Her birey ve toplum, gerçek adaletli kültür ile kendi kültürünü karşılıklı sorgulamadığı sürece, dünyanın en büyük zengini de olsa, uşaklıktan asla kurtulamaz.
Uşaklık ve barbarlık gibi kişilik bozukluğunu var eden yapılardan birisi, insanın düşünce sorgulama mantığını durduran tanrısal korkudur. Diğeriyse her şeye ahlaksızca sahip olma düşüncesinin, resmi devlet politikası olarak yaşatılması. Her iki insanlık dışı bu davranışları özet olarak şu şekilde ifade edebiliriz.
Uşaklık: Sorgulama ve düşünme yeteneğini kullanamayan iradesiz sürüleşmiş insan topluluğu demektir. Sürüleşmenin toplumsal çoğunlukta varlığı, direkt devlet yönetiminin başkalarının uşaklıklığını yapması anlamına da gelmektedir. İfade edilen karakterle yaşayan toplumlarda, uşaklık adeta temel bir kültür olarak oturmuştur. Bunun en iğrenç şekli Orta Doğu, Anadolu ve Mezopotamya’daki Müslüman ülkelerde yaşanıyor olması.
Barbarlık: Maddi çıkar ve faydacılıktan başka ilkesi olmayan, gerçek insani özelliğini yitirmiş sadist, birey ve topluluktur. Barbarlıklar tarihsel olarak,Tek Tanrılı Dinlerle başlamışken, günümüzde Amerika öncülüğünde devam ediyor. Toplumsal çoğunlukların bilincine din ve siyaset şeklinde yerleştirilmiş barbarlıklar yıkılmadan, insanca yaşam hep hayal olacak.
İnsanların bilinç, algı merkezine kültür adıyla yerleştirilen tanrısal korku, tanrıya bağlılık ve istenilen her şeyi tanrının vereceği yalancılığı, öncelikli olarak ortadan kaldırılması gereken temel konudur. Aynı şekilde insanın doyumsuzluğunu ekonomi adıyla yüceltip resmileştirilen devlet anlayışları da alaşağı edilmek zorundadır. Her türlü iğrençliğe sahip siyasal yapılar üzerinde, teorik ve pratik mücadeleler geliştirilmediği sürece, uşak ve barbarların hızla yollarına devam edeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Dikkat edilirse bazı demokratik ülkelerin dışında diğer tüm devletler, anayasalarının birinci ve ikinci maddelerinde dine büyük önem atfederek yer vermişlerdir. Bunun nedeni yönetimin dine inandığından değil, bireyi kolayca uyuşturan dini devlet resmiyetiyle daha da kutsallaştırıp insanları kullanmaktır. Halbuki devletler, düzenli ve kurallı yaşamak için siyasal, politik maddi araçlardan ibarettir. Devlet soyutluk taşısa da, yönetimin siyasal politikası maddi araçlarla yürütüldüğüne göre, dinin resmileşmesi insanları sürüleştirmek içindir.
Yönetim şekli ne olursa olsun bir devlet temel yasasında din kutsaldır diyorsa, uşaklık ve barbarlığın resmi kanıtı anlamına gelir. Direkt ve dolaylı kutsallıklara bağlı hareket eden toplum ve devletler, her zaman en iğrenç katliamları yapmakta hiçbir sakınca görmediler. Çünkü sorgulanmayan din ve devletin her türlü politikası doğru görülmekte. Uşaklık ve barbarlığın özellikle Orta Doğu’da çok daha derin yaşanması, bölge kültürleri üzerinde doğru gerçek araştırmaların yapılmamasıdır. Bugüne kadar Orta Doğu ile ilgili öne çıkarılan tek siyasal kültürel düşünce, İslam ve ekonomi olmuştur. İslam ve ekonominin dışında, diğer kültürel felsefi düşüncelerin üzerinin kapatılması,“Orta Doğu Uşaklığıyla, Emperyalist Barbarlara” yem olmayı doğurmuştur. Bölgenin tarihiyle bağlantısı olan çok önemli tarihsel bir gerçekliği hatırlayarak devam edelim.
Bölgede at oynatan uşak ve barbarlar hep insanları uyuşturan tek tanrıcı ve maddi çıkar kültürüne önem verirken, eşsiz derinliğe sahip Mazdekçilik bilinçli olarak sürekli yok sayılmıştır. Bunun birden çok nedeni varken asıl sebebi, Mazdek kültür ve düşüncesinin tarihteki yaratıcıları, Kürt ve Perslerin atalarından Mittani, Kasit, Guti, Med, Pers ve Sasanilerin olması, uşak ve barbarları hep ürkütmüştür. Barbarların en çok korktukları nokta, Zerdüşt ve Mazdek felsefesinin Tanrıça komünizmine dayanmasıdır. Zerdüşt, Mazdek, Hürrem, Mani ve Babailik insanlık kömün kültürünü en az bin yıl yaşatmışlardır. İşte barbar ve uşakları, bu felsefi komün kültürün yaşatıcısı Kızılbaşlara, sosyalistlere ve Devrimci Kürtlere bu yüzden sürekli saldırıyorlar.
Barbar Amerika, çıkarları gereği önce Rojava Kürtlerine yardım etmesine rağmen, Kürtlerin devrimci felsefesini yozlaştıramayacağını anlayınca, yeniden hep birlikte saldırıya geçtiler. Orta Doğu’daki uşakların başında gelen Türkiye ve Sudi Arabistan gibi zekasızlar, ölmek öldürmekten başka bir anlayışa sahip değiller. Bunu din ırkçılığıyla kutsayıp, komşu ve akraba olduğu Kürtleri boğmak istemeleri, deve misali Amerikan eşeğinin arkasından giderek gerçekleştiriyorlar.
Suriye düne kadar tüm olumsuzluklarıyla kendi haline yaşayan devletti. Barbarların arkasından giden Türkiye, İŞİD ve ÖSO gibi ar, namus bilmez hayasızlara her türlü desteği sunup, Suriye’yi şimdiki noktaya getirdiler. Ancak hesap edemedikleri bir şey vardı, Rusya’nın bölgeye gelmesi tüm planlarını alt üst etti. Bundan en büyük yarayı Amerika barbarı almasıyla, dünya emperyal liderliği büyük ölçüde sarsılmış oldu. Türkiye ise tarihte hep yaptığı gibi her türlü uşaklığa gönüllü olup, sadistçe her b…ka burnunu sokan Trova atından başka bir şey değil. Amerika yaşadığı hezimeti hazmedemeyip bölgeden çekilme bahanesiyle, Türkiye’nin bataklığa girmesine onay vedi.
Amerika’nın bölgede uygulayacağı yeni oyunlardan birisi, uşaklıktan beslenen Türkiye’yi Suriye’deki b…..luğun ortasına düşürüp, iti ite kırdırmaktır. Bu planlardan birisi en az yetmiş bini bulan İŞİD haydutlarını, Türkiye’nin başına bela etmesi. Arkasından Kürt güçlerini direkt veya dolaylı silahlandırmayı sürdürerek, Türkler ile Kürtleri bir yüzyıl daha savaştıracaktır. Diğer taraftan İŞİD haydutlarını tekrar silahlandırıp Rusya ve Esad güçlerine saldırtırken, Türkiye, Rusya yakınlaşmasını engelleyip kendine yeni imkanlar açmaya çalışmakta. Şayet bölgede sürpriz bir gelişme olmazsa ki olmayacağa benziyor, Türkiye’yi yüzyıl sürecek bataklık pisliğinin içerisine itmiştir Amerika.
Amerika’nın çukur planlarını kendine mükafat gören Türkiye, utanmadan barış pınarı hareketi adıyla savaşa girmesi, eşeğin arkasından giden deve zekasına sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin uşak ve barbarca hareket etmesinin tek nedeni, Rojava’daki Kürt yapısını dağıtmaktır. Buna emperyalist barbarlar yeşil ışık yakmasaydı, Türkiye yerinden bile kıpırdayamayacağını kendileri de çok iyi biliyor. Gerçeklerden utanma duymayan AKP, CHP, MHP, YP ve diğer sokak süprüntüsü faşistler, kahramanlık edasıyla nasıl bir b….n içine düştüklerini hâlâ akıl edemiyorlar. Mevcut devlet yönetimi ve ortaklarının şakşakçı sürüleri, halk yerine bile konmadıklarını anlayamayacak kadar cahiller. Çünkü alkışlayarak çocuklarını nereye niçin gönderdiğini bilmeyenler, uşaklıktan başka bir yaşamı hak edemezler. Benzer durumda solculuk, demokrasi ve halkçılık bu deve zekalıların eline kaldığı sürece, yeni yıkımlara herkes hazır olmalıdır.
İlk yorum yapan olun