ASİMİLASYONA KARŞI DURMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR

ASİMİLASYONA KARŞI DURMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR.

Tek tanrılı semavi dinler istisnasız biat kültürüne (iman etmeye) dayanır ve uhrevidir. Biat kültürü; sorgusuz, eleştirisiz iman ettiği külte teslim olur. Aleviliği tüm semavi dinlerden ayıran temel özelliği ikrar ve rıza hukukuna (sorgulamaya) dayalı bir inanç (öğreti) oluşudur. Sorgulama kültürü her olguya, olaya ve nesneye, neden-nasıl-niçin sorularının yanıtını arama yöntemiyle yaklaşır.
– Hakk’a yürüyen bir Alevi Can’ın, Gaip Dede Dergâhında “Müslüman-Sünni inancın iştihatıyla” cenaze töreninin (Hakk’a yürüme erkânının) yapılması ve El Fatiha’larla, uğurlanması tüm Alevi kurumlarının bir aynasıdır. Bir yönüyle de Alevilerin neyi kazanıp, neyi kayıp ettiklerinin bir özetidir. Cenazeyi kendi günlük siyaseti için kullanan siyasetçiler ve birilerine şirin gözükmek ve yaranmak için kendi hakikatinden vaz geçip Hakk’a yürüme erkânı ile cenaze namazını birbirine karıştıranların elbirliği ile El Fatiha’larla, Müslüman-Sünni iştihatın ‘çivisini’ yüreğimizin ortasına çaktılar ve Alevilerin Aleviliğine ve yani can damarına darbeyi Gaip Dede Dergâhında vurdular.
** “Alevilerin yere göğe sığdıramadıkları ve övündükleri” “Dergâh ve Cemevlerinin” (%80) hali bu şekildedir. Garip Dede dergâhında yapılan bu ‘cenaze namazında’ yapıldığı gibi, iç ve dış asimilasyoncularla, başta Cem ve Hakk’a yürüme erkânları olmak üzere Aleviliğin ikrar ve rıza hukuku olmak üzere tüm değerlerinin içi boşaltılarak değiştirilip, dönüştürülüyor. Bütün bunlar Aleviliği tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir kırılmaya götürüyor!**
** Bütün bu yaşanılanlardan sonra hiç kimse kendini kandırmasın, günlük, dönemsel ve konjonktürel, açıklamalarla yapılan yanlışların düzeltilme imkânı yoktur. Yapılan bu yanlışlara göz yumulduğu ve görmezden gelinip sessiz kalındığı sürece de hiç bir şey düzelmeyecektir. Son yıllarda, son aylarda ve son günlerde yaşadığımız bütün bu yanlışlar Alevi’ce bir duruş göstermediğimiz, ikrarımıza sahip çıkmadığımız ve Alevilikte ciddi anlamıyla ısrar etmediğimizden kaynaklanmaktadır. Yol’a ikrar veren her can, her talip, elini vicdanına koyduğunda bu gerçeği çok rahat bir şekilde görecektir.**
** İkrara, rıza hukukuna, dayanışmaya ve eşitlikçi paylaşıma dayalı bu kadim inancın (öğretinin) dönüştürülmesine ve başkalaştırılmasına karşı durmak Yol’a ikrar vermiş olan tüm taliplerin görevidir. Bu görevin yükü Yol’a ikrar vermiş olan Alevi pirlerin, zâkirlerin (Cem âşıklarının), kurum başkanı ve yöneticilerinin, gazeteci-yazar-çizer ve aydınların ve de Alevi televizyonu adı altında yayın yapanların omuzlarındadır. Sizin aracılığınızla (), bu canlarımızı ve kurumlarımızı topyekûn asimilasyona ve manipülasyona (hileli yönlendirmeye) karşı dik durmaya çağırıyorum. **
** Kariyer peşinde koşan, Yol’u zıplama tahtası olarak kullanan, asimilasyoncu ve manipülasyonculara karşı durmak ve deşifre etmek, Yol’a ikrar vermiş her Alevi Can’ın başlıca görevidir.**
Aşk ile.
**Mehmet Karadayı **