ALEV-İ ÖRGÜTSEL GELİŞİMİNİN DİNAMİZMİ
–ALEVİLİKTE ÖZE DÖNÜŞÜ-
Alevler kırsalda yaşadıkları dönemde dede-talip ilişkisi sarmalında geleneklerine uygun bir örgütlü yapı içindeydiler. Bu durum açık örgütlülük değil, kendi içine kapalı bir yapılanmaydı. Bu yapı, iç göçle çözülmeye başladı, kent yaşamı içinde güncelleşen yeni toplumsal ilişkiler farklı alanlarda, farklı nitelik ve boyutta yeni örgütlenmeleri gerektirdi. Bu bağlamda ve yakın tarihimizde Aleviler yaşadıkları her kent ve ülkede açık demokratik örgütlenmeleri yanında, inançsal boyutta da örgütlenme faaliyeti yürüttüler.
Bu faaliyet, Alevilerin zihninde ki yüzlerce yıllık siyasal kaynaklı korku duvarını önemli oranda yıktı; kitlesel hareket bağlamında önemli mesafe alınmasını sağladı ve gözle görünür kalıcı başarılar kazanıldı. Yoktan var edilen bu başarılarda yoğun emeği bulunan örgüt yöneticisi konumunda ki fedakâr insanlar, hiç şüphesiz, baskı altında ve zor koşullarda Erkânı günümüze taşıyan Yol önderi pirler kadar takdir ve saygıya layıktırlar. Zira emeğe saygı Alev-i olmanın önkoşuludur.
Gelinen aşamada Alev-i toplumunu daha ileri başarıya ve konuma taşıyacak olan dinamizmin, yöneticilerin izlediği çizginin çağın koşullarına, sosyal ortama ve Alev-i kadim süreğine uygunluğu örgütlerin temel ilkesi olmalıdır. Örgütsel gelişmenin ve başarıların sırrı bu ilkede saklıdır. Bunca faaliyet sürecinde kitleleri zihnen birleştiren örgüt, kongrelerinde kitle huzurunda stratejik çizgisini sorgulamalı. Zira her örgütlenmenin kendisini başarıya taşıyan doğru algı ve anlayışı yanında, gelecekte başarısını engelleyecek mutlak eksik ve zaafları da olduğu bilince çıkarılmalıdır.
Aleviliği dinleştirmek isteyen devlet, “Alevilik İslam’ın içinde mi dışında mı”? Saçma sorusuyla, Aleviliği İslami zeminde tartışmaya ve İslam içinde algılatmaya çalışıyor. Alev-i örgüt yöneticileri ile tek-tek konuşulduğunda “Alevilik İslam dışıdır” demekten kendilerini alamıyorlar. Ancak açıkça görülen, örgütsel faaliyetleri İslami zeminde, Şii-İslam’ın figür, motif ve söylemleri dışında Aleviliğe dair bir değer bulmak oldukça zor.
Şii-İslam’ın Ehl-i Beyt’i, On İki İmamı, Kerbela’sı, dilimizden düşmedikçe, İslam mücahidi Hz. Ali’nin İran mollası görünümlü resimleri cem evlerimizin ve AKM’lerimizin duvarlarını süsledikçe Türk Devletinin Aleviliği İslam’a asimile politikasına gönüllü destek verdiğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz. En son örneği; Yol TV ekranlarında İslam mücahidi Hz. Ali’nin çatal uçlu kılıcının satışı için evire çevire defalarca reklamını veriyor, Alev-i toplumunun parasıyla birlikte temiz duygularını kirleterek sömürülmesine vesile oluyoruz. Hani Aleviliği İslam dışı görüyorduk? Bu duruma: “Bu ne? Perhiz. Ya bu? Lahana turşusu. Oldu mu ya” denir halk dilinde.
Örgüt yöneticilerinin geçmişte ki olumlu faaliyetlerine karşı, gelinen aşamada ki olumsuz ve tutarsız duruşları göz ardı edilmemeli. “Yol herkesten uludur” ilkesi, olumlu yanına karşın hiç kimsenin olumsuz duruşuna imtiyaz tanımaz. AKM’lerde Alevilikle İslami çizgi arasında yürütülecek ayrıştırma mücadelesinde tutarsız görülen yöneticileri devre dışı bırakmak, Aleviliği İslami zemin dışına çıkarmak, Şii-İslam anlayış ve söylemlerden arındırılıp ALEVİLİKTE ÖZE DÖNÜŞÜ sağlamak, ancak ve ancak AKM’lerde örgütlü, duyarlı dinamiklerin ilkesel dinamizmi harekete geçirmesiyle olasıdır.
Devrimci Aleviler Birliği (Alevilikte Öze Dönüş Hareketi)
DAB Yürütme Kurulu 05/01/2015.
İlk yorum yapan olun