02. SEMAVİ DİNLER VE ALEVİLİK…..?
HRİSTİYANLIK Mehmet Yapıcı ( Devrimi )
Hristiyanlık, Yahudiliğin içinden doğmuş ve kendi kimliğini inşa etme sürecinde, Yahudilikle ciddi bir çatışma yaşamıştır. Ancak bu dinin, tarih boyunca kan ve savaş yoluyla yayılması, inanç sistemi olarak sunduğu sevgi, hoşgörü ve eşitlik söylemleriyle ciddi bir çelişki içerisindedir. Özellikle Orta Çağ boyunca, Hristiyanlık adı altında gerçekleştirilen katliamlar, Haçlı Seferleri gibi kanlı süreçler, bu dinin tarihine silinmez bir leke olarak kazınmıştır.
Haçlı Seferleri ve Din Adına Kan Dökme
Hristiyanlık, geniş coğrafyalara yayılırken, barışçıl yöntemler yerine, sıklıkla şiddeti ve baskıyı tercih etmiştir. Haçlı Seferleri, dinin otoritesini pekiştirme amacıyla, milyonlarca insanın ölümüne yol açan bir dizi savaşlar zinciridir. Bu seferler, yalnızca Müslüman topluluklara karşı değil, farklı kültürlere, inançlara ve hatta kendi içindeki muhaliflere karşı da büyük bir tahribat yaratmıştır. Kilise, bu süreçte sadece dini bir kurum değil, aynı zamanda siyasi bir güç merkezi haline gelmiştir.
Demokrasi ve Kilisenin Güç Kayıpları
Hristiyanlık, uzun yıllar boyunca Avrupa toplumlarını baskı altında tutmuştur. Kilise, halkın yaşamının her alanını kontrol eden bir otoriteye dönüşmüş, dogmatik inançlarıyla özgür düşünceyi kısıtlamıştır. Ancak, 16. yüzyıldan itibaren Avrupa’da yükselen Rönesans ve Aydınlanma hareketleri, kilisenin bu baskıcı kontrolüne karşı ciddi bir meydan okuma başlatmıştır. Demokrasi yanlıları ve bilimsel düşüncenin yükselişi, kilisenin etkinliğini sınırlandırmış, dini dogmalar yerine akıl ve bilimin öncülük ettiği bir toplumsal yapı oluşturulmuştur.
Rönesans: Dini Baskıyı Aşmanın Dönüm Noktası
Rönesans, Hristiyanlığın kontrolünden çıkmaya çalışan bir toplumun, sanatta, bilimde ve düşüncede özgürleşmeye başladığı bir dönemi simgeler. Bu evrede, bireysel aklın ve özgür düşüncenin önem kazandığı, kilisenin otoritesinin sorgulandığı bir süreç yaşanmıştır. Hristiyan toplumlarının modernleşmesi, Hristiyanlık sayesinde değil, tam tersine, Hristiyan dogmalarını aşarak mümkün olmuştur.
Bilim ve Aklın Zaferi
Hristiyan toplumlarının bugünkü gelişmişlik seviyesine ulaşmasının temel nedeni, dini gericilikten kurtularak bilime, akılcılığa ve demokratik değerlere yönelmeleridir. Kilisenin “tek doğru” iddiasına karşı, bilimsel temele dayalı yöntemler benimsenmiş ve bu süreçte din, kamusal alandan büyük ölçüde uzaklaştırılmıştır.
Alevilik ve Hristiyanlığa Karşı Duruş
Hakikatçi Alevilik, Hristiyanlığın tarih boyunca sergilediği bu otoriter ve kanlı yöntemleri reddeder. Alevilik, insanı merkeze alır; bireyin özgür iradesini, doğayla uyumunu ve toplumsal barışı esas alır. Dogmatik inanç sistemlerinin aksine, sevgi, adalet ve rızalığı temel bir ilke olarak benimser. Aleviliğin yolunda, şiddet ve zorbalığa yer yoktur; onun yerine insanlık değerleri yüceltilir.
Sonuç olarak, Hristiyanlığın tarihsel süreçteki olumsuz mirası, dogmalara dayalı sistemlerin insanlığa ne kadar zarar verebileceğini gösteren önemli bir örnektir. Ancak Alevilik gibi sevgi, paylaşım ve evrensel rızalık temelli felsefeler, bu tür otoriter inanç sistemlerinin tam karşısında, insanlık için bir umut ışığı olmaya devam etmektedir.
Aşk ile Mehmet Yapıcı ( Devrimi )