İslam’dan, Kurandan, Hadislerden İnciler (2). (Arif Tekin)
ABDULLAH b. ÜBEY b. SELÛL(ö.9/631) (27 Temmuz 2024 / A. Tekin)
Madine’li olan Abdullah b. Übey b. Selul tüm hazırlıklarını yapmıştı, Medinelilerin başına geçecekti. Muhammed Medine’ye hicret edince hesabı alt üst olur/suya düşer.
Bir gün onun oğlu Muhammed’e diyor ki, içtiğin su kabında biraz su bırak ben götürüp babama vereyim belki kalbi yumuşar da Müslüman olur. Muhammed içtiği sudan biraz bırakır ve oğluna verir (götür bana ver der). Adam gider babasına :” Baba bu su Muhammed’in artığıdır. Sen bundan iç belki kalbin yumuşar Müslüman olursun” der.
Babası:” Oğlum! Muhammed’in içtiği suyun artığını bana getirmek yerine annesinin (kendi hanımını kastediyor) idrarını bana getirseydin daha iyi olurdu” der. Tabii ki onun bu sözü oğlunun zoruna gider.
Kendisi gidip Muhammed’e: ” İzin ver de babamı öldüreyim” der. Bazı hesaplardan dolayı(karışıklık çıkar diye. Çünkü önemli bir adam, liderliğe soyunan biri) Muhammed izin vermez. Başka bir örnekle devam edelim.
Ebubekir’in babasının adı Ebu Kuhafe’ydi ve inanmayanlardandı. Bir gün Muhammed’in aleyhinde konuşunca; Ebubekir babasına öylesine sert bir yumruk indirir ki, adam yüzüstü yere yığılır. Sonra Muhammed’in yanına gidip” Allah’a yemin ederim ki, o sırada elimde kılıç olsaydı babamı öldürecektim” der. Yorum yok; kim nasıl anladıysa.
Bu bilginin geçtiği kaynaklardan bazıları:
İlk dönem Kur’an yorumcusu (müfessir) İmam Süddî (ö.127/745) kendi Kur’an tefsirinde yazmış.
Daha sonra gelen Kur’an yorumcularından İbni Münzir (ö.318/930), Maverdi (ö.450/1058), Vahidi(ö.468/1076), Zemahşeri(ö.538/1144), İbni-l Cevzi(ö.597/1201), Kurtubi(ö.671/1273) ve Suyuti de tefsirlerinde (Mücadele suresi ayet 22 açıklamasında) yazmışlar.
Yine meşhur İmam Nevevi (ö.676/1277) el-Mec’mu’ adlı hacimli kitabında buna yer vermiş (c.21/155).
Dikkat çekici bir dialog (01 Ağustos 2024.A.Tekin)
Ebu Bekir er-Razi (ö.313/925.) ile Ebu Hatım er-Razi(ö.322/933) arasında yaşanan tartışmalardan kısa bir örnek.
-Ebubekir er-Razi soruyor: Allah’ın bazı kimseleri peygamber olarak seçip bütün insanlardan üstün tuttuğunu, peygamberleri önder yapıp insanları onlara muhtaç kıldığını nereden biliyorsunuz? Peygamberler yüzünden insanların birbirlerine düşmesini, düşmanlık duygularının gelişip savaşların artmasını ve bu sebeple insanlığın helâk olmasını ilâhî hikmetle nasıl bağdaştırıyorsunuz?
-Ebû Hatim er-Razi: Sana göre, hikmeti gereği olarak Allah ne yapmalıydı?
-Ebu Bekir er-Râzî cevap veriyor: Allah’ın hikmet ve merhametine yakışır şekilde, dünya ve ahirette yararlı ve zararlı olan şeylerin bilgisini bütün kullarına (ayırım yapmaksızın) ilham etmek ve insanları birbirinden üstün tutmaması gerekirdi. Böylece insanlığı felakete sürükleyen inanç ayrılıkları ve çekişmeler ortadan kalkmış olurdu diyor.
Bunu, zamanımızdan yaklaşık 11 asır önce yaşayan kafa ile günümüz kafayı karşılaştırmak için yazdım. O zaman dini, hatta tanrıyı bile bu şekilde eleştirebilmişler. Ama günümüzde insan Hz. Muhammed’in bir hadisine (o da sağlam mı değil mi bilinmeden) laf söyleyemiyor. Malum başı belaya girer.
Bunu,”Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Ali ve Ailesi” adlı çalışmamın ilk sayfasında yazmıştım.
(Ebubekir er-Razi, Felsefe risaleleri, s. 286, çeviri Prof Dr Mahmut Kaya, Matsis Matbaa Hizmetleri, İst/ 2016)