Alevilerin saplantı niteliğinde ki Kerbela olayının kökeni, İslamiyet’ten önce Sabi dininin tapınağı olan Kabe’nin iştah kabartan gelirleri üzerinde, Muhammet’in kabilesi Haşim Oğulları ile Muaviye’nin kabilesi Ümeyye Oğulları arasında ki çıkar çatışmasına dayanmaktadır. Aynı kabileler arasında aynı çıkar dalaşı, İslam devleti döneminde iktidara, onun siyasi gücüne sahip olma tutkusuyla bazen açık, bazen da gizli yapılan hesaplarla saltanata ve hazineye hâkim olma hırsı, Kerbela da vahşet boyutunda sergilendi. “Vahşet” denmesinin nedeni, beş-altı bin kişilik donanımlı ordu karşısında, savunma arcı olmayan 70-80 kişinin çoğunluğu kadın ve çocuklardı. Bu olay bu boyutuyla gerçek anlamda bir vahşettir.
Alevilerin Kerbela olayında ısrarla öne çıkardığı iddia, Hüseyin, Yezit’in biat teklifini ret ettiği ve DİK durduğudur. Biat teklifi ve reddi konusuna kanıt sayılacak tek bir belge yoktur; bu söylem, tamamen uydurmadır. Gerçekte Yezit Hüseyin’e biat teklif etse de etmese de, Hüseyin teklifi kabul etse de etmese de öldürülecekti. Yezit’in var sayılan biat önerisini Hüseyin kabul etseydi, Yezit’te O’nun canını bağışlasaydı, Hüseyin Küfe’ye (Kuveyt) ulaştığında güçlü bir konumda üstüne geleceğini, iktidarının devrileceğini ve kendi sonunun ne olacağını iyi bilen Yezit, askersel gücünü kullanıp siyasi hasmını imha yöntemiyle, olası sorununu baştan çözmüş oldu. Zira Kerbela olayı tüm gizli-açık yönleriyle iki Arap kabile arasında siyasi iktidar savaşıdır. Aleviler bu olaydan kendileriyle ilişkili sonuca nasıl ve neden vardıklarını sorgulamalıdır.
Saplantının On İki İmam boyutu, Alevilerin kadimden beri Anadolu da kutsadıkları On İki kültünün, baskın ve korku salan İslam hâkimiyeti altında On İki İmam örtüsü altına gizlenmesi olayıdır. İslam’ın On İki İmam örtüsü kaldırıldığında, ortaya, Bâtıni felsefe öğretisinin öngördüğü 12 şık (*) sarmalında doğanın, canlıların, bunların içinde insanın oluşum ve gelişimini soyut algıya dayalı, rakamlarla ifade edilen bir anlayış kültü çıkmaktadır. Yakın Doğu (Anadolu ve çevresi) toplumlarının evrim sürecinde Antik Mısır da oluşan, Hermetik ekolde rahip eğitiminin 12 kademeli biçim alması, Hititler ve öncesi toplumlarda kutsal güneş motifinin 12 yıldızla donanımı, Hıristiyan inancında İsa’nın 12 Havari kültüne dönüşmesi, İslam ortamında 12 İmam denilen inanç, Aleviliğin kadimden beri kutsadığı temel inançsal değeri ve maddi değeri ve anlamı olan bir külttür..
Alevilerin şuursuzca kutsadığı On İki İmamlar, bilinen 12 bin yılık tarihsel veriler ışığında irdelendiğinde “O daha dünkü çocuk” denilebilecek İslam döneminin simalarıdır. Bunların çoğunun ne zaman nerede doğduğu ve nerede nasıl öldüğü bilinmiyorken, hepsinin de İslam’ın şeriat hükümlerine uygun yaşadığı, Kuran hükümlerine harfiyen uydukları Müslüman olmalarından dolayı kesin bilinmektedir. On İki İmam’lardan hiç birisinin Alevilikle ilgili olumlu bir deyim ve duruşları olduğuna dair yazılı belge bulunmamaktadır. 12 İmamlara atfedilen söylemlerin tamamı, belgeli kanıtı ve bilimsel değeri olmayan yalandan ibaret, kendini “Ulama” zanneden cahil dedelerin uydurmasıdır. Hz. Ali’nin söz ve hutbelerinin toplandığı “Nehcül Belaga” adlı metin; İslam şeriatına, namaza, ramazana ve Kuran’a övgülerden ibarettir. Alevilerin kutsadığı “İmam Cafer Buyruğu” da hakeza aynı kapsam ve niteliktedir.
İslam’ın temel metni Kuran ve Muhammet’in sözü “Hadis” vb. belgelerde adı geçmeyen, kutsiyetleri söz konusu olmayan On İki İmamlar, Mekke merkezli ana akım İslam’ın kutsalı olmadığı ilgili belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak Şii-İslam mezhebinin temel dayanağı başta Hz. Ali olmak üzere On İki İmamlar Şii mezhebin en kutsalı olduğu, Şiilikle ilgili tüm metinlerde mevcuttur. İslam’ın merkezinde önemli yeri olmayan, Alevilikle hiçbir ilgisi ilişkisi bulunmayan, Alevilerin On İki İmam saplantısı anlaşılır gibi değil. Alevilik açısından anlaşılmaz olan bu durum, devletin asimile politikası açısından yeterince anlaşılmakta, Alevilere karşı kullanılmaktadır. Zira Alevileri köşeye sıkıştırıp zaman içinde eritilmesine oldukça elverişli, Alevilerin devlete sunduğu etkin bir argümandır İslami figür ve söylemler.
(*) Alevi öğretisinin ideolojik dayanağı, Bâtıni felsefenin rakamlarla ifade edilen temel ilkeleri olan 12 kültünün açılımı; 1- Evrenin ve yer kürenin ışıktan (enerji) oluştuğu, 2- Bu enerjinin evrim sürecinde yoğunlaşarak nesnel biçim aldığı, 3- Bu nesnenin su, 4- Toprak, 5- Hava (oksijen), 6- Isı (enerji) olarak cisimlendiği, 7- Bu cisimler sarmalında canlı türlerin ürediği, 8- Zamanla bu canlılar arasında insan türünün şekillendiği, 9- İnsan türünün evrim sonucu insanoğlu niteliği kazandığı, 10, İnsan, tekamül yoluyla olgunlaşma evresine girdiği, 11- Yeterince olgunlaşma sonucu İnsan-ı Kamil (Bilge-Arif kişi) mertebesine ulaştığı, 12- Ömrü bitip öldüğünde, geldiği kaynağa geri dönen insanın, Hak’la Hak olduğuna inanan Aleviler, Osmanlı’nın kanlı kılıcı karşısında Şii-İslam’ın kutsalı On İki İmam inancını, kendi Bâtıni kültünün üstüne örtü yapmışlardır; bu örtü kaldırıldığında ortaya gerçek Alevilik çıkacaktır.
İlk yorum yapan olun