
Hakikat Yolunda Cesaret ve Sorumluluk

Hakikatçi Alevilik’te “Yol” kavramı sıradan bir patika ya da herhangi bir fiziksel güzergâh değildir; bilakis, insanın varoluşunun derin anlamını keşfettiği, hakikate erişmek için ruhen ve aklen olgunlaştığı bir yürüyüşü ifade eder. Bu Yol, kılıçtan keskin, kıldan ince bir dengeyi gerektirir. Yani, Yol üzerinde yürümek cesaret, bilgelik, adalet ve sevgi isterken aynı zamanda en ufak bir sapma bile insanı hakikatten uzaklaştırabilir.
Bu anlayış, Aleviliğin sıradan bir inanç sistemi olmadığını; insanın kendisini, toplumu ve evreni anlamlandırdığı, bireyin kâmil insan olmayı hedeflediği bir öğretinin temelini oluşturduğunu gösterir. Bu Yol’a giren can, sadece bireysel bir tercih yapmış olmaz; aksine, büyük bir sorumluluğu omuzlarına almış, kendisini adaletin, hakikatin ve kolektif yaşamın bir parçası olmaya adamış olur.
“Gelme Gelme, Dönme Dönme” Düsturu
“Gelme gelme, dönme dönme; gelenin malı, dönenin canı”
Bu söz, Yol’a adım atan kişinin geri dönüşünün olmadığını, çünkü bu Yol’un insanın tüm varlığını ve yaşam felsefesini kapsayan bir öğreti olduğunu anlatır. Alevilik, bir çıkar ilişkisi, korkuya dayalı bir bağlılık ya da dünyevi menfaat sağlayan bir yol değildir. Yola giren bir can, hakikate erme sorumluluğunu almış, adaleti, bilgeliği, sevgiyi ve rızalığı yaşamının merkezine koymuştur. Bu yüzden, Yol’a girmek kolay değildir; ancak bir kez girildiğinde de dönmek yoktur.
Burada, Yola adım atan kişinin zihinsel ve ruhsal olarak kararlı olması gerektiği anlatılır. Eğer kişi, bu Yol’un yükünü taşıyamayacaksa, girmemelidir. Çünkü Yol’a giren kişi, artık sadece bireysel yaşamı için değil, aynı zamanda toplumsal rızalık için de sorumludur.
“Gelenin malı, dönenin canı” ifadesi de iki temel anlam içerir:
Gelenin Malı: Yol’a giren kişinin artık bireysel mülkiyet ve bireyci anlayış yerine, kolektif yaşamı ve paylaşımı esas alması gerekir. Alevilik, “Yarın yanağından gayrı her şeyde ortak olmayı” savunur. Yani, toplumsal sorumluluk bilinciyle, kazanç, emek, sevgi ve hakikat paylaşılır.
Dönenin Canı: Eğer biri Yol’dan dönerse, artık o kişi eski haliyle var olamaz. Çünkü Yol’a adım atan, hakikati görmüştür ve hakikati gören bir kişi, artık eski bilinç düzeyine geri dönemez. Yol’dan dönmek, hem kendisini hem de toplumu inkâr etmek anlamına gelir. Bu yüzden, Yol’dan dönen kişi ruhen büyük bir kayba uğrar.
Kolektif Yaşam ve Ortak Sorumluluk
Hakikatçi Alevilik, bireyci bir felsefe üzerine kurulmamıştır. Tam tersine, toplumun bir bütün olarak hakikate ulaşmasını ve her bireyin sorumluluk almasını temel alır. “Yarın yanağından gayrı her şeyde ortak olmak” düsturu da bu anlayışı pekiştirir. Bu söz, maddi paylaşımı ifade etmekle kalmaz; aynı zamanda sevgi, bilgi, emek ve hakikat yolundaki çabaların da paylaşıldığını anlatır.
Bir Alevi can, Yol’a girdikten sonra yalnızca kendisi için değil, tüm toplum için mücadele etmeye başlar. Toplumun hakikatle buluşması, adaletin sağlanması, sevginin yayılması ve doğayla uyumun korunması için elini taşın altına koyar. Bireysel kazanç, bireysel çıkar ya da bencillik, bu Yol’un doğasına aykırıdır.
Eline, Diline, Beline Desturu ve Yol’un Şartları
Hakikatçi Alevilik’te Eline, Diline, Beline Sahip Olmak, Yol’un temel şartlarından biridir.
Eline Sahip Olmak: Haksız kazanca bulaşmamak, başkasının hakkını gasp etmemek, emeği sömürmemek demektir. Aynı zamanda, elini yardımlaşma ve paylaşım için uzatmaktır.
Diline Sahip Olmak: Yalan söylememek, kimseyi incitmemek, gönül kırmamak ve hakikati dile getirmek anlamına gelir. Dil, Yol’un anahtarıdır; dilin bozulması, Yol’un bozulmasına neden olur.
Beline Sahip Olmak: Ahlaklı bir yaşam sürmek, nefsini terbiye etmek ve toplumsal düzenin bozulmasına neden olacak hareketlerden kaçınmak demektir. Cinsiyetçi anlayışlara, ahlaki yozlaşmaya ve yozlaştırıcı ilişkilere karşı durmaktır.
Bu üç temel düstur, Yol’un keskinliğini ve inceliğini gösterir. Yol’da yürümek isteyen bir kişi, bu ilkeleri yaşantısında uygulamadan hakikate ulaşamaz. Bu yüzden Eline, Diline, Beline Sahip Olmak, sadece bir nasihat değil, aynı zamanda Yol’un vazgeçilmez bir gerekliliğidir.
Hakikat Yolunda Cesaret ve Sorumluluk
Hakikatçi Alevilik’te Yol, yalnızca bireysel bir arayış değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadeledir. Bu mücadelede cesaret, bilgelik, adalet ve sevgi olmazsa kişi Yol’un hakkını veremez. Kılıçtan keskin, kıldan ince ifadesi, Yol’un zorluklarını ve hassasiyetini anlatırken, aynı zamanda Yol’da yürüyenlerin güçlü bir ahlaki duruş sergilemesi gerektiğini de vurgular.
Bir can, Yol’a girdiğinde hakikatin sorumluluğunu alır. Paylaşımı, dayanışmayı ve adaleti esas alarak yaşar. Yol, “Gelme gelme, dönme dönme” düsturuyla bir kez adım atan kişinin artık geri dönüşü olmayan bir hakikat yolculuğuna çıktığını anlatır. Bu yolculukta elini temiz tutmalı, dilini doğruluk için kullanmalı ve nefsini terbiye etmelidir. Hakikatçi Alevilik, sadece bir inanış değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi ve insanlık için bir kurtuluş yoludur.
Aşk ile… Mehmet Yapıcı ( Devrimi )