SOKAK KÖPEKLERİ ÜZERİNE / Arif Tekin

SOKAK KÖPEKLERİ ÜZERİNE

(Arif Tekin  – Berfin Bahar dergisi Temmuz 2024 sayısı. 

Bilindiği üzere bu günlerde Türkiye’de yöneticiler sokak köpekleri hakkında değişik önerilerden söz ediyorlar. Bu önerilerin en tehlikelisi, köpeklerin toplu halde öldürülmesidir. Türkiye pratik olarak bir islam ülkesi olduğu için, ister istemez ”Acaba İslam buna nasıl bakıyor?” sorusu akla gelir. Bunun için İslam’ın konuya bakışını bir makalede özetleyip paylaşmak istedim. Hemen başta hüküm verip islam buna olumlu veya olumsuz bakıyor demekle olmuyor. Bunu diyebilmek için var olan bilgileri görmek gerek. Bu yüzden ilkin olumlu veya olumsuz -ne varsa- konuya ilişkin bilgileri özetle sunup sonra -gerekirse- bir yorumla konuyu bitirmeye çalışacağım.

Hz. Muhammed’in: ” Kopekleri öldürün, köpeğin olduğu eve melekler girmez, bir evde köpek varsa her gün o ev sahibinin iyiliklerinde azalma olur…” gibi sözleri çok. Bunları daha somutlaştırmak isterim.1

Hadis alimi Müslim, konuya ilişkin rivayetleri yazmadan önce:” Ziraat, çoban ve benzeri(avcılık gibi) hariç, köpeklerin öldürülmesiyle ilgili bölüm” adında bir başlık açmış, sonra Hz. Muhammed’in konuya ilişkin hadislerini sunmaya geçmiş. İbni Ömer ve Cabir b. Abdullah:” Hz. Muhammed köpeklerin öldürülmesi için talimat verdi ve Medine’nin her tarafına insanlar gönderdi. Öyle oldu ki, çölde karşılaştığımız kadıncağızın yanındaki köpeğini bile ondan alıp öldürüyorduk” diyorlar. Cabir şunu da ekliyor. Daha sonra Hz. Muhammed: ” Yalnız gözleri üzerinde iki beyaz nokta bulunan simsiyah köpekleri öldürün” dedi. Yani genelden özele bir geçişten söz ediyor. Abdullah b. Mugaffel daha farklı bir hadis aktarıyor. Hz. Muhammed önce öldürün dedi, sonra da onları bırakın ne işiniz var köpeklerle dedi diyor. Tabii ki bu hadisler hakkında İfrat ve Tefrit de var. Şöyle bir örnek vereyim. İbni Ömer: ” Hz. Muhammed avcılık ve çoban için köpek beslemeye izin verdi” deyince; biri şunu diyor: Ebu Hüreyre demiş ki ziraat için de köpek beslenebilir, sorun yoktur deyince; ona şunu diyorlar: Ebu Hüreyre ziraat için de köpek beslenebilir diye hadis var demiş; buna ne dersin? İbni Ömer şöyle cevap veriyor: ”Ebu Hüreyre ziraat sahibidir( yani köpeğe ihtiyacı vardır bir madde eklemişse ne olur!)” diyor. Yani yalan konuşuyor. Değil ki sadece köpekler; Hz. Muhammed’in birçok hayvana bakışında bir gariplik var.2

Mesela şu beş hayvan fasıktır diyor. Bunlar Harem bölgesinde bile olsa (Hac mevsimi bile olsa)öldürülür: Karga, çaylak, akrep, fare ve yırtıcı köpek. Hz. Muhammed’in hadislerini toplayıp bir araya getirenlerin en meşhur ve kabul edilenleri altıdır: Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbni Mace. İşte bu alimlerin hepsi, az önce sunduğum bu beş hayvanın öldürülmesiyle ilgili hadisleri ortak bir şekilde ve tekraren işlemişler. Evet; Hacda bile olsanız bunlar fasıktır, öldüreceksiniz diyor. Kaldı ki, bunu altı hadis alimi işlemiş, bir de

1 Buhari, Bedü-l halk 17/3322-25. 2 a-Müslim, Müsakat 10/1570-76.

b- Ebu Davud, Dehaya 21/2844-46. c-Tirmizi, Ahkam 4/1487-90
d-İbni Mace, Av bölümü 1-3 e-Nesai, Av bölümü bab 9-14

bunu Hz. Muhammed’den aktaranlar( olayın şahitleri) de çok fazla. Mesela Hz. Ayşe, İbni Ömer, Ebu Hüreyre, İbni Mesut, İbni Abbas ve Ebu Sait el-Hudri gibi bu meşhur sahabe bu beş hayvanın öldürülmesiyle ilgili hadisi aktarmışlar.3

Haydi diyelim köpek ve akrep zararlı, bunu kabul edelim; ya fare, karga ve çaylağın ne günahı var! Karganın hikayesi var. Tufan zamanında Nuh onu gemiden fırlatmış, hele git bak bir yerde kara parçası varsa çıkalım diye. Karga gitmiş bir leş parçasına takılıp gelmemiş. O gün bugündür karga kara listeye alınmış. Farenin talihsizliği de şu: Fare Yahudi asıllıymış. Hz. Muhammed şöyle diyor: “İsrailoğulları’ndan bir topluluk yok oldu/başlarına neler geldi bilinmiyor. Kanımca Allah onları farelere çevirmiş. Çünkü fareye deve sütü sunulduğunda içmez; koyun sütü verildiğinde içer. İsrailoğulları’na da deve sütü yasaktı” diyor. Hadis şöyle dursun; Kur’an’da zaten birkaç yerde : “Biz tanrı olarak İsrailoğulları’nı hakir(kötü) maymun ve domuzlara çevirdik” diye ayetler var. Maymun hakirse ne günahı var. Tanrı hem yaratmış, hem de beğenmiyor, onunla alay ediyor. O zaman direk olarak kendi yaratıklarını beğenmemiş oluyor. Dolayısıyla bu bir çelişki. Farenin Yahudi asıllı olduğu hadisi, hem Buhari hem de Müslim’de ortak olarak geçiyor. Ayrıca bu hayvanlara fasık denmek de acayip bir şey. Çünkü fasık günahkar insanlara denir.

Bir de şöyle bir düşünelim: Yahudiler aleyhinde olan bu ayet ve hadislere inanan Müslümanlarla Yahudiler kolay kolay barış içinde yaşayabilirler mi! Artık bunları terk etmek lazım, bunlar batıl inançlardır.4

Hz. Ayşe anlatıyor. Cebrail Hz. Muhammed’e: “Falanca saatte geleceğim” diye söz vermişti(tabii ki Ayşe bunu Muhammed’den aktarıyor); ancak söz verdiği saatte gelmedi. Buna karşı Hz. Muhammed sinirden elindeki bastonu yere fırlatıp(niye zamanında gelmedi diye) ve şöyle dedi: Allah ve elçileri verdikleri sözlerinden caymazlar(bunun bir nedeni olmalı). O sırada arkasına bir baktı, bizim sedirin/ranzanın altına bir köpek yavrusu gördü. Sordu: “Nerden gelmiş?” Haberim yok dedim. Bunu buradan çıkarın dedi ve çıkardılar. Sonra Cebrail geldi Muhammed kendisinden sordu: “Neden söz verdin de zamanında gelmedin?” Cebrail şöyle cevap verdi: “ Sizin evde köpek vardı ondan gelemedim. Çünkü biz melekler bir evde köpek varsa giremeyiz” dedi. Tekrar ediyorum: Cebrail’in söz vermesi, sonra gelmesi hep Muhammed Ayşe’ye anlatıyor. Ayşe, Muhammed’in baston fırlattığını görmüş olabilir ve fırlatma nedenini de Muhammed ona anlatmış olabilir. Şaka değil; bunlar Buhari ve Müslüm’de anlatılır.5

Hz. Muhammed: ”Kertenkele gördüğünüzde öldürün. Çünkü Hz. İbrahim ateşe atıldığında keler onun ateşini üfürüyordu(ki sönmesin)” diyor. Yani öldürme gerekçesi, kelerin Nemrut’tan yana tavır alıp İbrahim’in ateşini üfürmüş olmasına bağlıyor. Bunun

3 a-Buhari, Av cezası 7/1829 ve yaradılış 16/3314 b-Müslim, Hac 9/1198
c-İbni Mace, Menasik 91/3087
d-Nesai, Hac menasiki 116/2887

e-Tirmizi, Hac bölümü 21/837-38

f-Ebu Davud, Menasik, 39/1846-48

4Bakara suresi ayet 65, Maide 60 ve A’raf 166. Buhari, Bedü-l halk 15/3305; Müslim, Zühd 11/2997 5Buhari, Bedü-l halk, 7/ 3227, Libas 94/5960, Müslim, libas 26/2104

devamı da var; şöyle diyor. ”Gördüğünüzde ilk hamlede öldürürseniz yüz(100) sevap kazanırsınız. İkinci hamlede öldürürseniz sevabı daha azdır. Üçüncü hamlede öldürürseniz sevabı giderek azalır” diyor. Bir rivayete göre de ilk hamlede öldürmenin sevabı yetmiş(70) ikinci ve üçüncü hamlelerde giderek azalır diyor. Bir de Hz. Muhammed keler için’ Füveysık’ lakabını takmış. Füveysık, fasıktan gelir. Büyük günahlar işleyen veya küçük günahlarda ısrar eden kişiye fasık denir. Muhammed aynı sıfatı keler için de kullanmış. Yukarıda geçti ki, beş hayvan için de fasık diyordu. Evet; bu bilgiler Buhari ve Müslim’de tekrar şeklinde geçiyor. Bunun da ravileri (hadiseyi aktaranlar) hayli fazla.

Hz. Muhammed’in kelerle ilgili açıklamaları sadece verdiğim az önceki sözünden ibaret değil. Başka sözleri de var. Saibe adında biri Hz. Ayşe’nin yanına gider, odasında bir yere bırakılmış bir mızrak görür. Ayşe’den Sorar:” Nedir bu mızrak?” Ayşe şöyle cevap verir: Biz bununla keleri öldürürüz. Çünkü Hz. Muhammed’in açıklaması var. Şöyle diyordu. Hz. İbrahim ateşe atıldığında keler hariç, yeryüzündeki tüm hayvanlar ateşi söndürmeye çalışmışlar; ancak keler ateşe (tutuşsun diye) üflüyormuş. Bu yüzden Hz. Muhammed kelerin öldürülmesi için talimat verdi diyor. Bu rivayeti, mezhep lideri Ahmet b. Hanbel kitabında dört yerde yazmış. İbni Ebi Şeybe ile Abdurrazzak da işlemişler. Aynı zamanda İbni Mace, Ebu Ya’la, İbni Hibban da yazmışlar. Keza birçok tefsirde Enbiya suresi 69’uncu ayetin açıklamasında da geçiyor. Hz. Muhammed öyle yapmış ki insanları bu hayvanlara karşı adeta silahlandırmış. Ayşe keler için evde mızrak bulunduruyor!6

Söz kelerin ateşi üfürmesinden açılmışken; Hz. İbrahim’in ateşe atılmasıyla ilgili önemli bir ayet var onu da yazmak isterim. Zaten halk arasında meşhur bir hadise..

Ayetin anlamı şöyle: ”Onlar(İbrahim’e karşı olanlar) İbrahim’i ateşe atınca biz(Allah olarak) ’Ey ateş! İbrahim’e karşı soğuk, serin ve selamet ol!’ dedik” diyor. İşte çoğu müfessirler(Kur’an yorumcuları) kelerle ilgili hadisleri bu ayetin açıklama kısmında yazmışlar.7

Sonuç

Kur’an’a göre hayvan şöyle dursun; bir kere insana saygı yok. İnanmayanlar için ’Beyinsizler, aklını yitirenler’ deniliyor(Bakara, 13, 130 ve 142). Yine insanlar hayvana, köpeğe (A’raf 176) eşeğe(Cuma 5) benzetiliyor. Hatta insana kaba ve soysuz deniliyor(Kalem 13). İnsana böyle bakılıyorsa hayvan artık nedir ki. Bundan 14 asır önceki Arap toplumuyla günümüz koşulları farklıdır. Dolayısıyla o gün söylenenleri, yapılanları bugün için ölçü kabul etmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye’de neredeyse her gün ortalama 1-2 kadın öldürülüyor, çocuk tecavüzleri, açlık ve diğer sorunlar yetmiyormuş sanki; bir de köpek katliamları kalmış. 14 asır öncesinin şartlarında zararlı köpekler için bir çare bulamadıklarından öldürmüşlerse bu normaldir. Günümüzde artık hayvanları yaşatmak için çeşitli çareler var. Hele hayvanlara Yahudi, fasık, İbrahim’in ateşini üfürmüş denmesi gibi

6a-İbni Ebi Şeybe, Musannaf, Av bölümü, bab 41/20258.
b-Ahmet b. Hambel, Müsned hadis no: 24532,24780,25643 ve 25827 c-İbni Mace, Av bölümü 12/3231
d-Abdurrazzak, Musannaf, c.4/446, no: 8392

e- Buhari, Bedü-l halk 15/3306
7Buhari, Bedü-l halk 15/ 3306-7 ve Enbiya 8/3359, Müslim Selam 38/2237-40

mitolojik tanımlamalara kim inanır. Onun için artık bu eski inançları toplumun hayatından çıkarıp akıl-ilim rehberliğinde hayata bakmak, uygar dünyanın ne yaptığından yararlanmak gerekir.

 

Hayvanları sevmek, aslında o toplumun hümanizma/merhamet konusunda ne kadar mesafe aldığının da göstergesidir.

Bir anımı paylaşmakla bitiriyorum. Biz bir yerde yabancı dil kursunu görüyorduk. Öğretmen şunu söyledi. Bu Ortadoğu insanları(özellikle Müslümanlar) bizim köpek beslememizi ayıplıyorlar. İşin insani yanı bir tarafa; köpeği üzmeden, ona eziyet vermeden kendisine iş de yaptırabiliriz. Mesela ben öğretmenim, kocam da traktör alır sabahtan akşama ormanda çalışır. Akşam eve gelince ikimiz yorgun düşeriz. Ama evde de bazı eksikler var, markete gitmemiz gerekir. Köpeğimizi eğitmişiz. Hemen ihtiyacımızı yazar, listeyi heybenin içine koyar köpeğin sırtına bırakır yürü markete deriz. Daha önce market sahibiyle konuşmuşuz, aynı köyde yaşarız/ o bilir. Ya da gerekirse telefon ederiz, köpek geliyor liste heybede, gerekeni yapın diye. Öğretmen, bakın işte eğitirsek ona eziyet çektirmeden iş de yaptırabiliriz dedi.

 

Herkese iyi okumalar.

Arif Tekin