MENBİÇ DİRENİŞİ TÜRKLERİN DE KURTULUŞU OLACAKTIR!
Dünya, Ortadoğu-Suriye eksenli bir savaşa (3. Dünya Savaşı’na) doğru hızla sürüklenmektedir. Savaş, ABD, Rusya savaşından çıkıp bir bloklar savaşına doğru evrilmektedir. Türkiye, Batı Bloku’nun yanında saf tutmuşken, Amerika’nın Erdoğan’ı Gülenle değiştirmek isteyişinden ve PYD-Amerikan yakınlaşmasından korkarak Şanghay Bloku’na geçişin işaretlerini vermiştir. Amerika Türkiye’yi kaybetmemek pahasına PYD ile ilişkilerini dondurmuş, daha merkezi, daha kombine bir güç olan Türkiye ile çalışmaya başlamıştır. Şimdilik üzerinde kapışılan Suriye olsa da, her adım, her faaliyet ilerideki büyük kapışmaya göre yapılmaktadır. Rusya Türkiye’yi kazanmak için Erdoğan’ın Ceraplus çıkışına sessiz kalmış ama Türkiye’nin Amerika’nın sadık bir partneri olarak derinlere dalışına, hakimiyet alanı içindeki Esad’ın topraklarına doğru ilerliyor oluşuna rızalık göstermeyecektir. Muhtemelen Rusya, İran’ın Kürt düşmanlığını da hesaba katarak bir süre sessiz kalmayı tercih etmiştir.
Amerika ise flörtünü yatağa atmaya çalışan tecrübeli bir zampara gibi Türkiye’yi ürkütmemeye, onu rakiplerinden soğutmaya çalışan samimi, romantik bir duruş sergilemektedir.
Erdoğan, Amerika’nın yanında dönülmez bir yola girdiğinde yapacağı ilk iş, Enver Paşa’nın Ermenilere yaptığının aynısını Kürtlere de yapmaktır. İçeride Kürt- Alevi katliamıyla gırla giden bir ilerici avı, dışarıda ise PYD’yi vuran kanlı bir taaruz… Yalnız böylesi bir tercih hemen akabinde Suriye, İran, Kürt ve Rus muhalefetiyle karşılaşacaktır ki, AKP’yi tutan ekonomik-siyasi dengeler şimdilik buna el vermez. Ama geriye dönüp baktığımızda İttihat Teraki’nin iktidarı ele geçirdiği o kötü koşullarda bile Ermenilerin katlini zamana bırakmaması dikkate değer bir konudur. Zira Türk devlet aklı işini savaşın seyrine bırakmayacak kadar gelişkindir.
Gelelim ikinci seçeneğe. Erdoğan, işgalin Cerablus ve çevresiyle sınırlı kalmasını savunan Kemalistleri, CHP’yi ve iç gelişmeleri göz önündetutarak daha temkinli hareket edebilir. FETO-Kürt düşmanlığı temelinde iktidarını pekiştirebilir, parlamentoyu dizayen edebilir, radikal muhalafeti ezerek iki blok arasında dengeli bir siyaset izleyebilir.
Bekleyip göreceğiz…
Fakat görünen o ki, Erdoğan Amerika’yı kızdırmak pahasına 1. Seçeneği tercih edecektir. 1.Dünya Savaşı’nın başında olduğu gibi, ittifakını Kürtleri bertaraf etmek gibi bir fırsata dönüştürmek isteyecektir. Amerika Erdoğan’ı dönülmez bir yola sokmak, onu, Rus, Çin, İran kıskacından koparmak için bazı aşırılıklarına göz yumsa da uzun vadede frenlemek zorunda kalacaktır. Çünkü Amerika, Şanghay Bloku karşısında Türkler kadar Kürtlere de muhtaçtır. İpler gerildiğinde, Kürt-Erdoğan kapışması hat safhaya ulaştığında, Türkiye frenlenemez olduğunda Amerika’nın ne yapacağı merak konusu. Fakat kişisel kanaatim, iş o noktaya geldiğinde tercihini Türkiye’den yana yapacaktır.
Son gelişmeler:
-YPG’den sert açıklama; “Meşru müdafa hakkına sahibiz, sabrımız tükeniyor”
-Suriye’den Birleşmiş Milletlere mektup; ”Türkiye ve desteklediği gruplar katliam yapıyor”
-Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Asya Abdullah; “Saldırılar nereden gelirse gelsin YPG ve Demokratik Suriye Güçleri karşılık verecektir.
-Obama’nın IŞİD’le mücadele koalisyonu özel temsilcisi Brett McGurk; ”Koalisyonun hem Cerablus’taki Türk operasyonunu hem de YPG’nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD’le mücadelesini desteklediğini söyledi.”
-Numan Kurtulmuş Washington yönetimine seslendi; “Ortada verilmiş bir söz var. PYD Fırat’ın batısında olmayacak. Burada bir çatışma yaşanmaması için önce bu meselenin hallini isteriz. ABD’den PYD üzerindeki etkisini kullanmasını bekliyoruz.”
-Beyaz saray’dan geçen akşam (29 Ağustos) yapılan açıklamada ”Türkiye’nin Demokratik Suriye Güçleri karşısında güneye doğru ilerleyişinin desteklenmediği kaydedilmiş ve bu durumun IŞİD’e karşı mücadelede güçlerin birleştirilmesini zorlaştıracağı” belirtilmişti.
-YPG Sözcüsü Rêdur Xelil; “Türkiye’nin Minbic’e yönelmesi halinde Heseke’de Suriye rejimine yaşattıkları yenilginin aynısını yaşatacaklarını savundu.”
-İran endişeli; İran’ın resmi ajansı IRNA’da yayınlanan bir makalede; Türk ordusunun Cerablus’a girmesinin soru işaretlerine sebep olduğu belirtildi. Operasyonun Esad yönetiminden izin alınmadan yapıldığını, DAEŞ’le mücadele bahanesiyle Suriye topraklarına müdahalede bulunmak uluslararası hukuka uygun değildir” ifadelerine yer verildi.
Yukarıdaki alıntılardan da görüldüğü gibi Türkiye Menbiç’te ve Menbic’in kuzeyinde bulunan kurtarılmış bölgelere seferler düzenleyerek asıl amacının İŞİD değil YPG olduğunu kanıtlamıştır.
Görünen o ki, TSK, YPG ve Demokratik Suriye Güçleri (QSD)’nin binbir zahmetle yüzlerce şehit vererek İŞİD’den temizlediği Cerablus-Menbic ve Azez hattına oturarak Kürtleri Fırat’ın doğusuna sıkıştırıp Suriye’de Kürtlerin temsiliyetini engellemeyi amaçlamaktadır.
Numan Kurtulmuş’un ifadesi Türkiye’yi elden tutmak pahasına Amerika’nın böyle bir plana kerhen de olsa onay verdiğini göstermektedir. Amerika’nın “Bizim onayımız Cerblusla sınırlı idi” açıklaması ise gerçekçi ve samimi değildir.
Türkiye’nin oyunu nasıl bozulur?
1- YPG ve QSD’nin TSK’lerinin ilerleyişine iyi hazırlanması ve öldürcü bir darbe indirmesi,
2- Çok yönlü bir diplomasi faaliyeti,
3- Suriye’yi ve İran’ı kızdıracak hamlelerden kaçınılması, Arap şehirlerini İŞİD’den temizlemek gibi sonu belirsiz hamlelerden geri durulması. QSD’nin bir bileşeni olan Kürtlerin bütün enerjilerini Cerablus-Menbiç-Azez hatında yoğunlaştırmaları,
4- İran ile sıcak çatışmalardan kaçınılması, hatta mümkünse bir anlaşmaya varılması,
5-Mesut Barzani’nin Türkiye ile girdiği kirli işlerin deşifre edilmesi KDP’yi kazanmaya yönelik diplomasi ile at başı gitmeli,
6- Kürtler Rusya ile yakınlaşmalı, bu alana özel bir önem vermeli, bütün kapılar açık tutulmalı,
7- Kürtler Amerika’ya sert bir uyarıda bulunarak çaresiz olmadıklarını göstermeli,
8- Türkiye’yi içerden sıkıştıracak Savaş karşıtı bir cephe oluşturulmalı, Türkiye’ye yönelik eylemler, Savaş Karşıtı Cephe’yi güçlendirecek biçimde HDP’nin de fikri alınarak yapılmalıdır. Tek taraflı bir ateşkes bir seçenek olarak düşünülmeli, tartışılmalıdır.
Amerika zayıfladı. Büyük bir ekonomik kriz içinde. Emperyalizmin nihayi amacı ilhaktır. Amerika, Afganistan ve Irak’taki gibi kara güçlerini devreye sokamıyorsa bu demokrat olduğundan değil, zayıflamış olduğundandır. Amerika Yıldız Savaşları Projesi’ne büyük yatırımlar yaptı. Teknik olarak ileri bir safhada olması savaşı bölgedeki aktörleriyle yürütmesini zorunlu kılmaktadır. Karşısındaki cephe oldukça sıkı. Çin önümüzdeki günler bölgeye girmeye hazırlanıyor. Şu an Amerika’nın elinde ekonomik sorunlarıyla boğuşan bir Avrupa ile kendisine kafa tutan bir Türkiye kaldı. Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ise her an saf değiştirebilirler. Amerika ile Batı’nın, hazlanmadıkları Erdoğan’a taviz üstüne taviz vermeleri bundandır.
1.Dünya Savaşı Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla neticelendi. İkisinin de karnından bir sürü ulus fışkırdı. Bolşevikler, içerideki krizi savaşla atlatmak isteyen Çar’a iç savaşı dayatarak SSCB’ni kurdular.
2. Dünya Savaşı Almanya’nın bölünmesi, Çin Devrimi’nin doğması, Asya, Afrika, Latin Amerika’da onlarca devletin kurulmasıyla neticelendi.
Ama unutmamak gerekir kİ, 1. Dünya Savaş’ı Ermenilerin tarih sahnesinde silinmesiyle neticelendi. Erdoğan’ın Amerika’ya birinci koşul olarak Kürt imhasını dayatması bundandır.
Erdoğan’ın Suriye’de bozguna uğraması içerideki yıkılışıyla at başı gidecektir. Kürtler Menbiç hattındaki direnişleriyle, ya var olacak ya da Ermenilerin akibetini paylaşacaklardır. Menbiç hattındaki direniş salt Kürtlerin değil Türklerin de kurtuluşu olacaktır.
Ali Rıza Aksın
30.08. 2016, Zürich
İlk yorum yapan olun