3. ALEVİLİKTE NE VAR NE YOK ? (Mehmet Yapıcı – DEVRİMİ )

3. ALEVİLİKTE NE VAR NE YOK ?

5. Alevilikte Cennet ve Cehennem Yok
Hakikatçi Alevilikte, cennet ve cehennem kavramları fiziksel bir yer ya da ölüm sonrası bir ödül-ceza sistemi olarak görülmez. Bunun yerine, insanın eylemleriyle yarattığı huzur veya sıkıntının bu dünyada yaşandığı bir anlayış benimsenir. Alevi felsefesi, insanın ahlaklı yaşama sorumluluğunu, dışsal ödül ya da cezalarla değil, içsel bir farkındalıkla temellendirir.
Ödül ve Ceza Yerine Hakikat Arayışı
Cennet ve cehennem kavramları, genellikle iyi davranışların ödüllendirileceği ve kötü davranışların cezalandırılacağı bir sistemin parçası olarak sunulur. Hakikatçi Alevilik ise bireyi, dışsal bir ödül veya cezadan bağımsız olarak hakikati ve iyiliği aramaya davet eder. Ahlaklı bir yaşam, insanın iç huzuru ve toplumsal barış için kendi başına bir amaçtır.
Cennet ve Cehennem Bu Dünyadadır
Alevilikte, cennet insanın barış, adalet ve sevgi içinde yaşadığı bir dünyayı; cehennem ise bencillik, zulüm ve nefretle örülü bir yaşamı temsil eder. İnsan, eylemleriyle kendi cennetini veya cehennemini yaratır. Bu anlayış, bireyin sorumluluğunu güçlendirir ve yaşadığı dünyayı dönüştürme iradesini yüceltir.
İçsel Huzur ve Sıkıntı
Alevi felsefesi, insanın vicdanını hakikatin merkezi olarak görür. İyi bir yaşam sürdüren insan, içsel bir huzura (manevi cennet) ulaşırken; adaletsizlik, bencillik ve kötülük içinde yaşayan insan, vicdan azabıyla (manevi cehennem) karşı karşıya kalır. Bu, kişinin yaşam deneyimlerinden öğrenmesini ve daha bilinçli bir yaşam sürmesini sağlar.
Evrensel ve Doğal Bir Yaklaşım
Cennet ve cehennem, doğanın işleyişinde de gözlemlenebilir. Doğa, insanın uyumlu eylemleriyle canlanır ve güzelleşirken, bencil ve yıkıcı davranışlarla zarar görür. Alevilikte bu döngü, insanın doğayla olan ilişkisine dikkat etmesi gerektiğini hatırlatır.
Sonuç
Alevilikte cennet ve cehennem kavramlarının olmaması, bireyin ahlaki eylemlerini dışsal bir otoriteye dayandırmaktan ziyade, kendi içsel sorumluluğuna ve toplumsal katkısına yöneltir. Hakikat, sevgi ve adalet temelli bir yaşam, insanın bu dünyadaki en büyük ödülü kabul edilir.
6. Alevilikte İmam ve Papaz Yok
Hakikatçi Alevilikte, dini otoriteler veya hiyerarşik unvanlar bulunmaz. İmam ya da papaz gibi aracılar yerine, topluluğun manevi rehberleri olan pir, dede veya baba figürleri vardır. Ancak bu rehberlik, bireylerin özgürlüğünü sınırlayan bir otorite değil, bilgelik ve deneyimle topluma yol gösterme sorumluluğudur.
Hiyerarşinin Reddi
Alevilikte, birey ile hakikat arasına herhangi bir aracı girmesi gerekmez. Her insanın içinde hakikate ulaşma potansiyeli bulunur. Bu nedenle, otoriteye dayalı bir imam ya da papaz sistemi yerine, eşitlik ve bireyin kendi yolculuğuna saygı ön plandadır.
Rehberlik ve Paylaşım
Pirler, dedeler ve babalar, topluluğa manevi rehberlik yapar. Ancak bu rehberlik, bilgi ve deneyime dayalıdır. Alevilikte, bilgelik ve adalet, rehberlerin en temel nitelikleridir. Rehberlik eden kişi, topluma hizmet eden bir can olarak görülür; topluluğun onayını almadan bir otorite kuramaz.
Rızalık ve Katılım İlkesi
Alevi toplumunda rehberlik yapan kişiler, rızalık ilkesiyle kabul edilir. Bu, bireylerin zorunlu itaate değil, gönüllü katılıma dayalı bir toplumsal düzen içinde hareket etmesini sağlar. İnsanlar, rehberlerini sorgulama ve gerektiğinde değiştirme hakkına sahiptir.
Doğrudan Hakikat Arayışı
Hakikatçi Alevilikte, insan hakikate ulaşmak için herhangi bir aracıya ihtiyaç duymaz. Doğa, evren ve yaşam, en büyük öğretmenlerdir. İnsan, aklını, vicdanını ve gözlemlerini kullanarak hakikati doğrudan deneyimleyebilir.
Sonuç
Alevilikte imam ve papaz gibi otoritelerin olmaması, bireyin hakikate ulaşma yolculuğunu özgürleştirir. Toplum, bilgelik ve deneyime dayalı rehberlik ile desteklenir, ancak bu rehberlik hiçbir zaman bireylerin özgürlüğü üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaz. Rızalık, eşitlik ve sevgi ilkeleri, Alevi topluluğunun manevi düzeninin temelini oluşturur.
7. Alevilikte Kul ve Köle Yok
Hakikatçi Alevilikte, insanın özgürlüğü ve onuru kutsaldır. Hiçbir insan, bir başkasına kul ya da köle olamaz. Alevilik, insanı doğrudan hakikatin bir parçası olarak görür ve bireyin kendi yaşamının sorumluluğunu üstlenmesini savunur. Bu anlayış, insanı insan yapan değerlerin yüceltilmesiyle toplumsal eşitliği temele alır.
İnsan Özgür ve Eşittir
Alevilikte tüm insanlar “can” olarak kabul edilir. Bu, herkesin eşit olduğu ve kimsenin bir başkasına üstünlük taslayamayacağı anlamına gelir. İnsanlar arasında ayrım yapan, bir kısmını kul veya köle statüsüne indirgemeye çalışan anlayışlar reddedilir.
Kul Anlayışının Reddi
Geleneksel dinlerde sıkça görülen “kul olma” anlayışı, insanı otoriteye bağımlı hale getirir. Hakikatçi Alevilikte ise insan, kimsenin kölesi olmadığı gibi, hiçbir otoriteye de boyun eğmek zorunda değildir. İnsanın kendi aklı, vicdanı ve sorumluluğu, hakikati bulmasında rehberdir.
Köleliğe Karşı Direniş
Tarih boyunca Aleviler, toplumsal eşitsizliklere ve insanları köleleştiren sistemlere karşı direniş göstermiştir. Köleliğin ve baskının her türüne karşı durmak, Alevi felsefesinin temel bir prensibidir. Alevilik, her bireyin doğuştan sahip olduğu özgürlüğü savunur ve bu özgürlüğün korunması için adaletin hayata geçirilmesini ister.
Rızalık Üzerine Kurulu Bir Toplum
Alevi toplumu, bireylerin özgürlüğünü temel alan bir rızalık düzeni üzerine inşa edilmiştir. Bu düzende herkesin eşit söz hakkı vardır ve kimse zorla bir otoriteye ya da düzene tabi tutulamaz. Bu, bireylerin topluma özgür iradeleriyle katkıda bulunmalarını sağlar.
Doğanın Bir Parçası Olarak İnsan
Alevilikte, insan sadece toplumsal bir varlık değil, doğanın bir parçası olarak da eşitlik ve özgürlüğe sahiptir. İnsan, evrendeki her şeyle birlikte var olan bir can olarak görülür. Bu bütünsel bakış, insanın doğayla uyum içinde yaşaması gerektiğini de vurgular.
Sonuc : Alevilikte kul ve köle anlayışının olmaması, bireyin özgürlüğünü ve onurunu yüceltir. İnsan, ne bir otoriteye ne de bir başka insana boyun eğmek zorundadır. Alevilik, insanın kendi hakikat yolculuğunu özgürce sürdürebileceği bir düzeni savunur ve tüm baskı sistemlerine karşı eşitliği ve direnişi temel alır.
Aşk ile
DEVAM EDECEK