(ALEVİ-ZM)
ALEV-İ-LİK, BEKTAŞ-İ’LİK (ALEVİ-ZM) varoluş felsefesine dayalı, doğayı insanı, bilimi, sevgiyi, eşitliği, özgürlüğü, emeği, paylaşımı kutsayan, diyalektik materyalist felsefi unsurları içinde barındıran, devri-daim doğal varlığa giden, bir inanç öğretisi, KAMİL-İ İNSAN OLMA YOLUDUR. Aleviliğin kökleri bundan 12 bin yıl önce yukarı Mezopotamya / Anadolu (Türkiye’de Urfa Göbeklitepe ve çevresinde) insanların avcı toplayıcı yaşamdan yerleşik anaerkil komünal yaşama geçtiği döneme kadar uzuyor.
ANA TANRIÇALARIN YURDU ANADOLU’DA ŞEKİLLENEN ALEVİLİK, Erkek dişi birdir bizde,
noksanlık eksiklik senin görüşlerinde, diye kadimden bu yana hayatın her alanında kadın erkek eşitliğini(CAN’ı) savunmuştur. Alevilik bölgedeki inanç ve kültürleri etkilemiş, sömürücü hâkim inanç ve iktidaralara muhalif olmuş, katliamlara maruz kalmıştır. Ve her şeye rağmen bu bugüne değin, çeşitli adlar altında -IŞIK EH-Lİ, IŞIK TAİFESİ, EH-Lİ HAKK, REA HAK, YARESAN-İ, BEŞTAŞ-İ, KIZILBAŞ- ve bugün genel olarak “ALEVİ- BEKTAŞİ” adıyla varlığını sürdürmektedir.
COĞRAFİK OLARAK ALEVİ-BEKTAŞ-İ’LER bugün dünyada Türk, Kürt, Zaza, Arap ve değişik milletlerden, 25 milyonu Türkiye’de, 10 milyonu komşu ülkelerde(ARNAVUTLUK, AZERBEYCAN, BULGARİSTAN, ERMENİSTAN İRAN, IRAK, KIBRIS, LİBYA, LÜBNAN, MACARİSTAN, MISIR, ROMANYA, SURİYE, ESKİ YUGOSLASYA-BOSNA, MAKEDONYA-, YUNANİSTAN,) 10 milyonu Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerinde de farklı isimlerle anılmak üzere yaklaşık 40 milyonun üzerinde ALEVİ’nin yaşadığını tahmin ediyoruz.
‘’72 millete (tüm insanlara) bir bakmayan bizden değildir.’’
Diyen Alevilik; ırkçı, milliyetçi, faşist düşünceleri ve Semavi Dinlerdeki dogmatik-ilahi din anlayışını vs. red eder.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ KELİMESİ, Türkçe, Kürtçe, Farsca’da “ALAW-ALEV” (ATEŞTEN ÇIKAN IŞIK), DOĞADA HER ŞEYİ HAREKET ETTİREN ENERJi VE CANLILARDA YAŞAM GÜCÜ OLARAK KABUL EDİLEN AŞK/SEVGİ VE KARANLIĞA GERİCİLİĞE KARŞI AYDINLANMANIN, SEMBOLÜ KADİM IŞIK/GÜNEŞ KÜLTÜ ile ilgilidir. “BEKTAŞ-I” kelimesi ise, HAVA-ATEŞ-SU-TOPRAK, 4 KAPIDA CAN, 5 ANA UNSUR, BEŞTAŞ, SAĞLAM ARKADAŞ anlamındadır.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ’LİK HAKKINDA YANLIŞ ALGILAMA,1500’lü yıllardan bu yana süren yoğun İslami asimilasyonla birlikte ve ses kelime benzerliğinden, dolayı DÜNYA KAMUOYUNDA Alevilik = Şii İslam’ın bir kolu, (12 imam, Ehlibeyt vs.) Halife İmam Ali yandaşlığı şeklinde YANLIŞ bir algı oluşmuştur. İslam halifesi İmam Ali, (CENNET HURİLERİ) için İslam’ın kanlı kılıcını sallamış bir katildir. Alevilikte olan kural kaideler KADIN ERKEK EŞITLIĞI(CAN), SAZ-SÖZ, SEMAH, DEM-CEM vs. uygulamalar İslam’da yoktur, İmam Ali de bunlardan hiçbirine uymamıştır. İslam’da olan, cennet-cehennem, Allah-Kuran-Peygamber anlayışı, İslam’ın 5 şartı, 32 farzı vs. Alevilikte yoktur. Alevilikte HAKK vardır. Aleviler İslam-Müslüman değildir. ALEVİLİK HAKK’I ÜSTÜN TUTAN, VARLIĞIN BİRLİĞİNİ(İNSAN HAKK’TA, HAKK İNSANDA) İLKE EDİNEN HAKK YOLUDUR.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ’LİKTE CEM VE SEMAH;
Aleviler sosyal, kültürel etik, hukuksal, inanç öğretilerini toplumsal birliklerini, yılda birkaç defa yaptıkları CEM (BIRLIK, TOPLANMAK, ISI/IŞIK DEM) toplantılarında yaşayıp, yaşatırlar. Kadın-erkek, yaşlı-genç herkesin katıldığı, eşit olduğu, birbirine CAN dediği, 12 hizmetin yürütüldüğü, ışık(mum yakılıp) yakılıp sazla, özlü sözler, deyişler ile öğütler verildiği; insanın, bilimin doğanın, paylaşımın, sevginin kutsandığı; lokma ve dem paylaşıldığı; kadın-erkek birlikte semah dansı döndüğü Cemlerde; canların ENEL-HAK (TANRI-İNSAN’da) “Mansur” darına durup, yılda bir defa sorgu görgüden geçer,(varsa bireysel ve toplumsal sorunları bir tür HALK MAHKEMESİ’nde çözer) canlar özünü temizler, aklanırlar.
SEMAH: Saz çalıp deyiş söyleyip kadın-erkek birlikte, genelde Cem ve toplumsal anlamlı toplantılarda dönülen Semah (dansı) Alevilerin geleneksel bir çeşit ibadet biçimidir. Semah kelimesi; gökyüzü/uzay, gezme, müzik ve sözle öğrenme, evrende her şeyin hareket ettiğini, bir dönüşümden geçtiğini, insanın aradığı (tanrıyı) kendinde, kalbinde olduğu ve bulmasını sembolize eder. Alevilikte EL (5 PARMAK) 5 SAYISI KUTSALDIR VE 5 ANA UNSURU “HAVA-ATEŞ-SU-TOPRAK’TA CANLILARI HAYATI VE VAROLUŞU” TEMSİL EDER. SEMAHTA ELLER GENELDE YER, GÖK VE KALBE GÖTÜRÜLÜR, (1. KAPI, HAVA VE 4 KAPI TOPRAK ARSINDA CAN/TANRI İNSANİN KALBİNDEDİR vs. sembolik anlamları vardır. Alevilerin kişisel olarak günlük uyulması gereken bir tek kural vardır:
O da;
ELİNE, DİLİNE, BELİNE-EŞİNE, İŞİNE, AŞINA SAHİP OLMAK,
kendine reva görmediğini başkasına görmemektir.
Aleviler “Amin” yerine AŞK ola-ile derler ve özümden sözüme bağlıyım anlamında ellerini önce kalplerine sonra dudaklarına ve sonra bel kemerlerine götürürler.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ ÖĞRETİSİNDEN BAZI DEYİMLER:
- Her ne arar isen kendinde ara.
- Benim Kabem insandır.
- Okunacak en büyük kitap insandır.
- İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
- Bilim bizim yolumuzdur. Sevgi bizim dinimizdir, başka dine inanmayız.
- Kendine yapılmasını istemediğini başkasına uygulama.
- Enel-Hak (gerçek, tanrı benim)
- Alevilik ırkların değil, Kırkların Yoludur gibi…
Alevi yoluna girmek isteyenler,
‘’Eline Diline Beline (EDEB)sahibin, Kamili insanlık yoluna talibim olsun, cemi-cümle canlar şahidim diye ikrara verirler.
Bu deyimlerden de anlaşılacağı üzere, Alevi öğretisi dogmatik düşünceleri red eden, tüm bilimsel ve batı-ni, ezoterik, sankarist düşünceleri kapsayan, sorgulayarak, bilerek inanmaya dayalı, doğa, insan sevgi, emeği ve paylaşımı kutsayan, insansal yaşamla doğrudan ilgili felsefi bir öğretidir.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ’LİĞİN TOPLUMSAL YAPISI yaşamı ve özlemi; bir üzüm tanesini (lokmayı) 40 kişinin paylaştığı,
“Kırkımız birimiz, birimiz kırkımız için”,
”Yârin yanağından gayri her şeyin paylaşıldığı” rızalık şehridir.
Baskı sömürü şiddet zorbalığın olmadığı, İnsanları ezmeden ezilmeden, eşit, özgür ve barış içinde mutlu yaşadığı, paylaşımcı bir tür ‘SOSYALİST’ düzendir.
ALEVİ-BEKTAŞ-İ’LER tarih boyu, hâkim din ve güçlerin baskı sömürü sistemlerine karşı (inançsal, kültürel ve politik) yönden muhalefet olmuş, bundan dolayı da, Roma/Bizans, Selçuklu, Osmanlı, ve TC. dönemlerinde katliamlara maruz kalmıştır. 1412’de Aleviler batı Anadolu’da Osmanlıya karşı büyük bir ayaklanma başlatmış, Aydın-İzmir yöresinde kadın-erkek eşitliği, paranın bile ortadan kaldırıldığı komünal “sosyalist” özerk bir bölge kurmuştur. Ayaklanma kanla batırılmış, Alevi önderleri BÖRKLÜCE MUSTAFA (DEDE SULTAN), KADI OĞLU-ŞEYH BEDRETTİN, TORLAK KEMAL ve binlerce yoldaşının başı kesilmiştir. 1500 yy. başında Sünni Osmanlı ile Şi-i Sefavi Devleti arasındaki savaştan önce, ”arkadan ayaklanma yaparlar” korkusu ile 40 binden fazla Alevi katledilmiştir. Aleviler Anadolu’da mazlum ve masumlarla, devrimci-demokrat, özgürlükçü güçlerle bir olup, Hristiyan Venedik Kilisesi-Roma İmparatorluğu’ndan bu yana Selçuklu, Osmanlı ve Faşist TC. devletine karşı irili ufaklı 200’den fazla ayaklanma gerçekleştirmiştir.
‘KEMALİZM’
Dünya kamuoyunun Türkiye’deki Türk-İslam sentezli Resmi İdeoloji tarafından yanlış yönlendirilerek, bilgilendirilip, yanlış algılandığı bir diğer konuda; Atatürk ve Alevilerdir.
Osmanlı devletinin çöküş sürecinde tüm Müslüman ve Türkleri Anadolu’da toplama, diğer unsurları yok etme kararı alınmıştır. Bu görev o zaman padişah Vahdettin’in yaveri olan Mustafa Kemal Atatürk’e verilmiştir.
TC. 1924 yılında tek dil, tek din, tek parti, tek adam, tek millet (Türk-İslam) sentezli bu faşist resmi ideoloji üzerine kurulmuştur. 90 yıldır Anadolu’da yaşayan Gayri Müslümlere, Ermeni, Rum/Hristiyan, Süryani, Ezidi, Zaza, Kürt ve Alevi azınlıklara baskı ve katliam uygulamış ve halen uygulamaktadırlar.
1915’ten başlayarak Ermeni, Pontus-Rum, Hristiyan-Süryanilere ve Koçğiri, Ağrı Dersim, Malatya, Maraş, Çorum, 12 Eylül, Sivas, Gazi, Gezi ve son AKP döneminde Alevilere Kürtlere yönelik yapılan katliamlarda yüz binden fazla insan katledilmiştir.
1937-38’de 40 bin Alevinin katledildiği Dersim Katliamını(1,5 Milyon Ermeni, 350 Bin Rum (PONTUS), Koçgiri ve Zilanda 45 Bin, 150 binde esir alınmıştır. Dersimde 70 Bin), (102 yıllık ülkede 2 Milyon insan katledildi, öldürülenler ırk, etnik bir yana hepsi İNSANDI.) bizzat Atatürk kendi yönetmiştir. Atatürk, söylendiği gibi Türkiye’ye ‘laik-demokratik’ bir düzen getirmemiştir. Ülkemiz ‘Cumhuriyet’ ile de Yönetilmemektedir.
‘Kemalizm’ tek parti sistemi getirmiş, Atatürk iktidara gelmek için önce dini kullanmış, sonra da TEKKE VE ZAVİYE KANUNU ile diğer inançları ve Aleviliği yasaklamış, Diyanet İşleri denen tek din kurumunu kurarak İslamı devletleştirmiş, Türk-İslam sentezi doğrultusunda, hatta kendini putlaştıran yeni bir “Kemalist” din yaratmıştır. ‘Kemalist’ olmayan herkes ‘Kemalizmin’ zulmünü tatmıştır. İşçilerin sendikalaşmasını, 1 Mayıs İşçi bayramını, yasaklamış, yüzlerce sosyalisti katledip, (örnek Nazım Hikmet RAN gibi…) mahpuslarda çürütmüştür.
Atatürk Hitler’in akıl hocasıdır. Stefan Ihrig;‘Ataturk in the Nazi Imagination…’ adlı kitabında,
Faşist Hitler, Atatürk hayranlığını; “Mussolini Atatürk’ün 1. öğrencisi, ben 2. öğrencisiyim” diye aktarmaktadır.
‘Kemalist’ sistem kurulduğundan bu yana Türk İslam sentezli faşist yapısını kurumlaştırıp-korumuş, faşist kurumlaşmayla aydın-ilerici, devrimci-demokrat, Yurtsever Kürtleri, Alevileri ve diğer etnik azınlık grupları baskı, ilhak, imha, sürgün ve katliamlarla susturup bugüne kadar yok saymıştır.
AKP İKTİDARI VE ERDOĞAN HÜKÜMETİ 1980 faşist askeri darbesinden sonra Türkiye’de okullarda ”Zorunlu Din(İslam) Dersi” getirilmiştir. Ve bunun sonucu 2002 yılında “Taliban” Tayyip Erdoğan’ın, Allah-Kur’an-Peygamber Partisi (AKP) tek başına iktidar oluşmuştur. Okullarda haftalık İslam dersleri 2 saatten, 8 saate çıkarılarak ve Zorunlu vergiden beslenen ve 11 bakanlıktan fazla bütçeye sahip TC Devleti patentli ‘’Diyanet’’ kurumu ile toplum ve devlet 15 yılda baştan sona İslamlaştırılmıştır. AKP devletin tüm kurumlarını ele geçirmiştir. 2013 Mayıs-Ağustos Gezi Parkı direnişi başta çevrecilere, devrimcilere ve Alevilere ve ardından Kürt halkına yönelik büyük katliamlara girişmiştir.
”Büyük Osmanlı/Türk Dünyası-İslam İmparatorluğu” hayalleri peşinde olan Tayyip ERDOĞAN, ağa babası Emperyalist ABD ile bölge petrollerini ele geçirmek için; Kürt Yurtsever Hareketini bastırmak ve Alevilerin bölgede laik, demokratik, ezmeden-ezilemeden, insanca birlikte, mutlu yaşama arzusunu kırmak için, Irak ve Suriye’de aşırı İslami grupları destekleyip, BOP’un silahlı gücü IŞİD’i kurup dünyanın başına bela etmiştir.
Ankara’da ‘AK-Sarayda’ oturan, BOP’un uzantısı, IŞİD’in gizli kurucusunun(ABD) taşeronu ve 1. numaralı ‘taşeron kumandanı’ olan Tayyip ERDOĞAN, kendini mağdur göstermek için 15 Temmuz 2016’da kendi kendine “kontrollü darbe” yapmış, ardından bütün muhalefeti tasfiye etmeye başlamıştır. Muhalif yazılı-görsel basını, TV kanallarını, dernekleri kapatmış, gazetecileri, hukukçuları, milletvekillerini ve yüzbinlerce kişiyi terörist ilan edip mahpuslara doldurmuştur. 16 Nisan 2017 anayasa referandumu ile oyları çalarak%51 ile ”Tek Adam Diktatörlüğünü”, ”Yeni Osmanlı Sultanı ve İslam Halifeliğini” ilan etmiştir.
FAŞİZME KARŞI DAYANIŞMA
DEVRİMCİ ALEVİLER BİRLİĞİ olarak kamuoyunu uyarıyoruz.
AVRUPA BİRLİĞİNE VE DÜNYA KAMUOYUNA SESLENİYORUZ!
Tayyip ERDOĞAN gelmiş geçmiş en büyük İslamcı teröristtir. Dar ekonomik-politik çıkarlarınızı bir kenara bırakıp, Kürtlerin, Alevilerin, bölge ve dünya haklarının can güvenliğini tehdit eden faşist İslamcı Erdoğan diktatörünü dolaylı da olsa desteklemekten vazgeçin.
Uluslararası destek olmadan hiçbir güç faşizmle baş edemez. Türkiye ve Kürdistan’daki demokrasi-özgürlük-bağımsızlık mücadelesi veren devrimci-yurtsever güçleriin, Türk-İslam sentezli kurumlaşmış faşizme dayalı BOP’un silahlı gücü İŞİD’in kurucusunun taşeronu ve destekçisi faşist AKP iktidarı ile Faşist Tayyip ERDOĞAN dikdatörlüğünü yıkmak için ACİLEN uluslararası kamuoyunun destek ve dayanışmasına ihtiyacı vardır.
DEVRİMCİ ALEVİLER BİRLİĞİ (dAb) Alevilerin, aydınların, ilericilerin, devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin, komünistlerin, ve ülkede yaşayan, zulüm gören tüm halk kesimlerinin, inançsal ve etnik anlamda dışlanan, katliamlara, sürgünlere uğrayanların ortak mücadele edebilmeleri için;
Alevilğin özüne ve pratiğine yansıyarak kucaklayıcı ve birleştirici bir zemin oluşturmak için;
YENİ BİR ALEV-İ AYDINLANMA VE ÖZGÜRLÜK HAREKETİ olarak 2014’te kurumuştur.
DAB; Aleviliği Semavi dinlerden(DÖRT DİN-DÖRT KİTAP) ayrı, doğal, felsefi bir inanç öğretisi olarak algılar:
Alevilik, Irkçı milliyetçi ‘Kemalist’ faşist düşünceleri red eder.
Alevilik, Emekten yana, eşit, paylaşımcı, sosyal adalete dayalı bir düzeni savunur.
Alevilik, her alanda kadın-erkek(CAN) eşitliğini ve eşit temsilini savunur.
Alevilik, bir doğa inancıdır ve doğal-dengeci ekolojiktir.
Alevilik, bilimsel eğitime önem verir, ilahi-dogmatik değil, sorgulayıcı-bilimsel-değişimcidir.
Ve DAB der ki; baskıcı, katliamcı iktidarların bugüne kadar asimilasyon politikalarıyla Alevilere verdikleri zarardan dolayı ALEVİLİKTE DE KÖKLÜ BİR REFORM/DEVRİM GEREKLİDİR.
Ve biz DAB’lılar olarak her alanda ve Alevilerin var olduğu her ülkede bu şekilde tanınması için çalışacağız.
DAB “Devrimci Alevi” adımız Alevilikte;
”Yârin yanağından gayrı her şeyi paylaşmayı” içeren, emekten yana, sosyal paylaşımcı bir kültüre ve haksızlığa, baskıya, zulme karşı direnişe, toplumsal gelişim ve değişime dayalı devrimci bir geleneğe dayanmaktadır.
Canı-insanı(KADIN-ERKEK) kutsayan Alevilik, meşru müdafaa dışında her türlü şiddete savaşa karşıdır.
DAB emperyalist BOP projesine karşı halkların (Ortadoğu’da Kürd Halkının) kendi kaderini tayin hakkını savunur.
Türkiye’de, Laik, demokratik, eşitlikçi özgürlükçü emekten yana, yeni bir anayasa(HALKIN ANAYASASI),
Dünyada ezmeden-ezilmeden, ekolojik dengeye dayalı, barış içinde insanca mutlu yaşayacağımız bir düzen için ezilen halkların birlikte mücadelesinin zorunlu olduğunu savunur ve bunun için mücadele eder.
Devrimci Alev-İ-ler Birliği (dAb)
E-posta: dab@alev-i.com Internet: www.alev-i.com www.facebook.com/DABalevi
İlk yorum yapan olun