ALEVİLİĞİN DON KİŞOT’LARI VE YAKARIŞLARI.
Siz değerli canlardan ricamdır.Yazının başlığını bakıp herkes bir yerinden tutup üstüne almasın. Ama herkes yazıdan kendi payına bir ders çıkarsın, ders çıkarsın derken kimseye ders vermenin haddime olmadığınıda özellikle belirterek… naçizane öngörü ve tavsiyemdir, dersem daha doğru olur..
Mücadele nedir? Mücadele;
Herhangi bir amaca erişmek, bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım.
Bu tanımdan yola çıkarak Alevilikte ki mücadeleyi irdeleyelim.
Alevi toplumunun binlerce yıldır bir mücadele içinde olduğunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Peki bu mücadele nasıl yapılıyor.
Bu mücadele tarih sahnesinde sisteme karşı isyan bayrağı çekmeye kadar gitmiştir. Ve bu mücadelenin bedellerini ödediğide kronolojik tarihimizde mevcuttur, öyle ki takvim yapraklarında anma yapmadığımız gün sayısı bir elin parmaklarından az kalmıştır, zira egemenler bu tarihleride doldurmak için azami gayret peşindeler. Ya biz, biz mağdur edebiyatı yapmaktan bir adım öteye geçebilmiş miyiz?
Geçemedik maalesef geçemedik!! Yada birbirimizi eleştirmekten birbirmizin kuyusunu kazmaktan bir adım öte gidemedik!
Mücadele bir kişi veya topluluk halinde yapılır demiştik. Peki bunlardan hangisi sonuç vericidir. Bireysel mücadele bireysel olaylarda sonuç vericidir veya alanı orasıdır, fakat bir olay toplumu ilgilendiriyorsa örgütlü birlikte mücadele ŞART ve zorunluluktur. Ve amaç tek başınıza veya bir kaç kişi ile başladığınız mücadelenin örgütlü mücadeleye evrilmesidir. Zira Alevilik için yapılan mücadelede böyle olmalıdır.
Alevi toplumunun sistem ve egemenler karşısında yaptıkları mücadelelerin kazanımları kısmi ve bölgesel kazanımlar elde etmiş isede, genel anlamda varlığına ve özüne yapılan saldırılarda kendini gizlemek veya kendini farklı göstermek şeklinde vuku bulmuştur. Bunun adınada tarihsel süreçte Takkiye denilmiştir.
Semavi dinler karşısında Varoluş ve Enel hak felsefesini savunan öğreti kendine yaradılış felsefesi liderlerini önder seçmiş hatta onlarla kan bağı olduğunu iddia edecek kadar yoldan çıkmıştır.
Bir o kadar da ileri giderek kendi yaşam pratiği ile zerre kadar uyuşmayan bir dinin kitabının, değiştirilmiş olduğunu iddia edecek kadar akla ziyan bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Neden mi? Akla ziyan.. şöyle ki varsayalım bir yaratıcı mevcut; ve bu yaratıcı tarihin belli zamanlarında (Ki oda son 13.7 milyon yıllık evrenin tarihinde son altı bin seneye tekabül eder)kitap yolu ile KULLARINI uyarmış varlığını ispata çalışmıştır. Sizce ne kadar akla mantığa yatkın bir durumdur bu, her şeye muktedir olan bu yaratıcı kulları tarafından değişebilmesi bir NOKTA’ya bakan bir yöntemle kullarını uyarmış olsun. Neden böyle bir yöntem kullansın zira semavi dinlerden sununcu İslamın kitabı Kuran’da Tanrının kendi sözü şudur.
(Rabbinin sözü doğruluk ve adaletle tamamlandı. Onun sözlerini [Kur’anı] değiştirebilecek [hiçbir şey, hiçbir kuvvet] yoktur.) [Enam 115]
İşte akla ziyan olan durum budur, her şeye kadir muktedir olan kitabına sahip çıkamamıştır.Bu durum yaratılışa inanan Alevilere göre böyledir. Zira dünya üzerinde ki bir buçuk milyar müslüman kitabın değişmediğini savunur ve kitaba göre yaşam pratiği belirler. Öyle ki bu dini kabul etmenin veya bu dinden olmanın ilk şartıdır bu kitabın değişmezliğine inanmak ve kabul etmek ve diğer 5 şartı sorgusuz yerine getirmektir. Ve siz Alevi canlar siz bunun neresindesiniz sizin ne haddinize veya ne maksatla başka bir DİNİN kitabını yalanlıyor veya değiştirilmiş diyebiliyorsunuz!! Aslında sebebi bellidir, İslam inancının egemen olduğu coğrafyada kendinize yaşam alanı yaratmak içindir tüm çaba!! Fakat bu arada neyi kaybettiğinizin farkındamısınız??!!
ÖZÜNÜZÜ!!! O evrensel sevgi, barış, toplumsal uzlaşma, Hak, adalet ve rızalık barındıran ve A sından Z sine tüm amacı bunlar olan felsefenizi öğretinizi bir başka inanışın içinde eritiyorsunuz!!!
Bunu şöyle tamamlayarak don kişot luk ve yakarışlar konusuna dönelim.
Aleviliği tanımlamak veya bilmek istiyorsanız öncelikle sorgulamanızı islamın ritüelleri üzerinden değil öncelikle varoluş veya yatılış felsefesi üzerinden yapın eğer varoluş felsefesine inanıyorsanız Alevi’siniz , yok yarı yamalak yaratılış felsefesi diyorsanız müslüman ve islam dini mensubusunuz!!!! kıvranmalarınız boşuna bu dinin bir mensunu olarak 1,5 milyar insana ayak uydurmak zorundasınız!!! Öyle ki bu din yarı yamalak ayak uydurmayı kabul etmez ve katline fetva verecek söylemleride mevcuttur.
Gelelim diğer konuya bizim don kişotlar ve Alevilik asimile ediliyor yakarışları. Bu konuyu iletişimin size bir telefon, bilgisayar ekranı kadar yakın olduğu bu zaman için değerlendirelim .Son on yılda Alevi toplumunda köklü olmasada belli bir oranda değişim, dönüşüm (öze dair) söz konusudur! Bu değişim bu konuda MÜCADELE kendini bu topluma ve insanlığa borçlu hisseden Alevi kişileri ve kurumları tarafından yapılmaktadır. Tabi bu haklı mücadele içinde bazı sorunlarıda taşıyor .. Bunlardan birincisi mücadelenin ciddi anlamda bireysel yapılmaya çalışılması, bir diğeri gerçek anlamda Aleviliği özüne döndürme çabası içinde olan kurum ve kuruluşların yok denecek kadar az olması, tabi bunun karşısında YOL u satan ranta peşkeş çeken kurumların ve kişilerin varlığı olayı dahada içinden çıkılmaz hale getiriyor hatta bir karşı mücadele doğuruyor. Tam burda bir örgütlenmeden bahsetmek istiyorum DAB ( Devrimci Aleviler Birliği) yaklaşık yedi yıldır gurup olarak, bu sürenin son beş yılı örgütlenme yolu ile mücadele eden bir kurum . Aleviliğin İslam veya başka hiçbir Dinle alakası olmadığını, merkezi insan ve toplum olan hümanist doğacı sömürüye karşı emeği savunan rızalık kültürüne dayanan bir öğreti ve içinde biat kültürü barındırmayan bir inanç olduğu ilkesinden yola çıkarak; Aleviliği evrensel 12 ilke üzerinde tanımlayan bu ilkelerinde toplumun gelişim ve değişimine göre mutlaklığının kabul edilmesi gerektiğini savunan bir oluşumdur.
Bu ilkeler bakınız… https://alev-i.com/dab-genel-kurulunda-kabul-edilen-12-ilke /
Ve kuruluşundan bu yana bu ilkeler üzerine mücadelesini sürdürürken ne yazık ki en büyük engel veya karşıtlık, YOL’u ranta peşkeş çeken Alevi kurum, kuruluş ve kişiler tarafından yapılmıştır.
Nesimi gibi Enel Hak , Pir sultan gibi gelin canlar bir olalım diyen, Bedrettin, Börklüce, Torlak gibi haksızlığın karşısında isyanı mücadeleyi hak gören bu yapıyı, karalama, tecrid, küfür, hakaret noktasına kadar ulaşan eleştiri yağmuruna tâbi tutmuşlardır.
İlkesel bir tartışmaya veya sorgulamaya girememiş buna cesaret edemememiş, kendi rantlarını korumak adına bahaneler üreterek saldırılarında tereddüt bile etmemişlerdir. Ve sonuç; Bu gün itibarı ile Alevilerin gündemini oluşturan konu, Alevilik asimile ediliyor!!! Alevilik Şiileştirliyor yakarışları !!!
Peki soruyorum niye bu YAKARIŞLAR ??!!! Nedir sorununuz??? !!!
Size Aleviliğin Asimile edildiği T. C tarihi öncesi İslami asimilasyona T.C tarihi sonrası da hem islami hem milliyetçi bir asimilasyona maruz bırakıldığı beş yıldır gün be gün DAB tarafından eylem ve söylemlerle tebliğ edilmedi mi ??
Ve siz o gün bu yapıyı dinsiz, düşkün, terörist veya işbirlikçi diye yaftalayan sizlerin, Alevilik asimile ediyor deme hakkınız var mı??? Normalde olmaması gerekiyor fakat şöyle diyelim; belki DAB bu gerçeği yeterince anlatamadı veya siz yumurta yerini bulana kadar anlayamadınız!!! Yine iyimser bakalım olaya ,eğer bugün bunu anlayabildi iseniz mücadele ortada … kıyısından köşesinden elinizi taşın altına koymayı bileceksiniz !! Ama bu sosyal medya, gazete köşeleri, bir iki kitap dergi yazısı ile olacak iş değildir. Biz buna don kişot veya Don kişotluk diyoruz!! Mücadele toplumun sorularını ilgilendiriyorsa örgütlü olmalıdır. Bunun başka bir yolu izahı veya şekli yoktur.
Bu kişisel mücadelelerin değersiz ve bir anlam ifade etmediği anlamı taşımasın ,tabi ki bireysel mücadeleler değerlidir ve olmalıdır. Zira örgütlü mücadeleler, bireysel mücadelerler başlar. Eğer örgütlülüğe evrilmez ise belirli bir alan dışında sıkışıp kalır !!! Hiçbir getirisi olmaz…
Ama kimse yakasından tutulup örgütlü mücadeleye katılamaz.Bu gönüllü olmak, mücadele ve fikre ne kadar samimi baktığı ile alakalıdır kişilerin… ve naçizane tavsiye şudur; MÜCADELENİZDE KAZANMAK İSTİYORSANIZ ÖRGÜTLENİN ZİRA DÜNYADAKİ EN GÜÇLÜ ŞEY ÖRGÜTLÜ İNSAN TOPLULUĞUDUR, ÖRGÜTLÜ HALKTIR.
Son olarakta; DAB Aleviliğin özüne dönmesi için beş yıldır örgütlü ve kollektif aklı esas alan bir mücadele başlatmış, bu mücadelesi kapsamında Aleviliğin özünü insani ve doğacı , evrensel ilkeler üzerine oturtmuş, eylem ve söylemleri ile bunu kamuoyuna her fırsatta sunmuş, Aleviliğin özüne dönmesi ve çağdaşlaşması anlayışı ile Alevilikte Hakka yürüme ve Cem erkanlarının reforme edilmesi içeriği taşıyan bir eser kazandırmıştır. Kendini Alevi toplumuna ve insanlığa borçlu gören, bu mücadelede nüanslara değil amaç ve sonuca odaklanmış canların bir araya geldiği, DAB örgütlenmesi desteklenmeli veya var olan Alevileri temsil ettiğini iddia eden kurum kuruluş ve önderliklerin izledikleri mücadele yolunu ve anlayışını, ivedilikle değiştirmeleri zorunluluktur.
Zira Tüm Aleviler Aleviliğin özüne dönüşünde Aleviliğin kendinden başka hiçbir şey olmadığını iddia etmek ve Aleviliği başka inançların ritüelleri ile tanımlamaya çalışmak YOL’a en büyük zarar ve ihanettir.Tersi veya başka inanışların ritüellerinin kullanılması eni sonu kendilerine özlerine zarar vereceklerini kanıksamalıdırlar. Aksi söylem veya eylemler; Asimile etmeye çalışan zihniyetin ekmeğine yağ sürmek onlarla beraber Aleviliğin can çekişini izlemektir.
Ve sözler.. sözler..
Bitmez bitmedikçe de eylem vuku bulmaz !!
Sadece GERÇEĞE HÜ veya GELİN CANLAR BİR OLALIM demeyelim, bunun altını dolduralım!!!
Alevilik özüne ancak , ALEVİCE yani Devrimci bir mücadele ile döner …
Saygılar Yüreğinde insanı insanlığı hisseden Tüm CANLARA …
Yayfun Yasin
21/08/2019