İTLER VE KURTLAR

İTLER ve KURTLARitler ve kurtlar Devrimci Aleviler Birliği Kızılbas bektasi DAB

Çok ama çok eskilerde, kurtlar evlerde itler dağlarda yaşarmış. İtler aya, kurtlar yıldızlara taparmış. Kurtlar kulübelerinde yatar itler soğukta titrermiş. Kurtlar hazır yemekler yer, itler aç aç dolaşırlarmış. Kurtlar kuyrukları omuzda, itler apış arasında dolaşırmış. İtlerin sesi çıkmazken kurtların uluması yeri göğü sarsarmış.
”Ceddimiz kurt neslimiz kurt / Hep kahraman Kurt milleti”

İtler kurtları kin ve nefretle dinler derin derin iç çekerlermiş. Yılları aylar, ayları günler kovalamış. İtler çoğaldıkça çoğalmışlar. Dağlara, vadilere sığmaz olmuşlar. İtlerin padişahı tekmil itlere haber salmış.
”Tez elde toplanıla!”
Haberi alan itler bir bir gelmişler. Mehtaplı bir geceymiş. İtlerin padişahı yüksekçe bir tepede, koca bir ayın altında var gücüyle ulumuş. Tekmil itler ulumuş.
”Eyyy it soyu, şu kutsal ayın altında yemin ederim ki, öcünüzü alıp kurtların saltanatına son vereceğim! Biz dağlarda aç, sefil yaşarken onlar semirsinler ha! Biz tir tir titrerken onlar sıcacık kulübelerinde keyif çatsınlar ha! Olacak şey mi? Biz ki, 700 sene tekmil cihana hükmetmiş bir soyuz. Siz bu kurtları bilmezsiniz, Kaf Dağı’ndaki aslanlarla işbirliği yapacak kadar hainler. Hepsi mason, hepsi ajan, hepsi vatan haini. Kurtlara ölüm!”
”Kurtlara ölüm!”

İtlerin birleştiği haberi kısa zamanda yayılmış. Bir korkudur almış yürümüş. Kimisi ”Saldırıp bitirelim!” derken, kimisi de ”Efendim, itler aç, haksız da sayılmazlar, liderlerini tavlar bazı imkanlar sunarsak çok sürmez değişirler.” demiş. Kurt Ulusal Konseyi’ni yöneten general, boz tüylerini kaşımış, kuyruğunu hoplatmış ”Haklısınız” demiş.
Kurt Meclisi toplanıp bir dizi karar almış:
1. Kutsal bayrağımızdaki yıldızın yanına bir de ay eklenecek.
2. İtler de parti kurabilirler.
3. Sınırlı sayıda it, kurtların gözetiminde çalışabilir.
4. Çalışma izni alacak itlerin kurtlara benziyor olmaları şart.
5. Diğer kurtlarsa özel bir durum olmadıkça şehre giremeyeceklerdir.

Haberi alan itler, sabaha kadar eğlenmişler. İtlerin padişahı kurtlara benzeyen itlerle çıkmış yola. Çok iyi karşılanmış. Partisini kurmuş, daha ilk turda iktidara ortak olmuş. Kurtlara benzeyen ne kadar it varsa gizliden işe yerleştirmiş.

İtlerin başarısı kurtları ürkütmüş. Pankartını, bayrağını alan sokağa…
”İtlere ölüm, Şehir kurtlarındır, kurtların kalacak! Ne mutlu Kurdum diyene!”
Bunun üzerine Kurt Ulusal Konseyi itlerin partisini kapatıp iktidardan kovuvermiş. İtler vuruşa vuruşa geri çekilmişler. Dereler, vadiler it leşleriyle dolmuş.
İtler toplanmış yeni bir lider seçmişler. Yeni liderleri sarışın, genç, enerjik biriymiş. Uluması da hoşmuş. Onu dinleyenler kendilerinden geçer mest olurlarmış. Yeni padişah kurnazmış da; doruklarda yaşayan yoksul parslarla dost oluvermiş hemen.
”Kurtları yenersem bütün haklarınız vereceğim!”

Bu parslar ki vur kaç savaşlarını iyi bilirlermiş. Güçlü çeneleriyle kurtların bellerini kırar, aslanları bile korkuturlarmış.
İtlerin padişahı aynı sözü madenlerde çalışan yoksul kurtlara da vermiş.
”Emek kutsaldır hakkınızı alacaksınız”
Bu arada itlerin yeni padişahı dev bir akbabanın sırtında Kaf Dağı’na inivermiş. Kuyruğunu kıstırıp aslanların sarayına girmiş.
”Kurtları devirmeme yardım ederseniz ömür boyu minnettar kalırım size!”
Asların padişahı mağrur bir edayla, ”Ama bir şartım var” demiş. Yakında sırtlanların yurduna gireceğim; asilerini ezip beyinlerini dağıtacağım. Demem o ki, sırtlanlarla akrabasınız; kıllık yapmaz, tekerimize çomak sokmazsanız kabül…
”Olur mu efendim; biz dostlarımıza ihanet etmeyiz… Büyük Sırtlan Projesi’nin eş başkanı bile oluruz.”

Olacak olur ya aslanlar sırtlanlara saldırmadan önce parsların başını yakalayıp kurtlara vermişler. Kurtlar bir düğün kurup üç gün üç gece eğlenmişler.
”Yaşasın kutsal ittifakımız, yaşasın Kurt ve Aslanların bir
liği!”

Ülke fokur fokur kaynamaya başlamış. Bir yandan itler, bir yandan parslar… Kurtları zor günler bekliyormuş…
İtler hücuma geçeceklermiş ki eski padişahları ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Onu sırtlayıp sınıra getirmişler.
”Nereye?”
”Padişahımız hastalandı.”
”Olmaz!”
”El insaf, izin verin de liderimizi dünyaca ünlü hekimlerinize bırakalım. Böylece düşmanlığımızı bitirip dost kalalım.
”İyi haydi geçin bakalım.”
İtler her gün üç üç, beş beş sınıra yığılmışlar.
”Nereye?”
”Padişahımızı ziyarete…”
Şehir kısa zamanda itlerle dolmuş. Genç padişahları yüksekçe bir yerden acı acı ulumuş.
”U vuuuuuuu, hücum!”
Neye uğradığını şaşıran kurtlar, çareyi kaçmakta bulmuşlar. Şehir kısa zamanda düşmüş. Cadde ve sokaklar kurt leşleriyle dolmuş. İtler, kurtların generallerini, bilim adamlarını, düşünürlerini yakalayıp zindana atmışlar. Kırk gün kırk gece eğlenmişler. Yer gök it sesine kesmiş.
”Allahu ekber!”
Derler ki o günden beri itler şehre, kurtlar dağa yerleşmiş. İtler semirmiş kurtlar zayıflamış. İtler keyif çatmış kurtlar ulumuş.
”Uvuuuuuuu, padişahınız iyi olduuuuu mu?”
İtler onları güle osura yanıtlarmış:
”Dah iyi olmadı, dah iyi olmadı!”

İtlerin iktidara gelişinin onuncu yılında aldatıldıklarını anlayan parslar ve madenciler, bir yandan itler, diğer yandan kurtlar ve sırtlanlarla savaşmak zorunda kalmışlar. Ve hala da savaştıkları rivayet edilir…

Ali Rıza Aksın
2.11.2014 Zürich

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.