Alevilik, Aleviler ve Asimilasyon (11)

10993403_1602859169947381_7997492607316742707_n

Alevilik, Aleviler ve Asimilasyon (11)Aleviliği Alevilerden başka herkesin keyfine göre tanımladığı, Alevilik hakkında diyanetin fetvalar derdiği, siyasilerin ısrarlı dayatmaları, ilahiyatçı çevrelerin İslami bakış ve yaklaşımla yaptığı yorumlar, 20-25 milyon civarında olduğu bilinen Alevi toplumu üzerinde hakkı ve haddi olmayanların söz söylemesi, Alevilerin içine düştüğü acınılası durumun belgesi sayılabilecek gerçeklerdir. Aleviliğin ve Alevilerin bu duruma düşmesinin esas sorumlusu kendileridir. Kendine yabancılaşmış, kendisini, kendine ait olmayan kimlikle tanımlayan her toplum bu acınılası duruma düşmeye mahkûm ve başkalarını suçlamaya da hakkı yoktur.

Alevilik konusunda haddini bilerek veya bilmeyerek aşanlara, devletin Aleviliği İslam içinde eritme, yani asimile politikasına karşı verilecek etkin cevap, ancak Alevilerin Cem törenlerinde uygulanan ‘On İki Hizmet’ ritüeli içinde sır edilmiş Alevi gerçeklerlini içeren mesajlar… Bu mesajlar; gerçek anlamına uygun bir kavrayışla bilince dönüştürülmeli, tutarlı bir duruşla savunulmalıdır. Hak edenlere gerekli cevap olabilecek boyutta yaşanan gerçek belge niteliğinde olan Erkan sırlarının içeriği (*) oldukça zengin, önemli ve Aleviliğin tarihsel somut kaynak hazinesidir. Aleviliğin ve Alevilerin üstüne –deyim terindeyse- dolu-dizgin gelenlerin önünü kesebilmenin diğer bir yolu, Aleviliği İslam’la veya Şii-İslam’la ilişki içinde ele alan yaklaşımla açıklama veya yorumlama yönteminin, Aleviliği asimile politikasına temel dayanak olduğu, Alevilerin ufkunu bulandırdığı bilinmelidir.

On İki Hizmet ritüellerinin içerdiği sırların gerçek anlamını doğru algılayabilmek için önce, Cem töreninin asli ve temel işlevini doğru kavramak gerekir. Cem Evi’nde uygulanan ritüellerin içerdiği mesajların gerçek boyutuyla anlaşılması, zaten Cem töreni ve Cem Evi’nin niteliğini açığa çıkaracaktır. Cem Evi, Cem Vakfının her Perşembe akşamı düzenlediği ayinlerde görüldüğü gibi, Kerbela’ya ağıtlar yakılan, katılanların dizlerini dövdüğü bir mekân değildir. Onun asili işlevi, bir yönüyle toplumda oluşan anlaşmazlıklara ‘Görgü-Sorgu (halk mahkemesi) yöntemiyle çözüm üreterek toplumsal barışı sağlamak… Diğer yönüyle Dört Kapı kademeli eğitim-öğretim sistemi içinde bilge insan (İnsan-ı Kamil) yetiştirerek kadimden beri cehaletin birlikte aşılmaya çalışıldığı kutsal mekandır. Öbür yönüyle Cem Evi’nde yapılanan Cem kurumunun temel işlevi, kendi bünyesinde icra ettiği hukuk (Görgü-Sorgu) anlayışına uygun barışçı, eşitlikçi, adil paylaşımcı, toplumsal düzenini sağlayan ve gerektiğinde yaptırım uygulayan bir siyasi erk niteliğindedir.

Yazılı bir metin olmayan fakat Aleviliğin anayasası niteliğinde ki ‘Yol Erkan’ hükümleri, Alevi toplumunun uyması ve yapmamsı gereken kurallar bütünüdür. Bu kurallar Cem ayinlerinde anlam bulur ve icra edilir. Uyulması gereken ve yapılması yasak davranışlar, Görgü-Sorgu ritüelinde dile getirilir ve sorgulanır. Bu uygulama Erkan’ın ahlaksal ve hukuksal boyutudur. On İki Hizmetin genel anlamda içeriği; doğanın ışıktan (enerji) oluştuğu ve yapısal işleyişi, evrim sürecinde ışığın maddeye dönüşerek cisimleştiği, cisimlerin farklı nitelikte biçimlendiği sembolik olarak görsel, insanın oluşum gelişim ve ölümsüzlüğü ritüeller içinde sözlü anlatımla sergilenmektedir. İlk bakışta birçoklarına, özellikle de Alevi olmayanlara basit gibi görünen, sembolik ve görsel olarak sergilenenlerin içeriği ayrıntılarıyla incelendiğinde, ciltler dolusu kitap olacak boyutta ve belge niteliğinde Alevi gerçekleridir

Cem Erkan’ında yürütülen ve On İki Hizmet denilen ritüelleri özetleyerek de olsa açıklamak, Aleviliği Alevilikten başka her şeye benzeten üzerinde ki İslami örtüyü kaldırmak gibi bir işlevdir. İlk ritüel dedenin pir makamına oturmasıyla başlar. 2- On İki hizmeti sırasına uygun ve Cem sürecinde töreninin düzenli yürütülmesini sağlayacak gözcünün görev almasıdır. 3- Ritüellerin içeriğine uygun saz eşliğinde nefes söyleyecek zakirin yerini alması. 4- Dışarıdan Ceme yönelik olası saldırıya karşı bekçilerin görev alması. 5- Temizlik görevlisi süpürgeci erkek ve ibrikçi kadının belirlenmesi. 6- Çerağcının Delil uyandırması. 7- Ceme katılan tüm canlara vekaleten kadın-erkek iki canın ‘Dar’a çekilip sorgulanması. 8- Kurban duası. 9- İnsan yaşamında önemi vurgulanan sembolik ‘Su’ duası. 10- Kırklar semahı. 11- Delil’in (çerağ-mum) sır (söndürülmesi) edilmesi 12- Lokma, Cem birliği ve bitiş duası.

Ritüellerin uygulama esnasında yapılan dualarda, zakirin söylediği nefeslerde adı zikredilen İslami figürlerin, ritüellerin içerik ve anlamıyla hiçbir ilgisi, ilişkisi olmadığı görülmektedir. Ancak, dua ve nefeslerde işlenen İslami temalar, Aleviliği Alevilere yabancılaştıran, İslami yörüngeye çeken, fakat devletin asimile politikasına dayanak sağlayan etmenlerdir. Bu ritüellerin tamamı, dinsel anlam ifade etmeyen dünyevi ve insansal yaşama dair anlam içermektedir. Bunlar arasında ‘Delil uyandırma’ denilen mum (ışık) yakma, evrenin oluşum kaynağının niteliğine dair içeriğe sahipken, Kırklar semahı, dünya denilen yer kürenin yapısal işleyişinin insan düzeyinde figüratif anlatımı, aynı zamanda kadın-erkek birlikte varlığının insansal ilişkisini sergileyen müthiş bir sunu, estetik değeri yüksek harika bir görsel şölendir.

Bu yazı dizisinin önce ki makalelerinde kısmen değindiğim, yukarıda içeriğini özetlemeye çalıştığım On iki Hizmet ritüelleri, Cem Evi’nin mekan olarak işlevi, Cem kurumunun icra ettiği görevler, altyapısı ortak mülkiyete dayalı ve tarihin uzun bir kesitinde Alevi yaşam tarzının yaşanmamış hikayesi değil, iktisadi-siyasal-hukuksal boyutta yaşanmış sosyal gerçekleridir. Ortakçı mülkiyet yapısının çözülerek özel mülkiyete dönüştüğü, özellikle de kapitalist üretim ilişkilerinin topluma hakim olduğu günümüz ortamında, geleneksel sosyal yapısı da çözülmüş Alevi geleneklerini yaşam biçimi olarak devam ettirme uğraşı, her çağda ilerici rol oynamış Aleviliğe ve Alevilere yakışmaz. Alevilerin, günümüz koşullarında içinde bulunduğu sorunlarını aşılabilmesi ancak; kendisi gibi asimile politikasının hedefi olan, çok yönlü baskı ve sömürü çarkı içinde ezilen toplum kesimleri, emek yanlısı demokratik kitle örgütleri ile iç içe olmak ve birlikte hareket emek, kurtuluşa giden tek çıkar yol olduğu kanısındayım.

Bekir Özgur

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.