ALEVİLİK VE ALİ ALGISI

10382148_780933721978574_2919287794246408325_n

ALEVİLİK VE ALİ ALGISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer Alevilik Hz. Ali’yi sevmek ise, benden daha Alevi’si olamaz. Ancak Alevilik bir dinse Tayyip Erdoğan orada yok” demiş…
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Alevilerin inandıkları Ali, ezel ve ahir olan bir Ali’dir. Bakınız ulu ozanlardan Virani (16. Yy), bir dizesinde şöyle demiş: “Evvel O’dur, ahir O’dur/Batın O’dur, zahir O’dur/ Ali, Ali, Ali… Burada belirli süreleri içeren bir zaman kavramı yoktur. İbranilerde, en büyük Tanrı’nın adı “El” di (Şükrü Günbulut, Ortadoğu Din Kültürü; Kaynak yay. 1996, s. 123)… El, zamanla Al, İl sözcüğüne dönüştü ve var olanların en büyüğü anlamında kullanıldı. Örneğin Azra-il; Mika-il Cebra-il vs… gibi.
Al- i = i eki, aidiyet kazandırır. Bu anlamda en büyüğü içeren, her şeyin içinde bulunan, en büyüğe ait olan, her şeyi kapsayan demektir.
Alevi inancında Ali, bu anlamdadır.
Artık bu gerçekliği bilmek gerekir.
Bu anlamda Sayın Erdoğan’ın “Ali” kavramıyla, Aleviliğin “Ali” kavramı çok farklı bir anlam içermektedir.
Alevilik bir arınma kültürüdür… bu kültürün içinde, insanın üstün değerlerle buluşma, insani değerleri edinme veya edindirme anlayışı egemendir. Üstün değerleri edinmeyenler “Alevi” olamazlar. Ulu Hünkar Hace Bektaş Veli; “Arın da gel” diyerek, bu üstün değerin içeriğini özgün bir şekilde ortaya koymuştur. “Bun yola eğri girmez/Doğru girenlerdir” diyen ünlü ozanımız Mahzuni Şerif, Aleviliğin nasıl bir inanç olduğunu da açık bir şekilde belirtmiştir.
Alevilik bir “din” değildir, buna karşın, bütünsellik içeren değerleriyle kendisine özgün, bir felsefi inançtır… Yani sorgulayıcı, seçmeci ve elemeci bir içerik taşır. Değerlerini yaşadığı dünyanın verilerinden alır ve mizanını dünyada kurar.
Alevilik, değerlerini bilim, akıl ve mantık ölçüleriyle oluşturmuştur…
Alevilik, eline, diline, beline (EDEP) sahip olan ve bu anlamda yaşamda ki davranışını bu ilkeler ölçüsünde ortaya koyan bir Ahlaki değerler toplamını içerir.
Alevilik, bir eğitim yoludur ve bu yol, insanı dünyayla, doğayla düzen içinde yaşamasını sağlamaya çalışır. Bu da bilgiyle olasıdır. Bilgi, emek harcamadan oluşmaz. Ham bilinçle de, doğa, dünya, insan, toplum, çevre, olup-biten, olay ve olgular doğru ve gerçekçi bir şekilde kavranamaz. Bilmek için, bilgi; bilgi için emek; emek için istenç; istenç için enerji ve merak vs. gereklidir. İnsanın var olan enerjisini verimli kullanmak ancak bilgiyle olur. Bilgi de, bir insan doğduktan sonra başlar ve ölene kadar sürer. Yaşama uyum göstermek, varlaşan olgu ve olayların farkına varmak ve toplumu insanca yaşanabilir bir konuma getirmek yine bilgiyle olur. Alevilik deki “dört kapı, kırk makam” insanlara bu bilgiyi ulaştırma yöntemidir. Dört kapı kırk makam, bir eğitim sistematiğidir. Bunun amacı, insanları her türlü kötülükten, nefretten, kinden, nefisten, oburluktan, bencillikten vs. kurtarmayı içerir. Ham’ı olgunlaştırmak, olgunlaşacak olan bireylerle “kâmil toplum” var etmek düşüncesi, Aleviliğin en temel öğretisini ve inancını oluşturur. Güruh-Naci (Kurtarılmış topluluklar) var etmeyi inancının merkezine koymuştur.
Alevilik, karmaşık (kaos) olanı, düzene (kozmosa) dönüştürme ütopyasını taşır. Doğanın karmaşık yapasını çözümlemek ve ona uygun davranmak gerektiğini belirtir. Doğanın dilini anlamaya çalışır.
Böyle olunca:
-İçinde karmaşa yaşayıp da onu düzene sokmaya çalışmayan bir insan “Alevi” olamaz. Alevilik, insanın kendisini bilmesidir..
-Dünyada “adil olmayan”, adaleti dışlayan ve kendisini “merkeze” koyan bir insan asla “Alevi” olamaz. Alevilik, insanları aynı değerde görür.
-Özünde kin taşıyan bir insan “Alevi” olamaz…
-Ruhunda, öfkeyi atamamış bir insan “Alevi” olamaz…
-İnsanları ayrıştıran, aidiyetinden dolayı dışlayan bir insan “Alevi” olamaz…
-Maddi zenginlikten başka bir değer taşımayan bir insan “Alevi” olamaz…
-Kadını, toplumda ikincil konumda gören bir anlayışı savunan bir insan “Alevi” olamaz…
-“Ben, her zaman ben” diyen bir insan “Alevi” olamaz…
-Eşitlik-paylaşımcı-dayanışmacı vs. değerleri taşımayanlar “Alevi” olamazlar…
Alevilik bir ince yoldur ve felsefi bir inançtır. Bu inanç, devinimi, dönüşümü, çağdaş değerlerle buluşmayı içselleştiren bir inançtır.
Alevilik, aklı ve bilimsel olanı önemser.
Bu anlamda “Hz. Ali” yi sevmek, bir insanı Alevi yapmaz. Sünniler, Şiiler de Hz. Ali’yi seveler, çünkü Hz. Ali’de İslam’ın gelişmesi için mücadele vermiş ve halifelik yapmıştır. Bu gerçeklik içinde Alevilikte ki “Ali” algısının bunun çok ötelerinde olduğu hemen görülecektir. Yeter ki kişi analitik bir göze bakabilsin…
Dolayısıyla yukarıda belirttiğim değerleri taşımayanlar “Alevi” olamazlar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.