Ozanların Dili 7.   – Ozan İbreti – Minareye çıkıp bize bağırma (Mehmet Yapıcı – Devrimi)

Screenshot

Ozanların Dili 7.   – Ozan İbreti – Minareye çıkıp bize bağırma

1. Dörtlük
Minareye çıkıp bize bağırma
Haberimiz vardır sağır değiliz
Sen kendini kayır bizi kayırma
Allah’la biz ayrı gayri değiliz
Yorum:
Bu dörtlükte İbreti, dini söylemleri yücelterek yapılan gösterişli propagandalara karşı çıkar. İnsanların vicdanı ve aklı zaten hakikate yöneliktir; dolayısıyla bağırarak veya baskıyla bir hakikat anlatılmasına gerek yoktur. “Allah’la biz ayrı gayrı değiliz” ifadesiyle, insanın doğasıyla hakikatin bütünleşik olduğu vurgulanır. İnsanın özünde hakikat ve Hakk’ın zaten mevcut olduğunu belirtir.
2. Dörtlük
Eğer insanlıksa doğru niyetin
Nefsini ıslah et varsa kudretin
Bana lazım değil senin cennetin
Huriye gılmana esir değiliz
Yorum:
Burada insanlığın ve doğru niyetin temeli, kişinin kendi nefsini terbiye etmesiyle ilişkilendirilir. Nefsine hakim olamayan birinin, başkalarına iyilik öğretmesi mümkün değildir. Ayrıca İbreti, dünyevi veya uhrevi ödüllere bağlı bir inanca ihtiyaç duymadığını açıkça ifade eder. Cennet, huriler ve gılman gibi kavramlar maddi zevklere dayalı bir motivasyonun simgesi olarak görülür ve hakikatin özünden uzaklaştırıcı olarak değerlendirilir.
3. Dörtlük
Arapça duaya değiliz mecbur
İster Müslüman bil isterse gavur
İnsanı hor görmek en büyük kusur
Buna inanmışız münkir değiliz
Yorum:
Bu dörtlükte İbreti, dil ve ritüeller üzerinden inançları sınıflandırmanın yanlışlığını eleştirir. Hakikate ulaşmak için belirli bir dilin, bir ritüelin ya da bir kimliğin gerekli olmadığını ifade eder. İnsanın değerini, ırkına, dinine veya diline göre ölçmenin büyük bir hata olduğunu belirtir. İnsanı yüceltmek ve hor görmemek, inancın özüne sadık kalmanın bir şartıdır. Bu düşünce, evrensel insanlık anlayışını yansıtır.
4. Dörtlük
İbreti bu hale insan acınır
Ham softalar bu sözlere gücenir
Aslına ermeyen elbet gocunur
Onu avutmaya mecbur değiliz
Yorum:
Son dörtlükte İbreti, insanlığın hakikatten uzaklaşmasının acı verici olduğunu dile getirir. Dini ve manevi değerleri yüzeysel, dogmatik bir şekilde yaşayan “ham softalar”, bu eleştirilerden rahatsız olur. Ancak, asıl olan hakikate ulaşmak, gerçek özü idrak etmektir. Hakikati anlamaktan kaçanları ya da buna karşı çıkanları ikna etmek veya avutmak gibi bir zorunluluğun olmadığı vurgulanır. Bu dörtlük, bireyin sorumluluğunu ve manevi özgürlüğünü ön plana çıkarır.
İbreti’nin Şiirinin Özeti ve Yorumu
İbreti Baba’nın bu şiiri, insan merkezli bir yaşam anlayışını, dogmalara karşı direnişi ve hakikate dair özgün bir duruşu derin bir bilgelikle ifade etmektedir. Şiirin temel teması; bireyin kendi özünde Hakk’ı bulabileceği, dışsal ritüel ve biçimsel uygulamalara dayalı bir inancın gereksiz olduğu, insanın değerinin ise dil, din ve kimlikten bağımsız olarak insanlığıyla ölçüldüğüdür.
Din Üzerine Gösteriş ve Propagandanın Eleştirisi
Şiir, “Minareye çıkıp bize bağırma, haberimiz vardır sağır değiliz” dizeleriyle başlar. Burada İbreti, din adına yapılan gösterişli propagandaları ve zorlayıcı dini söylemleri eleştirir. İnsanların aklı ve vicdanı zaten hakikate yöneliktir. Dolayısıyla, insanların kendi düşünce ve inançlarını bağırarak dayatmalarına gerek olmadığını ifade eder. Hakikat, insanın özünde vardır ve Hakk ile insan ayrılmaz bir bütündür. Şair, insanın doğası gereği hakikate açık olduğuna ve Hakk’ın her insanda mevcut olduğuna dikkat çeker. Bu anlayış, Alevi felsefesinde sıkça rastlanan “Hakk insandadır” görüşüyle uyum içindedir.
İnsanlık ve Nefsi Terbiye
Şiir, insanlık kavramını ve nefsin terbiyesini merkeze alır: “Eğer insanlıksa doğru niyetin, nefsini ıslah et varsa kudretin.” İbreti burada insan olmanın, hakikate ermenin ilk adımının kişinin kendi nefsiyle yüzleşmesi ve onu terbiye etmesi olduğunu söyler. Dış dünyaya yönelik eleştiri getirmeden önce, birey kendi iç dünyasını düzene koymalıdır. Şair, dini inançların cennet, huriler ve maddi ödüllerle ilişkilendirilmesine karşı çıkar. Hakikat yolu; ödül beklentisi veya ceza korkusuyla değil, içsel bir özgürlük ve insanlık bilinciyle yürünmelidir. “Bana lazım değil senin cennetin, huriye gılmana esir değiliz” ifadesiyle, uhrevi vaatlere bağlı bir inancın hakikatten uzaklaştırıcı olduğunu dile getirir.
Dil ve Kimlik Üzerinden Yargılamaya Karşı Duruş
“Arapça duaya değiliz mecbur, ister Müslüman bil isterse gavur” dizeleriyle İbreti, belirli bir dilin veya ritüelin inanç için zorunlu olmadığını açıkça ifade eder. İnanç, bir dilin, bir ritüelin ya da bir kimliğin tekelinde değildir. Arapça dualar veya İslam’ın şekilci uygulamaları, hakikatin özüne ulaşmak için bir ön şart değildir. Alevi anlayışına göre hakikate ulaşmak, insan olmanın özüyle bağlantılıdır. Şair, insanları dil veya inanç temelinde ayrıştıran zihniyeti sert bir şekilde eleştirir ve insanı hor görmenin büyük bir kusur olduğuna vurgu yapar: “İnsanı hor görmek en büyük kusur, buna inanmışız münkir değiliz.”
Hakikate Ulaşmanın Gerekliliği ve Dogmatik İnanca Eleştiri
Şiirin son kısmında, hakikate ulaşamayan ve dini yalnızca şekilci bir anlayışla yaşayan insanlara yönelik bir eleştiri yer alır: “Ham softalar bu sözlere gücenir, aslına ermeyen elbet gocunur.” İbreti, yüzeysel inanç sahiplerini “ham softa” olarak nitelendirir ve bu kişilerin hakikati anlamaktan uzak olduklarını ifade eder. Bu kişiler, eleştirilere ve hakikatle yüzleşmeye tahammül edemezler. Ancak, hakikat yolunu seçen kişi için bu bireyleri avutma veya onlara hakikati dayatma gibi bir zorunluluk yoktur. Şair, hakikatin bireyin kendi çabasıyla kavranması gereken bir değer olduğuna vurgu yapar.
Sonuç ve Değerlendirme
İbreti Baba’nın bu şiiri, sadece dini değil, aynı zamanda insani ve toplumsal değerlere de güçlü bir eleştiri getirir. İnsan, kendi içinde Hakk’ı aramalı, dışsal göstergelerden ve ödül-ceza sisteminden bağımsız bir şekilde hakikate yönelmelidir. Şairin kullandığı dil, Alevi felsefesinin evrensel insanlık anlayışını ve hakikat yolunun bireysel sorumluluğunu güçlü bir şekilde yansıtır. Bu şiir, aynı zamanda Alevilikte şekilcilikten uzak, öz ve hakikate dayalı bir inanç anlayışının özetidir.
Şiir, insanın sevgi, rızalık, hakikat ve akıl yoluyla kendi özünde var olanı keşfetmesi gerektiğini hatırlatır. Toplumdaki ayrımcılık, gösteriş ve dini şekilciliğin ötesine geçerek evrensel bir insanlık anlayışını savunan bu eser, Alevi öğretilerinin derin bir felsefi ve ahlaki zemin üzerinde yükseldiğini gösterir.
Aşk ile…
Mehmet Yapıcı ( Devrimi ) 01/28/2025.