Alttaki formu doldurarak DAB yönetimine e-mail mesajı gönderebilirsiniz.
5 Comments
NEDEN ANTİ KEMALİSTSİNİZ ONU BİR ÖĞRENEBİLİR MİYİM
Sayfamızda bir çok yazar admin, ve binlerce paylaşım var,, bilimsel kaynak gösterilmeden yayınlanan yazılar olabiliri.. Somut olarak hangi paylaşımı hatalı buluyorsunuz onu ve gerekçesini belirtirseniz daha doğru olur.. Alevi öğretisi duruşu tarih, Mazlumdan yana, Baskı zulüm sömürüye karşı haksızlığa karşı olmak üzerine kuruludur. Bu anlamda siyasi ideolojiktir. Fakat tek bir partiye bağlı değildir…
Alevilik bir kültür ve yaşama biçimidir. Sosyalizm yada kemalizm gibi fikir akımlarından çok daha önceye dayanır. Burada siyasal ve ekonomik ideolojilerle kadim bir kültürü, öğretiyi bir tutarak basite indirgiyorsunuz. Yaptığınızı doğru bulmuyorum, kaynak göstermeden öyle gelişigüzel bilgi paylaşmak bilgi kirliliğidir. Bu siteye yazan yazarların nasıl bir yetkinliği var ki klavyeden çıkan her kelime sorgusuz sualsiz bu sitede paylaşabiliyor? Bir dede torunu olarak yaptığınızı yanlış buluyorum. Bir an evvel ideolojik propaganda yolundan dönmenizi ve kültürümüzü olanca saflığıyla bilimsel yöntemlerle açıklama yollarına gitmenizi öneriyorum. Bu basite alınacak bir sorumluluk değildir, siteyi kurduysanız hakkıyla ve doğru şekilde liderlik edin lütfen.
HALK İRADESİNİN GASPINA KARŞI DUR SIRA SANA GELDİĞİNDE GEÇ KALMIŞLIĞINI FARK ETSENDE NEYE YARAR!
19 Ağustos’ta Faşist Erdoğanın talimatı doğrultusunda polis, Amed, Merdin ve Wan Büyükşehir Belediyelerine zorla el koyarak halıkın iradesini (eş başkanlar) hiçe sayıldı. Bu uygulamayla, Akp-Mhp faşist ittifakının, Kürtlerin varlığına tahammülsüzlüğü bir kez daha tescillenmiş oldu.
Akp-Mhp faşist iktidarı kendi egemenliğinin tesis için henüz kanlı bir çatışmayı göze alamıyor olabilir. Almadığı içindirki, Kürtlerin en masumane demokratik taleplerine karşı, arkasına saklandığı şovenizmi, milliyetçiliği kullanarak, özellikle ülkenin batısında gelişebilecek tepkileri zayıflatma (ve hata yer yer desteğini aldığını söylemek yanlış olmaz). Kürt ilerinde terör estiriyor, katliamlar yapıyor.
Milliyetçiliğin, ırkçılığın savaş çığırtkanlığı, şiddet çağrısı olduğunu anlatmaya gerek yok. İktidarı elde tutanlar, içine düştükleri her tür yoz ilişki ve ahlaksızlığın, haysiyetsizliğin, hırsızlık, rüşvet, kara para mafya ilişkileri vb’nın devamı için her tür yalan ve kışkırtmacı söylemlerle halklar arasına sunni ve anlamsız ayrılıklar koyarak düşmanlığı körüklerler. Akp-Mhp ittifakının da yaptığı budur.
Akp ve Mhp’nin kirili ittifakı, Kürtlerin “ayrılıkçı bölücü” olduğu söylemini ön plana çıkararak, şoven duygularla kitleleri kendi çirkin emelleri doğrultusunda seferber etmek için her tür yalan, dolan ve sahtekarlığa baş vurmaktan geri durmadığını biliyoruz. Çünkü bu kirili ittifak, Kürt karşıtlığı üzerine kurulmuştur. Dolaysıyla başka bir beklentinin içinde olunamayacağının bilincindedir Kürtler ve onların temsilcileri.
Ancak, bunun bilincinde olmayan, yada kendisini uyanık sanan ve yerel seçimlerde, Hdp’nin desteğiyle seçim kazanan Chp lideri, her zaman olduğu gibi kayımlar karşısında ki tavrıyla bu kirili ittifaka bir fiil destek çıkmıştır. “Sokağa çıkmayı doğru görmüyorum” söyleminin başka anlamı yoktur. Uygulanan bu anti demokratik darbenin ya karşısındasın, ki karşısındaysan sokağa çıkarsın, değilsen bir iki pasif söylemle karşı çıkıyormuş gibi desteğini sürdürüsün. Kılçdaroğlunun da yaptığı ikincisi.
Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlunun, Chp’nin genel başkanı olduğundan beri ilk kez 31 Mart belediye seçimlerinde bir başarı elde etti. Bu başarıyı her ne kadar dillendirmesede, Hdp seçmeni sayesinde kazandığını kendiside biliyor.
Deniz Baykalın basına düşen uygunsuz kasetinden sonra partinin başına getirilen Kılıçdaroğlu, girdiği genel ve yerel hiç bir seçimde başarı elde edemediği için kendi partisi içerisinde bile itibarı gittikçe zayıflayan (hala öyle olduğunu düşünüyorum) bir lider konumuna düşmüştü. 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziranda yenilenen İstanbul belediye seçimlerinde Kürtlerin desteğiyle kendi partisi içinde de kısmi bir itibar kazanmıştır. Ne yazıkki, o bunun ya farkında değil, yada sonradan olma Türk milliyetçiliği onun beynini dumura uğratmıştır. Başta İstanbul ve bir çok büyük şehir belediyesini, Kürtlerin (Hdp’nin) desteğiyle kazanıldığını sanırım bilmeyen yok. Kılıçdaroğlu bunu unutmuş olmalıki, Kürt iradesine yapılan siyasi darbe karşısında kendi partisinin tabanına sokağa çıkmamalarını salık verdi. Bu tutumuyla Kılıçdaroğlu, Akp-Mhp iktidarının, Kürt iradesine yönelik yapılan bu darbesine açıktan destek vermiştir. Ne yazık ki, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu, her zamanki gibi, bugünde siyaseti, parlamento içinde, dört duvar arasında tutmaya her zamanki gibi kararlı. Akp-Mhp kirli ittifakının tamda Chp’den istediği bu.
Akp, 18 yıllık iktidarı döneminde devraldığı Cumhuriyet kurumlarını önemli ölçüde tasfiye etmiş ve yerine ucube Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında şeri bir yönetimi hızla inşa etmiştir. Parlamento işlevsiz bir hale getirilmiş ve tek kişinin, muktedirin istemediği hiç bir şey bu ülkede hayat bulmuyor. Ülkeyi yönetmek için yapılması gereken her yasa, veya kanun tek kişinin, muktedirin dudakları arasına mahkum edilmiştir.
Bu darbenin Kürtlere ve onların iradesine yapılan saldırıyla sınırlı kalacağını düşünmüyorum. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Eskişehir vb illerde de hayata geçirilirse kimse şaşırmasın. Başta Kılıçdaroğlu.
İktidar ve kuyrukçusu Mhp’nin yapmak istediği, Türkiye halkaları arasına nifak tohumu sokmak ve bir birine düşürerek gerici İslami faşizmi dayatmaktır. Bu uygulama ne yazıkki, ileride çok boyutlu bir gerginlik ve çatışmanında önünü açmaya neden olacaktır.
Türkiye halklarının başta Ana muhalefet olmak üzere, bu durum karşısında topyekün bir karşı koyuşu örgütleme zorunluluğu ve gerekliliği doğmuştur. Aksi durum, Akp-Mhp faşizmi, kalmışsa bir takım demokratik kurum ve kuruluş, onlarında en kısa zamanda dönüştürerek geri dönülmez, zor ve çetin bir sürece ve faşist diktatörlüğün tamamen kurumsallaşmış biçimiyle karşı karşıya kalacağız.
Öyle anlaşılıyorki, bugüne kadar olduğu gibi, Ana muhalefet partisinin lideri K. Kılıçdaroğlu gazeteci Deniz Zeyreke verdiği bir mülakatta durumda pekte rahatsız olmadığıdır. Faşizme karşı, topyekün bir karşılık verilmediği taktirde HDP ve Kürt halkı yalnız bırakılırsa bundan yalnız Kürtler zarar görmeyecektir. Faşizmin mantığı, iktidar olduğu andan itibaren kazanılmış ne kadar demokratik kazanım varise gasp etmektir. Bu onun genel karakteristik özelliğidir. Hitler, Mussolini, Frankoya vb faşist diktatörlüklerde böyle yapmıştı. Bu durum böyle devam ederse, Hdp’nin TBMM’sinde kalması gerekirimi sorusu akla geliyor. Bugüne kadar Kürt vekillerine yapılan saldırılar (gerek parlamentoda ve gerekse parlamento dışında) dikkate alınırsa, o parlamentonun kürtler açısında hiç bir anlam ifade etmediğini düşünenlerdenim ve terk edilmeli. Sadece kürsüden söz söylemek, nutuk çekmek ve söylenen hiç bir sözün dikkate alınmadığı bir kürsünün anlamı yoktur. Aynı şey, K.Kılıçdaroğlunu dışarıda tutarsak, dürüst, namuslu, demokrata ve gerçek sosyal demokrat Chp’li vekiler içinde bu geçerlidir.
Hdp tüm faliyetlerini meclisin dışına taşımak zorundadır. Belediye seçimlerinde, ortak bir duruşla Akp-Mhp faşizmini geriletilmesi Hdp’nin ve Kürt seçmeninin desteğiyle nasıl ki yapıldıysa, bugün Hdp belediyelerine karşı gerçekleştirilen darbe karşısında ortak bir mücadelede kaçan Kılıçdaroğlunun, ne kadar demokrat olduğuda su yüzüne çıkmıştır.
Yapılan bunca saldırılar karşısında yalnız bırakılan Hdp’nin, bu parlamento çatısı altında kalmalarının hiç bir anlamı yok. Kürtler sayesinde, Erdoğanı geriletildiği gerçeğini görmeyen, bir ana muhalefet partisi genel başkanın güvenirliliği kalmamıştır. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında, Chp liderinin katkısı unutulmuş değil. Bu zat Kürt ve Alevi olduğunudan utanan ve etnik ve inançsal kimliğini söylemekte korkan ve kişiliği tartışılır bir zattır durumunda.
Resul Erenler
23-Ağustos-2019
Merhab Devrimci Aleviler Birliği Yöneticileri. Bende bir Alevi Yazar olarak sizleri tanımak istiyorum. Facebook’tan takip ettiğim kadarıyla düşüncelerimiz aynı noktada buluşuyor. Düşünce birliğimiz olmasa dahi, Aleviliği İslam’ın dışında görmeniz benim için yeterlidir. Daha yakından tanışma fırsatımız olup fikir alışverişi yaparbilirsek, elimden gelen desteği sunmak isterim. Selamlar
NEDEN ANTİ KEMALİSTSİNİZ ONU BİR ÖĞRENEBİLİR MİYİM
Sayfamızda bir çok yazar admin, ve binlerce paylaşım var,, bilimsel kaynak gösterilmeden yayınlanan yazılar olabiliri.. Somut olarak hangi paylaşımı hatalı buluyorsunuz onu ve gerekçesini belirtirseniz daha doğru olur.. Alevi öğretisi duruşu tarih, Mazlumdan yana, Baskı zulüm sömürüye karşı haksızlığa karşı olmak üzerine kuruludur. Bu anlamda siyasi ideolojiktir. Fakat tek bir partiye bağlı değildir…
Alevilik bir kültür ve yaşama biçimidir. Sosyalizm yada kemalizm gibi fikir akımlarından çok daha önceye dayanır. Burada siyasal ve ekonomik ideolojilerle kadim bir kültürü, öğretiyi bir tutarak basite indirgiyorsunuz. Yaptığınızı doğru bulmuyorum, kaynak göstermeden öyle gelişigüzel bilgi paylaşmak bilgi kirliliğidir. Bu siteye yazan yazarların nasıl bir yetkinliği var ki klavyeden çıkan her kelime sorgusuz sualsiz bu sitede paylaşabiliyor? Bir dede torunu olarak yaptığınızı yanlış buluyorum. Bir an evvel ideolojik propaganda yolundan dönmenizi ve kültürümüzü olanca saflığıyla bilimsel yöntemlerle açıklama yollarına gitmenizi öneriyorum. Bu basite alınacak bir sorumluluk değildir, siteyi kurduysanız hakkıyla ve doğru şekilde liderlik edin lütfen.
HALK İRADESİNİN GASPINA KARŞI DUR SIRA SANA GELDİĞİNDE GEÇ KALMIŞLIĞINI FARK ETSENDE NEYE YARAR!
19 Ağustos’ta Faşist Erdoğanın talimatı doğrultusunda polis, Amed, Merdin ve Wan Büyükşehir Belediyelerine zorla el koyarak halıkın iradesini (eş başkanlar) hiçe sayıldı. Bu uygulamayla, Akp-Mhp faşist ittifakının, Kürtlerin varlığına tahammülsüzlüğü bir kez daha tescillenmiş oldu.
Akp-Mhp faşist iktidarı kendi egemenliğinin tesis için henüz kanlı bir çatışmayı göze alamıyor olabilir. Almadığı içindirki, Kürtlerin en masumane demokratik taleplerine karşı, arkasına saklandığı şovenizmi, milliyetçiliği kullanarak, özellikle ülkenin batısında gelişebilecek tepkileri zayıflatma (ve hata yer yer desteğini aldığını söylemek yanlış olmaz). Kürt ilerinde terör estiriyor, katliamlar yapıyor.
Milliyetçiliğin, ırkçılığın savaş çığırtkanlığı, şiddet çağrısı olduğunu anlatmaya gerek yok. İktidarı elde tutanlar, içine düştükleri her tür yoz ilişki ve ahlaksızlığın, haysiyetsizliğin, hırsızlık, rüşvet, kara para mafya ilişkileri vb’nın devamı için her tür yalan ve kışkırtmacı söylemlerle halklar arasına sunni ve anlamsız ayrılıklar koyarak düşmanlığı körüklerler. Akp-Mhp ittifakının da yaptığı budur.
Akp ve Mhp’nin kirili ittifakı, Kürtlerin “ayrılıkçı bölücü” olduğu söylemini ön plana çıkararak, şoven duygularla kitleleri kendi çirkin emelleri doğrultusunda seferber etmek için her tür yalan, dolan ve sahtekarlığa baş vurmaktan geri durmadığını biliyoruz. Çünkü bu kirili ittifak, Kürt karşıtlığı üzerine kurulmuştur. Dolaysıyla başka bir beklentinin içinde olunamayacağının bilincindedir Kürtler ve onların temsilcileri.
Ancak, bunun bilincinde olmayan, yada kendisini uyanık sanan ve yerel seçimlerde, Hdp’nin desteğiyle seçim kazanan Chp lideri, her zaman olduğu gibi kayımlar karşısında ki tavrıyla bu kirili ittifaka bir fiil destek çıkmıştır. “Sokağa çıkmayı doğru görmüyorum” söyleminin başka anlamı yoktur. Uygulanan bu anti demokratik darbenin ya karşısındasın, ki karşısındaysan sokağa çıkarsın, değilsen bir iki pasif söylemle karşı çıkıyormuş gibi desteğini sürdürüsün. Kılçdaroğlunun da yaptığı ikincisi.
Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlunun, Chp’nin genel başkanı olduğundan beri ilk kez 31 Mart belediye seçimlerinde bir başarı elde etti. Bu başarıyı her ne kadar dillendirmesede, Hdp seçmeni sayesinde kazandığını kendiside biliyor.
Deniz Baykalın basına düşen uygunsuz kasetinden sonra partinin başına getirilen Kılıçdaroğlu, girdiği genel ve yerel hiç bir seçimde başarı elde edemediği için kendi partisi içerisinde bile itibarı gittikçe zayıflayan (hala öyle olduğunu düşünüyorum) bir lider konumuna düşmüştü. 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziranda yenilenen İstanbul belediye seçimlerinde Kürtlerin desteğiyle kendi partisi içinde de kısmi bir itibar kazanmıştır. Ne yazıkki, o bunun ya farkında değil, yada sonradan olma Türk milliyetçiliği onun beynini dumura uğratmıştır. Başta İstanbul ve bir çok büyük şehir belediyesini, Kürtlerin (Hdp’nin) desteğiyle kazanıldığını sanırım bilmeyen yok. Kılıçdaroğlu bunu unutmuş olmalıki, Kürt iradesine yapılan siyasi darbe karşısında kendi partisinin tabanına sokağa çıkmamalarını salık verdi. Bu tutumuyla Kılıçdaroğlu, Akp-Mhp iktidarının, Kürt iradesine yönelik yapılan bu darbesine açıktan destek vermiştir. Ne yazık ki, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu, her zamanki gibi, bugünde siyaseti, parlamento içinde, dört duvar arasında tutmaya her zamanki gibi kararlı. Akp-Mhp kirli ittifakının tamda Chp’den istediği bu.
Akp, 18 yıllık iktidarı döneminde devraldığı Cumhuriyet kurumlarını önemli ölçüde tasfiye etmiş ve yerine ucube Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında şeri bir yönetimi hızla inşa etmiştir. Parlamento işlevsiz bir hale getirilmiş ve tek kişinin, muktedirin istemediği hiç bir şey bu ülkede hayat bulmuyor. Ülkeyi yönetmek için yapılması gereken her yasa, veya kanun tek kişinin, muktedirin dudakları arasına mahkum edilmiştir.
Bu darbenin Kürtlere ve onların iradesine yapılan saldırıyla sınırlı kalacağını düşünmüyorum. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Eskişehir vb illerde de hayata geçirilirse kimse şaşırmasın. Başta Kılıçdaroğlu.
İktidar ve kuyrukçusu Mhp’nin yapmak istediği, Türkiye halkaları arasına nifak tohumu sokmak ve bir birine düşürerek gerici İslami faşizmi dayatmaktır. Bu uygulama ne yazıkki, ileride çok boyutlu bir gerginlik ve çatışmanında önünü açmaya neden olacaktır.
Türkiye halklarının başta Ana muhalefet olmak üzere, bu durum karşısında topyekün bir karşı koyuşu örgütleme zorunluluğu ve gerekliliği doğmuştur. Aksi durum, Akp-Mhp faşizmi, kalmışsa bir takım demokratik kurum ve kuruluş, onlarında en kısa zamanda dönüştürerek geri dönülmez, zor ve çetin bir sürece ve faşist diktatörlüğün tamamen kurumsallaşmış biçimiyle karşı karşıya kalacağız.
Öyle anlaşılıyorki, bugüne kadar olduğu gibi, Ana muhalefet partisinin lideri K. Kılıçdaroğlu gazeteci Deniz Zeyreke verdiği bir mülakatta durumda pekte rahatsız olmadığıdır. Faşizme karşı, topyekün bir karşılık verilmediği taktirde HDP ve Kürt halkı yalnız bırakılırsa bundan yalnız Kürtler zarar görmeyecektir. Faşizmin mantığı, iktidar olduğu andan itibaren kazanılmış ne kadar demokratik kazanım varise gasp etmektir. Bu onun genel karakteristik özelliğidir. Hitler, Mussolini, Frankoya vb faşist diktatörlüklerde böyle yapmıştı. Bu durum böyle devam ederse, Hdp’nin TBMM’sinde kalması gerekirimi sorusu akla geliyor. Bugüne kadar Kürt vekillerine yapılan saldırılar (gerek parlamentoda ve gerekse parlamento dışında) dikkate alınırsa, o parlamentonun kürtler açısında hiç bir anlam ifade etmediğini düşünenlerdenim ve terk edilmeli. Sadece kürsüden söz söylemek, nutuk çekmek ve söylenen hiç bir sözün dikkate alınmadığı bir kürsünün anlamı yoktur. Aynı şey, K.Kılıçdaroğlunu dışarıda tutarsak, dürüst, namuslu, demokrata ve gerçek sosyal demokrat Chp’li vekiler içinde bu geçerlidir.
Hdp tüm faliyetlerini meclisin dışına taşımak zorundadır. Belediye seçimlerinde, ortak bir duruşla Akp-Mhp faşizmini geriletilmesi Hdp’nin ve Kürt seçmeninin desteğiyle nasıl ki yapıldıysa, bugün Hdp belediyelerine karşı gerçekleştirilen darbe karşısında ortak bir mücadelede kaçan Kılıçdaroğlunun, ne kadar demokrat olduğuda su yüzüne çıkmıştır.
Yapılan bunca saldırılar karşısında yalnız bırakılan Hdp’nin, bu parlamento çatısı altında kalmalarının hiç bir anlamı yok. Kürtler sayesinde, Erdoğanı geriletildiği gerçeğini görmeyen, bir ana muhalefet partisi genel başkanın güvenirliliği kalmamıştır. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında, Chp liderinin katkısı unutulmuş değil. Bu zat Kürt ve Alevi olduğunudan utanan ve etnik ve inançsal kimliğini söylemekte korkan ve kişiliği tartışılır bir zattır durumunda.
Resul Erenler
23-Ağustos-2019
Merhab Devrimci Aleviler Birliği Yöneticileri. Bende bir Alevi Yazar olarak sizleri tanımak istiyorum. Facebook’tan takip ettiğim kadarıyla düşüncelerimiz aynı noktada buluşuyor. Düşünce birliğimiz olmasa dahi, Aleviliği İslam’ın dışında görmeniz benim için yeterlidir. Daha yakından tanışma fırsatımız olup fikir alışverişi yaparbilirsek, elimden gelen desteği sunmak isterim. Selamlar
Cemal Zöngür : Doğu İsviçre