Birleşmiş Milletler ve Dünya Kamuoyuna  Çağrı  – Suriye’deki Katliamları Durdurun:

Birleşmiş Milletler ve Dünya Kamuoyuna  Çağrı 

– Suriye’deki Katliamları Durdurun:

Devrimci Aleviler Birliği DAB olarak; Suriye’de Aleviler, Hristiyanlar, Kürtler, Dürziler, Nusayriler, Yahudiler ve diğer azınlıklara yönelik devam eden katliamları şiddetle kınıyoruz. Suriye’deki etnik ve inançsal azınlıkların durumu özellikle Aralık 2024’te Beşar Esad’ın düşüşünden sonra son derece ciddi bir hal almıştır. Ahmed el-Şaraa liderliğindeki ve eski El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) grubunun hâkim olduğu yeni geçici hükümet, birçok azınlığa karşı Dini / mezhep temelli bir şiddet dalgası başlatmıştır. HTŞ, İslami şeriat yasalarına dayalı bir devlet kurmaya çalışmaktadır.

El Golani önderliğindeki terör rejimi – El Kaide ve IŞİD kökenli – sistematik etnik ve dini temizlik yapmaktadır. ABD, NATO ve AB ise bu baskının kurbanlarını “Esad yanlısı unsurlar” diyerek küçümsemektedir. Suriye nüfusunun %15’ini oluşturan çeşitli Alevi topluluklarının tümünü Esad destekçisi olarak damgalamak kabul edilemez. Tarihsel olarak Esad rejimi de Kürtleri, Alevileri ve diğer etnik grupları baskı altına almıştır.

El Golani daha önce dünyanın en çok aranan 10 teröristi arasındaydı, Suriye’de IŞİD’in halifesi ve El Nusra’nın da lideriydi. Bu gruplar, AB ve dünya kamuoyu tarafından resmi olarak terör örgütü kabul edilmiştir. Bugün HTŞ adı altında bu gruplar örgütlü soykırımlarına devam etmektedir. Afgan, Çeçen, Özbek ve Uygurlardan oluşan selefi ve vehhabi gruplar, Hristiyanlara, Dürzilere, Şiilere, Kürtlere ve diğerlerine yönelik saldırı ve cinayetler gerçekleştirmiştir. NATO ülkesi olan Türkiye’deki “Taliban benzeri” Erdoğan rejimi, bu gruplara aktif destek vermektedir.

Alevilere yönelik Katliam devam ediyor.

Uluslararası insan hakları örgütlerine göre, HTŞ şimdiye kadar 5.000 sivil Aleviyi, çocuklar ve yaşlılar dâhil olmak üzere, işkence ederek ve öldürerek katletmiş, çok sayıda kadına tecavüz etmiş, 40.000 kişiyi hapse atmış ve 12.000 kişiyi kaybettirmiştir. Hama, Humus, Tartus, Lazkiye ve Ceble gibi yoğun Alevi nüfusu bulunan köyler yakılmış, halk kıyı bölgelerine ve dağlara sürülmüştür.

Çocuklar ve kadınlara yönelik saldırılar:
Alevi, Dürzi, Hristiyan ve diğer azınlıklardan kadın ve çocuklara kötü muamele yapılmakta, köle olarak satılmakta ve organ mafyasına kurban edilmektedir. BM’nin çocuk, kadın ve insan hakları her anlamda ihlal edilmektedir. UNICEF ve BM Güvenlik Konseyi’ni harekete geçmeye çağırıyoruz.

  • Hristiyanlar: Maaloula’da kiliseler ve dini semboller saldırıya uğradı, hırsızlıklar yaşandı, halk korku içinde yaşıyor.
  • Kürtler: HTŞ, Rojava ile yaptığı anlaşmalara rağmen Kürt bölgelerine saldırdı. Qamishli ve Amuda’da protestolar başladı.
  • Dürziler: 2025 Nisan ayında HTŞ grupları Jaramana ve Sahnaya’da sahte oylama ile provokasyon yaptı, ardından saldırılar gerçekleşti.
  • Nusayriler ve Yahudiler: Şiddet ve ayrımcılıkla karşı karşıya. İsrail, bu toplulukları korumak için hava saldırıları düzenledi. Bu durum bölgesel savaşa yol açabilir.

Türkiye’nin rolü:
Türkiye, HTŞ ile işbirliği içinde Suriye’de askeri üsler ve havaalanları inşa ediyor, Kürtleri kontrol altına almak ve Rojava’yı işgal etmek için hazırlık yapıyor.

İsrail’in rolü:
HTŞ’yi tehdit olarak gören İsrail, Suriye’deki askeri üsleri bombaladı. Türkiye ise drone saldırılarıyla karşılık verdi ve Kürtlere yönelik tehditlerde bulundu.

Kürtlerin talepleri:
Qamishlo’daki konferansta federasyon talebi yükseltildi. Şam’daki geçici hükümet bunu “bölücülük” olarak nitelendirdi ve Rojava ile anlaşmayı askıya aldı. Ancak uluslararası toplum, Rojava’nın IŞİD’e karşı mücadelesini tanıyor ve Kuzey Irak benzeri bir özerklik modeli değerlendiriliyor.

İran’ın rolü:
Esad sonrası etkisi azalan İran, Şii grupları desteklemeye devam ediyor. Bazı Sünni Arap ülkeleri ise HTŞ’yi ve Suriye rejimini perde arkasından destekliyor.

Ekonomik yağma:
HTŞ geçici rejimi, Suriye’nin limanlarını, enerji kaynaklarını ve madenlerini özel ve yabancı şirketlere satarak ülkenin geleceğini karartıyor.

AB’nin sorumluluğu:
AB’nin, 17 Mart 2025 Brüksel Suriye Konferansı öncesi Colani ve Dışişleri Bakanı el-Şaibani’yi terör listesinden çıkarması kabul edilemez. HTŞ’yi “araştırma komisyonu” kurmakla görevlendirmesi ve bu komisyonun başına Alevileri katletmeyi savunan Enes Ayrut’un getirilmesi, ayrıca skandaldır.

AB aynı zamanda HTŞ’ye dolaylı ekonomik destek vermiş ve 2,5 milyar euroyu Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye geri gönderilmesi için tahsis etmiştir. Türkiye’de halihazırda 10 milyondan fazla mülteci bulunmaktadır. AB bu paranın yolsuzluğa kurban gitmemesi için ne yapmaktadır?

Dünün kanlı terörist Colani’si, bugün Avrupa’da Paris sokaklarında, koruma altında dolaştırılmaktadır.

Taleplerimiz:

  • HTŞ ve diğer radikal gruplara tüm destek durdurulmalıdır.
  • Suriye’de katliam yapanlar yargılanmalıdır.
  • Rojava’nın özerkliği ve azınlık hakları tanınmalıdır.
  • Demokratik, laik ve federal bir Suriye kurulmalıdır.
  • Terör gruplarına siyasi ve ekonomik meşruiyet sağlanmasına son verilmelidir.

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni acilen harekete geçmeye çağırıyoruz.

Suriye ve Ortadoğu’da demokratik ve barışçıl bir çözüm, gelişimi destekliyoruz.

Devrimci Aleviler Birliği-DAB   /  12.5.2025