ALEV-İ’LER OLARAK; ZORUNLU VERGİYE DAYALI T.C. DEVLET DİNYANETİ, DİN-DERSLERİNE- RIZALIĞIMIZ YOKTUR. Devrimci Aleviler Birliği (DAB) basın açıklaması. (22.12.2022)

ALEV-İ’LER OLARAK; ZORUNLU VERGİYE DAYALI T.C. DEVLET DİNYANETİ, DİN-DERSLERİNE- RIZALIĞIMIZ YOKTUR.

Devrimci Aleviler Birliği (DAB) basın açıklaması. (22.12.2022)

TC. AKP/MHP iktidarının, Alevi toplum/kurumlarının RIZALIKĞINI almadan çıkardığı sözde “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı yasası”, Alevi toplum/üst kurumlarının çelişkili taleple ve tutumları, azami yapılması gereken önerilerimizi; DAB olarak, güncel 25 Aralık 2022 Alevi Kurultayına ve kamuoyuna sunuyoruz.

ALEVİLİK: Tarihini “Daha Allah ile cihan yok iken biz onu var edip ilan eyledik, şekil verip tıpkı insan eyledik” diye başlatan; Vahdeti mevcut var olan maddesel varlığı, cümle canı insanı, En-Hak bilen, devridaim evrim, enerji ışık, ateş , ocak ALEV toplumsal aydınlanma kültürüne ve kadimden bu güne dünya nimetlerini, doğal yaşamı abı hayatı, kendine reva görmediğini başkasına görmeden, RIZALIKLA paylaşıma dayalı olan Alev-i-lik; 6 bin yıl önce, Mısır, Sümer, Hititler uygarlıklarının son dönemlerinde, KÖLECİ toplumla ortaya çıkan, Bizans, Osmanlı, imparatorlukları ve T.C. ile halen devam eden ve görevi hâkim sınıfların çıkarları için halkı uyutmak olan, tek tanrılı semavi DİNLERE ve SÖMÜRÜCÜ güçlere karşı, Mezopotamya Anadolu’da gelişen Mazdek, Mâni, Babek Huremi, Karmati, H. Mansur, H. Sabah, Babai, BedredDin, Kalenderi, Dersimi, bir çok direniş isyan ve katliamlardan geçerek, bir çok devrimci hareketlerden belsemmiş, “Rea-Hak- hakikat yolu”, “Soraser – Kızılbaş) “Bektaşi” “ışık ehli Alev-i, vs. değişik isimler altında varlığını sürdürerek, felsefi sosyal kültürel bir toplum “inanç” öğretisi direniş hareketi olarak bugünlere gelmiştir.

HBV: Hünkâr Bektaş Veli ve yol erenleri 800 yıl önce “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Kadın erkek birdir bizde noksanlık senin görüşlerinde. Her ne ararsan kendinde ara Kudüs’te Mekke’de DİN ’de arama. Soydan gelen değil Yolda giden bu yolun ulusudur. Çalışmadan sömürerek geçinenler, RIZASIZ lokma yiyenler, 72 Millete bir bakmayanlar bizden değildir, vs. diye o günün şartlarına göre Alevi Bektaşi Kızılbaş YOL ’unu reform edip, KIRMIZI çizgi ile tanımlayıp belirlemişlerdir.
OSMANLI; tarihi Alevi katliamları ile doludur. Özelikle 1500’lü yıllarda 2 İslami, Sünni Osmanlı ile Şii Sefavi devletleri arasındaki savaşta, bazı alevi aşiretlerin Sefavi Şah İsmail’i desteklemesi ve yenilgi ardından gelen Osmanlı baskısıyla, bu yolun içine ‘’Allah Muhammed-Ali 12 imam, Hüseyin-i Kerbela” gibi Şii İslami asimilasyon takiye (kendin gizleme) unsurları girmiştir. Ve Osmanlı bazı Alevilere; Muhammed’in hiç çocuğu olmadığı halde “Evladı Resul” peygamber soyu şecereleri dağıtarak, Alevileri Din-İslam’a bağlamaya çalışsa da nafile. Sonuçta Osmanlı 1826’da, Alevi Bektaşi Kızılbaşları bir kez daha kıyımdan katliamdan geçirip, HBV dergâhı ocağına “incir ağacı” Cami minaresi dikmiştir. Aleviler yine de PES etmemiştir.

T.C. DEVLETİ: Tek dil/millet, tek din, tek bayrak, tek ulus devlet, tek adam, faşist TÜRK-İSLAM ideolojisine dayalı Kemalist T.C. devleti de; Pontus, Koçğiri, Rum, Ermeni, Ezidi Süryani Laz, Zaza, Kürt, diğer haklar topluluklar gibi Alevileri de katletmiş 100 yıldır Alevilerin varlığını inkâr edip, yasaklamıştır. Türk İslam Devlet Diyanet kurumunu kurmuş, HBV dergâhı başta olmak üzere, Alevi dergahlarını kapatmış. Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, 12 Eylül, Gazi, Gezi, 10’nlarca katliam ve 1960’lardan sonra köyden kente ve yurtdışına zorunlu ekonomik göçle birlikte Türk-İslam’ın hâkim olduğu şehirlerde, Aleviler daha fazla sistem, sokak baskısı, takkiye, Türk-İslami asimilasyona maruz kalmıştır.
Öyle ki 100-200 yıl sonra bu yıl 17-18 Eylül 2022’de, Hacıbektaş’ta bir araya gelen Alevi üst kurum yöneticileri; Arka planda Kemal Atatürk posteri, ve Osmanlının HBV dergahına diktiği O cami minareli konuşma kürsüsünden, T.C. ’nin 2’ci yüzyılı için iyi temennilerde bulunarak, Alevi toplumu açısından en azından görsel olarak, UTANÇ verici bir tablo sergilenmiştir.

1993 SİVAS KATLİAMI; Alevi toplumu ve örgütlenmesi açısından bir milat dönüm noktası oldu. Türkiye, Avrupa, Dünyada Aleviler; HBV-Anadolu KÜLTÜR Vakfı, PSA- KÜLTÜR Dernekleri -Alevi KÜLTÜR Dernekleri” Alevi cem KÜLTÜR Merkezi” vs. genelde KÜLTÜR ad-ismi altında, devrimci demokrat güçlerinde desteği ile yerel genel sivil toplum kurumu, halk kitle-örgütlenmesine, kon- federasyonlaşmaya gitmiştir. Alevileri her zaman kendine bir tehdit güvenlik sorunu olarak gören Türk İslam TC. devleti: Sivas katliamında sonra, İran’a gönderme yapıp, siz bunları Caferi-Ehlibeyt Şii/İslamlaştırılamıyorsanız, biz Sünni İslamlaştıralım deyip, geçmişte Hüseyin Doğan’a verdiği, Alevileri Türk İslamlaştırma görevini, oğlu Fetoscu İzzetDin Doğan verip, örtülü ödeneklerden besleyerek, 1995’te Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı, (adıyla çelişen) “Cem-Vakfı’nı” kurdurtmuştur. Ve son 20 yıldır Allah Kuran Peygamber AKP iktidarı, ilayık ırkçı muhalefeti, Alevi işbirlikçileri ile Alevileri Türk-İslam sentezi devlet ideolojisi içinde asimle edip bitirmeye çalışmaktadır.

 

KENDİNE ÖZGÜ/N İNANÇ: Bu süreçte Alevi üst kurumları pirleri vs. Alevilik nedir, ne değildir, bir din midir, bir inanç mı, öğretimidir, Kültürümdür nedir? Yol bir, sürek bin bir deyip, açık net bir ‘’Alevi YOL’u tanımı’’ yapmaktan kaçınmıştır.
Alevi kurumları hiç sorgulamadan, Cem-Vakfı’nın vs. ortaya attığı “Yolumuz Allah (Hak) Muhammed-Ali 12 imam, Muharrem orucu, Hüseyin-i Kerbela, Kurban Bayramı” vs. diye, İslami asimilasyonu, Alevilik olarak topluma sunmuştur.
Türkiye ve Avrupa Alevi üst kurumların her ne kadar Aleviliği “KENDİNE ÖZGÜ/N İNANÇ” olarak dillendirse ve/de Avrupa devletlerine böyle kabul ettirdik vs. deseler de; (Avrupa devletleri sen kendini nasıl tanımlarsan seni o şekilde kabul eder, seni tanır, fakat tanımlamaz.) Türkiye Avrupa Alevi kurumlarının Alevilik tanımı, yasal başvurusu, tüzük program, pratik uygulama ve yaptıkları etkinliklerine vs. baktığımızda, Allah (Hak) Muhammed-Ali, 12 imam, Muharrem orucu, Hüseyin-i Kerbela, Kurban Bayramı cemi, İmam Cafer Buyruğu, Atam-İzindeyiz vs. baştan sona ırkçı, din-İslami söylem, eylem, semboller içermektedir. Hem Alevi hem Müslüman olunmaz. Bu kendi özü ile çelişen, acil düzeltilmesi gereken yaman bir çelişkidir.
Alevilik kendine özgün “DİN’İ” bir inanç diyorsan, onun dogmatik tanrı anlayışını, dinin şartlarını, ibadetlerini vs. açıkça belirteceksin. Allah Muhammed Ali 12 imam Kerbela Kurban Bayramı vs. gibi DİN İSLAMİ terimleri eylem söylem sembolleri hiç kullanmayacaksın. Türkiye Alevi üst kurumları tek tek bazı talepleri dile getirse de, Aleviliği kendileri tanımlayıp, Aleviliğin/lerin Türkiye’de tanınıp varlığının resmen yasal kabul edilmesi, yasal güvenceye kavuşması için resmi bir başvuru yapmamıştır.

 

AKP: 100 yıldır Alevilerin varlığını tanımayan T.C. devletinin, güncel 20 yıldır Alevi çalıştayları vs. ile Alevileri oyalayan “Allah Kuran Peygamber” AKP iktidarının, bugün Alevilere ‘öpücükler” göndermesi Alevileri çok sevdiğinden olmasa gerek. AKP itidarı; Milli Birlik ve Beraberlik Çalışması adı altında, İzzettin Doğan, Ali Arif Özzeybek, Celal Fırat vs. gibi, yol düşkünü işbirlikçiler aracılığıyla, 1285 Alevi cemevini gezip sadaka dağıtması, Erdoğan’ın 9 ağustosta Hüseyin Gazi Canevi’ni ziyaret edip Pir postuna oturması, 13 Ağustos’ta Hacıbektaş dergâhı ziyareti, 7 Ekim’de Erdoğan’ın Şah Kulu Cemevi ziyareti, ve “Allahsız Muhammedsiz Alisiz Alevilik olmaz, Yüce yaradana, peygamber efendimize, manevi ve milli kırmızı çizgilerimize tecavüzden herkes ayağını denk almalıdır.” Alevilik tanımı ve Alevilere tehdit açıklamada bulunmuştur. Aleviliği tanımlamak, Alevilere tehditler savurmak T.C. devleti CB Tayip Erdoğan’ın haddine değildir, hukuksal açıdan sadece bundan dolayı yargılanıp görevinden atılabilir.
Alevileri için KARA gün; Erdoğan 9 Kasım 2022’de 112 sayılı KHK kararname ile “Kültür ve Turizm Bakanlığı altında “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” “Devlet Alevi Diyanet Başkanlığını” kurmuş oldu. Kararname, 16 kasımda TBMM’de bir torba yasası ile onaylandı. Oluşturulmak istenilen 53 kişilik kadro ve 112 sayılı kararnameye bakıldığında; programcı, grafiker, tercüman, veri hazırlayıcı vs. “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı” çizgisinde Alevileri asimle etme kontrol atına alma, haram lokma dağıtarak, Alevileri bölüp parçalayarak kendi Alevi’sini yaratma Alevileri devlete yedekleme, Türk-İslamlaştırmaya yönelik bir propaganda merkezi olduğu görülmekte.

AHİM KARARI: 100 yıldır Alevilerin varlığını tanımayan, TC. devleti (güncel AKP/RTE iktidarının) durup dururken 9 Kasım 2022 tarihinde bir KHK ile “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı yasası” çıkarmasının nedeni;
2005 Yılından Cem-Vakfı’nın TC. devlet Diyanet kurumunun çeşitli dini inançlara eşit davranmadığı ve “Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması talebi” Ayrıca Hasan ve Eylem Zengin/Türkiye (2007) ve Mansur Yalçın ve Diğerleri /Türkiye (2014) zorunlu din dersleri davaları. Sinan Işık’ın nüfus, kimliklerde DİN hanesi kaldırılması “Din dersi” “Cemevi” ve “Alevilere yönelik Ayrımcılık” başlıklı 3 dava, verilen AIHM kararlarına T.C. devletinin uymadığı için; Aralık 2021’de Avrupa Konseyi Bakanlar komitesinin, TC’ye AİHM kararlarının “icra” yerine getirmesi için Mart 2023’e kadar süre vermesidir.

AKP’nin “ALEVİ” YASASI; ile bir anlamda AHİM kararlarını yerine getirdiğini ileri sürecektir. Bakın 1285 cemevine yardım ettim diyecek. Ben Alevi inancını cemevlerinin tanıdım, ne olup olmadığını tanımlamadım diyecek, tanımlaması da zaten doğru olmaz. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı (ABK-CB) bir danışma kurulu, ben Alevi kurumlarını yönetip yönlendirmiyorum sadece danışıyorum diyecek. İsteyen Alevi inanç önderlerine kadro/maaş veriyorum diyecek. Cem-vakfı vb. İslamcı Alevi kurumlarını danışma kuruluna alacak, giderlerini karşılayacak. Bu “Alevi kanununda” diyanet kurumu ve zorunlu din dersine hiç değinilmiyor. Alevi kurumları devlet Diyanet kurumu altında olmak istemediklerini belirti, genelde ad/isimlerinde zaten “Kültür” geçiyor, kadro ve cemevlerinin giderleri Kültür bakanlığı bütçesinden karşılanıyor diyecek. Zorunlu din dersi yok, veliler dilekçe ile başvuru yaparsa çocukları din dersinden muaf tutulabiliyor denecek. Ayrıca din dersi müfredatına Aleviliği de ekledik diyecek. Ayrıca kimlik kartlarından din hanesini kaldırdık, nüfus kütüklerinde din bilgisi kayıtlarını da isteyen internet üzerinden “kendisi din’ni” değiştirebiliyor diyecekler. Bu şekilde AHİM Kararlarını yerine getirdik icra ettik diyecekler. En azında 3-5 yıl daha Alevileri ve AİHM’ni oyalayacaklardır. Sonuçta İran’da Şii İslam mollalarının türban dayatmasına karşı, kadınların isyan edip ayaklandığı bir dönemde; Sözde Laik Kemalist, 6 oklu CHP türbanı yasalaştırmayı önermesi, altılı masa Türk İslamcı millet ittifakının, kendi ana/yasal düzenleme önerilerinde “AKP’nin Alevi yasasına” sesiz kalmaları bu projeleri onay verdiklerini göstermektedir.
AKP İktidarının, yapmak zorunda olduğu bir işi, 2023 genel seçimleri öncesine bekletip, ekonomik kriz vs. dolayısı ile oy kaybına uğrayan AKP’nin AMACI; Alevilerden rızalık onay almadan, kendine işine geldiği gibi bir yasa çıkarması bunu Alevilere “lütuf, sadaka RÜŞVET” olarak sunup, seçim oy malzemesi yapmaya çalışması. Ve seçimler öncesi TÜRKÇÜ milli duyguları kabartarak oradan oy toplamak için, bölgede Kürd halkı ve HDP’ye karşı başlattığı savaşta, Alevileri bölüp parçalayıp Kürd Halkı ve HDP ile dayanışmasını engelleyerek, önümüzdeki seçimlerde tekrar iktidara gelmektir. Ezilen halklar birleşip buna izin vermeyeceğiz.

ÇELİŞKİLİ; Avrupa ve Türkiye büyük Alevi Bektaşi Federasyonları kültür dernekleri son dönemlerde yaptıkları ortak açıklamalarda, maalesef; Ne olduklarını, ne yaptıklarını, ne istediklerini bilmeyen çelişkili bir görünüm sergilemekteler. AABK ve Türkiye ABF federasyonları içinde hem Alevilik konusunda, hem genel örgütsel iç işleyiş de, ben merkezli kişisel kariyeri çıkarcı, ciddi sorunlar tartışmalar yaşandığını, bazı federasyon yöneticilerin kaygı ve uyarılarını açıkça dile getirdiğini biliyoruz. Türkiye’de halen tek bir Alevi çatı örgütü altında birlik sağlanamamıştır. Ortak bir Alevilik anlayışı geliştirilemediği ve Alevi toplumu güncel bilimle aydınlatılmadığı sürece Alevi toplumu kurumlarını tek bir çatı “Dünya Aleviler Birliği” adı altında da birleştirmek mümkün olmayacaktır. Alevi üst kurumları açık net bir şekilde Aleviliği tanımlayıp, taleplerini belirleyip, T.C. devletine yazılı toplu bir resmi başvuru yapmadan, devlet bizi niye tanımıyor diye yakınmaktalar. Biryandan Alevilik tanımlamalarında, Yolumuz Allah Muhammed Ali, 12 imam Muharrem orucu, Hüseyin-i Kerbela, Kurban Bayramı vs. İslami eylem söylem sembolleri kullanıyorlar. Aleviliği bir din cem/evlerini ibadet/hane olarak lanse ediyorlar. Diğer yandan Alevilik kendine özü/n bir inanç kırmızı çizgimiz diye DİN ve İNANÇ öğreti arasında bocalamaktadır.

KÜLTÜR: İsimlerinde çok da anlamlı “Kültür” kelimesi geçen bazı Alevi kurumlarımız; Diyanete bağlı olmak istemiyoruz diyorlar ve aynı zamanda Cemevlerini Kültür Bakanlığı altında bir Daire Başkanlığı’na indirgenerek, Diyanet İşleri Başkanlığı statüsü ile eş değer görülemediği, bunun cemevlerini “cümbüş evi” olarak görmenin hukuki kılıf” olduğu, Alevilik, “folklorik” “turistik” “basit bir topluluk “kültür öğesi” buluşma yeri değil” diye “KÜLTÜR” kelimesine, Alevi Bektaşi Kültür – Cemevi Başkanını Kültür bakanlığına bağlanmasına tepki gösteriyorlar. ABK-CB 112 sayılı KHK kararnamede “Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür” yazıyor. ABK-CB Başkanını 3 yıllığına Cumhur başkanı atar yazıyor. Burada önemli olan şu bu bakanlık daire değil, Aleviliğin DEVLET bağlı bağımlı olması sorun iken, bazı alevi kurumlarının Aleviliğe ısrarla DİNİ bir statü istemesidir. Peki din çok iyi, kültür kötümü? Din Nedir, kültür nedir açıp sözlüğe bakın, Alevilik din mi, kültür mü ona göre karar veririn.

EŞİT YURTAŞLIK; ilkesi, yurttaşların dili, dini, inancı, cinsiyeti ve ırkı nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmaksızın hakta ve özgürlükte eşit kabul edilmesidir. T.C. Alevi üst kurumları ve en son AABK’de 23 Ekim 2022 7.ci olağan genel kurulu sonuç bildirgesinde. Son zamanlarda çokça dillendirilen Alevilerin “eşit yurttaşlık hakkı” talebini şöyle özetliyor:
“6- AABK Genel Kurulu eşit yurttaşlığın belirleyici kriterinin, Alevilerin yasal ve anayasal düzeyde Türkiye’de Yargıtay, uluslararası alanda ise AİHM kararlarına uygun olarak, Cemevlerinin, Cami, Kilise, Sinagog ve Havra gibi ibadethane olarak kabul edilmesi olmazsa olmaz olarak kabul etmiştir.’’
3’cü madde de; “Aleviliğin tanınması, diğer DİN ve inançlarla eşit düzeye getiren hak eşitliği ile kamu tüzel kişiliği…. “
Ayrıca 9’cu maddenin devamında “… Aleviliğin kendine özgü bir inanç olma hakikatinin tartışılmasını kırmızı çizgi olarak kabul etmiştir!” Burada da açıkça görüldüğü gibi, Eşit yurttaşlık hakkı talebi ile “Alevilik Dini inanç, cem/evleri de onun ibadet yeri olarak tanınsın başka dini inançlara ne hak veriliyorsa bize de verilsin isteniyor.
Zorunlu vergiden finanse edilen Diyanetin, zorunlu din dersinin olduğu, laik olmayan bir din devletinden, eşit hak talep etmek onu meşrulaştırmaktır. Hele bir sorun; Aleviler DİN İslam’la cami ile eşit olmak istiyor mu?
Bugün Alevi toplumu kurumlarının içine düştüğü en büyük çelişki tam da bu; Aleviliği bir Din, Cem/evlerini ibadet/hane olarak algılanmasıdır.

DİN; Her şeyin, doğa, insan-üstü (ilahi vahi) bir tanrı (Allah) tarafından yoktan yaratıldığına, O tanrının melekler, kitaplar, peygamberler gönderdiğine, ahiret günü hesap soracağına, cehennem cezası, cennette huri mükâfatı vereceğine, hayır şerri kaderi her şeyi bilen, belirleyen yöneten o tanrıya ve buyruklarına şüphesiz mutlak doğru olarak inanmayı, ona kulluk edip tapınmayı (ibadeti) sistemleştiren toplumsal bir kurumdur. Din-İslam’ın imanın şartları bellidir: Allah’a, Meleklere, Kurana, Peygamberlere, Ahirete, Kadere iman. Şehadet etmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Oruç tutmak Hacca gitmektir.
Alevilik bugüne kadar ilahi dogmatik dinlerin hiçbir kural kaidesine uymamıştır. Kadınlı erkekli Sazlı sözlü semahlı lokmalı demli sorgulu görgülü cemlerine, peygamber vs. bile sokmamıştır. Dinin ibadetin tapınmanın, bugüne kadar doğaya insanlığa herhangi bir cana; bir aspirin hapı, bir AKUT köpeği kadar zerre hiçbir faydası olmamıştır, olmaz. Alevilik bir din değildir.

İNANÇ: Genel olarak bir düşünce, görüş, iddia, kişi veya öğretinin, kesin bilgiden daha zayıf olmakla birlikte, temelsiz sanıdan çok daha güçlü olan, elde var olan somut bilgi belgeler ışığında, doğruluğuna kanaat getirme, güvenme, gönülden bağlanma durumudur. Maalesef Türkiye’de “inanç̧” kelimesi daha çok dinle özleştiriliyor, bu nedenle Aleviler olarak “felsefi öğreti” kelimesini kullanmamız daha doğru olur.

BİLİM/FELSEFE: İnsan aklının erebileceği olduğu, araştırma ve gözlem yolu ile elde edilen gerçek, ve kesinlik nitelikleri gösteren düzenli bilgi, ilim. Felsefe: filosofía: filo=sevgi- sofia=bilgi, bilerek sevmek. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması, bilimsel ilkeler bütünlüğü, dünya görüşü, öğretidir. Özetle materyalist ve idealist 2 felsefi görüş vardır.
Birisi evrende var olan her şeyi, ve dini inancı kültürü bilimi vs. yoktan yaratan ideal bir akıl düşüncedir ‘’idealist” felsefedir. Maddesel varlığı olmayanı aklı düşüncesi olabilir mi? Cevap YOK.
İkincisi materyalist felsefe, maddesel varlığı olmayanın yoktan bir şey yaratılması ve maddesel var olanın, ebedi yok edilemeyeceği, canlıların aklın vs. maddesel varlığın etkileşimi, devri daim evrimi gerçeğidir. Alevilik materyalist felsefeye dayanır.

ALEV-İ ÖĞRETİSİ: Varoluşa doğal varlığa hakikate, bilime aydınlanmaya varlığa dayalı materyalist felsefi bir inanç öğretisidir. “Aleviler Vardır, Alevilik Haktır” söylemini de bilimsel varlık temeline yerine oturmalıyız. Aleviliğin şartları: Bilim sevgi yolunda gitmek, Abı hayatı rızalıkla paylaşmak. Kendine reva görmediğini başkasına görmemek, 72 millete aynı nazarla bakmak. Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır vs… Sorup araştırıp bir saat düşünmek, 1000 yıllık ibadetten üstündür.

CEM: kelimesi eski Farsçada; gökten gelen ısı alev ışık Cemre, Çem Şid, ve “ayin cem” sözcüğü toplanma, söyleşi, toplantı, tören, birikme, aydınlanma bir yere gelme anlamlarına gelir. CEM le ilgili Alevilikte birkaç mitolojik anlatım vardır.; Gökten bir ışık içinde elinde bir salkım üzümle gelen bir kız, üzümü ezip, şerbetini bir çobana içirir çoban kıza âşık olur. O zaman yaşayan Şah Cem Şid bunu kutsar herkesin üzüm fidanı dikmesini ister, fazla üzümler küplere konur. Açıp baktıklarında acı olduğu için zehir olarak kabul ederler. Padişah ölümcül hastalığa yakalanır, artık yaşamak istemez. Acı çekmeyip ölmek için Zehir niyetine küpteki üzüm şerbetinden bol bol içer, zehirlenip ölmek yerine iyileşir. O suyun adına da “abı hayat şerbeti, demi” denir. Bilindiği üzere Alevi 40lar cemi anlatımında da bir üzüm tanesi ezilip dem olarak içilir. Şarap içkiyi bulan Kral Cem Şid, ayrıca 21 Mart Newrozu yıl dönümü bayram ilan eder vs. Alevilikte Cem yapılan yerlere, ayrıca Kırklar Meydanı, Hak meydanı, Meydan Evi, Erenler Meydanı ER Bacı Meydanı vs. denir. Arapça matematikte CAM toplama bir araya getirme, CAMA toplandı bir araya getirildi, CEMAT CAMİ toplanıp bir araya gelinen yer CAMİ ile benzerlik taşısa da aynı değildir. Cami’de kadınlı erkekli sazlı sözlü semahlı lokmalı içkili demli bir araya gelinen “Cem olma” söz konu değildir.

CEMEVİLERİ: İnsanların toplayıcı avcı yaşamdan, yerleşik toplu yaşama geçtiği kadim tarihten bu yana, gün dönümü günlerinde doğada ve kış aylarında, köy odalarında, bir ocak ateş̧ etrafında, kadınlı erkekli sazlı sözlü semahlı lokmalı demli bir araya gelip, Gezgin bilge derviş pirler aşıkların öncülüğünde, toplumsal ortak yaşamlarını, siyasi, sosyal, kültürel, eğitim, hukuksal boyutu ile rızalıkla ile koordine etikleri sorgu görüden geçtikleri, okul eğitim sisteminin, radyo, TV vs. basın yayın, internetin vs. olmadığı köylerde dünyadan haber aldıkları, doğal unsurları kutsayıp doğa ananın 12 ayda verdiği ürünlerin “aşure” edilip, rızalıkla lokma paylaştıkları canların bilgi birikimlerini sevgi saygılarını birbirine aktardığı Muhabbet Mekanı idi Cemevleri. Alevi cemleri cemevleri, olmayan bir Allah’ın, öbür dünyada cenneti, hurileri vs. için, haftanın belirli gün saatlerinde ibadet tapınma yeri değildir. T.C. devleti Cem-Vakfı İzzettin Doğan “maşası” ile; “Her perşembe akşam Alevilerin delil kandil, ibadet gününü” diye cemevlerini camiye tapınma yerine, ibadethaneye çevrildi. İslam’da 3 ayların başlayıcı Recep ayının ilk “Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecesi” “Regaip Kandilidir” konuyla ilgili Diyanetin ve İslami kurumların açıklamalarına bakın. Alevi kurumları 17-18 Eylül 2022 Hacıbektaş toplantı sonuç bildirgesinde;” Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması” ve “nakdi yardımlar” talebi dile getirmişlerdir. Bu Alevi yolu RIZALIK ilkesine aykırıdır.

İBADET/HANE: Yoktan yaratıcı doğa insanüstü bir ilaha / tanrı/ Allaha varlığına, sözde onun buyruklarına inanmak ona kulluk etmek, ona ibadet edip tapınmaktır. En-El HAK düşüncesinde olan İnsan hakta, hak insanda diyen Alevilikte insanın kendi kendine de tapınması söz konusu değildir. Varlığın Alev-İ-yiz, Enel-Hak dedik, bizim tapınacak tanrı, din, iman, ibadet/hanemiz yoktur. Aleviler; en azından Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, DİN İslam’dan ibadetten, tapınmaktan kurtulabilir, kurtulmalıdır. Alevi kurumları ve cemevlerinin materyalist felsefi öğreti, sosyal, kültürel halk eğitim kültür merkezi sivil toplum kurumu olarak görünmesinde bu yönde statü almasında asılda hiçbir sakınca yoktur.

RIZALIK; Alevi yolu erkanı her düzeyde gönüllü kişisel RIZALIK ilkesine bağlıdır. Alevilik sosyal kültürel RIZALIK TOPUMUDUR. Bireysel Rızalık almadan, lokma bile yemeyiz, ve rızalığımız olmadan hakkımızı kimseye yedirmeyiz İSYAN ederiz. Din iman, inanmak veya inanmamak, bireysel bir tercihtir. Devlet insanlara belirli bir Dini inancı dayatamaz. İnsanların vatandaşların okul, hastane, yol, vs. ortak kamu hizmeti için verdiği zorunlu vergiden, belirli bir dine bütçe ayıramaz. Devlet bir ateist, Gayrimüslim veya Alevinin zorunlu vergisini, gidip gelmedikleri inanmadıkları, herhangi bir din, cami gideri, imamların maaşı veya belirli bir din dersi için kullanamaz.
Türkiye Alevi üst kurumları topluca rızalıkla, ortak bir kararla T.C devletine, Alevilerin hak ve talepleri için henüz herhangi yazılı resmi bir başvuru yapmamıştır. AKP iktidarı, güncel “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” yasasını AIHM kararına göre zorunlu fakat, somut yasayı çıkarmadan önce Alevi toplumu kurumlarının rızasını da almamıştır. Alevilerin verdikleri ZORUNLU vergilerinin; herhangi bir din ve din dersi için harcanmasına rızalığı yoktur. Zorunlu vergide vatandaşların kişisel bireysel gönüllü rızalık verme olanağı olmadığı için, Rızalıksız lokma yemeyen Alevilerin zorunlu vergiden bütçe ayrılması para talebi söz konusu olamaz, yoktur. Talep edenler Yol düşkünüdür.

GÖNÜLLÜ RIZLAIK VERGİSİ: Zorunşlu vergiye dayanan bir sitemle herkesi, her dini, veya inancı öğretiyi, hiç inanmayanı ateist satanisti vs. herkesi tatmin edecek, vatandaşların yasal önünde eşitlik ilkesini koruyabilecek bir sistem oluşturmak imkânsızdır. Fakat her dini kurum kendi kendini yönettiği, her türlü din ve dini eğitim vs. faaliyetlerini için tüm giderlerini kendi toplumundan gönüllü bağışlarla (veya gönüllü vergi ile) karşıladığı bir sitem sorunu çözer. Bu konuda devlet vatandaşlarına pratik teknik olarak örnek şöyle bir kolaylık sağlayabilir. Direk şiddet/e teşvik içermeyen, insan salığına doğal yaşama zararı olmayan, genel edep erkana aykırı olamayan, genel evrensel insan haklarına aykırı olmayan yasalara uyan, her türlü, dini, dinsiz, sosyal, politik, kültür, eğitim, sağlık doğal çevreyi koruma, Türk, Kürd dili kültürünü koruma vs. sorumlu demokratik seçilmiş yönetimi tüzüğü olan gönüllü tüm sivil toplum kurum ve faaliyetleri, ana/ yasal hak olarak onaylanır. Devlete verilen zorunlu verginin örnek %1 gönüllü vergi yapılır. İsteyen vatandaşlar gönüllü vergilerini, onaylanmış yasal faaliyet gösteren, çeşitli sivil toplum kurumlarına, (dini kurumlar, din dersleri dahil) istediklerine istediği miktarda seçip gönüllü vergi verebilir. Alevi toplumu kurumları böylesi bir pratik çözüme rızalık verebilir yoksa yok. Aleviler olarak ZORUNLU vergiden finanse edilen DEVLET Diyaneti, zorunlu Din Dersine asla RIZALIĞIMIZ YOKTUR OMALAMZ. Pir Sultanın zatlarımız (rızasız lokma) “haram” yeme itlerimiz. İnsanlığın, Aleviliğin ve Cemevlerimizin amacı toplumu bilinçlendirmek, ezmeden, ezilmeden ‘’Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’’ Dünyada tüm insanların barış̧ içinde insanca eşit mutlu yaşayacağı bir düzeni “Rıza Şehrini” inşa etmektir.

TAKİYE: İnsanın kendisini ya/da yakın çevresindekileri korumak amacıyla, tehlike anında dini inancını ya da mensup olduğu doğru bildiği herhangi bir görüşü, gizlemesi, tehlike arz eden durum geçene kadar, aklen kalben inandığın bir şeyi dil ile inkâr etmesidir. Alevi toplumu kurumları yüzyıllardır ve bugün takiye yapıyor, İslam Müslüman olmadığı hiçbir kuralına uymadığı halde, halde kendini İslami gösteriyor. Korkunun ecele faydası yoktur, Alevilerin yüzyıllardır takiye yapmaları Alevileri katliamlardan kurtarmamıştır. Aleviler artık gerçek kimlikleri ile ortaya çıkmalı ve kimliklerini dünya aleme kabul ettirmelidir.

ASİMİLASYON: (Fr. Lat. Asimillere) Etnik azınlık dil, inanç, ırk, kültür, sosyal sınıf grupların zaman içerisinde; Kendi dili, inanç benliğini özünü kültür tarih sınıf çıkar algısını vs. yitirmesi, Başkasına benzeşmesi, “benzer yapmak” DOMİNAT hâkim SINIF, dil, din, Kültürü içinde Erimek, ERİTMEK “TEK Tipleştirmek.” anlamlarına geliyor. Resmi devlet politikası Türk-İslam-laşmak/tırmak.
Hz. Ali kisvesi altına takiyeci dede ve yöneticiler Aleviliği Şii İslam’la başlatıp Kemalizm’e bulayarak içini boşaltılmış̧, Cemevleri cenaze yıkama, rant, yem-evleri, Türk-İslam devleti diyaneti asimilasyon merkezleri haline gelmiştir. Kurban Bayramı cemi, bayram namazı, haremlik selamlık oturma, başörtüsü takma zorlamaları, tekbir getirme, ruhuna tatiha, mevlit okutma, vs. İslami unsurlar bugün Aleviliğin içine girmiş̧ ve özünden uzaklaşmasına neden olmuştur. Alevi inancını yok etmek için birçok söylence ve mit yaratılmıştır. Dün Aleviler katledilirken bugün Alevi öğretisi katledilmektedir. Bu asimilasyon sadece devlet eliyle değil kimi Alevi dedeleri tarafından da yapılmaktadır. Alevilik İslam içinde gösterilerek dinsel bir unsur yaratılıp, Aleviliğin ilkeleri, toplumcu devrimci öğretileri yok edilmek, devlet diyanet kurumu içinde eritilmek istenmektedir. Dini ve ırkçı ası̇mı̇lasyona karşı; takı̇ye yapmanın değil gereçleri haykırmanın zamanıdır.

LAİKLİK; Alevilerin olmazsa olmaz, taleplerinden biridir; Din ve devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrılması, devlet diyanet kurumunun ve din derslerinin kaldırılması, devletin dini inançlara, inanmayanlara vs. eşit mesafede olmasıdır. Dinin zorunlu vergilerle finanse edilmemesidir. Atatürk’ün yaşamının son yıllarında kişisel olarak laik düşünceleri savunduğunu görüyoruz. Fakat kurduğu sistem ve uygulamaları ve T.C devleti anayasasında laik hukuk devleti vs. yazsa da T.C hiçbir zaman laik olamamıştır. Bugün Alevi kurumları bile, Din İslam şeriatının kanlı kılıcını sallayan, kasap Halife damat imam Ali posterleri ile Laik Demokratik Türkiye için buluşuyoruz, sloganı ile kurultay düzenleyerek, Laiklik konusunda da çelişkili olduklarını gösteriyor. Halife İmam Ali ile mi TC’ye laikliği demokrasiyi getireceksiniz. Anayasal güvence istiyoruz, diye hiçbir din adının geçmediği Anayasaya, Aleviliği din, Cemevileri ibadethane olarak yazdırınca T.C. daha mı laik olacak.

DİYAYET: Halkın zorunlu vergisinden finanse edilen, yaklaşık 11 bakanlıktan fazla bütçeye sahip olan, topluma insanlığa bir faydası “olmayan” sadece belirli bir dini inanca hizmet eden, yasalar önünde eşitlik ilkesine aykırı olan T.C. devlet Diyanet İşleri Başkanlığı DİB devlet kurumu olarak kapatılıp, lav edilmelidir. Her dini topluluk kendi kendini yönetmeli, tüm dini giderlerini kendi toplumundan gönüllü bağış gönüllü vergilerle karşılamalıdır. (Aslında “sözde” İslam dininde zorlama yok, haram yemek yasak diyenlerin (Müslümanların) Diyanetin kaldırılması konusunda herkesten daha çok ısrarcı olması gerekir.)

DİN DERSİ. Devlet cansız inançsız vs. bir sitem kurumdur, devletin belirli dini inancı olmaz. Aslında ‘’Dinde de ZORLAMA olamaz olamaması gerekir.” Fakat örnek T.C.’de, somut durum öyle değil, bu nedenle insan hakkı ve yasalar önünde eşitliği sağlayacak yasal düzenleme gerekli. Devlet herhangi bir dini öne çıkarıp, okullarda o din hakkında zorunlu din dersi veremez. Türkiye gibi çeşitli dinli, dinsiz insanlara saygı bilincinin yeteri kadar gelişmediği, olmadığı ülkelerde, seçmeli din derslerinde, çocuklarımız arasında gereksiz zararlı ayrımcılığa neden olabilir. Devlet okullarından en azında zorunlu vergi ile finanse edile zorunlu din dersi kaldırılmalıdır. İlk okulun son 9-10’cu sınıflarında devlet okullarında dünyadaki tüm din inanç öğreti, dinsizlik ateizm konularında genel tarafsız genel bilgi verilebilir, aslında bu yeterlidir gerisi 18 yaşını doldurmuş insanın kişinin kendi özgür seçimine bırakılmalıdır. Bunun dışındaki tüm dini eğim ve giderleri vs. yasal bir çerçeve ile kendi özel toplum kurularına bırakılmalıdır. Devlet vatandaşlarına, öğrenci velilerine kolaylık amacıyla, zorunlu verginin örnek %1’ni gönüllü vergi yapıp, velilerin o gönüllü vergi aracılığı ile istediği din ve okullarda hangi dini eğitimi istiyorlarsa, müfredatını kendi seçtiği o dini, inanç vs. kurumların ile belirlediği bir din eğitimi alması, seçmesi sağlanabilir. Bu şekilde kişisel bir tercih olan, Dinlerde, Din dersleri de, insan haklarına vs. aykırı olan DEVLET dayaması zorunluluk kaldırılabilir.

ANA/YASAL GÜVENCE; Genelde evrensel insan hakları yasalar önünde eşitlik ilkesi gereği, ana yasa ve alt yasalarda din dil ırk cinsiyet vs. adı yazılmaz, biri yazılırsa diğerleri de yazılmak, en azından var olanların hiç ayrım gözetmeksizin aynı eşit haklara sahip olduğu yazılması gerekir. Bu nedenle tek başına Alevi adı cemevlerinin vs. anayasaya yasalara yazılmasını talep etmek anlamsız olur. Fakat pratikte TC’de durum uygulama farklı: Aleviler; Yolumuz Allah Muhammed Ali yolu, Atam-İzindeyiz. Türbanda yasallaşsın derse. Allah Kuran Peygamber AKP TC. devleti, eyvallah deyip seve seve her talebini torba yasa yetmezse, çuvalla karşılayıp, Alevilik “din İslam’ın özüdür” cemevi ibadethanesidir diye, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı yasası çıkarıp, Alevi diyaneti bile kurar, AnaYasaya yetmezse KurAna bile yazar. Yeter ki Aleviler Türk-İslam devlet ideolojisine, diyanetine ve din derslerine karşı çıkmasın. Yasal güvence, bir din, dil, inançsal kültüre felsefi öğretti vs. bir sivil toplumun varlığını ve kurumlarının yasal faaliyet yürütme hakkını, saldırı ırkçı ayrımcılığa vs. karşı yasalar önünde eşitliğini güvence altına almaktır. Aleviler bugüne kadar bu hak güvence tanınmamış verilmemiştir.

ALEV-İ KIZILBAŞ KİMLİĞİ: Alev-i kelimesi, İslam’ın 4cü halifesi damat imam Ali onun evi, Ali’cilik veya, Ali taraftarlığı değildir. Türkçe Farsça Kürtçede “Alaw, Alaz Alev (ocaktan ateşten çıkan ışık, ışığa bağılı olan) anlamındadır ve Evrenin varlığın özü̈ Bigbang (Şahı-Merdan) galaksilerden, güneşten dünyaya, Atomun içindeki en ufak kuantum dalgacık titreşimlerine kadar var olan Işı enerji ve aydınlanma kültü̈ ile ilgilidir. Alev-i “ışık ehli” topluluklar bir ocağa (okula) bağlıdır. Cemlerde delil/çırağ̆ uyarırlar. Tarihte Alevi topluluklar; Mitra, A-Luvi, Zerdüş, Mazdek, Karmati “kiremit- kızıl alev gözlü. Babek Huremi (“Mutlu Kızıllar” (kızıl giyenler) SoraSer (güneş̧ nur kızıl alevden gelen baş) Kızılbaşlık, Arevi/Arevordi Paulikyan, Işık Taifesi, Işı ehli, Ehli Hak, Sıraç, Rea-Hak Hakikat bilim yolu, 12 köşeli güneş̧ ışık kültü̈, Qorasan (Güneşin yükseldiği yer), vs. hep bu ışık alev aydınlanma kültürü adlar sembolleri altında varlıklarını sürdüre gelmişlerdir. Lenin’in dediği gibi: “Dünya Alem birdir ne bir tanrı tarafından ne de bir insan tarafından yaratıldı. Belirli yasalara göre parlayan güçlenen ve sinen yeniden canlanan ve her zaman için sonsuza kadar canlı bir alevdir ve Alev olacaktır.” Felsefenin temel ilkeleri – Georgzer Politzer – Sol yayınları s. 192)
1500 yıllarda Şii İslami asimilasyonunla Aleviliğin içine giren “Ali” kelimesi dahi ‘’ Âlemi var eden, Sultan Alidir. Dünya kurulmadan var idi Ali. Ol zaman kandilde nur idi Ali’’ vs. onlarca deyişte vs. yine ışık kültü olarak kullanılmıştır. Alev ışık Enerjidir, bu nedenle aradaki farkı belirtmek için, araya çizgi koyarak “Alev-i” yazmalıyız. ‘ALİ’ adı deyimi, Şii Sünni İslami çevrelerce ve İslami söylem eylemlerle semboleler birlikte kullandığın surece, Aleviliği götürüp hiçbir ilgisi olmadığı Din İslam’a bağlar. Bu nedenle başta “Bizim Ali’miz” baka Ali diyeler, dini İslami söylemlerden sembollerden kurtulmalıdır. Halife Hz. Ali ’siz Alevilik olur, fakat Işık enerji ALEV’siz Alevilik olmaz.

KÜRD ALEVİLERİ: TC. Devletinin Türk-İslam asimilasyonu etkisiyle maalesef; aslen “Rea-Hak” hakikat yolu, “Soraser” “Kızılbaş” olan Kürd Alevilerin çoğu İslamlaşıp Türkleşmiştir, olmayanlarda sistem tarafından “terörist” ilan edilmiştir. Aynı şekilde aslen Şamanist doğa vs. inançlara mensup Türklerde, Müslümanlaşıp Araplaşmıştır. Geçtiğimiz dönemde Alevilerin %50’den fazlasını oluşturan Kürd Alevileri maalesef Alevi kurumlarından dışlanmıştır. “72 millete (tüm haklara insana) aynı nazarda bakmayan bizden değildir” anlayışında olan Alevilik; ırkların değil 40’ları hakların yoludur. Hiçbir insan halk ve toprak, bayrak diğerinden üstün değildir. Bu anlayışla yakın tarihimizdeki Rum, Ermeni, Süryani, Ezidi, Zaza, Kürt ve Alevi katliamlarını lanetleyip mahkûm etmeliyiz. Söylenenin aksine Türkiye’de Kürt sorunu değil, Türk’ten başkasına yaşama hakkı tanımayan, ırkçı, milliyetçi Türkçülük sorunu vardır. Aleviler olarak bizler Kürtlerin eşit, özgür yaşama arzusunun kanla bastırılmasını, Kürt dilinin kültürünün yasaklanmasını, Kürt siyasetçilerin tutuklanmasını şiddetle kınıyoruz. Kürt Halkı’nın Türklerle demokratik bir cumhuriyet içinde eşit koşullarda yaşamasını savunuyoruz. Ancak bu konuda son sözü söyleyecek olan Kürt halkıdır. Kürtlerin Türklerle diğer halklarla bir arada yaşama iradelerine saygı duyduğumuz, gibi kendi kaderini tayin, haklarına da saygı duyarız. Alevi kurumları olarak şöylem eylem ve mekanlarında ırkçı milliyetçi sembollere “milli bayrak veya devlet adamı vs. sembollerine yer vermelidir.

ALEVİ YOL ERKANINDAN ÇIKARILMASI GEREKEN EYLEM SÖYLEM ve SEMBOLLER.
Alevi üst kurumlarının Pirlerinin vs. görevi, yüzyıllardır Din-İslami asimilasyona maruz kalmış Alevi tabanı çoğunluk böyle biliyor, böyle inanıyor vs. diye “kitle kuyrukçuluğu” yapmayı bırakıp, Alevi tabanını yolun öz değerlerini, güncel bilimle harmanlayıp Alevi toplumunu aydınlatıp Din-İslam karanlığından kurtarmalıdır. “Çoğunluğun aynı yalana inanıyor olması, O yalanı gerçek kılmaz.” Güncel acil şu din-İslami ve ırkçı eylem, söylem ve semboller Alevi yol erkanından çıkarılmalıdır.
1.Din, 2. İslam/Müslüman, 3.Allah, 4. Muhammed /resul peygamber, 5. Hz. Ali, 6. Zülfikar, 7. Oniki imam, 8. Ehlibeyt, 9. İmam Hüseyin’i, Kerbela, 10.Muharrem orucu, 11. Hz. Fatma Ana 12. Duazı imam, 13.Miraç/lama, 14. Mersiye, Tevhit, 15. Kuranı Kerim, 16. Evladı resul, 17. Ondört masum pak, 18. Onyedi Kemerbest, 19. Halife, 20. Mezhep, Tarikat, 21. İbadet, 22. Kurban Bayramı, 23.Hicri takvim, 24. Sünnet kirvelik, 25. Cennet, Cehennem, 26. Secde, 27. salavat, 28 Kırksekiz Perşembe, 29. Halka namazı, 30. Cenaze namazı, 301. Ruhuna Fatiha, 32. Arapça İslami dil, 33. Dua Amin, Eyvallah, 34. Atatürk posteri, 35. Milli bayrak. Susmak-seyretmek-kabullenmek yerine; asimilasyoncu misyonerleri teşhir edip, Asimilasyona karşı direnmeliyiz. Alevilik kurumları, Cemevleri; Din-İslam’ı ırkçı milliyetçi eylen söylem yazılı görsel sembollerden korkusuzca arındırıp, ilkeli öncü bir duruş̧ sergilemelidir.

DAB: Devrimci Alev-İ-ler Birliği (DAB); Sivas katliamı sonrası Türkiye ve Avrupa’da oluşan Alevi hareketi içinden Alevilikte köklü bir reform, Devrim hareketi olarak 2014’te; DAB; Alevilik, Din İslami değildir. Irkçı milliyetçi Kemalist değildir. Alevilik sosyal paylaşımcı sosyalisttir. Kadın Erkek eşittir, Doğa çevreci ekolojik dengecidir. Bilim sevgi yoludur. Alevilikte köklü bir reform, her türlü Dini ve ırkçı asimilasyon söylem, eylem ve sembollerinin Alevi yo erkanından atılmalıdır vs. somut önerilerle ortaya çıktı.
8 yıldır ve halen, hem T.C devlet sistem çevreleri, hem Alevi üst kurumları vs. DAB’a yönelik saldırılarını sürdürüyor. DAB ve DAB’a yakın düşünceleri savunan canlarımızı, usulsüzce, her türlü tüzük demokratik kurallara aykırı, ve asılsız, iddia, dış güçlerden beslenen terörist vs. suçlamalarla Alevi kurumlarında atmaya kalktılar. Alevi kurumlarına açık kapalı yazı gönderip DAB’ın yaptığı yapacağı etkinliklere katılmamaları vs. istendi. Her şeye rağmen dar bir kadro ile de olsa, DAB Alevi toplumunu aydınlatmaya, bu yolda köklü bir reform yapılması için mücadelesini sürdürüyor / sürdüreceğiz. Kayayı delen suyun anlık gür akışı değil, damlaların sürekliliğidir. 2014 yılında (Aleviliğin Din İslam – İslam’ın Alevilik dışı) olduğunu savunanların oranı %1-2 iken; 2022 yıl başında yayınlanan; Metropol bir şehir olarak Alevi gerçeğini de yansıtan, “Berlin Alevi anketi” Alevilerin %25’inin Aleviliği (aynen DAB gibi) DİN İslami değil “felsefi bir öğreti” olarak algıladığını gösterdi. ABF, AABK, FEDA, Cem-Vakfı, Ehlibeyt Vakfı, gibi Alevi Kurumları Aleviliği şu veya bu şekilde İslami şemsiye altında görmektedir. DAB olarak bugüne kadar Alevi toplumunu aydınlatmanın dışında, birçok emekle yarattığımız, var olan Alevi kurumlarını bölüp parçalayacak, alternatif yerel ve genel örgütlenmelere gitmedik. Fakat var olan Alevi üst kurumları var olan bu %25 oranı ve Alevilikte reform taleplerini dikkate almasa, kısa bir süre sonra bu reform hareketi, Aleviliği ırkçı ve din-İslami unsurlardan silip süpürecektir.
Alevilik bilim, sevgi, sorgu, görgü yoludur. Alevi kurum yöneticileri, pirleri sorguya, görgüye, eleştiriye, öneriye açık olmalıdır, asimilasyona karşı mücadele eden, güncel bilim ışığında bu yolu reform etmeye çalışan kişi ve kurumları, hakikatçı Alevileri öcü gösterip dışlamayı bırakmalıdır. Alevi kurum yöneticileri, pirleri yanlışı, doğruyu, gerçeği nerede ne zaman görürse, bahaneler üretmeden, diline susturucu takmadan hakikati söylemeli, yanlış olana gerekli tepkiyi anında yerinde göstermelidir.
Yoksa “Manevi ve milli kırmızı çizgilerimize tecavüz edenler ayağını denk alsın” diye Alevilere tehditler savuran AKP Erdoğan rejimi ve asimilasyonla baş edemeyiz.

AMACIMIZ: Alevi kurumların görevi Bilim yolunda toplumu aydınlanmak, İslami asimilasyondan kurtarmaktır. Alevi toplumu kurumları Önce, Aleviliğin ne olup olmadığı konusunda netleşmeli, ortaklaşa kendini tarif edip ona göre ne istiyorsa kendisi resmi başvuru yapıp, taleplerinin arkasında da DİK durmalıdır. Aleviler olarak amacımız, Bilimi sevgi, ürettiğimiz değer ve dünya ve nimetlerini rızalıkla eşitçe paylaşmaktır.
Aleviliği asimilasyondan kurtarıp geçmiş özü ile buluşturup, güncel bilimsel temelde insanların bugün ve yarınlarına yararı olan ışık tutan bir konuma getirirsek Alevilik yaşar. Yoksa Bir din ibadet olarak algılarsak, birkaç sene içinde kendiliğinden yok olur. Bugün Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde dine inanan, ibadet edenlerin sayısı %5’i geçmiyor ve geçen her gün daha da azalacaktır.

KIRILMA NOKRASI: Alevi toplumu, tarihte olduğu gibi bugün bir “kırılma” sürecinden geçmektedir, bugün adını andığımız H. Mansur, Baba İshak, HBV, Börüklüce, Pir Sultan, Şah Kalender vs. Alevi önderleri de bu tür kırılma süreçlerinde ortaya çıkmıştır. Alevi toplumu kurumları gelinen güncel durumu iyi analiz edip, ortak bir çıkışla bu kırılma noktasından daha güçlü bir şekilde çıkmalıdır.

DAB OLARAK 25 ARALIK 2022 “BÜYÜK ALEVİ KURULTAYINA” ALTAKİ ÖNERİLERİMİZİ SUNUYOR BU YÖNDE KARARLAR ALMASINI UMUT EDİYORUZ.

1. Alevi toplumu kurumları olarak; AKP/MHP iktidarının uygulamak zorunda kaldığı AIHM kararlarını, Alevi toplumu kurumlarının rızalığını almadan, “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı yasası” çıkarmasını, Aleviliği tanımlamaya Alevi kurumlarını devlet yönetimi altına almaya çalınmasını, seçimler öncesi Alevilere lütuf sadaka olarak sunup, oy malzemesi yapmasını kınıyor redediyoruz, kabul etmiyoruz. AKP/MHP iktidarının bu sözde Alevilik yasasında yaralanmaya kalkan onun içinde olmaya çalışan her Alevi kişi veya kurumu yol düşkünü ile edip, kamuoyun teşhir edip yolun gereği yaptırımları uygulayacağımızı beyan ederiz.

2. Alevi toplumu kurumları olarak; Özünümüzdeki seçim sürecinden sonra, Aleviliği güncel bilim ışığında ve çağımızın şehir yaşam koşullarına göre güncelleyip, Alevilikle ilgisi olmayan din-İslami ve ırkçı milliyetçi söylem eylem sembollerden arındırıp, yasal hak ve taleplerimizi yeniden belirleyip T.C. devletine ortak yazılı bir tanınma başvuru yapıp, başvurumuzun arkasında da kararlılıkla duracağımızı şimdiden bildiririz.

3. Alevi toplumu kurumları olarak; T.C.’de Devlet Diyanet kurumunun ve okullarda Din derslerinin kaldırılması, gerçek anlamda laik bir sitem getirilmesi, her din inancın vs. kendi kendini yönetmesi tüm giderlerini de kendi toplumunda karşılaması, en azında bu alanda kişisel gönü vergi sitemi getirilmesi, olmazsa olmaz kımızı çiziğimiz, talebimizdir. (Tüm sivil toplum kurullarını kapsayacak, örnek %1 gönüllü vergi sistemine Aleviler olarak rızalık verebiliriz.

4. Alevi toplumu kurumları olarak; Aleviler olarak laik demokratik eşit paylaşımcı yeni anayasal bir düzen için başta Kürd halkı olmak üzere ezilen tüm halk kesimleri emekçilerle ittifaklar oluşturup birlikte mücadele edeceğimizi de kamuoyuna beyan ederiz.

5. AYRICA: Alevi kurumları kendi bağımsız basın yayın Alevi TV medyası ve internet bilgi bankası ve dünya Alevi kurumlar (iletişim) sitesi oluşturmalıdır.

6. Dünya çapında alev-ı̇ toplumu birlik ve kurumsallaşma kurultayları yapılıp, Dünya Aleviler Birliği DAB oluşturmalıyız.

7. Aleviler olarak hava Ateş su toprak 4 kapıda CAN, doğal çevre ile uyum içinde yaşam ekolojik denge bilincini toplumumuza aşılamalıyız Alevi kurumları altında Ekoloji ve Doğal yaşamı koruma kurulları oluşturulmalıdır.

8. Kadın erkek birdir bizde, noksanlık eksiklik senin görüşlerinde. Kurum tüzüklerine yönetimlerine %50 kadın/erkek kotası ve eş başkanlık eş pirlik sistemi getirmelidir.

9. Gençliği olmayanın geleceği olmaz. Kurum yönetimlerine gençlik kotası getirmeli gençlere çocuklara yönelik özel çalışmalar yürütülmelidir.

10. Alevi kurum Tüzüklerine bir kişi üst üste max 2 dönem başkanlık yapabilir maddesi getirmelidir.

11. Alevi kurumlarında “inanç, dedeler kurulu” Yol erkan kurulu olarak değiştirilmeli, Alevi Yol erkan hizmetleri yürütecek kişilere yönelik Alevi üst kurumlarınca ortak eğitim müfredatı hazırlanmalı, hizmet yürütecekler eğitime tabi tutulmalı sadece bu eğitimi alanlar hizmet yürütmelidir.

12. Tüm Alevi kurumlarında Bilim Kurulu oluşturmalı, bunlar kurum içinde veya dışında olan çeşitli alanlarda yüksel etiğimi olan kişilerden oluşmalıdır, üyelere çeşitli konularda eğitim kurs panel bilgilendirme çalışmaları yürütmelidir.
….

ALEVİLERİN GÜNCEL HAK VE TALEPLERİ İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ.
Alevi kurumları son 30 yıldır alttaki hak ve talepleri dile getirmiştir. Fakat bu talepleri için toplunca ve sistematik bir mücadele vermemiştir.

1. Alevilik semavi dinler-İslam dışı, kendine özgü/n, Vahdeti mevcut var olan maddesel varlığı, cümle canı insanı, en-hak bilen, devridaim evrim, enerji ışık, ateş, ocak ALEV toplumsal aydınlanma kültürüne ve kadimden bugüne dünya nimetlerini, doğal yaşamı abı hayatı, kendine reva görmediğini başkasına görmeden, RIZALIKLA paylaşıma dayalı materyalist felsefi bir inanç öğretisidir. Demokratik insan hakkı olarak, Alevi öğretisi, Cemevleri ve Alevi dernekleri, “Alev-i kurumu” olarak, VARLIĞI, Türkiye başta olmak üzere Alevilerin yasadığı tüm ülkelerde resmen tanınıp, yasal güvence altına alınmalıdır.

2. Devletin iktidarın dini, inancı vs. olmaz. Zorunlu vergiden finanse edilen, 11 bakanlıktan fazla bütçeye sahip, Alevileri ve diğer inanç̧, inanmayanları görmeyen, %99 herkesi Müslüman ilan eden, Devlet Diyanet kurumunun kaldırılmalıdır. Her dini inanç̧ kendi kendini yönetmeli, inanç öğretisini kendi anadilinde yapabilmelidir ve tüm dini/inançsal hizmet giderlerini kendi toplumundan karşılamalıdır. (Veya zorunlu verginin %1 tüm sivil toplum kuruluşlarına açık, gönül rızalık bağlı vergi haline getirilmelidir.)

3. Devlet okullarında zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır. Resmi okullarda, ilk okul 9-10 son sınıflarında dünyada var olan değişik din, inanç̧, öğreti ateizm vs. hakkında genel tarafsız bilgi verilebilir. Bunun dışında devlet okullardan her türlü belirli din dersi kaldırılmalıdır. Her dini toplum kendi eğitimini kendi kurumunda verip giderlerini kendi karşılamalıdır. ((Devlet vatandaşa kolaylık olsun diye, vatandaşlarında aldığı zorunlu verginin örnek 1%’ni, GÖNÜLÜ SEÇMELİ vergi yapıp, sosyal kültürel eğitimsel doğa sağlık, dil, dini inançsal dinsiz vs. her türlü sosyal kültürel toplumsal salık doğa vs. sivil toplumu kurumuna GÖNÜLLÜ VEGİ SİTEMİ içinde, eğitim müfredatını belirli yasal çerçeve içinde ve kendi kurumlarının belirlediği yönde, devlet okullarında velilerin gönüllü vergi ile finansa edilen, seçmeli din dersi sitemine Aleviler olarak rızalık verebiliriz.))

4. Devlet ve din işleri tamamen birbirinden ayrılmalıdır. Eğitim sistemi özerk çağdaş̧ laik ve ana dillerde parasız verilmelidir. Kamu hizmeti veren hiçbir kurum kimse, dini inanç̧ veya siyasi kimliğini öne çıkarmamalıdır, kimseye de dini inancı sorulmamalıdır. TC. devleti hiçbir zaman Laik olmadı, olmalıdır.

5. 95 yıldır TC’de zorunlu vergiden Diyanete aktarılan Alevilerin ve diğer inançların vergi payı Alevi ve diğer toplumlara kurumlarına geri ödenmelidir.

6. Alevi köy ve mahallelerine, CAMİ vs. yapımı durdurulmalı yapılanlar kaldırılmalıdır.

7. Hacıbektaş̧ dergâhı başta olmak üzere, devletin el koyduğu tüm Alevi dergâhları, mekânları Alevi kurumlarına devredilmelidir, Alevilerin yaşam alanları korunmalıdır. Aynısı diğer inançlar içinde geçerlidir.

8. Kimliklerden ve resmî belgelerden, din hanesi tamamen kaldırılmalıdır. Hiç̧ kimse hiçbir şekilde dini inancını, inançsızlığını alçılamak zorunda bırakılmamalıdır, rızalık verilmeden hiçbir yere de kaydedilmemelidir.

9. T.C. yasalarından, okul kitaplarında medyada vs. Alevileri (diğer inanç ve inanmayanları) rencide eden hakaret, ayrımcılık kaldırılmalıdır, bunu yapanlar cezalandırılmalıdır.

10. Sokakta Okulda işyerlerinde, askeriyede, kamu sektöründe Alevilere yönelik kültürel, ekonomik, siyasal ayrımcılık, Alevi çocuklara kadınlara giyim kuşam vs. dolayı hakaret taciz nefret söylemleri, Oruç namaz ezan baskısı her türlü ayrımcılık durdurulmalıdır yapanlara cezai işlem uygulanmalıdır.

11. Koçgiri, Dersim, Malatya, Maraş̧, Çorum, Sivas, Gazi, Gezi Alevi ve diğer azınlıklara yönelik TÜM katliamlar yüzletilmeli, katliamların sorumluları, 12 Eylül darbecileri yargılanıp cezalandırılmalıdır.

12. Sivas’ta 33 canımızın yakıldığı Madımak Oteli UTANÇ müzesi yapılmalıdır.

13. Alevi takvimsel anma günleri: 12-14 Şubat Hızır, 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar günü, 21 Mart Nevruz/aşure günü̈, 1 Mayıs Dünya Emekçiler günü̈, 4 Mayıs Dersim ve diğer soykırımlarla yüzleşme günü, 16-17 Ağustos Kadıncık Ana HBV şenlikleri, 21 Eylül Mihrican bayramı Dünya barış günü, 21 Aralık Gagan gibi Alevi anma günleri tanınıp resmî ücretli tatil olarak ilan edilmelidir.

14. Toplumun %85’nin oluşturan, işçi emekçiler den yana, sosyal adalet, temel insan hak ve özgürlüklerine dayalı yeni bir anayasa yapılmalıdır.

15. Aleviler öğretileri “Rıza şehri” gereği; her zaman emek, sosyal paylaşım, eşit hak, özgürlükten yana bir sosyal ekonomik düzeni savunur.

16. Kürt halkının özerklik (kendi kaderini tayin hakkı) Anayasayla güvence altına alınmalıdır. Kürt sorunu barışçıl demokratik bir şekilde çözülmelidir.
Alevi toplumu ve kurumları olarak bu talepler için güç̧ birliği ittifaklar oluşturup taviz vermeden bu hak ve talepler için birlikte KARARLI bir mücadele etmeliyiz ve edeceğiz.

Kurtuluş yok!
Tek başına!
Ya hep beraber!
Ya hiçbirimiz!
Üsteki DAB öneri ve Alevilerin hak-taleplerini kamuoyu ve “Büyük Alevi Kurultayının” takdirine sunuyoruz.

Devrimci Aleviler Birliği (DAB) yk. 22.12.2022