ALEVİLER ve MUSTAFA KEMAL!

 

Dünya’nın hiçbir yerinde insanlar kendi inançlarını yasaklayan birini asla sevmezler.

Dünya’nın hiçbir yerinde  insanlar kendi celladına aşık olmazlar..

Yine Dünya’nın hiçbir yerinde insanlar ibadethanelerini yasaklayan, atalarını katleden birinin fotoğrafını evlerine ve dergâhlarına asmazlar.

Aleviler bu sistemin kurucusu olan kendi atalarını katleden Mustafa Kemal’in resimlerini evlerine ve Cem evlerine asarak celladına aşık bir toplum oldular.

Nazım’in dediği gibi “koyunsun kardeşim koyun.”

Mustafa Kemal bilindiği gibi adına “Kurtuluş Savaşı” denilen harekâta başlamadan önce Hacı Bektaş Veli Dergâhını ziyaret eder ve Alevilerden destek ister. Mustafa Kemal cumhuriyeti ilan ettikten sonra Alevilerin kendi inançlarını serbestçe yaşayacaklarının garantisini verir. Aleviler Mustafa Kemal önderliğinde yürütülen harekâtının başarılı olması için maddi ve manevi, her türlü desteği sunarlar.

Mustafa Kemal harekâtı başarıyla sonuçlandıktan sonra devletin resmi dini “İslam’dır” der. Sünni anlayışı benimser. Alevilere verdiği sözün arkasında durmaz. Aleviliği yok sayar. Aleviler rahatsız olurlar. Mustafa Kemal’e haber gönderirler. Alevilere söz verdiklerini onun için kendilerini desteklediklerini hatırlatırlar. Mustafa Kemal Sünniliğin dışında başka inanç tanımadığını ilan eder.

Bunun üzerine 1921 yılında Koçgiri aşireti önderliğinde dokuz Alevi aşireti bir araya gelerek Mustafa Kemal’i sözünde durmamakla suçlar, Mustafa Kemal’in hain ve bir Alevi düşmanı olduğunu ilan ederler. Koçgiri aşireti Ali Şer önderliğinde Mustafa Kemal’e ve onun faşist düzenine isyan ederler. Mustafa Kemal orduyu ve Topal Osman gibi çeteleri de yanına alarak Koçgiri aşiretine saldırır. Çoluk-çocuk demeden dört bin Alevi’yi kurşuna dizerek katleder. Katliamda sağ kalanları sürgüne gönderir.

Mustafa Kemal Koçgiri Katliamından sonra, kafasında tasarlamış olduğu Türk İslam sentezinin hayat hakkı bulabilmesi için, Alevilerin asimile edilmesi gerektiğini söyler, Din şûrası oluşturur. Din şûrası Sünnilerden oluşur. Mustafa Kemal’in görevlendirdiği din şûrası bir yıllık çalışmadan sonra bugünkü Diyanetin oluşmasına karar verilir. Diyanet 3 Mart 1924 tarihinde Mustafa Kemal’in emriyle 429 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur.

Mustafa Kemal bununla da yetinmez. 30 Kasım 1925 yılında Tekke, Zaviye 677 sayılı kanun ile Alevilik yasaklanır. Başta Hacı Bektasi Veli Dergâhı olmak üzere, Alevi dergâhlarının tamamı kapatılır. Alevi inancı resmen yasaklanır. Bugün hâlâ Mustafa Kemal’in 3 Mart 1924 yılında çıkarmış olduğu 429 sayılı yasa yürürlüktedir. Alevilerin Cemevlerine resmi statü 677 sayılı kanun gerekçe gösterilerek verilmiyor.

Mustafa Kemal bununla da yetinmez. Aleviler haklarını aramasın diye Nüfus cüzdanlarına din hanesini ekleyerek, dini İslam yazdırarak ülkenin yüzde 99 Müslüman yani Sünni sayıldı. Anadolu’da Aleviler bu gelişmelerde rahatsız olurlar. Özellikle Dersimliler inançlarının yasaklanmasını içine sindirmezler. Koçgiri Katliamından sonra Aleviler Mustafa Kemal’e güvenmezler. Dersimliler 677 sayılı kanunla Alevilik yasaklanmış olsa da Dersimliler İnançlarını yaşama, yaşatmaya devam ederler.

Mustafa Kemal yeni sinsi planlar tasarlar. 25 Aralık 1935‘te Tunceli Kanunu çıkarılır. Bu kanunla birlikte Dersim’in adı Tunceli olarak değiştirilir. Hemen sonra daha önce Birinci Genel Müfettişlik kapsamında bulunan Elazığ, Tunceli, Erzincan ve Bingöl’ü içeren Elazığ merkezli Dördüncü Genel Valilik kurulur (6 Ocak 1936). Bu genel valiliğin başına Dersim Valisi ve Kumandanı sıfatıyla Abdullah Alpdoğan atanır. Elazığ’da “İstiklal Mahkemesi” adı verilen bir askeri mahkeme kurulur. Bu mahkeme özel olarak Dersim için teşkil edilir. Tunceli Kanunu’nun geçerlik alanı sadece Dördüncü Genel Valilik kapsamına giren illerle sınırlı kalmaz. Sivas, Malatya, Erzurum ve Gümüşhane illeri de bu kanunun geçerlik alanına dâhil edilirler. Böylece Tunceli Kanunu merkezi Dersim olmak üzere Kızılbaşlarla yerleşik tüm sahayı kapsamına alır. Dersim, bu kanunla “Yasak Bölge“ ilan edilir. Mustafa Kemal’in özel emri ile Çoluk-çocuk demeden 50 binden fazla Alevi katledildi.

Aşağıdaki rakamlar Mustafa Kemal’in bize nasıl bir devlet bıraktığını göstergesidir. Bu rakamlar devletin 2008 yılının resmi rakamlarıdır.

Türkiye’de 67 bin okul var,
85 bin faal 16 bin yapılan toplam 101 bin cami var.
38 bin cami yaptırma derneği var.
270 kilise var. 77 000 doktor var.
90 bin imam, 15 bin ayrıca din görevlisi olmak üzere toplam 105 bin imam var.
Türkiye genelinde 1220 hastane,
1435 kütüphane var ama çoğu boş ve kitap yok…
Devlet tiyatrosu sadece 13.
Türkiye’de her 60.000 kişiye 1 hastane düşerken, her 300 kişiye 1 cami düşüyor.

Mustafa Kemal’i savunan “Aleviler” Mustafa Kemal’in laik bir sistem getirdiğini söylüyorlar. Cumhuriyet kurulmadan önce 700 yıllık Osmanlı döneminde Alevilik toplam 35 yıl yasaklanmış iken “Laik” Cumhuriyet döneminde ise tamamen yasaklanmıştır. Aleviliğin yasaklandığı Sünniliğin yasalarla devlet güvencesi altında olduğu bir sisteme laik sistem demek Cehaletten başka bir şey değildir.

Mustafa Kemal’i çocuklarımıza bir kurtarıcı olarak göstermek Alevi inancına ve Alevilere ihanettir. Mustafa Kemal bir Alevi düşmanıdır. On binlerce Alevi’nin katilidir. Atalarımızı katleden, İnancımızı yasaklayan, Dergâhlarımızın Kapılarına Kilit vuran Mustafa Kemal’in resimlerini Cemevlerine asmak Alevi inancına ve Alevilere ihanetten başka bir şey değildir.

Bugün Alevi İnancına ve Alevilere devletten çok “esas Müslüman biziz” diyen kendi celladına aşık olmuş Kemalist Aleviler zarar vermekteler. Resmi ideolojinin etkisinde kalarak “esas Müslüman biziz” diyen Kemalist Aleviler, kendi inancını unutup Arap barbarlığına saplanan bir Alevilik asla iflah olamaz. Aleviler Kendi inancına, bu inancın kaynaklık ettiği insani felsefesine sahip çıkmadığı sürece coğrafyamızın Ali’ci Muaviye’ci şer güçlerin kurbanı olmaya devam ederler.
Barış Aydın

2 Comments

  1. Suya düşen YILANA sarılır misali,, İslam şeriatı baskısından korkan Aleviler,, Laik vs. düşünceleri savunuyor diye Atatürke sarıldılar,, fakat,, bizzat Atatürk kemalizim tarafından katledilip,, İslami ve ırkçı milliyetçi (türkçü) asimilasyona tabi tutuldular.. Aleviler Bu asimilasyonla sorgulamayı unuttular,, körü körüne bilmeden inanmakta karanlığa kürek çekmektedirler. Ayrıca Atatürk resimlerinin halen (Türkiyede) asılı alevi kurumlarında asılı olmasının nedeni,, Tutarsız Alevi kurum yöneticilerinin CHP’li belediye ile olan KARŞILIKLI ÇIKAR ilişkilerindendir.. Onlar Atatürkçü görünüp,, kendine iş veya Alevi kurumuna yardım sağlamak, veya tersi Bize oy verirseniz Atatürk resmi asarsanız derneğinize cemevine şu bu yardımda bulunuruz.. İlişkisi.. Hepsi yanlış.. Her inan öğreti bağımsız kendi kendini yönetmeli giderlerinide belediyelerden diyanetten devlette n zorunlu vergiden değil kendi toplumundan karşılamalıdır..

  2. Peki, harbiden neden ataturk’un resmi halen cemevlerinde asili?

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.