Alevilik bir “yol”dur.
Alevilerin dillerinden düşürmedikleri iki özdeyiş vardır. Birincisi; “Gönül kalsın, yol kalmasın”, diğeri; “Yol cümleden uludur” Gördüğünüz gibi, bu özdeyişlerde Alevilik kısaca “yol” olarak adlandırılmıştır.
Alevi ozanların nefeslerinde de Alevilik bir “yol” olarak ifade edilir.…
Kul Nesimi;
“Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır”
Diyor.
Seyrani’nin dizelerinde de aynı ifade var;
‘Yolcu ateşte yanmak ile yol yanmaz
Erenlerin dokuduğu çul yanmaz’
Alevi yolu Alevi toplum yaşamının bütün alanlarına müdahale eden, kendi bireylerinin sosyal yaşamlarını sevgi ve barış temeli üzerinde biçimlendiren geniş tabanlı bir sosyal örgütlenmedir. Alevilik “ikrarına sadık canlar’ın oluşturduğu bir “yeminli yurttaşlar topluluğu”dur.
Alevi yolu aynı zamanda ulaşılmaz derinliklerinde kadim sırlar saklayan ve bu sırları, kendi kurumsal yapısı içinde yetiştirdiği “İnsan-ı Kamil”ler aracılığı ile sonraki kuşaklara aktaran bir gizem okuludur. Bir sırlar öğretisidir. Erenler bu öğretiyi “Alevi ince yolu” olarak adlandırırlar.
YEMİNLİ YURTTAŞLIK:
Alevi olunmaz, Alevi doğulur diye bilinir ama tam tersidir. Kimse doğarken Alevi olarak doğmaz. Alevi yolu henüz doğmuş bir bebeğin seçme hakkını daha doğarken elinden almaz. Kimseyi kendi rızasının dışında biçimlendirmeye kalkmaz. Kimsenin inancına doğumla birlikte ipotek koymaz.
Bir kişinin Alevi olabilmesi için önce kendi kararlarını verebilecek olgunluğa gelmesi gerekir. Kendi kararlarını kendi verebilecek yaşa gelen kişi önce bir yol kardeşi, yani “musahip” seçer. Yol kardeşleri eşleri ile birlikte bir rehber eşliğinde düzenlenen “ikrar cemi” adı verilen bir yemin töreninde yemin edip ikrar verdikten sonra Alevi yoluna kabul edilirler. Alevi sosyal hayatının bir parçası olurlar.
Alevi yolunun sosyal amacı, topluluk üyesi can’ların tüm yaşam alanlarını sevgiyi ve barışı esas alarak düzenlemektir. Yemin vererek topluluk içine katılan herkes sevgi toplumu içinde yaşamanın asgari gereklerini yerine getirmek zorundadırlar. Erdemli olmak, huzura ve toplumsal barışa zarar verebilecek davranışlardan uzak durmak toplumun tüm fertleri için o topluluk içinde varlıklarını sürdürebilmenin olmazsa olmaz şartıdır.
Alevi toplumunda ruhban sınıfın dışında kalan fertlere “talip” adı verilir. Düzenlenen yemin töreni yani ikrar cemi ile topluluğun kurallarına ve disiplinlerine uymaya söz verip, topluluğun geniş bahçesine alınan talipler kendi köylerinde, kasabalarında yaşarlar topluluğun Ayin-Cem adını verdiğimiz rutin ibadet törenlerine katılırlar, sürekli olarak mürşidin, pirin, dedenin kutsal gücünün denetiminde bulunurlar.
Bu açıdan bakıldığında Alevilik ruhani bir gücün kutsal otoritesine bağlanmış sevgi ve barış içinde yaşamayı taahhüt etmiş yeminli yurttaşlar topluluğu olarak nitelenebilir…
Alevi Piri –dedesi- yola girmek ve yaşamının kalan bölümünü sevgi ve barış toplumunun esaslarına riayet ederek yaşama arzusunu beyan eden, Alevi terminolojisi içinde talipler olarak adlandırılan isteklilerin üzerine‚ bu yemin töreninde “üç mühür” koyar. Ve şunları söyler:
-Canlarım, geldiniz bu rıza şehrine girmeye talip oldunuz. Bu eşikten geçtiniz. Biz de Hakk’ın velayeti ile üzerinize üç mühür koyduk, nefsinize üç yasak getirdik.
Koyduğumuz birinci mühür dudaklarınız üzerinedir. Madem ki bu kapıdan girdiniz bundan böyle bu kapının ardındaki sırlarımızı yabancıya deyici olmayacaksınız. Yalan ve kötü söz söylemeyeceksiniz. Dedikodu yapmayacaksınız. İftiradan,yargıdan ve isnattan uzak olacaksınız. Hakkınız olmayan bir nesneyi asla dudaklarınızın arasından geçirmeyeceksiniz..
İkinci Mührümüz eliniz üzerine konmuştur. Bundan böyle,bundan önce de olduğu gibi çalmayacaksınız ve öldürmeyeceksiniz. Başkasının malına ve canına el uzatmayacaksınız. Haksız yere hiçbir canlıya zarar vermeyecek sebepsiz yere bir çiçeği dahi koparmayacaksınız.
Canlarım kişinin tohumu tutkularını yönetir, bu sebeple üçüncü mühür beliniz üzeredir. Eşinize sadık olacaksınız. Aynı anda birden fazla eşle evlenmeyeceksiniz. Yuva yıkmayacaksınız,yıktığınız
Sözün muhtasarı odur ki; Bundan böyle her koşulda ve her ahvalde, dilinize,elinize ve belinize sahip olacaksınız.
Alevi erkânında topluluğun tüm fertlerinin önünde ve mürşit huzurunda üç mührün sınırlarını ihlâl etmemek üzere söz verenler, topluluğun önceden belirlenmiş kurallarına uymak üzere toplumun diğer fertleri ile kefilli ve çok şahitli, bir sözlü anlaşma yapmış olurlar.
Sözleşme kefillidir, çünkü bu toplum sözleşmesinde müsahipler birbirlerinin kefili olmayı kabul etmişlerdir… Sözleşme aynı zamanda çok şahitlidir çünkü bu akit topluluğun tüm tanıklığında gerçekleştirilmiştir.
İkrar verip yemin ettiği halde, topluluk ile yaptıkları sevgi ve barışa dayalı sözleşmeye uymayanlar, toplumun huzurunu ve barışını sağlayan bu üç mühürden herhangi birini fekkedenler yani mühürlerden herhangi birini kıranlar için iki tür ceza öngörülmüştür.
– Düşkün
– Müşkül
Cana kıymak, çalmak, birden fazla evlenmek ve benzeri ağır suçlar‚ “düşkünlük” sebebidir. Yalan söylemek, kavga etmek gibi hafif suçlar‚ “müşkül hal” sayılır… Müşkül olanlar, Alevi yol kurallarına uygun olarak verilen cezayı yerine getirdikten ve bozdukları toplumsal barışı yeniden tesis ettikten sonra bağışlanırlar.
Düşkün olan kimselerin Alevi sosyal hayatına verdikleri zararlar onarılamaz ve kabul edilemez boyutlardadır. Bu nedenle Alevi erkânında düşkün ilan edilen kimseler “yolu, yolumuzdan, malı malımızdan, davarı davarımızdan ayrı olsun” denilerek, Alevi toplumunun dışına itilir.
Alevi terminolojisi içinde bu durumu özetleyen bir özdeyiş de vardır. Erenler, “Müşkül hallolur,düşkün hallolmaz” derler.
Alevi erkânı içinde, yol kardeşleri birbirlerinin kefili ve denetleyicisidirler. Bu sebepten, talibin işlediği suçtan musahibi de sorumlu tutulur. Suçu işleyene verilen ceza, suçu işleyenin yol kardeşine ve eşlere de uygulanır. Bu nedenle tüm talipler yol kardeşlerini karşılıklı olarak yaşam boyu denetlerler, gerektiğinde birbirlerini uyararak doğru yoldan ayrılmalarının önüne geçerler. Bu iyi dizayn edilmiş dört kişilik bir oto kontrol sistemidir.
Yalan söylemek, kavga etmek nispeten hafif fiiller müşkül halden sayılır.
Alevi yolunda Hakk’ın en görünür, en müstesna hali ile insanda misafir olduğuna inanılır. Alevi deyişi ile; “İnsan Hakk’ta, Hakk insandadır”. Cana kıymak Hakk’a kıymaktır bu nedenle hiç affedilmez. Düşkünlük sebebidir. Alevi sosyal hayatında, aynı anda, iki evli olmak da düşkünlük sebebidir.
Erdoğan Çınar.
Hace, Hâce: Bilgin, âlim… Devamını Gör
İlk yorum yapan olun