HAKİKAT YOL’U (Alevilik) – 14
Hakikat Yol’unda (Alevilikte) Rıza Şehri: Alevilik, ikrar ve rıza esaslı bir Yol’dur. İkrar ve rızalık temeli üstünde kurulu olan bu Yol, Semavi dinlerin aksine emir, korku ve mükâfat üzerine değil, gönüllülük esasına dayalı olarak ikrar, rıza ve akıl esasları üzerine inşa edildi. Bu Yol’a giren her can, ikrar vererek kendi rızası ile girer. Burada hiç bir zorlama ve dayatma ve de hiç bir baskı söz konusu değildir. Bu Yol’a kendi rızasıyla ikrar vererek giren her can bu Yol’un yolcusudur. Bu Yol’a girip bu yolun yolcusu olunmasındaki amaç ise insan-i kâmil’e ulaşmaktır.
Rıza şehri, neolitik dönemden beri klan, boy, kabile ve aşiretlerin sınıfsız, sömürüsüz ortak yaşam biçimidir. Bu şehirde herkes eşittir yani herkes birdir ve bir candır. Benmerkezci yapıların reddine dayanan bu şehirde erk, iktidar, hiyerarşi, dayatma, koltuk sen, ben, ikiyüzlülük, hile, sömürü, yalan, dolan, baskı, şiddet, kandırma, alt etme, zorlama ve aldatma yok. Bu şehir de senin ve benim yok, özel mal ya da mülkiyet yok. Bu şehir de üretim ortaktır. Bu şehirde paylaşım rızalık esasına dayanır ve “yârin yanağından gayri” her şey paylaşılır. Bu şehir de tartı yok, terazi yok, para yok, pul yok, çünkü bu şehir de mal-meta-para-pazar anlayışı yok.
Rıza şehri, iktidar ve tahakküm ilişkisinin olmadığı, sınıfın ve sınıflı toplumun olmadığı ve de insanın insan tarafından ayrıştırılmadığı, sömürülmediği ve insanın doğayı sömürmediği bir dünyadır. Kendi değerlerine yabancılaşma, sınıf, özel mülkiyet, para, sömürü, tahakküm, iktidar, hiyerarşi bütün bunlar kapitalizmden beslenen kavramlar ve ilişkiler ağıdır. Ne yazık ki, bütün bunlar birbirini besleyen ve insani değerleri çürüten ve yozlaştıran kavramlardır. Rıza şehrinde ortak bilinç, doğal ve demokratik yaşam esas alındığından dolayı, tahakküm, iktidar ilişkisi, alt-üst ilişkisi ve sömürü de yoktur. Bu şehir de tüm kararlar, halk meclisi konumundaki Cem Divanı’nda, rıza hukuku esasına dayanılarak oy birliğiyle alınır. Bu yönüyle de rıza şehri toplumu ahlaki ve politik bir toplumdur.
Rıza şehri, mülksüzlerin yaşadığı, zenginlerin ve fakirlerin olmadığı bir şehirdir, adı bu yüzden rıza şehridir. Rıza şehri her canın diğer candan razı olduğu eşitler diyarıdır. Rıza şehrinde her şey doğa Ana’nındır. Bu şehirde sadece emek ve üretime dayalı paylaşım var. Tüketecek kadar üretmek, üretirken dayanışmak esas ilkedir. Bu şehir de sadece ihtiyacın olduğu kadarını alabilirsin, biriktirmek, sahip olmak ayıplanır, hoş karşılanmaz. Rıza Şehrinde kapılar kilitsizdir! Zira bu şehir de, hırsız, arsız ve yolsuzluk yapan yoktur. Rıza Şehri insanları şiddeti bilmez, nefret ve iftira bilmez. Bu şehir yalansız, fesatsız, kinsiz, kibirsizdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu şehirde kin, hırs ve bencilik yok, sadece sevgi var. Bu şehirde savaş, kan ve gözyaşı yok; sadece barış ve kardeşlik var. Yol ereni Âşık Tacım Baba (devr-i daim olsun), rıza şehrini şu şekilde dile getiriyor;
“Hakikat şehrine girip gezmenin
İnceden inceye yolları vardır
Üstadın dilinde lafı süzmenin
İnceden inceye halleri vardır
Küre girmeyen demir hal almaz
Menzili bilmeyen yolcu yol bulmaz
Kokuyu almayan arı bal yapmaz
İnceden inceye halleri vardır
Tacım hakikate vermiş özünü
Marifet halinde söyler sözünü
Erenler yolunda bulmuş izini
İnceden inceye yolları vardır.”
Sonuç olarak: Doğal / ekolojik ve komünal yaşam olarak ifade edebileceğimiz rıza şehri doğal yaşama dayalı, ortak bilinçle, doğal yaşam merkezli demokratik eşitlikçi yaşamı esas almaktadır. Bu anlamıyla da rıza şehri “biz”dir, “ben”in aşılmasıdır. Rıza şehri “biz” demektir ve “biz” olmanın vardığı son noktadır. Rıza Şehri imkânsız olan bir umut değil, gerçeklemesi mümkün bir yaşam biçimidir. Rıza şehri dünyamızın anlaşılması ve insanlığa örnek rol model olarak sunulması için çaba harcanıp gayret gösterilmelidir. Sevgiyle. Aşk ile
DEVAM EDECEK!
Mehmet KABADAYI. İletişim: Mehmet_k.34@hotmail.com