SİVAS’TA DARA ÇEKİLEN CANLAR!

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta, Madımak’ta Ortaçağ zihniyetini aratmayan bir vahşetle insanlar diri diri yakıldı.
O gün halkımızın onurlu, yiğit aydınları, emekçileri, gençleri, bilge adamları Cuma günü, Cuma namazını kıldıktan sonra camiden çıkan faşist, İslamcı güruh tarafından diri diri yakıldı.
O gün kanlı Sivas’ta halkın bağrı Madımak’ta 35 kez bıçaklandı. Özgürlük 35 kez hançerlendi, özgürlük adına, semah dönerek yola çıkanlar 35 kez dara çekildi.
O gün zulmün ateşi ve kara dumanı tüm ülkeyi kapladı. İnsanlık bir kez daha yakıldı Sivas’ta.
O gün insanın insana yabancılaşmasının, insanın kendisine yabancılaşmasının, insanın insani tüm duygularından bir anlamda arınmak suretiyle insani bir özellik taşımayan bir varlık haline büründüğü gündü.
O gün acılı, acılı olduğu kadar da acı verici bir yola giriş ile girdirilişin bir anlamda, doğmaların aslında ne denli insancıllıktan uzak olup insanı insanlıktan uzaklaştırarak tersine bir evrime sebebiyet verdiği bir gündü.
O gün tutsak beyinlerin, her an ateş olup kendileri gibi düşünmeyen kendileri gibi inanmayanları asırlardır nasıl katlettiklerinin günümüzdeki tekrarı,
O gün “şerefli” Türk polisinin, tekbir getirerek Allah adına adam yakan insanlara müdahale etmemesiyle engellenmeyen değil, göz yumulan ve hatta desteklenen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara lekesi, olan bir gündür.
O gün faşizm bayram etti, “ben buyum, gün benim günüm” dediler. Cahiller ise cennete gideceklerini sandılar. Oysaki yaktıkları insanlar Sivas’ta insanlık adına el açıp semah döneceklerdi.

Bütün bunlar yaşanırken, asırlardır bu Ortaçağ zihniyetine sahip bazı işgüzarlar, cahil ve geri bıraktırılmış insanları İslamiyet adına kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirenler, kendileri saraylarda, köşklerde yaşarken, çocukları Avrupa’da, Amerika’da özel okullarda okutturmaktalar. Onlar bu dünyada saltanat sürerken, evine ekmek parası dahi götüremeyen zavallı gariban, fakir insanları ‘’din elden gidiyor’’ safsataları ile kandırarak galeyana getirip, ellerine birer kuran, öbür dünyada cennet vaat ederek, kadın, erkek, yaşlı çocuk demeden, Semah dönen insanları diri, diri yaktırdılar. Daha sonrada avukatlığına soyundular. Kimdir bunlar:

Av. Şevket Kazan – Eski RP Milletvekili ve eski Adalet Bakanı
Av. Celal Mümtaz Akıncı – Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi
Av. Hayati Yazıcı AKP’nin Devlet Bakanı
Av. Haydar Kemal Kurt – AKP Isparta Milletvekili
Av. Zeyid Aslan – AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın eski avukatı
Av. Hüsnü Tuna – AKP Konya Milletvekili
Av. Burhanettin Çoban – Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı
Av. Faik Işık – Başbakan Erdoğan’ın ve Süleyman Mercümek’in avukatı
Av. İbrahim Hakkı Aşkar – 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili
Av. M .Ali Bulut – AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi
Av. Bülent Tüfekçi – AKP Malatya İl Başkanı
Av. Halil Ürün – RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkan adayı
Av. Mevlüt Uysal – AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı
Av. Nevzat Er – Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı
Av. Suat Altınsoy – AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı
Av. Tayfun Karali – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü
Av. Ferruh Aslan – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü
Av. İbrahim Kök – AKP Elazığ Milletvekili Aday Adayı
Av. Ali Aşlık – Eski AKP İzmir İl Başkanı
Av. Bedrettin İskender – AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı
Av. Ekrem Bedir – Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi
Av. Eyüb Karagülle – Eski Saadet Partisi İlçe Başkanı
Av. Faruk Gökkuş – AKP Kâğıthane Belediye Başkanlığı Aday Adayı
Av. Hasan Hüseyin Pulan – AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu üyesi
Av. Hurşit Bıyık – AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı
Av. Reşat Yazak – Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi

Bunlar bugün de bu ülkeyi yönetiyorlar, adalet dağıtıyorlar. Kanla beslenen vampirlerin savunuculuğunu yaparak, davayı zaman aşımına, uğratarak sanıkları akladılar. Bunlardan aldıkları paralarla, gönül rahatlığıyla çocuklarına ekmek ve aş götürdüler, bunlar acaba vicdanen rahatlar mı? Yaktıkları insanların çocuklarını bir kez olsun hiç düşündüler mi?

Yakmak, kesmek, öldürmek İslamiyet’te tanrısal bir inanış olan cehennem olgusunun bir parçasıdır, bunu reel yaşama indirgeyip bir anlamda sanal bir mekân olan cehennemi kurgusal olarak hayata geçirip, insanlığa korku salmayı amaçlamak sinsilik kokan insanlara cennet vadeden bir inançtır İslam.

Bugün ülkemizde bir kısım art niyetli insanlar, dini duyguları kullanarak zavallı eğitimsiz cahil insanları kendi amaçları doğrultusunda, kullanmak için çok kolay harekete geçirebiliyorlar. Onların sırtından holdingleşebiliyorlar. Erbakan’ın çocuklarına bıraktığı mirasa bakarsak bunu daha iyi anlarız. Fethullah Gülen ve benzerlerinin yaptığı tam da budur.

İslam’ın hoş görüsünden dem vuranlar kendi ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarında ne hikmetse soluğu Avrupa ve Amerika kıtasında alırlar. Bize yıllarca İslam hoşgörüsünden dem vuranlar, şeriatı savunanlar, şeriatla yönetilen ülkelere, Arabistan’a veya İran’a gitmezler, Amerika’ya iltica ederler. Acaba Amerikalılar, Arap’lardan veya İranlılardan daha çok mu Müslümanlar. Mademki İslam’da hoşgörü var niye İslam ülkelerine iltica etmiyorsunuz da her gün küfür ettiğiniz gâvurlar ülkesine yerleşiyorsunuz.

Fethullah Gülen de biliyor ki; İslami kurallarla yönetilen ülkelerde, zulüm vardır, kan vardır, ölüm vardır, savaş vardır. Açlık vardır, yoksulluk vardır. Din ve tanrı adına adam öldürmek vardır. Erkek egemenliği vardır. Birden çok evlilikler vardır. Küçücük kız çocukların zorla evlendirmeleri vardır. Kadınlarda seçme ve seçilme hakları yoktur. Şeriatla yönetilen ülkelerde insanlık dramı yaşanmaktadır. İşte bundan dolayıdır ki Anadolu Alevileri asla İslam’ı kabul etmemiştir.

Sivas katliamı bir kez daha göstermiştir ki cehalet ve cahillik, toplumların başına hep bela olmuştur. Çünkü toplumların bir bölümü bu durumdan büyük çıkarlar sağlar. Cehalet; her şeye körü körüne bağlanarak, gerçeği anlayamama ve yanlış davranışlarda bulunmaktır. Bugün hala İslam ülkelerinde, bilimi ret eden, doktora gitmeyip hacı hocada şifa bekleyenlerin sayısı oldukça fazladır.

Sivas katliamında çıkarılması gereken ders, en doğal hak olan yaşama hakkını gasp etmeye dönük içeriği ile İslamiyet, insanlık için tehlikenin asıl adresidir. İslam bilimle çelişir. İslam’ı referans almış ülkelerin yaşam tarzlarına baktığımızda, istisnasız hepsinde kendi içinde çatışma vardır. Yirmi birinci asırda olmamıza rağmen, bugün bile Muhammed’in ülkesinde kadınların araba kullanması yasaktır. Bir kadınla bir erkeğin el ele tutuşması zina sayılmaktadır. Çünkü İslam böyle buyurmaktadır.

Yaşamakta olduğumuz Anadolu topraklarında, her geçen gün bir önceki günü aratmıştır. Bu gün hala katliamlar devam ediyor. Hala insanlık yok ediliyor. Kürtler katlediliyor. Aleviler yok sayılıyor. Cezaevlerinde katliamlar devam ediyor. Karanlığa aydınlık saçan bilge insanlar, belediye başkanları, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar tutuklanıyor. Tayip Erdoğan zihniyeti 4+4+4 adı altında uygulanacak olan eğitim sisteminin hedefi bu ülkede yaşayan farklı inançları beli bir zaman dilimi içinde, zor uygulayarak, asimle etmektir. Aleviler haklı olarak bu yasaya karşı çıkıyorlar. Meydanlara iniyorlar, endişe içinde yaşıyorlar. Her an Alevilere yönelik yeni katliamlar olabilir.

Tayip ve şürekâsı adım adım halkın dini duygularını okşayarak bu zemini hazırlıyor. Katliamın sesi duyuluyor. Düşünün Sivas’ta gencecik yaşta ateşte semaha duranlar, haykıranlar, bu sesi insanlık, binlerce yıl öncesinden, Anadolu köylerinden tanıyor. Baba İshak’tan, Demirci Kawa’dan, Köroğlu’ndan, Bedrettin’den tanıyor. Pir Sultan’ın sesi bu, yüzyıllar öncesinden bugüne uzanan hala devam eden bir ses. Alevilerin yabancısı olmadığı bir ses…

Sivas katliamının yıldönümünde şehitlerimizi anarken, Alevi gençliğine önemli görevler düşmektedir. Bugün esas görev, asimilasyonun eşiğinde olan Aleviliği, doğru algılayan, İslam gericiliğinden ayrıştıran, ‘’asıl Müslüman biziz’’ diyen aslını inkâr eden haramzadelerden kurtulmaktır.
İnsan ve doğa sevgisini her şeyden üstün tutan, Anadolu Aleviliği’ni bu topraklarda yaşayan başka inançlara sahip, kardeş halklara doğru anlatacak, hurafelerden arınmış, Anadolu Aleviliği’ni, doğru algılayan, Alevilik bilinci ile donatılmış bilge insanlara ihtiyaç vardır.

Devrimci Aleviler Birliği

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.