Sevgili Canlar Hakk Yolunun Talibleri yolumuzun Takvimini öğrenelim ve sahip çıkalımki Asimile olmaktan kurtulalım.
Yol Asimile olmuyor biz yolumuzun gereklerini unutup Asimile oluyoruz.
Alevi bir düşünen olan BİLGE Ömer Hayyam güneş takvimini astronomik, matematiksel olarak 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesapladığı ve 21 Mart “Nevruz” yılbaşı olarak belirledikten sonra, Selçuklu Sultanı Celali Melikşah’a sunulup onun tarafında 1079 yılında uygulamaya konulduğu için ‘’Celali Takvimi’’ deniliyordu. 500 YIL SONRA
1582’de Papa Gregory bu güneş takvimini İsa’nın doğumunu 0 ( sıfır) milat başlangıç olarak sabitleştirdiği için, bugün dünyada ‘miladi’ takvim olarak ele anılıp, genel olarak dünya çapında kullanılmaktadır. Mialdi takvimle İsa’nın doğum günü yani Noel bayramını ve 1 Ocakta miladi takvimin yılbaşı olarak belirlenmiştir.
BU TAKVİMLE HIRİSTİYANLAR ALEVİ İNANÇ GÜNLERİNE MÜDAHALE EDEREK ASİMİLE ETMEK İSTEMİŞTİR,
Gibi görünsede hiçte öyle değil.
Hiçbir topluluğun başlangıçta Tanrılı bir dine bağlılıkları yoktu, Zaten hiç bir dinde yoktu. Komunal Topluluklar MÖ. 40 binli yıllarda Buzul çağlarında Güney Nil ve Kızıl denizi, Basar körfezi havzasınadki gibi suların çekilmiş olduğu ve iklimin daha ılıman olduğu bölgelerde küçük komun topluluklar halinde, yaşarlarken, hayatın ve yaşımın ancak yardımlaşmayla, paylaşımla olacağını fark edip bilince çıkarmışlar.
Onbinlece yıllar geçti iklimler değişti, kuzeye doğru göçler başladı, göçebe toplayıcı ve avcı kılanlar/ topluluklar tarımla birlikte yerleşik alanlarda yaşamaya başladılar.
Bunlar Ana-Erkil kılanlardı.
Ana-Soylu kılanlar birer aile gibi Ateş yaktıkları ocakların etrafında toplu halde yaşarlardı. Bu Ocakların başında duran büyük Anne Kılanın yöneticisi, Piri, Ocağın ve Postun ( Burdaki Post Koyun derisindeki bir posttu) sahibi idi. Biz bunlara Proto Ocaklar diyebiliriz.
Bu Ocaklarda her can kendi gücü oranında üretime katkı sunardı.
Komunal Topluluklar Güneş sistemine göre yaşamlarını sürdürürlerdi.
Gün-Dönümlerine dikat edilir, yiyeceklerin tüketimini kontrol altında tutarlardı. Zorlu kış aylarında Ocağın başında toplanan bilge Analar toplumun geleceği, yaşamı daha kolay olabilmesi için neler yapılması gerektiğine karar verirlerdi ve bunuda uygularlardı.
Kışın ortalarına doğru yiyeceklerin azalmasına karşı, topluluktaki güçlü canların günde bir sefer yiyecek tüketmelerine karar verirler ve uygularlar. Bu uygulamalar yıllarca devam eder ve bakarlarki günde bir sefer yiyecek tüketenler diğer canlardan daha sağlıklılar bunu bir gelenek haline getirirler. Böylece ilk Proto oruçlar ortaya çıkmış oldu.
Bunlar ve dahası ile Hak-Yolu evrilerek, değişim dönüşümlerle zamana ve zemine uygun hale gelerek günümüze karadar geldi.
GAĞAN İnsanlığın Paylaşım Bayramı.
1582’de Papa Gregory Güneş takvimini İsa’nın doğumunu 0 ( sıfır) milat olarak kabul etmesi.
İsa’nın doğum günü yani Noel bayramı, 1 Ocakta Miladi takvimin yılbaşı olarak belirlemeden önce.
Anadoluda, Mekadonyada, Balkanlarda ve Karadenizin Kuzeyindeki Halklar.
Mezopotamyada, İran Platosunda ve Kafkaslarda, Hazar Havzasındaki Haklar. Asya Steplerinde yaşayan Halklar değişik gelenek ve isimler altında, kutlarlardı.
Her halk kendi dilinde bu Paylaşım bayramına bir isim vermiştir. “Kürtler Gağan – Khal Gaxan, Türkmenler Saya Gelin. Hazar havsaında ve Asya steplerindeki Halklar Nadugan. Rumlar Mayomores. Ermeniler Amanor-Nordari. Hristiyanlar Noel dediler.
1582 Papa Gregory den buyana Hıristiyan halklar bu isimler altında kutlayarak geldiler.
Halklar yaşadıkları toprağa benzerler ve yaşadıkları coğrafyalarda doğanın iklim döngüsüne göre oruçlarını, ibadetlerini ve bayramlarını kutluyarak doğasına teşükür ederler.
Komun-Topluluklar geleneğinde gelen, paylaşım ve yardımlaşma bayramlarında, karşılıklı yardımlaşma ve paylaşımlara hiç ara verilmeden doğasına uygun değişik geleneklerle yardımlaşmaların, her canın yapabileceği güçte ve oranda paylaşım yaparak günümüze kadar getirmişler.
Bu Yardım ve Paylaşımlar.:
Bazıları iş gücünü Lokma olarak yardım ederlerdi.
Bazıları.: Maddi güç ör. Hububat, Meyva, kurutulmuş sebze vs gibilerini Lokma olarak yardım ederlerdi.
Bazılarıda manevi yardım yaparlardı. Bunu Alevilerin bulunduğu coğrafyada yaşayan Halkların tamamı uygulardı. Bu gelenek kısmen günümüze kadar gelmiştir.
Çocuklu-Analar sütlerini başka çocuklara, Lokma olarak verip, emzirirlerdi.
Burası çok önemli.: Kılanlarda Yetim kalan veya anası sütten kesilmiş çocuklara, çocuklu analar süt verirler. Bu Analara yöremizde Dayika Şir yani Sütanası. Bu Analara HURİ derler, bunlar toplum içinde saygı gören, kutsal Analardır.
Komunal topluluklarda bu gelenek daha geniş kapsamlı yapılmaktaydı nerdeyse her Ana kendi çocuğu yaşındaki tüm çocukları emzirirdi, işte bunu pekiştiren Süt kardeşleri adını alan ve tarihtede bir Komunlar-federsıyonu MÖ. 3 binli yıllardaki HURİLER ( Süt Kardeşler Ülkesi ) yer almış.
Süt Kardeşler.: Zaman içinde kalıp değiştirerek ve evrilerek günümüzde Alevilikteki Musahib kardeşler olarak devam ediyor.
Bundanda anlıyoruzki gelenkler, doğaya ve iklime göre orda yaşayan Halkların Anadiline göre adlandırılarak zamana ve zemine uyum sağlar.
Süt-Kardeşliğinde, Musahiblikte olduğu gibi Paylaşıma ve yardımlara çok önem verilirdi ve bunu bir bayram havasında yapılmasını kararlaştırılır ve böylece GAĞAN BAYRAMI OLUŞTURULMUŞTUR. GÜNÜMÜZE KADAR GELNDE İŞTE BU BAYRAMDIR.
Dünyanın neresinde olursa olsun iyi insanlar paylaşır, doyurur, yardım eder. Kötüler sömürür, katl eder.
PAYLAŞIM BAYRAMI, GAĞAN AYI 40 GÜNDÜR
21 Aralık tan 6 Ocak arası olarak kutlansada. Alevilikte Gağan ayı, yılın Onuncu ayı ve ikinci Çıle Ayı olarak kutsalık yüklenmiştir.
( 21 Martı Yeni Yılın başalngıcı olarak kabul edilir ve ilk Çıle Ayıdır)
20/ 21 Aralık Gündönümünden bir kaç gün sonra Gağan günüdür. GAĞAN.: Kürtçe/ Zazaca bir kelimedir (( Ga= Öküz. Ğan= Sütveren. Gağan süt sağmaktır. Yani süt veren öküz. Gağan zamanı öyle bir zamanki paylaşımın yapılamasına dahi öküz süt vererek paylaşıma katkı sunmuş. Gağan hakkında bir çok mitolojik hikaye anlatılır onlardan biri bence günün önemine ve alevilik felsefesine uygun olanıdır.
Mitolojik bir Hikayede alıntı.: Yaşlı bir kadının yaşlı bir öküzü varmış. Yetim kalan komşu çocuklarına her gün süt götürür onları doyururmuş. Komşular Da-Pirin inekleri yok bu Sütü nerde buluyorda, çocuklara veriyor. Bakmışlarki güneş doğmadan ahıra gidiyor bir barkaç dolusu sütle çıkıyor. Sorduklarında ”mın Ga-Gağan” dermiş ( Ben öküzü sağdım) ve ogünden bu yana yardımlaşma gününe GAĞAN Bayramı demişler.))
Kürt Alevi coğrafyasında. Bölgedeki halklar tarafında Kadimden beri kutsanarak gelen bir gelenektir.
Gağan, Hak-Yolu yolcuları tarafından daha İnsani anlamlarla kutlanan İnançsal, Felsefi yardımlaşmayla pekişen geleneksel bir etkinliğe dönüştürülmüştür.
Gağan Kışın en keskin ayı Kara-Kış olan Aralık’ayına denk getirilen bu inanç tamamen doğa ile ilintili olduğu bilinmektedir.
21 Aralık Gecenin en uzun gündüzün en kısa olduğu bir Gün dünümüne denk geldiği bu günde Gündüz geceden Rızalık alır ve uzamaya başlar. Güneş ve Ay’ın dönüşümü ve gezegenin soğuması gibi inanç ve doğal olaylardan yola çıkılarak, yeni bir başlangıç için Oruçlarla, Niyetlerle tutulan ve Cemlerle arınma, duru olma zamanlarının başalngıcıdır diyebiliriz.
Alevilerin bulunduğu kuzey yarım kürede Alevi yaşam alanlarında, yiyecekleri daima kıt kanat olmuştur. Bu nedenle yardımlaşmaya ve paylaşıma büyük önem verilmiştir.
Aleviler İnsani bir duygu olarak yardımlaşma ve paylaşımcılık bayramı olan gündönümü ile 21 Aralık’tan sonra gündüzlerin bir kaç dakika uzadığı ve Perşembe günü GAĞAN akşamı olarak kutlanır.
Dersim, Koçgiri, Adıyaman, Maraş, Malatya, Adana, Erzincan , Kayseri, Adana gibi Alevi ve Alevi Kürtler de 21-25 Aralık tarihleri arasına denk gelen Salı Gününde başlıyarak Perşembe gününe kadar oruç tutulur ve Cuma günü Gağan Bayramı olarak kutlanılır. Bu bayramda Bilge Canlardan İki can biri Kalık, diğeri Pirik olarak köyün çocukları ile birlikte maniler, türküler, nefesler söyliyerek kapı kapı dolanıp, kimi evde un, kiminde buğday, kiminde bulgur, kuruyemiş, şeker gibi yiyecek lokmalar toplarlar.
Burda toplama sırasında önemli olan kim ne verdiği değil, kimin kıtkanat geçinebilidiğini verdiği lokmadan çıkarmaktır.
Toplanan yiyecekler en fakirin evinde pişirilip, birlikte tüketilirken geri kalan pişirmedikleri yiyecekleri o evde bırakırlar, böylece bu tolama günüde, köyde kimin yiyeceği az olduğu tesbit edilir. Pir’e bildirilir, Pir durumu iyi olan canlara, ihtiyacı olanlara yardım etmelerini söyler ve yardım yapmalarını sağlar.
Mümkün olduğunda canlar, her can kendi gücünde belirli yardımlar yaparak fakirlerin yaza çıkabilmeleri için birlikte topladıkları malzemeleri fakirlere dağıtırlar. Paylaşımın Hakk Yolu gereği böyle günlerde tesbit edilerek yardım yapılırken, kime nekadar yardım edileceğide tesbit edilmiş olur. Pir veya bir Ehil Can varsa Cem bağlanır. Aralık ayına Kürtçede Maha Gağan’e/ Gağan Ayı denir. Bu ay yılın 10. ayı vede 2. çıle ayıdır.: ( Xızır Ayı 3. Çıle Ayı ve Yılın son çılesi 46 gün olduğu içinde, bütün yılın hesabı yani görgü ve sorgusu Xızır ayında yapılırki, yeni yıla Pir u Park girilsin ) Gerçeğin Aşkı ile.
Bu Makalemizi okuyan canlara bilgi gıdası ola. Sonra Hak ve Hakkikata ulaşa. Paylaşımlar ihtiyacı olanlara vara. Canlar karlı boranlı günlerde sıcak bir yuvaya kavuşa. Gağan ezilen, ötelenen, sömürülenlere barış, huzur, sağlık ve bolluk getire. Sizler birbirinize bu Gağan günlerinde Xızır olun, olunki dara düştüğünüzde sizinde elinizde tutan, yardıma koşan Xızırlar olsun. BU Çıle den sonra Xızır Ayı geliyor, Hazır olun.
Her Dilde; Gağanımız Kutlu, Huzurlu ve Barış Dolu ola.
Gerçeğe HÜ
4 Aralık 2023 Berlin Eliye Masor Ali Koçak