Bir defa „Alevilik“, bir bütün olarak Ali ile bağlantı içinde değildir. Batılı yazarlar „Alawî“ diye yazar. Köken Alaw, î ise mensubiyettir. Mesela Baytar Nuri Dersimi diyorlar. Yani Dersimli Baytar Nuri. „Alaw“ Kürdçe bir kelimedir ve ateşin üzerinde çıkan alev anlamına gelir. „Alawî“ de ateşe mensubiyet, aleve mensubiyet anlamına gelir.
Bu inancımız kaç yaşında?…
Nemrut’a kadar götürmek mümkün.
Neden?
Çünkü; ateş bizim inancımızın temelinde ne kadar kutsal ve tanrısal biliniyorsa, Nemrut döneminde de ateş tanrı olarak biliniyor. Güneş ve ateş, tanrısal ve kutsal değerlerdir. Nemrut’a göre, İbrahim’in varsa bir suçu Nemrut’un tanrısı olan ateşte yargılanmalıdır. Eğer suçluysa yakar, suçsuzsa yakmaz. Bizde halen gelen deyimler var. „Ben suçsuzum. Beni ateşe atsan yanmam“ derler. Yine bir Pers kralının oğlunun suçsuz olduğunu ispat etmek için ateşe atılması kararlaştırılır. O olay yazılı belge olarak da elimizde var.
Güneş, hangi inançlarda başlıca element olarak ele alınıyor?
Güneş tanrısı, ilkel çok tanrılı inançlar dönemi sonrasında bölgede ön plana çıktı. Onunla beraber artık ateş kültü gelişmeye başladı. Ve bu duruma bir yerde Aleviliğin başlangıç noktası denebilir.
Güneş tanrısı, Mitra inancında var. Zervan inancında var. Zervan, zaman tanrısıdır fakat felsefi olarak aynı görüşe sahip. Mitra inancı sonrasında bölgede Zerdüşt inancı ortaya çıktı. Zaten Zerdüşt yeni bir felsefe ortaya koyduğunu söylemiyor. Zerdüşt, „Ben bu inancın yapısı içinde ve mensup biriyim“ diyor. Hatta esasta bir zakirdir kendisi. Yani çalıp söyleyerek inancını yayan bir kişidir. Sonradan inzivaya çekildikten sonra „Ben bu inanca mensubum. Sadece eksiklerini düzeltmek ve gidermek istiyorum“ diyor.
Güneş dışında inandıkları var mı?
Alevilik’te „Xwede“ dedikleri güneştir. Zerdüşt, „Başta o vardı“ diyor. Yani güneş vardı. „Ateş vardı. Ateşten hava meydana geldi. Havadan su meydana geldi. Sudan toprak meydana geldi. Topraktan bitkiler, bitkilerden hayvanlar, hayvanlardan insanlar meydana geldi“ diyor.
Zerdüşt, aynen öyle mi diyor ağabey?
Burada var. (Zerdüşt’ün yazılarını gösteriyor)
Bu resmen evrim teorisi!..
Evrim öğretisi Zerdüşt’te var. „Bitkilerden hayvanlar oluştu, hayvanlardan da insanlar…“ Mesala Xweda, Ezda, Mazda… Bizim, tanrılara verdiğimiz isimler… Bizim tanrılarda yaratma olayı yok, verme olayı var. Xwede kendini verdi, Ezda beni verdi, Mazda bizi verdi. Görünen ve görünmeyen her şey tanrının zerreleri ve parçalarıdır. Yani güneşin… Parça, bütünün özelliklerini taşır. „Her nereye baksam kendimi, tanrıyı gördüm“ deyimi doğrudur. Her şeyde tanrı vardır. Her şeyde tanrının özellik ve nitelikleri var. Ve onun için de kendisi de „İyisi de kötüsü de benim“ diyor. „Gece veya gündüz benim tabii yapımdır“ diyor. Ateş, tanrının kutsal ruhu olarak kabul ediliyor. „Her şeyde ateş vardır. Bazılarını görebilir, bazılarını hissedebilirsiniz; bazılarında da görmek için formunu değiştirmeniz gerekir“ diyor. Yani Aleviliğin Ali ile alakası yok.
Zerdüşt’ün dört elemente ve bu teoriye o dönem ulaşmasına hayret mi etmeliyiz? Nasıl karşılamalıyız sizce?
Üniversite Mezopotamya’da milattan önce vardı. O dönem dünyanın bilgi deposu Mezopatamya idi. Bu bilgilere şaşmamak gerekir. Peki Avrupa’da ne zaman kuruldu? Yunan filozoflarından sonra 17. yüzyıla kadar filozof göremezsin Avrupa’da. Niye? Tabulu inanç getirip kapattılar her şeyi. Benim iddiamdır, Fransız devrimi Zerdüşt belgelerinden sonra olmuştur. İdealizm-materyalizm çatışması da ondan sonra başlamıştır.
Mazda inançtır. Zerdüşt, bu öğretinin temel taşlarından biridir. Zerdüşt, ben peygamberim demiyor. Tarihte ilk peygamberlik iddiasında bulunan İsa’dır. Sonra Mani’dir, sonra diğerleridir. Zerdüşt, „Ben Mazdaizme mensup bir kişiyim. Ama ben bunu reforme etmek istiyorum“ diyor. Bu temelde inzivaya çekiliyor. Sonra geliyor ve o düşüncelerini Gathalarda yazıyor ve o inanç yazılı bir belgeye kavuşmuş oluyor. Avesta’dan önce bu inancın belli bir kitabı yok. Ama tabii yani doğal bir inanç olarak varlığını sürdürüyor. Bildiğimiz kadarıyla Avesta’dan önce kitap yok. Her inancın mitolojisi vardır. Mazda inancının mitolojisi Zervan inancından alınmıştır. İyi ile kötünün bir arada var edildiğini ve bunun her oluşumda olduğunu anlatan bir felsefedir.
„Alevilik İslam’dan sonra çıktı“ diyenler var. Siz, „Önce vardı“ diyorsunuz. Aslında bu teoriyi başlatanlardan birisiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Alevilik’in temel kurumlarına bakarsan hepsinin İslam öncesi kurumlar olduğunu görürsün. Örneğin, Ocaklar. Ocak kurumu, İslam’dan önce var. Ocak, pir yetiştirme kurumudur. Ocak kültürü Mazda inancında var. Zerdüşt’ün ilk kurduğu ocak Herat’tadır. Afganistan sınırları içinde. Ayrıca, Aleviler, „Horosan’dan geldik“ der. Neden böyle söylüyorlar? Çünkü; Zerdüşt, inancını Zagroslarda kabul ettiremeyince Horosan’a geçti. Ve Horosan’da kabul ettirdi.
Yani sadece 400 yıl önceki göç ile ilgili değil.
Oraya gidip gelenler tabiki „Biz Horosan’dan geldik“ diyecek. Ama inanç olarak ilk ocak orada kurulduğu için genel olarak Aleviler öyle söylerler.
O zaman da ocak mı deniliyordu?
Tabi. „Ocax“, Kürdçe bir kelimedir. Bu kelimede Kürdçe’den Türkçe’ye geçen bir kelimedir. Bölgeye gelen her kral kendine yeni bir ocak açardı. Kralların ocağı olurdu o ocak. Ve orada reyberler, pirler, mürşidler eğitim kurumlarının mensuplarıdır. Bir de erenler. Yani tacül arifin… Bunlar her şeyi bilen kişilerdir. En büyük makam Mazda inancında baba makamıdır. Babai isyanları var mesela. Yani babalık makamı da eskiden vardı. İslamiyet içinde bir mürşid veya pir makamı var mı?
İslam’da yok.
Pirlerimize imam diyor muyuz? Hoca diyor muyuz? Bizim pirlerimiz kabul ederler mi?
Hayır.
O zaman nereden etkilenmişler. Biz ocak erkanına bağlıyız. Ocakta yetişen piri ocak tayin eder. „Git falanca bölgede pirlik yap“ der. O pir ocağa karşı, ocak da pire karşı sorumludur. Yani pirlik babadan oğula geçen bir makam değildir. Pirin soy seceresi olmaz. Osmanlı’dan bugüne ne olmuş? Secereler ortaya çıkmış. Ocak eğitiminden geçen kişi yetkinleşmişse pirlik verilir. Kaldı ki bazıları düşkün durumuna düşer. Düşkünler ocağında eğitimine devam eder. Bakın, Alevilikte yemin edildiği zaman ocağa yemin edilir. Ocak, kutsal ateşin yandığı yerdir.
İslam’dan önce ziyaretlerimiz var mıydı?
Ziyaretler, Mazda inancından önce vardı. Onlardan kalma bir kültürdür. O ziyaretler genelikle yüksek dağ tepeleridir. Eski inançlarda tanrıların gökte yaşadığına inanılır ve insana benzetilirdi. Kurban kesersek etinin kokusunun hoşuna gideceği, gelip yiyeceğine inanılırdı. Mazda inancında kanlı kurban olayı yok. Et yenilir, ama çok yenmez.
Türbe kültürü…
Türbe kültürünün sonradan girdiğine inanıyorum.
Peygamberin torunları, Hacı Bektaş-ı Veli, İslam’ın propagandaları ile mi Alicilik ortaya çıktı?
Başlangıçta açıkça „Biz de Müslümanız“ demişlerdir. Katliamdan kurtulmak için. Bu genelde şehir merkezinde olmuştur. Fakat caminin yanında tekke kurmuşlar. Müslümanlar, tekkedekileri Müslüman kabul etmemişler. Çünkü; tekkedeki eğitim genelde Alevi eğitimidir. İslam’dan etkilenmiştir ama İslam’ın içinde kendi kültürlerini korumuşlardır. Yani takkiye yapmışlardır. Takkiye tekkeden gelen bir kelimedir. „Aliciyiz“ demişlerdir ama Ali’ye benzemezler. Çünkü; Ali dört dörtlük Müslüman’dır.
Peki ağabey, Ali, 12 İmamlar nasıl oldu da bu kadar kültürümüze girdiler, orucumuza girdiler?
Alevilerin Ali’ye yüklediği sıfatlar bizim eskiden dara düştüğümüzde çağırdığımız Xızır’ın sıfatlarıdır. „Yetiş ya Xızır“ diyoruz ya. Xızır her şeye kadirdir, her şeye hakimdir ya, Xızır’ın sıfatları Ali’ye yüklenmiş. İslam’ın Ali’si ile bizim Ali’miz çok farklıdır. Mesela bizdeki Ali’nin resmi ile İslam ansiklopedisinde anlatılan Ali çok farklıdır. Bizde anlatılan, herkese yardım eden, herkese iyilik yapan birisi. Halbuki İslam’daki Ali öyle değil. Mesela Ömer’e, Osman’a atfettiğimiz şeyler son derece yanlıştır. Ali onlara danışmanlık yapmıştır. „Aralarında savaş oldu“ falan bunlar hikayedir. Ali onay verdiği için Osman halife olmuştur.
Kürdistan, Ömer zamanında işgal edildi.
Ömer zamanında Kürdistan’da işgal edildiğinde Kürdçe konuşmak yasaklanmış. İlk defa Kürdçe’yi Ömer yasakladı. Ve Kürdçe konuşanların dilleri makasla kesiliyormuş. Bunu Mutassar Kürdistan Tarihi yazıyor. Kültür katliamı yapmıştır. Varolan kitaplar yakılmıştır. Üniversitelerin kütüphaneleri vardı. Değişik yerlerdeki kütüphaneler vardı. Tüm bunlar yakılmış! Bu arada Mazda inancına ait olan Avesta’da da yakılmıştır. Alevilerin, „Hakiki Kuran yakıldı“ dediği kitap Avesta’dır. Avesta’dan kurtarılan parçalar Hindistan’dadır. İslam’dan kaçan ve şimdi Parsi denilen Bombay’daki Zerdeştilerin elindedir. 12 imam dedikleri kişiler var. Bizde 12 sayısı kutsal. Ama 12 imamla bağlantısı yoktur. Çünkü; bizde imamet makamı yoktur. Şia’da var. Ama bizdeki Alevilikte imamet makamı yoktur. Dolayısıyla imamlığa bağlanamayız. 12 imamın tümü dört dörtlük Müslüman’dır. Caferi Sadık öğrencileri dört mezhep kurdu. Caferi Sadık’ın mezhebi yoktu. Müslümandı.
Babam, „Caferi Sadık herkese verdi, bize mezhep vermedi“ diyordu.
Veremezdi. Müslüman olursan verir. Biz Müslüman değildik.
ETHEM HEMGIN Devamını Gör
Merhabalar yoldaşlar değerli yazarlarımıza bundan çok çok teşekkürlerimi bizleri gerçeklerle aydınlatıyorsunuz.bende severek okuyorum.başarılarınızın devamını diliyorum Saygılar
Doğru gerçekleri araştırıp yazıyorsunuz ve niceleri aydınlatıyorsunuz teşekürler