1/40 DİN – Alevilikten çıkarılması gereken eylem söylemler

1/40 DİN – Alevilikten çıkarılması gereken eylem söylemler.

ÖNSÖZ / GİRİŞ.

ÖNSÖZ / GİRİŞ.

Alevilik 1500’lü yıllardan bu yana Din-İslami ve 1920’lerden bu yana yoğun bir ırkçı milliyetçi asimilasyon altındadır.  Devrimci Aleviler Birliği (DAB) 2014 yılından Alevilerin bu asimilasyondan kurtulması için 40 tane eylem ve söylemin öncelikle Alevi yol erkanında çıkarılmasını önermiştir. Asimilasyondan kurtulmak için ciddi bir uyanış görülse de; Alevi toplumunun çoğunluğu halen Aleviliği İslam dinin özü veya bir parçası ve Aleviliği Türklük veya herhangi başka bir ırk milletin inancı mezhep tarikatı vs. olarak görmekte, Din-İslami- ırkçı milliyetçi tutumlar içine girmektedir. Bu nedenle asimilasyona neden olan, önemli eylem ve söylemleri tek tek ele alıp, bu konuda HEP BİRLİKTE toplumumuzu bilgilendirip, Alevilerin BİR AN ÖNCE, bu insanlık dışı DİN-İSLAM, Irkçı MİLİYETÇİ asimilasyondan kurtulmasını umut ediyoruz.

 

1/40. DİN

 

DİN: her şeyin doğa-üstü bir güç/tanrı (Allah) tarafından yoktan yaratıldığına, (O tanrıya ve sözde onun gönderdiği kitap, peygambere vs.) inanmayı, tapınmayı (ibadeti) sistemleştiren toplumsal bir kurumdur. İbadet/tapınmak belirli bir dinin emir/buyruklarını yerine getirmektir.

 

Kelime kökeni Arapça “dyn”, Farça “dên”dîndâr, Avesta (zendt) “daena” uzanan DİN kelimesi;   İnanç ve ibadet kuralları sistemi “örf ve âdet, ceza ve karşılık, mükâfat, itaat, hesap, boyun eğme, hâkimiyet, galibiyet, saltanat ve mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul ibadet, millet, şeriat” gibi çeşitli anlamlara gelir.

 

İNSANLAR ilk çağlardan buyana, niye varız, nereden geldik, öldükten sonra, ne olacağız? Gibi evrensel felsefi sorulara cevap bulmaya çalıştı. Önceleri insanlar yarar veya zararına göre bitkileri, hayvanları daha sonraları yaşam için olmazsa olmaz önemli olan; hava, ateş, su, toprak gibi doğal madde elementleri, varlıkları, ulaşılmaz olarak gördükleri güneş, ay, yıldızlar gibi gök cisimlerini ve doğurganlığından dolayı Ana tanrıça kadın-anayla insanı vs. canlıları kutsadılar. Bu totem, animist “pagan” (kırsal köylü) doğal inançlarda bilince çıkarılmıştır. Onlarda doğa üstü bir tanrı, kutsal kitap ve elçi peygamber üzerine sistemleşmiş toplumsallaşmış bir din kurumu söz konusu değildi.

 

KURUM OLARAK DİN; Bundan yaklaşık 6 bin yıl önce, köleci toplumla birlikte, köle sahipleri ve o zamanki hâkim sınıfın çıkarlarını korumak, iktidarını pekiştirmek için ortaya çıkmaya başladı. Mısır, Sümer, Hitit uygarlığında da görüldüğü gibi, önce krallar vs. tanrılaştırıldı. Sonraları bundan yaklaşık 4 bin yıl önce varlığı kanıtlanamayan tek tanrılı semavi dinler ortaya çıktı. Din kurum olarak, dünden bugüne her zaman hâkim sınıfların çıkarını korumak, ve yoksul halkı cennetle uyutmaktan başka bir işlev görmemiştir. DİN’in kurum olarak hiçbir kişiye ve topluma yararı olmamıştır, tam tersine dinler tarihi savaşlar katliamlar tarihidir.

 

ALEVİLİK, BİR DİN DEĞİLDİR: Alevilik; Vardan gelip, vara evrim (Evrilen) devri daim eden, doğanın diyalektiği (değişim yaşam yasaları) içinde, vahdeti mevcut, tüm maddesel varlığın parçalarını (bunun içinde canı insanı) bir bütün olarak HAK hakikat gören; bilime sevgiye aşka ışığa, dayalı doğal diyalektik materyalist, felsefi bir yaşam öğretisidir.

 

1- Alevilikte; doğaüstü her şeyi yoktan yaratan, hayrı şeri, insanların kaderini vs. belirleyen, metafizik ilahi bir tanrı/Allah yoktur.

 

2- Alevilikte; ilahi tanrı tarafından gönderildiğine inanılan kutsal bir kitap (Kur’an) yoktur. Alevilik Okunacak en büyük kitap insandır der ve tüm kitapları tanrı buyruğu değil, insan yazması düzmesi olarak görür.

 

3- Alevilikte; yaratıcı bir tanrı Allah tarafından gönderildiğine inanılan bir elçi peygamber yoktur. 40’lar cemi anlatımında olduğu gibi: “Ben peygamberim, malım mülküm, şanım şöhretim, makamın vs. var” dileyenlerin ceme almadığını, bugün yapılan cemlerde bile dile getirildiğini görüyoruz.

 

4- Alevilikte öbür dünya ahiret inancı, cehennem korkusu, veya Allah’tan cennette huri melek dilenmek vs. için tapınma, ibadeti de yoktur.

 

5- Alevilik semavi dinlerin hiçbir kural kaidesine uymamıştır. Alevi tarihine baktığımızda Aleviliğin semavi dinlerin baskılarına karşı bir direniş hareketi olarak geliştiği de görülmektedir. Bazı Alevi cem erkanlarında yoğun asimilasyondan dolayı sembolik Allah-Muhammed-Ali İslami terimlerin kullanılması Aleviliği İslami bir din olarak görmek için yeterli değildir. Çünkü İslam’ın temel kurallarını kabul etmiyor.

 

6- Dolayısı ile Alevilik ve Alevi öğretisi toplumsal, kurumsal olarak bir DİN değildir. İslam veya diğer semavi dinlerin bir mezhep veya tarikatı da değildir. Hünkâr Hace Bektaş Veli ve birçok Alevi âşık ve erenlerinin, Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlık, Okunacak en büyük kitap insandır. Benim kâbem insandır. Her ne ararsan kendinde insan da ara, Kudüs’te Mekke’de hacda değildir diyerek. Cemlerde Enel-hak darına durarak, Veysel’in deyimi ile ‘’Aynı vardan var olmuşuz’’ diyerek. Canın insanın evrende var olan madenin bir parçası olduğunu dile getirmektedir. Bilim hiçbir şeyin yoktan yaratılamayacağı, var olanında ebediyen yok edilemeyeceği, var olan mevcut maddenin sürekli bir evrim “çevrim” geçirdiği, değiştiği kanaatine varmıştır.

 

Bilime göre her şeyi yoktan yaratan ve onun kaderini belirleyen doğaüstü ideal ilahi bir tanrı/Allah yoktur. Alevilikte HAK hakikattir, Hakikat var olandır, var olan mevcut maddedir. Alevilik diyalektik materyalisttir. Canlılar insan var olan tüm materyal varlığın bir parçasıdır. Bilime göre Lenin’in dediği gibi: “”“Dünya Âlem birdir ne bir tanrı tarafından ne de bir insan tarafından yaratıldı. Belirli yasalara göre parlayan güçlenen ve sinen yeniden canlanan ve her zaman için sonsuza kadar canlı bir alevdir ve Alev olacaktır.””” 3 Felsefenin temel ilkeleri – Georgzer Politzer – Sol yayınları s. 192)

 

DİN/LER Dinciler: Her şeye” İdealist” soyut açıdan bakarlar. Her şeyi doğru bildiklerini, bulduğunu iddia eder.  Çünkü ideal/ilahi bir tanrı ‘Allah’ öyle buyurmuştur çükü “O” “şüphesiz” her şeyi bilen eksisiz kusursuzdur.  O 6 günde tüm dünya âlemi yaratmış, sonra da âdemi (adamı erkeği) çamurdan ve âdemin kaburga kemiklerinden kadını (Havayı) yaratmış. Âdemle Havanın 72 çocukları olmuş, bunlar birbiri ile evlenmiş, bugünkü insanlık ortaya çıkmıştır. İyilik kötülük (hayır şer kader) her şey Allah’tandır. Olan ve olacakları bilen ‘kaderini’ belirleyen her şeyi kontrol eden O’dur tanrıdır. Tanrı tüm bunları kitap ve peygamberleri ile insanlara bildirmiştir. İnsanların yapması gereken, bu ilahi tanrı sözü ‘ebedi doğrulara’ uymasıdır. Buna uyarlarsa cennetle mükâfatlandırılırlar, uymazlarsa cehennemle cezalandırılırlar. Alevilik bunların hiçbirini kabul etmez, uymaz uygulamaz.

 

Bilim ise şüphecidir, hiçbir şey bilmediğinden hareket edip, her şeyi sorgulayarak defalarca deneyerek aynı sonucu alıyorsa doğruluğuna kanaat getirir, ki bu doğru bile evrimle zamanla değişebilir.

Toplumda inanç denince = DİN yönünde yanlış bir algı vardır. İNANÇ “ – Genel olarak bir düşünce, görüş, iddia, kişi veya öğretinin,  kesin bilgiden daha zayıf olmakla birlikte, temelsiz sanıdan çok daha güçlü olan, elde var olan bilgi belgeler ışığında, doğruluğuna kanaat getirme, güvenme gönülden bağlanma durumudur. Özetle din ve inanç aynı değildir.

 

Alevi inanç öğreti felsefesine göre, dünya alemi insanı yaratan bir tanrı/Allah yoktur.  Allah’ı ve dinleri insanlar sonradan yaratmıştır.

 

Daha Allah ile cihan yok iken.

Biz onu var edip ilan eyledik.

Hakk’a hiçbir layık mekân yok iken.

Hanemize aldık mihman eyledik.

 

Kendisinin ismi henüz yok idi.

İsmi söyle dursun cismi yok idi.

Hiçbir kıyafeti resmi yok idi.

Sekil verip tıpkı insan eyledik. (Harabi)

….

Ne dinim var ne imanım.

Kalenderim kalenderim.

Ne şekkim var ne gümanım.

Kalenderim kalenderim

….

Der Hüdai, Akıl, ilim, fen sende

Dünya sende, ahret sende, Han sende

Allah sende, Kuran sende, din sende

Sende ara, sende seni bul gardaş.

Keramet baştadır taçta değildir.

Hararet nardadır sacda değildir.

Her ne arar isen kendinde ara

Kudüs’te Mekke’de hacda değildir (HBV)

 

Yukarıda iki kıtası aktarılan Harabi’nin ve birçok başka Alevi devriye deyişinde özetlendiği gibi, Alevilik tarihi kökenini “Daha Allah ile Cihan yok iken” Hakk’a hiçbir layık mekân yok iken, diye, evrende VAR olan Varlığı “maddeyi” ışık enerji “HAK” hakikat olarak tanımlıyor ve sonuçta tarihi kökenini maddesel VARLIK, madde ile başlatıyor ve devriye inancıyla da, Alevilik devri daim evrim, doğanın değişim yasalarına diyalektik materyalist felsefeye, dayandırmaktadır.

Alevilikte; tanrı insanları değil, İnsanlar tanrıyı sonradan yarattı, “Şekil verip tıpkı insan eyledik”, diyor. Düşünce diller, dinler, fikirler, öğreti ideolojiler maddesel varlığın evrimi ile ortaya çıkmıştır. Sonuçta Alevilik konuya dinler üstü ve dışı bir boyut getiriyor.

 

SONÇ OLARAK ALEVİLİK BİR DİN DEĞİLDİR, DİN KELİMESİ ALEVİ YOL ERKANINDAN ÇIKARILMALIDIR:

 

1- Alevi toplumu kurumları Alevi öğretisini bir din olarak veya İslam’ın bir mezhebi tarikatı vs. olarak algılamayı ve bu yönde kurumlaşmayı, dini kurum olarak yasal statü almaya çalışmayı vs. bırakmalıdır. Aynı şekilde başkalarının da Aleviliği bir DİN mezhep tarikat olarak algılamasına karşı çıkmalıdır.

 

2- Alevi toplum kurumlarının İslami baskı ve asimilasyondan kurtulmak için Aleviliği “eşit yurttaşlık” talebi ile “kendine özgü” “DİNİ” bir inanç sistemi toplumu olarak, çeşitli ülkelerde resmi olarak kabul ettirmeye çalıştığını (Almanya ABF örneği) ettirdiğini görüyoruz.  Her inanç Din değildir, dini olmak zorunda değildir. Ne için nasıl başvuru yapıldığına önemle dikkat edilmelidir.

Aleviliği Dini İnanç olarak kabul ettirmek, yanlış, gereksiz ve yersizdir, çünkü Alevilik doğa üstü bir tanrıya tapınma ibadet etmeye dayalı dini bir sistem değildir.  Dini toplum olarak elde edilebilecek hakların daha fazlasını, sosyal kültürel eğitim yardım kurumu olarak elde edinilebilir.

Kaldı ki Aleviler olarak laikliği savunuyor, devlet diyanet kurumlarına karşıyız. Ve tüm inançların kendi giderlerini kendileri karşılamasını savunuyoruz.

 

3- Bu bağlamda Alevi cemleri ibadet, CEMEVLERİ ibadethane değildir ve olmamalıdır. İbadetin hiçbir insana topluma zerre yararı yoktur, olmamıştır. İbadet insanları uyutmaktan başka bir şey değildir. (Enel-Hak diyenlerin kendine tapınma diye bir derdi yoktur. Bundan daha abes bir şey olamaz.)

Alevi toplumu ve kurumları Cemevlerine ibadethane statüsü alma talebinde bulunmamalıdır.

 

SONÇ OLARAK ALEVİLİK BİR DİN DEĞİLDİR, DİN KELİMESİ ALEVİ YOL ERKANINDAN ÇIKARILMALIDIR.

 

Devrimci Aleviler Birliği- DAB  /  29.11.2021