaypakkaya’nın formüle ettiği bu programatik görüşlerin pratiğe, geçirilerek zenginleştirilmesinden geçmektedir.
BARIŞ can yazının en sonunda kullandığın cümle için sana kurban olurum.