Bilimle gidilmeyen yolun sonu neden karanlıktır?!
İzleyeceğiniz bu video, dünyanın değişen iklim koşuluna dair bir araştırmadır. Görüleceği üzere “karanlık”. Çünkü dünyamız kapitalizm ve bizlerin figüranlığında, yok olmak ile yüz yüze. Eğer bu sorun çözülmez ve yöntem geliştirilmezse, uzakta değil!
Ağaçlar mantarlar aracılığı ile hayatı nasıl sağladığı ve arılar kadar önemi ortaya konuyor!
Bilim çözüme odaklanmaya çabalıyor. Kilise, Cami, Havra ve cem evleri gibi yerler ne yapıyor?! Hele ki cem evleri ve Alevi kurum kuruluşları!!! Neden mi bunu ayırıyorum? Cevgabı biliyoruz!
Ağaçlar mantar aracılığı ile “konuşuyor”!
Biz kendi aramızda “ayrışıyoruz” ve bilim dışında yaşıyoruz.
Arılar dünyayı hayata “döllerken”, biz arıların hayatını tüketiyoruz. Bunu yaparken kendi yaşamımıza da kast ettiğimizi anlamıyoruz!
Eğitim adına çocuklarımızı evden başlayarak, sistemin eğitiminde, anti bilimsel fikirlerle dolduruyoruz. Dinin insan hayatına sunduğu tek şey yokken, bilimi önemseyen Aleviliği, din Aleviliğine çeviriyoruz. Din ve bilim ayrı kutuplardır! Ya din ile ya bilim ile yürürüz.
Bu çarpık(din “bilim” aleviliği ile) ve asimile edilen halimizle, Cem evlerinde, derneklerde “anti bilimsel” faliyetler içinde, insanlarımızın DÜŞÜNCE YETENEKLERİNİ KÖRERTİYORUZ!
Sonra gençlerimiz neden ilgisiz, neden bu halde ve insanlık NEREYE GİDİYOR!? diyoruz.
Oysa insan doğanın bir parçasıdır. Vahdeti mevcut, varlığın birliği ve devri daim söylemlerinin, kendisine yabancıyız. Bunları söyleyen bir YOL ve bunların aksini söyleyen ve savunan din!
Yolumuzu, insanlığımızı BİLİM DIŞINDA HER ŞEYLE MEŞKUL EDİYORUZ!
Basit söylem ve düşünce içerisinde kaldıkça, NE ALEVİ YOLU, ne insanlık nede DÜNYAMIZ, devamlılığını sağlayamayacak.
Video’yu (ve bu tür bilimsel çalışmalar görüp, okuyup) izlerken soruyorum kendime: bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlık AMA bunu bilip BİLİMDEN BU DENLİ UZAK yaşamak ne?!
“Her ne ararsan kendinde ara” diyen Yol Önderi Hace Bektaş, sözünü bilen biz, Bu sözü nasıl algılıyoruz?!
Kendimizde aradığımız ne?!
Evrenin küçük bir parçası olan insan, kendinde bulacağın, sadece SEN değil, evrenin kendisidir!
Bunu kalkıp anti bilimsel dinlerde, pratiklerde ve sadece nefes almakta ibaret tutan, UNUTMA SENDE BU EVRENDESİN! Seni ayıran düşünce yeteneğini,
1)Arı kadar yarayışlı
2)ağaç kadar bütüne
3)hayvan kadar birliğin dengesine
Kullanamıyorsan, AKLININ HÜKMÜ YOK!!!
Seni “üstün” kıldığını sandığın şey, tüm dengeyi yıkmaya, parçalamaya hizmet ediyorsa, insanlığın “üstün” değil zararlı ve gereksizdir! Sen bunu kavramadıkça “mezarını” kazmaya devam edersin!
Düşünce sistematiği olmayan, saydıklarımın varlığı senden DAHA ÜSTÜN!
Küçük varlığın, basit halini evrenin bir parçası haline getirmek için, sor-sorgula-değiştir… bu denklem tek anahtarımız. O zaman belki evrenin YARARLI PARÇASI olmayı başarırız.
Dünya varlığın birliği ve senin DEĞİŞTİRME GÜCÜNDE sürüyor!
Kapitalizm ve sistemler senin emek ve sermaye gücünde boğarken, güç yine sensin, onlar değil.
Hayatın ve evrenin doğası senin varlığına sebeb ve sen onun parçasısın.
Bilimle gidilmeyen yol, yol değil intihardır!
“Bütün evren semah döner
Aşkından güneşler yanar
ASLINA DÖNMEKTİR HÜNER
Beş vakitle avunmayız”(Hüdai)
Senin zekiliğin ASLINA DÖNMEK ve arayıp kendinde bulacağın varlığın birliğidir! Buda bilimsel Alevilik ile mümkün!
Aşk ile
Haydar Ceylan 25 Haziran 2019
#DevrimciAlevilerBirliği
#DABTV
Alevilik bir DİN değildir… Din sözde ilahi ebedi doğrulara dayanır.. Bilim evrimle birlikte sürekli değişir,, DİN ile Bilim uyuşmaz…
İnanç, kanaat, öğreti felsefe eldeki bilgiye göre değişir.
Tüm can ve yorumculara bir soru; İnançla ya da din ile bilim birlikte yaşatılabilir mi?
Evet çok doğru bilimin yolundan gitmeyen yol karanliktir.
Maalesef doğaya en çok zarar veren canlı varlık insandır. Biz aslında hayvanlardan örnek alacağımıza onların yok olması için her türlü çabaydı harcıyoruz. Mal , mülk ,htiyacımız olmayan bir sürü şeylere sahip olma uğruna Dünyamızı yavaş,yavaş yıkmaya sürüklüyoruz.