Alevilik, Aleviler ve Asimilasyon (7)

10993403_1602859169947381_7997492607316742707_n

Alevilik, Aleviler ve Asimilasyon (7)Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Aleviliği ve Alevileri asimile politikası, Onun iktisadiyat, devlet-siyaset ve hukuk anlayışına uygun, yaratmak istediği Türk-İslam tipi toplum hedefine denk düşmektedir. Bu nitelikleri göz önüne alındığında asimile politikası açısından devlet haklı; bu bağlamda da, asimilasyonu meşru görmekte, denetimi altında olduğu emperyalist güçlerin ve temsil ettiği soyguncu sınıfın çıkarına uygun işlevini yerine getirmektedir.Maddenin tabiatına uygun düşen bu yaklaşımla Onu, asimile politikası güdüyor diye suçlamak anlamsız; zira O işini yapıyor. Ancak İnsan Hak ve Özgürleri ve Evrensel Hukuk Değerleri açısından bu politikayı ve uygulayanları eleştirmek ve teşhir etmek de Alevilerin, devrimci demokratların meşru hakkıdır. Bu meşru hakkımızı kullanırken dönüp önce kendimize bakmak, devletin asimile politikasına ilişkin kendi durum ve duruşumuzu gözden geçirmek, sorumluluk duygusu içinde davranmak, sorunun çözümü yönünde atılacak sağlıklı ilk adımdır diye düşünüyorum.

Devletin asimile politikasına kendi payımızdan başlayan bir yaklaşım içinde olmak, oldukça önemlidir. Asimilasyona neden karşı çıkıldığını anlamak için, Alevilerin yaşam tarzı içinde Alevilikle İslam’ın nerede nasıl ayrıştığını ve nerede nasıl örtüştüğünü irdelemek gerekiyor. Dolaysıyla asimilasyon dayatması karşısında en azından, Aleviliğin temel ilkeleriyle İslam’ın temel hükümlerini karılaştırmak gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Konunun bu boyutu ayrıntılı, kapsamlı ve bilimsel verilere dayalı bir araştırma konusudur. Ancak fazla ayrıntıya girmeden konunun en azından çarpıcı bir noktasını özetle açıklamak gerekir.

Asimilasyona karşı çıkabilmek ve onun içinde kendi payımızı görebilmek için, “Alevilik İslam’ın içinde mi dışında mı” şeklindeki yanlış soruya, “İslam Aleviliğin neresinde” doğru sorusuna benim cevabım; asırlar boyu İslam’ın baskısı altında kalmış Aleviliğin üzerinde İslami motif, figür ve söylemler, zoraki sığınma, korunma örtüsüdür. Bu örtüyü kaldırdığımızda ortaya çırılçıplak bir Alevilik çıkmaktadır. Alevi yaşam tarzı içinde kadının yeri ve önemi, doğanın oluşum algısı, doğum-ölüm, cennet-cehennem, Tanrı anlayışı vb. temel kült (inanç) konularında Alevi anlayışı, İslam’la değil yakınlık, taban tabana zıt’tır. Bu bağlamda asimilasyon, hümanist değerlerle donanımlı tarihsel bir kültürü İslam içinde yok etme politikasıdır.

Aleviler insanın doğum yoluyla Hak’tan (doğa) geldiğine, ölünce de Hak’a yürüdüğüne, yani geldiği kaynağa geri döndüğüne inanırlar. Bu bağlamda Alevilerin cenaze defin töreleri de İslam’a zıt denecek kadar farklı ve ayrıdır. Geleneksel sosyal yapısı iç göçle çözülen Aleviler, şehir yaşam tarzı ve yeni toplumsal ilişkiler yumağı içinde iş arkadaşı ve komşu cenazelerinde cami yolunu ve İslami cenaze törenini öğrendi, çaresizlikten kendi cenazelerini de İslami töreyle camiden kaldırmak zorunda kaldılar. Yakın zamanda Alevi cenazeleri Cem Evlerine götürülmesine rağmen, cenaze töreninde İslami gelenek devam etmekte, defin sonrası verilen yemekte Kuran okunması, Alevilikle ilgisi olmayan bu davranış, asimilasyona uygun zemin yaratmakta ve açık kapı bırakmaktadır.

“Benim Kabe’m insan”, “Okunacak en kutsal kitap insan”, “Bu Kuran Osman Kuran’ıdır”, “Saz bizim telli Kuran’ımız” diyen Aleviler, kendilerine ait olmayan İslami cenaze töreninde ve toplu yemek törenlerinde Kuran okurken devletin asimile politikası karşısında, külahlarını önlerine koyup “Biz ne yapıyoruz” diye kendi durumlarını sorgulamaları gerekiyor. Böyle bir sorgulama yaklaşımı, Aleviliğin çağa uygun yeniden yapılanma sürecinde içinde bulunduğu sorunların doğru tahlil edilmesinin ve sosyoloji açısından kısa denebilecek zaman içinde çözüm yollarını açacaktır.

Bir de, cenazede İslami töre yerine, Hak’a yürüyen canı “Telli Kuran” eşliğinde ulu ozan nefesleriyle toprak ananın koynuna verseler, cenaze sonrası verilen yemekte Kuran okuma yerine, ders alınması için toplum huzurunda Alevi mürşitlerinin doğaya dair görüşleri yaşama dair mücadeleleri en azından özetlenerek anlatılsa Alevilik ve Aleviler bundan ne kaybeder? Bana göre hiçbir şey kaybetmez, aksine asimilasyona ciddi bir sille, kendileri olmak için de kocaman bir adım atmış olurlar

1 Comment

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.