DEVRİMCİ ALEVİLER BİRLİĞİ’den ALEVİ KAMUOYUNUN BİLGİSİNE
“KONU: Devrimci Aleviler Birliği adı altında gerçekleştirilmek istenen panel” Köln, 10.11.2015. tarihli bildiri.
AABF Genel Sekreteri Özgür Öz imzalı yayınlanan bu bildirinin DAB GYK tarafından değerlendirilmesi.
- “Değerli Yöneticiler, Değerli Canlar. Çeyrek asırdır Avrupa´da Alevilerin örgütsel bütünlüğünü sağlamış evrensel, demokratik, çağdaş ve Alevilerin temel haklarının önceliğinde toplumun diğer ezilen demokratik kurum ve kişiliklerle omuz omuza mücadele eden. Ezilenlerin birliğinde çimentosu olan AABF´mize karşı bu tip etkinliklerle saldırıyı amaçlayan bu anlayıştaki kişi ya da oluşumlara karşı siz değerli bileşenlerimizi duyarlı olmaya çağırıyoruz” (Bildiriden alıntı)
Değerli canlar; bu paragrafı kaleme alan zihniyet evrensel olmadığı gibi çağdaş da değildir. Evrensellik ve çağdaşlık, doğru veya yanlış her düşünceye ve yapıcı eleştiriye açık olmayı gerektirir. Bu mantık bilimsel değil, kitlesini sürü görme ve “Benim tekkemin kerameti senin tekkenin kinden daha üstüdür” anlayışının, dincilik ve ırkçılık gibi kendinden başkasını ötekileştiren çağdışı inancın ürünüdür.
AABF yöneticilerinin Alevilik diye halka yutturmaya çalıştıkları Şİİ-İslam anlayışlarını teşhir eden DAB’ı, tekkeleri sandıkları AABF ye saldırı olarak görmeleri, sırça saraylarının yıkılacağı telaştandır. Devrimci Aleviler Birliği (DAB) değil AABF’ye karşı olmak Cem ve Ehl-i Beyt Vakıfları dışında hiçbir Alevi Örgütlenmesine karşı veya alternatif bir yapılanma değildir. Ancak, özellikle kendisine “Alevi örgütü” diyen, Aleviliği Şii-İslam’ın figürleri ve söylemleri sarmalında açıklayan, bu türden anlayışla devletin Aleviliği İslam’a asimile politikasına bilerek veya bilmeyerek hizmet eden anlayışlara karşı;
Aleviliğin gerçek kimliğine kavuşması için Alevilikte Öze Dönüş Hareketini başlatan ve bu uğurda mücadele veren Evrensel ve Çağdaş bir yapılanmadır DAB.
“Değerli Canlar, AABF ‘da ve AKM’ lerimizde her bireyin kendini ifade etme özgürlüğünün olduğuna inanıyoruz. Elbette ki kurumlarımızda belli bir edep ve bütünlüğümüze zarar vermeyen bir üslup, her birey için olmazsa olmazımızdır” (Bildiriden alıntı)
Bu paragraf, “İfade özgürlüğünüzü size verdiğimiz bilgi ile bizim çizdiğimiz sınırlar içinde ifade ediniz; farklı bilgi edinir, edep ve üslubunuz bizim belirlediğimiz tarz dışına çıkarsa bölücü, bozguncu olursunuz” mantığının yansıması, günümüzde adı “Kemalizm” olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Türk-İslam anlayışının tezahürüdür.
- “Bu nezaket kurallarına uymayanların, tüzel kişiliğimizi hiçe sayıp birliğimize zarar vermeyi amaç olarak önüne koyanlara karşı Alevice tavır takınmayı bir sorumluluk ve emeğimizi sahiplenme duygusuyla duruş sergilemelisiniz” (Bildiriden alıntı)
AABF tüzel kişiliğinin “Nezaket kuralları” İslam Mücahidi Arap Ali’nin kanlı kılıcının reklamını YOL TV ekranlarında pervasızca yapmak, Alman okullarında Alevi çocuklarına Şİİ-İslam kültürünü öğretmek, AABF’yi Alman İslam Örgütünün üyesi yapmak, Alevi toplumuna Aleviliğin kadim gerçeklerini öğrenmesini bildiriler yayınlayarak yasaklamak. DAB olarak diyoruz ki, AABF’nin bu tür nezaket kuralları yönetici kadrolarına hayırlı olsun.
- “Özellikle Alevilik adına ortaya çıkan, gerçekte ise Aleviliği ve AABF kurumlarını itibarsızlaştırmaya çalışmaktan başka amacı olmayan, gayri meşru, çakma ya da besleme (akademi, enstitü, dernek ve federasyon gibi…) örgütlenmeler bunlardandır.” (Bildiriden alıntı)
Bu paragrafın mantığı, örgüt yöneticilerinin Şİİ-İslam saplantısı ile AABF’yi özdeşleştirme telaşının ürünüdür. Bir yapılanma, adını taşıdığı sosyal kesimin kültürel kimliğini temsil etmesi gerekirken, AABF yöneticileri gerçek Alevilik konusunda ki cehaletlerini temsil ettikleri örgütün adı arkasına saklamaktalar. AABF değil, fakat Alevilik gerçeğini, öğrenmesi gereken Alevilere yasaklayan zihniyetin kendisi hem çakmadır, hem de besleme.
Saygı değer canlar, konferans salonlarında, mitinglerde ve denetimlerinde ki cem ayinlerinde Şİİ-İslam figürlerin adlarını ve söylemlerini dillerinden düşürmeyen zatı-muhteremler, Alevi örgütlerini tekke mantığıyla yönettikleri için hükümranlık alanlarını, Alevilerin Aydın kesiminden izole etme telaşıyla bu tür bildirileri yayınlamaktalar.
Cem ve Ehl-i Beyt vakıflarının Alevilik anlayışına karşı olduğunu iddia eden örgüt yöneticileri, “Cem ve Ehl-i Beyt vakıfları dede ve yöneticilerin kullandığı dili kullanmakta bir sakınca görmemekte. Dikkat edilirse; “biz bu işi sizden daha iyi yaparız” ifadesini kullanmadan, söz konusu vakıf yandaşları gibi devletin Aleviliği İslam’a asimile politikasının misyoneri pozisyonda oldukları görülecektir. Aleviliğin gerçeğini açıklarlarsa sırça köşklerinden indirilecekleri korkusuyla davranan bu tipler, kitle kuyrukçuluğu yapmakta, duyduğuna sorgulamadan biat eden kesimin nabzına göre dil kullanmakta, Aleviliğin tarihsel gerçeklerinin kitlelerle buluşmasını engellemekteler.
Oysa hurafeye inanmayan ve Alevilik konusunda gerçeğe susamış, hümanist değerlerle donanımlı Alevi kültürünün geleceğe taşınmasında gençliğe güvenilmesi çok daha gerçekçi bir yaklaşımdır.
Devrimci Aleviler Birliği GYK. 17 Aralık 2015.
İlk yorum yapan olun