AABK’NIN STRASBURG’DA AVRUPA PARLAMENTOSU ÖNÜNDE YAPTIĞIBASIN AÇIKLAMASI EYLEMİ (!) VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.
Bilindiği gibi yaşamı boyunca ağır sorunlarla örselenmiş Alevi toplumu Sivas katliamından sonra “Artık yeter” tepkisini örgütlenerek, bir Alevi hareketi yaratarak gösterdi.
İki kuşak öncesine kadar feodal yapıda ve köylü yasam tarzını yaşayan Alevilerin iki kuşak içinde kapitalist-şehir yaşamına uyum sağladığınındı göstergesi olan bu hareket hızla ciddi bir örgütlülüğe ulaştı. Dernekler kuruldu, federasyon-konfederasyonlar oluşturuldu ve hatta Avrupa’da dernek binaları bile satın alındı.
Ancak modern binalara kavuşan Aleviler bu binaları nasıl kullanacaklarına dair perspektiften yoksun olunca hareket eski umut ve heyecanını yitirmeye başladı. Zaman içinde bir Duraklama dönemi ve pesinden de gerileme devrine girildi. Bizi bu eleştiriyi yazmayı mecbur bırakan neden bir çöküşün yaşanmasına engel olmak ve hareketi daha ileriye taşımaya çalışmaktır. Bizim sevin ve mutluluğumuz bir Alevi hareketinin başarısızlığı üzerine kurulu değildir. Alevilerin kurumlarının başarısızlığı bizi sadece üzer.
DOĞRU PERSPEKTİF VE YETKİN KADROLAR ANCAK BİR HAREKETİ ILIRIM TAŞIYABİLİRLER.
Dünya’da bugün aktif faaliyet içinde olan irili ufaklı 700 ayrı inancın olduğu istatistiki bir bilgidir. Bunların tümde kendi varlık nedenini ve hedeflerini söyle açıklamaktadırlar:
- A) İnsanlarda sağlam bir kişilik inşa etmek.
- B) İnsanları temiz bir ahlakla donatmak.
- C) insanlar arasında adaletin, hoşgörünün, toleransın, barış ve kardeşliğin damgasını vurduğu ilişkiler ağını kurmak.
Bunları Alevilerde birebir kabul ediyor ve ilaveten toplumu ilerletmeye çalışmayı da ekliyor. Varlık nedenimizin temeli böyle iken Alevi hareketi esas olarak kendi toplumu içinde özüne uygun kişilik, ahlak ve toplumsal ilişkilerde bir rol oynamamış ve böyle bir çalışmayı gündemine almamıştır. Artık kapitalist bir düzende ve kent veya kentleşmiş kırsal alanda yaşayan Alevilerin çok acil olarak yeni koşullara uygun bir düşün- yasam tarzı ve insani yapı inşası yapılmamış ve düzene teslim edilmiştir. Alevileri özelliklede son 30-40 yıllık bir dönemde düzen sekil vermektedir.
ŞU ANDA ALEVİLERİN ÇOĞUNLUĞUNDA İNŞA EDİLMİŞ OLAN İNSAN FORMATI DÜZENİN FORMATIDIR. Aleviler yeni formata uygun olarak ağır kişilik yıpranması, zedelenmesi sonucu, ahlaki değer ve davranışlarda ciddi bozulma, keşmekeşlik içine girmiştir. Hal böyle olunca insanlar arası ilişkilerde de ağır zaaf ve yanlışlıklar yayılmaya başladı. Bugünkü toplum yapısı içinde ciddi bir yozlaşma, çürüme ve keşmekeşlik sorunlarını yasar hale geldik.
Alevi hareketi bu temel sorunlarla ilgili bir perspektife sahip olmadığı için yozlaşmayı görmemezlikten gelerek yoluna devam etmek istedi.
Zaaflar bir toplum içinde o toplumu öldüren virüs gibidir. Toplum içindeki zaafların örgütlü yapıya bulaşmamasının imkânı yoktur. Koltuk sevdalısı kariyerizm, dar bölgecilik, katakulle, rakip gördüğü insanlara karşı allem-kallem, yıpratma, Aleviliği kendi bireysel çıkarı için kullanma. (özel cenaze şirketleri, bir partiden milletvekilliği koltuğu vs. gibi) yaşadığı bölgedeki isim kirliliğini Alevi hareketi örtüsü altında gizleme, kendi yöresinin Alevi inanç ve ritüellerini diğerlerine dayatma, Türk ırkçılığı ve yada taraftarı olduğu ideoloji veya örgütlenmeye güç aktarma gibi hastalıkların yanında bu toplumun düşmanı olan güçlerin işbirlikçiliğini ve borazanlığını yapma gibi ihanet odaklarını ise saymıyoruz.
Herkesle kardeş kardeş yasayacağını düşünmekte söylemekte en hafif haliyle safdilliktir. Alevi toplumunun dertlerini kendi içinde hissetmeyenlerle uzun bir yol yürünemeyeceğini anlamamak için politik cahil olmak gerekir.
Avrupa’da Alevi hareketinin faaliyetlerinin esasini cenaze kaldırmak, kırk yemeği vermek, kahve olarak kullanmak, takvim anmacılığı yapmak ve tabanın katılmadığı paneller düzenlemek diye sayabiliriz. En ileri gördüğümüz nokta ise Katliama uğradığımızın arifesinde bir protesto mitingi düzenlemektir. Recebi teshir eylemleri ise doruk noktası oldu.
Köln mitingine katilimin 150 bin olduğu açıklandı. (Sayı dorumudur yanlışımdır tartışmasına girmiyorum neticede eylem dev bir eylemdi) Ancak sonrasında heyecanı HDP ile el ele yürürken kullandık ve bitti. Ne tabanda coşku kaldı ve nede kadrolarda azim ve kararlılık kaldı. Yeteneksiz kadrolarla gelinecek nokta da budur.n Uzunca bir suredir ülkemiz ve bölgemizde yaşanan çok vahim olaylar karsısında demeç verme düzeyinde kalan yani esas olarak sessiz kalan AABK nihayet bir eylem kararı aldı ve Strasburg eylemi gündeme geldi.
Artık Köln mitingi gibi bir eylemin hayal olduğunu bilen yönetim isi “Başkanlar” düzeyinde bir eylem bicimi icad ederek kotarmak istedi. Neresinden bakılırsa başarısızlık. 250’nin üstünde AKM yöneticileri çağrılıyor ve katilim yönetici kadrolarda bile 100’un çok altında kalıyor. Bu durum bizim acımızdan sevindirici değil aksine düşman sevinmiştir.
İkinci olarak kitlesel bir eylem yapmak istiyorsan geniş katilimle bir eylem düzenlersin ve bir gövde gösterisi yaparsın. Yöneticilerle yapılacak eylem ise tutarsın örneğin Avrupa parlamentosu başkanıyla veya çok önemli bir kurum yöneticisiyle bir randevu alırsın ve kurumun tamamının birlik ve beraberlik içinde bu konunun arkasında olduğunu göstermek için yapılabilir. Başkanları bir sokak gösterisi için toplamak yanlış bir eylem turudur. Zaten gövde gösterisinin sonucunda çok kişide gövdesinin boyunu almış oldu.
Artık kurum yöneticilerinin ciddi ciddi düşünüp çözüm yolları üretmesi gerekir. Eylem sonrası yapılan değerlendirme de belirtildiği gibi sorumlular eyleme katılmayan yöneticiler değildir. Hareketin içten içe kendisini öldürmesindedir. Acilen gerçek çözümler üretilemezse gidişat büyük bir çöküşse doğru gidiyor ve bu topluma yazık edilecektir.
Ancak sadece eleştirmek ve yakınmak geri bir tutumdur. Alternatif ve doğru politika-perspektifte önermeliyiz. Bu amaçla yapılması gereken adımlar konusundaki önerimizi sıralayacağız. Biliyoruz ki eğer bir hareket yerinde saymaya baslarsa önce kendi içinde kendini yemeye baslar sonrada kendi kendini yok eder. Biz Alevi hareketini daha da geliştirmek için AABK yöneticilerine bu acık mektubu acil önlemleri alsınlar amacıyla yazıyoruz.
BİR ARAYA GELMİŞ İNSANLARDAN ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUM YARATILMALIDIR.
1-) Avrupa Alevileri esasi cenaze kaldırmak için bu kurum ve binalara sahip olmadılar. 25-26 yıldır org utluyuz ve bunla ovunuyoruz da bu keşmekeşlik bu yozlaşma neden vardır. Derneklerimizde 25 yıl içinde temiz ahlak, kişilik, insani erdemler üzerinde bir çalışma yapıldı mı? Üstelikte insani inancının merkezine yerleştirilmiş bir öğretide insanın tarifini bile anlatmıyoruz.
NE ARARSAN KENDİNDE ARA diyen ÖZÜNÜ ARINDIR İNSAN-I KÂMİL OL diyen bir öğreti yerine yıllar yılı müfitleştirme, İslamlaştırma çalışması yapılırsa sonu böyle olur. Kişi kendini nasıl tanıyacak, içindeki Hakk’ki nasıl arıyacak bunu bilmezse ve kendi vicdanini nasıl kullanacağını öğrenmezse kişilik değerlerini nasıl besleyecek ve insan-i kâmil olmaya çalışacak. Acilen Aleviliğin özüne donuş çalışmaları yapılmalıdır ve
Alevilikte insan nedir
Alevilikte kişilik nedir
Alevilikte ahlak ve erdemler nedir
Alevi özüne uygun nasıl kendimizi arındırıp temizleriz
konularında yoğun bir eğitim çalışması yapılmalıdır. Ebetteki bu sadiğimiz konular çağdaş bir bakış acısıyla günümüzün bakış acısıyla yapılmalıdır. Örneğin bundan yüzyıl önceki “Saygı ve sevgiyi” anlatmayacağız. Sonuçta Alevilere insanlığı Alevi’ce anlatacağız ki bu çürümüşlük ve yozlaşmaya tavır alabilelim. İlle de insan formatını Alevi öğretisi belirlemelidir.
2-)Aleviler arası ilişkilerde her turlu bencillikten kaynaklı suç ve zaaflara, ahlaksızlığa ve kişiliksizliğe tavır alınmalıdır. CEMLER BASTA OLMAK ÜZERE RİTÜELLERİMİZDE günümüzde günümüzün bakış acısıyla ELİNE DİLİNE BELİNE nasıl sadik olunacağına dair eğitim yapılmalıdır. Kirletilmiş, dejenere edilmiş yozlaştırılmış bir toplumun geleceği olamaz. Alevi kurumlarında mutlaka Alevilerin arasındaki sorunlarını çözen bir yapılanması olmalıdır. Yasadığımız ülkenin yasalarını ihlal eden konularda ebetteki adaleti o ülkenin hukuk sisteminde arayacağız. Ancak Alevi toplumunun kendi içindeki toplumsal ilişkilerdeki Suç-Hata-Zaaf konularını kendi içimizde çözmeliyiz. Alevi kardeşliği temel hareket noktamız olmalıdır.
Kultur ve sanat çalışmalarımız toplumun gerçek ihtiyacı olan bu konularda üretim yapmalıdır. Yasadığımız sistem bizi kişiliksizleştirmeye ve ahlaki çöküntü yasamamıza çalışmaktadır. Biz ise Kultur-sanat cephesini bir mücadele arenası kabul edip rastgele üretim ve faaliyet içinde olmak değil toplumu gerçekten besleyecek şekilde olmalıdır.
Bu konuda Alevi öğretisi temel alınmalıdır. Aleviler CAN VARDIR CAN İÇİNDE derken Bedeni ve bu beden içindeki insani ayırırlar. Kultur ve sanat çalışması beden içindeki insani yapayı besleyen, güçlendiren bir politikayla donanmalıdır.
3-)Toplumumuzu birbiriyle kenetleyen bir örgütlülük için çalışılmalıdır. Bir araya gelmişiz ama örgütlü bir güce dönüşmede zayıf kalemisiz. Bir turlu ayni amaç doğrultusunda seferber olamıyoruz. Bir araya gelmiş bir yiyiniz ama güç olup o gücümüzü bir mevziiye aktaramıyoruz. Bu gerçeğimizi görüp organize olmuş bir topluma dönüşmeliyiz. Bu konuda basta Yahudi toplumu olmak üzere kendi dışımızdaki toplumlardan öğrenecek çok şeyimiz vardır Örneğin Gülen cemaati bugün 160 ülkede okulları vardır, öğrenci yurtları, bu çalışmayı finanse edecek ekonomik örgütleri, lobileri ve devlet içinde değişik ilişki algarina sahiptirler. Bizde 160 ülkeyi bırakalım bari sadece yasadığımız ülkelerde lobiler, basın yayın örgütleri (Kastettiğim YOL TV gibi karikatürize edilmiş bir yayın faaliyeti değildir) siyasi partiler içinde gurup çalışmaları, dışımızdaki toplumlarla canlı bağlar kurulması ve onlara kendimizi iyi anlatıp Halkların kardeşliğini inşa etmeliyiz. Enerjimizi birbirimizle farklı düşündüğümüz konularda birbirimizle didişmede tüketmemeliyiz.
4-) Eylemlerimiz mutlaka eğitici ve fayda getirici olmalıdır. Is olsun diye, sadece bir vazifeyi savuşturmak amacıyla ve veya kendi kendimizi tatmine yönelik eylem yapılmamalıdır. Yapılacak tüm eylem ve panel gibi etkinliklerde mutlaka katılımcılara yeni bir bilinç ve o bilinçten kaynaklanan bir eylem yol haritası sunulmalıdır. Eyleme katilmiş kitle geri evine dönerken yeni bir görev ve sorumluluk bilinci ile dönmelidir. Bu toplumun soyut bilgiye ihtiyacı yoktur. Bugün yasadığı ağır sorunlardan bugün nasıl kurtulacağını anlatan bilgi ve eylem kılavuzuna ihtiyacı vardır.
5-) Hareketimizi yönetenlerin çapı genelde çok geridir. Bir takım hizip veya dar gurup ve bölgecilik veya da ahbap-çavuş ilişkisine kurban edilmiş bir kadro politikası yerine yetenekli insanların devraldığı bir yönetim oluşmalıdır. Avrupa’da sayısı 800 000 kişinin üstünde olan Alevi toplumunu temsil eden veya etme iddiasında olanlara bu gömlek çok bol gelmemelidir. Daha yasadığı ülkenin dilini öğrenmemiş veya da toplumunu-inancını anlatmaktan yoksun kişilerle bu hareket sadece bataklığa doğru gidebilir. Farklı düşünceler bir zenginliktir. Nasıl ki Reel-Alevilikte birçok değişiklikler mevcutsa bunun örgütlülüğe yansımasında o kadar doğaldır. Eğer herkes yetenekleriyle bir yer ve görev sahibi olursa o zaman gerçek rotamıza girmiş oluruz. Kürt Alevileri “Kürtcü” diye tasfiye ederek, Devrimci Alevileri Sosyalist olduklarından dolayı tasfiye edersek, Aleviliği İslamin içinde görmeyenleri bir başka yafta ile susturmaya kalkarsak geriye sadece bir klik kurarız. Ve bu klikte sadece daralan bir yola bizi sürükler.
Adam kayırmacılık ve babasının çiftliği gibi davranışlar bir başka temel sorundur. Hiç bir Alevinin örneğin “Munzur suyunu içmiş” Alevi’den daha geri tarafı yoktur.
6-) Alevi toplumu ağır yaraları olan bir toplumdur. Zulüm altındadır ve acilen çözülmeyi bekliye yığınla sorunları vardır. Bu toplumun bu halinden yararlanmaya çalışan, kişisel çıkar elde etmeye çalışan kişileri açıkça tasfiye etmeliyiz. Düşkün ilan etmeliyiz. Örneğin bu ne biçim bir vicdansızlıktır ki bu toplumun inanç ritüellerinden bir bölüm olan Cenaze erkânını bir özel şirkete dönüştürüp oradan kişisel çıkar elde ediliyor. Emekçinin dediği gibi “ÖLÜ YIKAMADA YARIŞ-HESAPLANDI KURUŞ KURUŞ” Her kişisel çıkar, sadece bu topluma zarar vermektedir.
Arkadaşlar yazımızı sabırla okuyan dostlar şimdilik konu ile ilgili acık mektubumuzu sona erdirip diğer konularla ilgili eleştirimizi başka yazılara birikiyoruz.
Bizler eğer görüş ve düşüncelerimizden ötürü bu hareket içinde yasam hakkimiz gasp edilmeseydi örgüt içinde fikirlerimizi anlatacaktık ve “Kol kırılır yen içinde” ilkesine uyardık. Ancak bu düşüncelerimize tahammül etmeyen despotların tasfiye etmesi bizi susturmayacaktır. Dışardan da olsa görüşlerimizi anlatıp bu harekete ve yöneticilerine yardımcı olmaya çalışacağız.
Çağrımızdır.
Kendinizi reformdan geçirin, Zaaflarınızı asmaya çalısın, dar ve küçük hesaplardan vazgeçin (Soran olursa özelden anlatabiliriz) yeteneksiz olanlar istifa edin bu harekete ve topluma daha fazla zarar vermeyin.
Veli Balaban / DAB 12.06.2016
İlk yorum yapan olun