EDEB NEDİR HAK YOLUNDA EDEBİN YERİ

EDEB NEDİR HAK YOLUNDA EDEBİN YERİ
Sevgili Canlar.
Her cana ve varlığa ayrı ayrı aşkı niyazlarımı sunarım.
Biz Hak Yolunun Emekçileriyiz. Omuzlarımıza bilgi dolu bir Heybe yüklenmiş. Heybedeki bilgilerin paylaşılması ve anlatılması gerekirki. Yükümüz hafiflesin. Heybeden çıkan bilgilerin yerine, zaman içinde değişim ve dönüşümle yenilenerk zamana uygun hale gelen yeni bilgileri omuzumuza alıp onlarıda canlara anlata anlata sonsuza kadar yürüyerek, taşıyacağız. 
Hak Yolu Bilgisiz Yürünmez.
Yolumuz İlim, irfan, Bilgi, Bilim, EDEB-ERKAN, Sorgu ve Görgü Yoludur.
Bilgiler, Sunulan Gulbanglarda, Sohbetlerde öğrenir ve öğretiriz.
Yani Gulbanglarımız aynı zamanda eğiticidirler. Eğer bir Gulbang sizleri düşündürmüyor, sizlere yol ve hayat hakında bir şey öğretemiyorsa, Gulbangı sunan kimse. Yol ve hayat bilgisinden yoksundur.
Şah hatayi derki.
Erenler cemine her can giremez
İnsan-ı Kâmile kul olmayınca
Her mürşidim diyen mürşid olamaz
Edeb ile Erkân yol olmayınca

Yol EDEB’le yürünür.
Hak yolunda Edeb sayı olarak Bir 1 dir, Sonra Rızalık var Edebin 10 katı, Sonra İkrar var Rızalığın 10 katı, Edebin 100 katı, Sonra Niyaz var İkrarın 10 Katı. Edebin 1000 katı.
EDEB sadece birdir. Yolun önemini gerçeğini bize sunan Rızalık, ikrar ve Niyaz ın önünde EDEB 1 olarak durur. Burda EDEB i yani biri çekersek herşey sıfır ve anlamsız olur. Yani Yol Edeble yürünür.
EDEB neden bu kadar önemli, inceliyelim.
Hak Yolu Alevden çıkan ışık kadar saf. Ana sütü gibi temiz, Tertemiz ve Paktır.
Bildiğiniz gibi Evrenin kendine has bir düzeni, kaosu ve yasaları var. (bunu Cemal Şahin Pirim detayları ile anlatmıştı.)
Hayatın her alanıda belirli yasa ve kurallar vardır.
Her olgunun bir matamatiksel formülü ve birde hesabı vardır.
Hak Yoluda kendine has EDEB-ERKANI-KURAL ve KAİDELERİ Var.
Yolun her kapısı içinde EDEB her zaman aynı kurallara bağlı değildir.
Hak-Yolu kendine has olan dört Kapısında, EDEB e nasıl uyulmalı. Yolun hangi kurallarına uymamız gerekiyor. Bunun üzerine Sohbet edeceğiz.
EDEB’i Yolun ilk 2 kapısında.: Hukuk ve İkrar Kapılarını, Rehberden ve Pirden öğreniriz.
Daha sonraki iki kapılardada yani Marifet ve Hakikat kapılarında ise. Rehber ve Pir olma bilgilerini, biz İkarar kapısında pratikte öğrendik. Yolun son İki kapısında bizde birer Rehber olarak EDEB EERAKAN öğretiyoruz.
Sohbetimize başlıyalım.
Hangi anlamlarda EDEB’e Uymak gerekir.
İlki çocuğun büyüme aşamasında ki EDEB. 
Bir çocuğun öğrenebileceği aşama buna toplumun kural, kaide ve Hukuku diyoruz. Tabiki bunların hepsini anlatacak, değiliz.
1. YOL HUKUKUNDA EDEB.: SİMGE HAVADIR.
EDEB’in. E’si. Eline Sahib olmak.: Bir çocuğa Annesi ona hırsızlık yapma der ve öğretir. Hırsızlığın doğru olmadığnı Anmızdan öğrenerek elimize sahip oluruz.
EDEB’in. D’si. Diline sahib olmak.:
Anne çocuğuna yalan söylememesini öğretir. Yalan söylemiyeceğiz, iftira atmıyacağız, başkasının arkasında konuşmayacağız, dedi-kodu yapmıyacağız. Derken Ana çocuğuna bunları sevgi ile anlatır ve öğretir.
Bizde Bunların toplumda çıkaracağı kargaşalıklara sebebiyet vermemek için Anamızdan öğrendiğimizle, dilimize saib çıkarız. Elimize ve Dilimize sahib olmayı Anamızdan öğrendik.
Çocukken EDEB’in B’si Bel den bahsedilmez, Bir çocuk’a henüz farkında olmadığı bir fiili anlatmanında bir anlamı olmaz.
Çocuk sekiz, on yaşına gelince Hak Yolunu öğretebilen bir Eğitmene/ Rehbere teslim edilir. Rehberle belirli yol bilgisine ualşan çocuk.
İlk Cemde Pir karşısında Annesi-Babası ve Rehberi ile birlikte Pir Darına durur. Burdaki Dar Mansur Darı değil. Masum Darıdır.
Gulbangını alır ve çocuğumuz Ebeveyinlerinin sorumluluğunda Pire, Yola ikrar vererek kemeri bağlanır ve kemerbest olur.
Hanı gulbanglarımızda 17 Kemerbestden bahsederiz ya. Bu 17 sine kadar kemerbest olup Yola, Pire, Msum darına, durarak ikrar veren Masuma pak deriz.
Masumu Pak, Kemerbest olan Çocuklardır…
Öyle gidip başka Dinlere mensup ailelerin çocuklarına Masumu Pak deyip, bizim Masum u Paklarla karıştırmasınlar.
Bu Şianın bizi Asimile etmek için kurnazca içimize, soktuğu bir yanlış belirlemedir.
Genç Canımız bu tarihten Sonra Rehberin eğitiminde EDEB’i öğrenir.
EDEBİN.: B’si Belin mansını anlamnı ve yapılmaması gerekenleri öğrenir.
Yanı karşı cinsten Evlilik ikrarı Erkanı yapılıp İkrar bağlanmadan içtimanın, zina olacağını ve böyle bir şeyin yapılmamasını öğrenir. Beline sahib çıkar. Reyber Talebesi ( Talıbı) ile EDEB’in ve Hak Yolu Hukukunun tüm kural ve kaidelerini öğretikten sonra. Öğreti Cemlerinde Yolun Hukukunu, Toplumun Kural ve kaidelerini öğrenir.
2. YOL KAPISI; İKRAR KAPISINDA EDEBİN SİMGESİ ATEŞTİR. EDEB’in ikinci Aşaması.
Yol ve İkrar Kapısında öğrenilir.:
EDEB’le ikrar bağlanır. Musahib-İkrar Ceminde Dört Can Cem Erenlerinden Rızalık alır ve EDEB’e İkrar verirler.
İkrar-Kapısında EDEB’in, E’si.:
Elle-İkrar verenleri Hakka ulaştıran çok önemli bir öğedir El. Daha önce öğretilenlerin üstüne gelen, diğer öğretiler var.
Elimizle Üreten olacağız. Ürettiklerimizle yaşamasını öğreneceğiz. İsraf etmeden ihtiyacımız kadarını tüketeceğiz. Çünkü ikrarlı Can burda emek verdi çalıştı ve Emeği ile ürettiklerini HAK etti.
Burda insan emeği ile Hak eş değerdedir. Çünkü üreten, Emek veren, Toprağı ya işliyendir yada işiliyenden emeğin karşılığını verip satın alandır. Emeğin karşılığı Haktır, Hak burda Çar Ana-Sırdan vucuda alınan besinlerdir. O besinleri ister satın al ister kendin yetiştir, Hak etmen gerekir buda elle olur. Ve ihtiyacımızla birlikte, kendi hakımızdan bir kısmını ihtiyacı olnalarla paylaşılmasını öğrendik.
Hak edilen Hakça paylaşılırsa yerini ve hedefini bulmuş olur, EDEB te El=Hak.
Ve böylece Hak etiklerimize sahib çıkarak, paylaşarak ellimizle üretilene sahip çıkarken, elimize sahib çıkmış oluruz.
Bu kapıda Elle=Hakka ulaşılır, yani üreten Can kendi Hakkına ulaşır. EDEB’le Hak etmek, üretmek, Elle olur.
İkrar kapısında EDEB’in D’si.: Dildir. Bu aşamada Dille-İkrar-Erkanında EDEB’e İkrar veririz ( ikrar yaşam boyu bozulmayan bir oruçtur unutmayın. İkrar bir niyet değildir ) Daha önce öğretilenlere İkrar-Kapısında Pirin-Rehberin özellikle Dil konusunda öğrettikleri. Hak Yolunda çok önem arzetmektedir.
Dilin susmasının gerekleri var. Gördüğün bed/kötü Fiillerin yola-erkana uygun değillerse ( EDEBsiz ise) üstünü ört ve kimseye söyleme. Herhangi birinde duyduğun bir söz, iftira manasındaysa ve Hak-Yoluna uygun olmayan bir fiil işlenmişse,( EDEBsizlik dir) onu duy fakat, duymamış gibi olacaksın. Bu tip olayları gör fakat görmemiş gibi olacaksın ve mümkünse sır edeceksin ki yola zarar gelmeye.
Peki ne zamana kadar bunları sır olarak tutacağız.?
CEM olunur, Hak Meydanı açılır, Pir divanı kurulur ve bed/kötü emel işleyen veya işleyenler Cemde ise kalkıp kendileri Pir divanına yaptıkları şeyleri, dara durup anlatırlar, anlatmazlarsa.
O gören Can her kimise kalkar Dar olur. Pir Müşkülün ne ? Diye sorar.
Cem durdurulmuş ve bağlanamaz olmuştur. Bu Cemde oturan Canlardan Yolumuza Erkanımıza uygun olmayan, EDEB siz fiillerde bulunanlar var isim vermeden söyler.
Pir Ceme katılanlara sorar. Kimse meydana gelsin der. İşte o zaman gelmezlerse o EDEBsiz fiili işliyenlerin ismi verilir.
Ve Cemde gereken yapılır. Bu davranış Hak Yolu Erkanımızın gereğidir. Başka türlüsü iftira olur, yanlış olur. Böyle bir EDEBsizliği orta yerde anlatmak, yada birilerine anlatmak, hem dedikodu olur, anlatada EDEBsiz kadar yolun EDEB-ERKAN’ına kaşı hata işlemiş olur.
Dilimiz İkrar-Kapısında güzel sözler, güzel kelamlar öğrenir, Nefesler, Tercemanlar, Gulbanglar öğrenir ve Pirinde, Rehberinde öğrendiği EDEBe uygun olanlarla meşgul olur. Başka Meşguliyetler Hak-Yoluna uygun olmayabilir.
Toplum Hukuk Kapısı ve İKRAR Kapısında.: Musahibler Hak Yoluna verdikleri İkrar ve Rızalıkla EDEB’i-ERKAN’ı öğrendiler ve Hak Yoluna Yolcuları oldular.
Marifete ulaşan İkrarlı Canlar Hak-Yoluna EDEBle Yolcu ve Alevili olurlar.
Kimsenin arkasında konuşmayarak, yalancı şahitlik yapmayarak, iftira atmıyarak, sadece Pirimizin öğrettiği ve hayatın diğer güzeliklerini anlatarak Dilimize EDEB le sahib oluruz.
Hak Yolunda İkrar kapısında EDEB’n B si.: Bele sahib olmak.: Musahiblik İkrarında öğrendiğimiz Yarin yanağında gayrı her şeyin ortak olması. Yaşamda Hak Yolu EDEB-ERAKNINA uygun bir şekilde keder, Tasa, sevinç, yoksulluk, zenginlik ortaktır. Malı mala katan Musahibler arasında. Bu İkrar Erkanında,; Eşitler yani Gönül birleme Erkanıda Kemerler, yeniden bağlanır ve Ceme katılan İkrarlı Cem Erlerinin şahadeti ile de eşitine ikrar vererek eşitinin dışında kimseyle bir içtimaya girilmiyeceğine ikrar verilir ve dille tasdik ederler.
İkrarda EDEBli olmak, ömür boyu bozulmayan bir oruç olur.
Eşitinle birleşip iki canın sevgisinde dünyaya gelen bir can olan çocuklarını topluma, Hak yoluna, insanlığa ve kendisine karşi iyi bir insan olabilması için onu yetiştirmek, okutmak, ilim, irfan sahibi olması için ne gerekirse onu yapmak ve çocuğunu Yolun EDEB Erkanını öğreterek ona sahib çıkmakla bele sahib çıkmış olunur.
Buraya kadar Aleviliğin hem EDEB hemde ERKAN öğretisi ve öğrenim aşaması idi.
Yani burda şunuda söylemek gerekir. Hangi Can Zina yaparsa EDEB sizlik yapmış olur ve yol düşkünü sayılır, ona Alevi toplumu artık Can demez, diyemez.
Bundan sonra ASIL HAK-YOLU-ALEVİLİK’TE ÖĞRENCİLİKTEN, ÖĞRETMENLİĞE YANİ REHBERLİĞE BAŞLANIR, BU AŞAMADAN SONRA ALEVİLİĞİN MARİFETİ BAŞLAR.:
Kısaca Alevilikte EDEB’in üçüncü Aşaması.: Marifette Ulaşan Can Ehil’dir. EDEB’in her aşamasını özümsemiş ilim kapısına gelmiş, artık eğiten olmuş, Marifeti ile EDEB’e Yola eksiklik yapanlarla bire bir görüşür ve yolun gereklerini anlatır ve öğreterek Canların Yola-Erkana zarar vermelerini önler.
Gördüğü Kötü Filleri, yani EDEB sizlikleri Sırlar. Kusur aramaz, kusurları örter..
Ehil Can Marifete ulaşmışsa bunu yapmak zorundadır.
Marifet Sahibi Can Rehberdir Yolu gösteren, Öğreten, yetiştirendir.
Marifet Kapısında. EDEB.: ELİNE, DİLİNE,
ERKANINA, BELİNE sahib olmak. Bu kapda EDEB e Erkanıda eklemiş olduk. Sanki Erkan unutulmuş gibi.
Neden Pirlerimiz önce bedenen doyuma ulaşınki bizim vereceğimiz gıdaları ruhen alıp doyuma ulaşabilesiniz. Derler.
Bedenen Doyuma ulaşın demekle yalnız Rızalık verdiğiniz İkrar bağladıklarınızla EDEBle doyuma ulaşın demektir.
Pirlerimiz derlerki Marifet Ehlinin ilk Kapısı EDEB’tir. EDEB ve TERBİYE SENİ BAŞKA ASALETE MUHTAÇ ETMEZ. H.B.V.
Edeb olmadan Marifette olmaz.
Marifette Rehberler EDEBle yıkanır Pak olur. Marifet Kapısında EDEBİN simgesi sudur. Marifette EDEB. EL’ine Sahib çıkmak.: Marangozluk, Duvar ustalığı gibi el Zannatlarını öğretecek, Muzik aleti çalmasını öğretecek Ayrıca bildiklerini, öğrendikleri tüm el becerilerini istiyen taliblere öğretmesi. Yani Bidiği tüm el becerilerini, Marifetlerini Taliblere öğretmek ve EDEBi daima ön planda tutarak Eiln marifetini göstermektir.
Marifette Eline sahib olmakda budur. Burda öğrendiği el becerilerini, çok insana öğretip çoğaltmak Elin Marifeti ile olur. Marifetle Eline sahip çıkarken, Elle daima olumlu,Toplumun Hukukuna uygun, Edebli Marifetleri göstererk öğretmiş olur.
Ne yaptık şimdiye kadar Elimize sahib olurken.
Birinci kapıda yani Hukuk kapısında. Hırsızlık yapılmamalı yani bize ait olmayana dokunmanın, çalmanın yola uygun olmadığını ve bunların EDEBsizlik olduğunu Anamızdan öğrendik.
2. Kapıda Elimizin Ürettiğine Hak dedik. Hakımıza sahib çıkmayı öğrendik, ürettiklerimizden ihtiyacı olanlara rızalığımızla paylaşmayı Rehberden, Pirden öğrenerek elimize sahib çıkarken, Hak Yolunda İkrarın ve Paylaşmamnın EDEB le yapılmasını öğrendik.
3. Kapıda Marifet sahibi olduk. Öğrendiklerimiz, bildiğimiz el becerilerini başka canlara öğreterek Edebin kurallarına uyarak elimize sahib oluduk.
Marifette EDEBLE-DİLİNE Sahib çıkmak.: Marifet Ehli Can. İkrar vercek Canları yetiştirirken diliyle Hak Yolunun EDEB-ERKAN’ını anlatır. Erkanlarda yapılacak hizmetleri detayları ile anlatır yani öğretir. Taliblere EDEBLE edebiyatı, Nefes okumalarını, Nefesleri, Şiirleri nasıl okuyacağını hangi sesle hangi dille konuşacağını, dilin kullanımını EDEBLE öğretir. Her öğrettiği talibe bir okadar güzelikleri dilin EDEBİYLE öğretmiş ve çoğaltılmış olur.
Bu öğreti ile Marifette EDEBLE diline sahib çıkmış olur.
Dilimize sahib çıkarken.:
1. Kapıda yalan söylenmemesini, dedi kodu yapılmamasını, yalncı şahitlik yapmıyacağımızı ve bunların toplumun değer yargılarına zarar verceklr EDEBSİZLİK olacağını Anamızdan öğrendik ve dilimize EDEBLE sahib çıktık.
2. Kapıda Dille-İkrar verdik ikrarımızı sonsuza kadar, oruç eyledik. Dilimizle güzel sözleri, gulbangları, tercemanları Reyberimizden, Pirimizden öğrenerek dilimizle o güzeliklere EDEBLE sahib olduk.
3. Kapıda dilimizin öğrendiği marifetleri ör. Nefes, şiir, edebiyat gibilerini canlara öğreterek bilgilerin çoğalmasını sağlıyarak dilimizin EDBEİNE sahib olduk.
Sevgili Canlar.: burda çok önemli bir detaya vurgu yapmak gerekir. EDEB denince bize Elimize, Dilimize ve Belimize sahib olmayı öğrettiler.
Oysa EDEB de 2. Bir E daha var oda ERKAN. İşte burda bilgi Ehline verilir. Tam bu noktada. Günümüzde canlara yeteri kadar doğru bilgi verilmediği için. Canları bilgisizlere bırakmış olduk. Meydanı boş bıraktığımız için o bilgi yoksunu, sözde Dedeler, Canlarımıza eksik ve yanlış bilgiler verdiler. Buda bizim EDEB’e değer vermedeğimiz anlamına gelir…
Bilgi ve internet çağında Yolun tüm gerçeklerini anlatmalıyızki. Canlar Gerçekleri öğrenebilsinler ve yanlış bilgileri doğru diye kabul etmesinler.
Marıifette EDEB’in 2. E si ERKAN.
İlk iki kapıda talibeler, Erkana sahib çıkmaları için yeterli bilgiye ve bilince sahib değiller. Marifet Kapısını açıp içeri giren Ehil Can olmuş Rehber, Pir. Erkanı anlatıp canlara öğretirken Erkan bağlarken, Erkana ve Yola zarar verilmemesine dikat ederek Erkana EDEBle, Billinç, Bilgi Marifetiyle sahib çıkar.
Marifette BELİNE Sahib Çıkmak.: Burda Bel-Evladı ile değil, Yol-Evladı anlaşılmalı. Rehber Kemalete ulaşmış 50 veya 60 yaşlarına gelmiş bilgi ve tecrübeleri ile Yola ikrar verecek gençlere, Kemer bağlayaıp kemerbest olacak çocukları yetiştirerek onları topluma ikrarlı birere can olmalarını emek vererek yol evladı olmalarını sağlarken, Yolun EDEBi ile yetiştirir.
Yol Evlatlarını yetiştirerek. Beline EDEBLE Sahib olur.
Pir Hace Bektaş Belimden gelen değil. Yolumda Yürüyen Evladımdır. Demişti İşte bunun için söylemiştir.
1. Kapıda Zinannın yapılmamasını Rehberimizden, Belimize sahib çıkmayı öğrenirken. EDEB’sizliğin yapılmamasını öğrendik.
2. Kapıda Eşitler çocuklarını yetiştirip kendisine, ailesine ve toplumuna güzel birer insan olması için emek vererek yetiştirmelerini sağlamayı, Pirimizden Reyberimizden öğrendik. Belimize sahib çıkmış olduk ve zinanın EDEBsizlik olduğunu öğrendik.
3.Kapıda Bel evladı ile yol evladı birleşti toplumun Evlatlarını, Yol Evlatlarını EDEB-ERKANINA göre yetiştirerek Belimize EDEBle sahib çıkmış oluruz.
HAKİKATTA EDEB NEDİR.?

EDEB’in dördüncü aşaması. Hakikattır.: Hakikatta ulaşmış Kemale varmış bir EHİL-CAN için EDEB hiçliktir.
Onun EDEB’i topluma hizmettir. Sabırıdır.
Hakikat Ehli Murşid, Sabırda toprağa benzer. Hakkikat kapsının simgesinde EDEB ide Topraktır, Toprakta Sır olmaktır.
Hakkikat-Kapısında EDEB CÖMERTLİKTİR, SEVGİDİR ve SIRDIR .:
Hakkikatta EDEB’.: ELİNE, DİLİNE, ERKANINA, BELİNE sahib olmak.
Burda iç içe geçmiş bir olgudan bahsediyoruz. Her iş, her eylemle Ortaklar-Topluluğuna-RIZA-ŞEHRİNE ulaşmak için. Hak-Yolunda, yaşamın her noktasına EDEBLE ulaşmak ve içselleştirmekle olur.
HAKİKATTA EDEB Cömert olmakla başlar.
Doğada Cömertlik Ruhu, Hakka giden bir Yol kurar; Çünkü cömertlik dışa dönüktür, kendiliğindendir. Onun doğası geniş bir ufka doğru yol almaktır. Bu nedenle cömertlik yüreğin hayır severliği diye adlandırılabilir. Cömertlik ruhunun mutlaka her zaman para harcayarak gösterilmesi gerekmez.
Bazı küçük şeylerle de gösterilebilir. Cömertlik kişinin günlük hayatta karşılaştığı insanlara karşı yaptığı her küçük eylemde, gösterdiği bir tavırdır.
Bir gülümsemeyle, nazik bir bakışla, sıcak bir tokalaşmayla, bir genci cesaretlendirmek için omzuna konulan dost eli, sevgi gösteren bu el cömertlik göstergeside, tabiiki EDEB le olur.. 
Bu anlamda eline sahib olmak eliyle başkasına yardımcı olamak, sevgi sunmaktır.
Cömertlik yabancı insanları, arkadaşlarını ağırlamakla, onları buyur etmekle, İnsanları veya arkadaşlarını uğurlamakla gösterilebilir; düşüncede, sözde, eylemde, her türlü tarz ve şekilde insan dostunun, insan doğasının işareti olan bu cömertlik ruhunu EDEBLE gösterebilir.
‘‘İncil cömertlikten hayırseverlik sözcüğüyle bahseder.
Ben eğer cömertlik sözcüğünü yorumlasaydım, ona Asalet derdim. Çünkü hiçbir rütbe, hiç bir mevki ya da güç kişinin Asil olduğunu ispatlayamaz. Gerçek asil, yüreği cömert olandır.
Cömertlik nedir? Asalettir, yüreğin büyümesidir. Yürek büyüdükçe ufukuda genişler ve kişi Kainatın krallığını kuracak kadar büyük bir alan bulur. ENEL HAK işte burdan EDEBle doğmuştır.
Cömertlik yürekle olur, yürek büyüdükçe evrenin tamamı ile bütünleşme meydana gelirki, Hallacı Mansur bunun farkına vardığı an, Enel Hak demiştir.
Bir Parçası olduğumuz Hak/ Evren’le bütünleşmek, bütünü birlemek değilmi. Hedefimiz.  İnsanı Kamil olmak, Kemalete varmak. Evrenle / Hakkla Hak olmak değilmi. Demekki Hakkla Hak olabilmek çin Sevgide-Cömert olmak gerekir. Sevgi ile EDEB Cömertin ilmidir.
Marifette İlmi ledunda /İdari bilimlerde Çömertliği özümseyen Can.
Bir üst basamakta yani Hakikatta,; 
Ehli-Can Kaninat kadar Cömert olur.
Cömert Can’da yiğittir. Yiğitlik Cömertin Şanındadır. Yani cömert canın ismi, adı, namı, Şanı Yiğittir.    
Yiğit Can EDEB li olur. Dostlarını, yabancıları diliyle davet edip onlara çömertliği göstermesi diline sahib olması demektir. Depresyon, umutsuzluk ve her tür üzüntü cömertlik ve EDEBin eksikliğinden kaynaklanır.
Ayrıca kıskançlık yürek ağrısı, kin, kibir, düşmanlıkların hepsi de cömertliğin, sevginin ve EDEBin eksikliğinden kaynaklanır.
Kişinin tek bir kuruşu olmayabilir, EDEBli ise eğer büyük bir yüreği, dostça, İnsanca bir duygusu varsa Cömert olabilir. Asil olabilir. Doğada, Hayata ve yaşamdaki pozisyonun ne olursa olsun, cömertlik ruhuna sahip olup olmadığını göstermek için hayat insana çok fırsatlar sunar. Bunların farkına varıp kulanabilenler, öğrenenler, cömertliği EDEBi bulurlar.
Kulanamıyanlar, öğrenmiyenler EDEBsiz cahil olarak kalırlar.
Yani cömertlik olayların farkına varabilmek ve onlara yerinde, bilgiyle, tecrübeyle,  EDEB’le  müdahale etmekle ulaşılır. Para dağatmakla olmaz. Eğer biri Edebsizse milyonlarıda dağıtsa Cömert olamaz.
Kişinin yaşam boyunca karşılaştığı insanlarda ortaya çıkan düşüncesizlik ve saygısızlığın yanısıra, insan doğasının değişebilirliği, sahteliği, üstüne üstlük bencillik, kişiye onu rahatsız eden ve sıkan bir ruhun aşılaması, bütün bunlar yaşanan hayatın ortasında herkesin geçmesi gereken bir sınav ve testtir.
Bu sınavı bilgi, tecrübe ve EDEB’le geçen  CAN-Hakkikatte Cömerttir. 
Cömert can yiğittir, yiğit insanda EDEB’ine sahibdir.
Ancak bir Can, cömertlikle, insanlık hedefine doğru yolculuğundan, dünyanın dört bir yanından gelen etkilere EDEB’iyle izin vermeyerek, gelen entirika ve tuzaklara, Edebsizliklere düşmeyen, kimseye tenezül etmeyen, Cömert can Beline sahib olmuş ve yöneldiği istikamete doğru yürüyerek bu hayırseverlik prensibine sıkı sıkıya tutunan.
EDEBine sahib olan, sonunda yaşamın Piri olur. 
Gittiği yere vardığında cebinde tek bir kuruş kalmasa bile. Bu mal mülk zenginliği değildir. İnsanı zengin kılan, Zenginlik, Hak-Yolunda içselleştirilen Cömertlik ruhu EDEB’le  ortaya çıkandır.
Bu çıkış sevgi madenini keşfetmekten doğar. Bu paha biçilmez  Madene, EDEB’le Sevgiye sahib olan CAN, Cömerttir.
Cömert Can Yiğittir, Merttir, böyle biri zaten EDEB’lidir..
Hakkikata varan CAN, bilgisi ile sabrı ile sevgisi ile yardım severliği ile, darda, zorda olanlara yetişir, dertlere deva,  hastalara şifa bulur, gönüllere ferahlık veren olur.
Bunları ihtiyacı olanlara sunarken kendiside EDEB’iyle, Hak Yolunun ışığına  sevdalanır .
Bu sevda Havanın içindeki nefestir, Ateşin çıkardığı ısı, ışık, aydınlıktır, bu aydınlık hem manen, hemde fizikidir. Yani görünen bilinendir. Suyun içindeki hayattır. Topraktaki sabır, verimllik ve doğurganlıktır.
Derken Çar Ana sırra hakim olmuş ve Hakim olduğu doğada, doğanın sunduğu değerleri birleştirerek Hastalara dermen veren bir Biyolog, bir kimyager bir Eczacı, bir Tıpcı yani bir Hekim olmuştur.
Bu Bilgi ve Tecrübelerle Hakikat kapısında,  sonsuzluğun ışığını görmüş ve sonsuz mutluluğa doğru yoluna devam etmesi de EDEB’le olur.
Hakkikata varan Can için EDEB.: Toplunda Birlik ve beraberliğe, İlimlerde İlmi Hikmetin EDEB’i ile ulaşılır..
Varlıkta ikilik olmaz varlıkta birlik vardır. Canlara Erkanlarda sunduğumuz gulbanglarda, Birliğiniz, dirliğiniz daim ve kaim ola deriz. Günümüzde bu birliği ve beraberliği yakalamak zor amma imkansız değildir.
Hakkiat ehli can birliği beraberliği sağlamayı inançla değil, sevgi, biligi ve Edeb ile olduğunu bilir.
Bilge Pirler toplumun içinde barışı sağlamak için toplumun kabul edebileceği kural ve kaideleri EDDB’le hazırlıyarak topluma sunar ve Barışı sağlar.
İyi eğitilmiş bir toplumda, insanların birbirine karşı sevgi ve saygısı EDEB’le olur.
Kargaşa, kavga düzensizlik, bilgi düzeyi düşük olan ve cehaleti öven toplumun yöneticileri EDEB’i bilmedikleri için barışı sağlıyamazlar.
HAKKİKAT EHLİ CANIN EDEB’i SIRLAMASI.
Hakikat-Ehli-Canın Ulaştığı En-El-Hakk makamına EDEB’le geldiğini ve her şeyi sevgiyle yoğurup HAKKİKATIN EDEB’ine ulaştığını bilir. 
Sabırla EDEB’li olmak. : Sabır nedir, nasıl sabırlı olunur. 
EDEB’te Sabır yada Sabırda EDEB.: 
Herhangi bir olumsuzluğun karşısında.
Herhangi bir hastalığa karşı bilinçli direnç gösterebilme ve dayana bilmeye, katlana bilmeye EDEB’le sabır  etmektir.   
Hakkikat-Ehli-Can kendi şahsına veya o anda olan vahim bir olguya, duyduğu üzüntüyü veya acıyı EDEB’in verdiği olgunlukla karşılayıp, olgunlukla bertaraf etmesi EDEB’li bir sabırdır.
Bazı yerlerde, anlaşılmayan olaylarda  EDEB’le beklemeyi bilerek, anlıyarak, kimseye bir EDEB’sizliğin ve zararın  olmamması için tahamül göstermesi EDEB’in sabırıdır .
Bu aşamda Hakikat Ehli Can EDEB’le olgunluk göstermesi, topluma örnek olmasıda SABRIN EDEB’idir..
Sabır EDEB’de Toprak gibidir. Meydana gelen olayda veya herhangi bir fiilde topluma nasıl bir sabır ve EDEB göstermesini bilir ve Hakkikat ehlinin EDEB’i sabırla olur. 
Burdaki EDEB’in Sabrı Toprağın verimliği ile olur. Hakikata Ulaşan Can, EDEB siz olanı, önce çürüterek, sonra olumlu bir olaya evirerek Sabır EDEB’iyle filizlendirerek,  toplumun içindeki o olumsuzluğu Sabır İçinde EDEB’le hal etmesi, EDEB’in Sabrıdır. 
(Tarlaya atılan Tohum önce çürür, sonra filiz verir. Buda toprağın sabırla verimiliğini göstermesidir.)
Sabır’la EDEB’le Olgunluk göstermektir. Bunlar Hakkikat-Ehli Canın Yol gereği olarak bir görevidir.  Hakikat-Ehli-Can EDEB’i, Sevgi’yle, Sabır’la gösterebilen bir bilgedir. 
Bu Bilgeliği, EDEB’in bilinimde alımıştır. Hakkikat Sahibi Can Toprak gibidir olumsuzlukları çürürüp,  yeniden filizlendirerek, can verir,  yeniden canlandırırken, Hakikattada  Meyvesini verir. Sabır olmadan beklenmeden hiç bir şey olgunlaşamaz.
Olgunlaşmak sabırla EDEB’le olur.

SEN TOPRAK Şiirimizde şöyle demişiz.


Ne yüzün ekşir nede üşürsün.
Bütün kış kar altında uyursun.
Ağır ağır dinlenip durursun.
Baharı bekliyorsun sen toprak.

Çiçekle çiğdemleri süslersin.
Arıyı kelebeği beslersin.
Kurt ile kuşa yuva verirsin.
Yaza kuzu beklersin sen toprak.

Sürüngenler altta seni işler.
Karıncayla böcek seni dişler.
Canlılar kendini sende besler.
Hayvanı doyurursun sen toprak.

Sabırla güzellikler sunarsın.
Azda yağsa yağmura kanarsın.
Seni işleyene bol bakarsın.
Bereket dağıtırsın sen toprak.


Hakk insanına sen bir aynasın.
Pişmek için kazanda kaynasın.
Dağınla düzünle hep aynısın.
Çürütüp can verirsin sen toprak.

Senle bir bütündür bu alemler.
Çözüm arıyor bunca kalemler.
İnsanlıkta kemalete erenler.
Sabrı sende öğrendiler toprak.

Eli MaSor birgün sana varır.
Toprak kirlerimi bende alır.
Varım yoğum buralarda kalır.
Sen bir dostsun ben seninim toprak.
30 Temmuz 2013 Berlin Ali Koçak

SİLGİ İLE KURŞUN KALEMİN HİKAYESİ
Silgi kaleme dostum demiş.
Kalem sinirli bir şekilde cevap vermiş, ben senin dostun filan değilim. Senden nefret ediyorum demiş.
Silgi şaşkın ve hüzünlü bir şekilde neden benden nefret ediyorsun dıye sormuş.
Kalem demişki çünkü sen yazdıklarımı siliyorsun.
Silgi, ben sadece yanlış yazılan şeyleri siliyorum demiş.
Kalem cevaplamış sanane benim yazdıklarımdan.
Silgi çünkü bu benim görevim, hizmetim demiş.
Kalem bu yaptığın görev, hizmet falan değil demiş. Silgi benim yaptığım hizmet senin yaptığın kadar faydalıdır demiş.
Kalem yazdıklarımı silen sensin, hatalısın ve kendini beğenmişsin, yazan kişi silen kişiden daima daha üstün ve daha hayırlıdır.
Silgi ise şöyle cevap vermiş, yanlış yazılanı silmek doğru yazılan kadar değerlidir.
Kalemde, nükteli bir şekilde altan alarak demiş ki, seni günden güne küçüldüğünü görüyorum.
Silgi şöyle cevap vermiş, her bir hatayı, düzeltdiğimde kendimden bir şeyler feda ediyorum.
Kalem ben de günden güne kısaldığımı hissediyorum.
Silgi kalemi teselli etmek için. Biz kendimizden bir şeyleri feda etmeden, başkalarına faydalı olmamız mümkün olamaz demiş.
Daha sonra silgi kaleme duygusal bir şekilde bakarak, Hala benden nefret ediyor musun diye sormuş?
Kalemde bu sefer gülümseyerek ortak noktamız olan fedakarlık bizi bir araya getirmişken senden nasıl nefret edebilirim ki.
Sevgili Canlar,işte bu anlamda eğer bizler başkalarının mutluluğunu yazabilecek bir kalem olamıyorsak. Bari, hüzünlerini silebilecek birer silgi olalım.
Canların, dostların, İnsanların gönüllerine umut aşılıyalımki umutları hep yanık kalsın.
Diyelim ki, Sevgili Canlar yarınlar bugünlerden daha güzel ve daha huzurlu olacak, bunu unutmayın. Umudunuza sarılın, O güzeliklere giden yolda sizlere hep ışık olacak…



EDEB’le topluma Hizmet eden Kamil İnsanlara Aşk ola.
Eksiğimiz ve sürçü lisanımız af ola.
Cümlenize Aşkı niyazlarımı sunarım.
Aşk ile.
2 Aralık 2024 berlin Eli MaSor AK